AYM’den İzdemir-II Termik Santrali kararı: Özel hayata saygı hakkı ihlal edilmiştir
AYM, hukuka aykırı çalışan Aliağa’daki İzdemir-II Termik Santrali davasında, “Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine” karar verdi. Avukat Arif Ali Cangı santralin kapatılması gerektiğini söyledi.
Arşiv | Fotoğraf: DHA
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir Demirçelik Sanayi AŞ'nin termik santrali için verilen ÇED olumlu kararlarının iptali talebiyle açılan davaların reddedilmesi üzerine 2019 yılında özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi “Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine” karar verdi.
İzmir Demirçelik Sanayi AŞ'nin termik santrali için 17 Haziran 2010 tarihinde verilen “ÇED Olumlu” kararı birçok kurum ve bireyin katılımıyla yargıya taşınmıştı.
Aliağa’daki antik kentler arasında 2014 yılında faaliyette başlayan İzdemir Termik Santrali’nin ÇED raporu, İzmir 2. İdare Mahkemesi tarafından 16 Aralık 2016 tarihinde iptal edilmişti.
Mahkeme kararı uygulanmayıp, mühürlenmesi gereken termik santrale İzmir Valiliği tarafından yeni bir ÇED izni verilerek faaliyetini sürdürme olanağı sağlandı.
DANIŞTAY DAVANIN REDDİNE KARAR VERDİ
Bu kararın iptali için açılan dava sonunda İzmir 5’inci İdare Mahkemesi 26 Ekim 2018 tarihinde işlemin iptaline karar verdi. Kararın temyiz incelemesini yapan Danıştay kararı bozup davanın reddine karar vermesiyle birlikte yeni bir süreç daha başlamış oldu.
“TERMİK SANTRAL KAPATILMALI”
Enerji santrali projesi için verilen ÇED olumlu kararlarının iptali talebiyle açılan davaların reddedilmesi üzerine 2019 yılında özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği için Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldı.
Anayasa Mahkemesi, 13 Aralık 2023 tarihinde verdiği kararla, “Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine” hükmetti.
AYM kararını değerlendiren davanın Avukatı Arif Ali Cangı, “Anayasa Mahkemesi, 'Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği’ doğrultusunda bir an önce Aliağa’daki İzdemir-II Termik Santrali'ni kapatma kararı vermelidir" dedi.
DEPOLAMA ALANINDA ZEYTİNLİKLER VAR
Anayasa Mahkemesi, alt Mahkemenin 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun Tesisin mevcut atık depolama alanının merkezine üç kilometreden daha az mesafede zeytinlik alanlar bulunduğu tespit edildiğinin altını çizdi.
Fakat sonraki tarihli kararında tesis alanı ve çevresinde kapsamında ekonomik bütünlük içeren zeytinlik saha olarak nitelendirilebilecek alanların bulunmadığı ifade edildiği çelişkisini belirterek, “Mahkeme, önceki kararında yer verdiği tespitin aksi yönünde ulaştığı sonuca ilişkin bir değerlendirmede bulunmamış ve söz konusu çelişkiyi giderecek bir gerekçe de ortaya koymamıştır” denildi.
BİLGİ BELGELERE YER VERİLMEDİ
Uyuşmazlığın tesisin atık depolama alanı ve çevresindeki zeytinliklere dikkat çeken AYM, “ÇED olumlu kararının iptal edilmesine karşın mahkeme tarafından tesisin depolama alanının konum ve sınırlarına ilişkin olarak yeni bir plan veya atık depolama alanı fonksiyonuna ayrılan başka bir alanın bulunduğuna dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı tespit edilmiştir” hükmüne yer verdi.
DEPOLAMA ALANI DEĞERLENDİRİLMEMİŞ
Danıştay’ın davanın reddine ilişkin nihai kararında mevcut atıkların piyasada değerlendirilmek üzere satılmasının, satılmayanların ise depolanmasının öngörüldüğü ve bu doğrultuda sözleşmelerin akdedildiği belirtilmekle yetinildiği belirtilen kararda, depolanması öngörülen atıklar için yeni bir depolama alanına ihtiyaç bulunup bulunmadığına yönelik bir tartışma yapılmadığına dikkat çekildi.
Kararda yine önemli noktalarda biri de tesisin faaliyette olduğu süre boyunca atık depolama alanının kullanılmadığının tespiti karşısında tesisin depolanması öngörülen atıklar hakkında hâlihazırda nasıl bir çözüm ürettiği ile bu çözümün ÇED olumlu kararı yönünden değerlendirilme yapılmadığı oldu.
YETERLİ GEREKÇEYE DAYANMIYOR
ÇED uygunluğunun ortaya konulmadığının altını çizen AYM, ÇED olumlu kararlarının hukuka uygun olduğuna ve davaların reddine ilişkin kararların ilgili ve yeterli bir gerekçeye dayanmadığı değerlendirmesini yaptı. Kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadıkları, kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmedikleri, özel hayata saygı hakkı bağlamında pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği kanaatine varılarak, açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verdi.