"Emekliye oy karşılığı yardım vaadi çirkin bir istismar"
“Kaynak yok” diyerek emekliye zam yapmayan iktidarın belediye başkan adayları, kendilerini başkan yapmaları karşılığı emeklilere yardım yapacaklarını art arda duyurdular.
Fotoğraf: Eren Ergüne /EVRENSEL
Şerif KARATAŞ
İstanbul
10 bin liralık emekli maaşına mahkum edilen emeklilerin zam talebi Erdoğan tarafından “Kaynak yok sabredin” diye karşılanırken, AKP belediye başkan adaylarından emeklilere yönelik yardım vaatlerinin son dönemde artması dikkat çekiyor. Bu vaatleri gazetemize değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Cangül Örnek, emeklilere açlık sınırının altında bir maaşı yeterli gören iktidarın oy karşılığı ek ödeme vadetmesinin çirkin bir istismar olduğunu söyledi. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu da vaatlerin, büyük bir sefalete kapı aralandığının itirafı olduğunu belirterek seçim sonrası tablonun daha da ağırlaşacağı uyarısında bulundu.
KURUM, ALTINOK, NEBİOĞLU…
AKP’nin İstanbul Büyükşehir Adayı Murat Kurum, ihtiyaç sahibi emeklilere her ay 2 bin 500 lira destek vereceğini açıkladı. El yükselten AKP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Turgut Altınok ise her ay 5 bin lira destek ödeneceğini söyledi. Muğla Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Aydın Ayaydın, Aydın Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Savaş da her ay 5 bin lira ödeme yapacaklarını duyurdu. Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu seçilmesi durumunda kentteki emeklilere her ay 2 bin TL vereceğini açıkladı. AKP Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ve Adayı Fatma Şahin, emekli kartla içme suyunda, ilan ve reklam vergisinde ve belediyeye bağlı sosyal tesislerde yüzde 20 indirim vaadinde bulundu. Vaatleri en çok konuşulan isimlerden biri de AKP’nin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nebi Hatipoğlu oldu. Hatipoğlu, emekli ve dar gelirlilere destek kart vereceğini, her ay 3 bin TL nakit, 750 TL et desteği, 4 damacana Kalabak suyu, her gün 2 ekmek, 20 metreküp doğal gaz desteği, ücretsiz evde bakım ve temizlik hizmeti vereceğini vadetti.
CHP ADAYLARI DA VAATTE BULUNDU
CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Adayı Mansur Yavaş, emeklilere verdikleri 1000 TL’lik desteği sürdüreceklerini açıkladı. Yavaş ayrıca, emeklilere aylık “et ve doğal gaz” yardımı sağlayacaklarını belirtti. CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da tek maaşla geçinen emeklilere hane başına yıllık 10 bin TL pazar desteği sağlayacaklarını, Halk Ekmek büfelerinden ücretsiz olarak günde 1 ekmek alma hakkı getireceklerini açıkladı. CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, seçimi kazanmaları durumuna ihtiyaç sahibi emekliye ayda 2 bin lira destek vereceklerini duyurdu. CHP Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adaya Veli Ağbaba ise emeklilere 1000 TL’lik yemek kartı verme vaadinde bulundu.
YOKSULLUK İSTİSMARINDA YENİ BOYUT
Emeklilere yönelik vaatleri değerlendiren Siyaset Bilimci Prof. Dr. Cangül Örnek, “Türkiye tarihinde ilk kez, belediyelerin özellikle bu konuda yaptıkları uygulamalarla, yerel yönetim seçimlerinde aday olanların da özellikle bu başlıktaki vaatleriyle gündeme geldiklerine tanık oluyoruz. Bunda kuşkusuz Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ekonomik krizin yarattığı yoksullaşmanın, özellikle kent yoksulluğunun artmasının payı büyük” dedi.
İktidar pratiği haline gelen 'yoksulluğun istismarı'na bu seçim sürecinde başka bir boyut daha eklendiğini dile getiren Örnek, şöyle devam etti: "Özellikle emeklilere yönelik ek ödeme gibi vaatleri nedeniyle, yerel yönetim seçimlerinin de ‘yoksulluğun istismarı’na dönüştüğünü görüyoruz. Üstelik emekliler örneğinde açık olan gerçek şu: Bu insanlar çalıştıkları yıllarda emeklilik haklarını kazanmak için prim ödediler. Buna rağmen bu primler şu anda onlara geri dönmüyor. Bu geri dönüşü engelleyen tek şey, iktidarın emeklilere açlık sınırının altında bir maaşı yeterli görmesi. Bütün bunlar biliniyorken bugün oy karşılığı ek ödeme vaatleri ancak çirkin bir istismar olarak adlandırılabilir. Bu istismar nedeniyle, yurttaşın yurttaş olarak saygınlığının ağır biçimde çiğnendiğini de vurgulamak gerekiyor.”
SEÇİMDEN SONRA CİDDİ BİR YOKSULLAŞMA BEKLİYOR
İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu da hem iktidarın hem de muhalefetin adaylarının emeklilere ilişkin, doğrudan doğruya ödeme yapma vaatlerinin merkezi hükümetin insanların satın alma gücünü sağlayamadığının, refahının düşmesine neden olduğunun, büyük bir sefalete kapı araladığının itirafı olduğunu vurguladı, "İktidarın adaylarının dahi özellikle büyükşehirlerde bunu dile getirmeleri bir aczin ifadesidir” dedi.
Yerel yönetimlerin doğrudan doğruya emeklilere ödeme yapmak gibi bir görevleri olmadığını dile getiren Kozanoğlu, şunları dile getirdi:
"Ben seçimden sonra emekliler başta olmak üzere toplumdaki yoksulluğun, çaresizliğin ne yazık ki derinleşebileceğini düşünüyorum. Çünkü 2023 seçimlerine benzer şekilde zamlar ertelendi. Elektrik, doğal gaz, ulaştırma zamları kapıda bekliyor. Enflasyonun önünü alamamış durumda. Maaşlar yerinde sayarken her ayki enflasyon oranlarıyla insanların satın alma güçleri geriliyor. Mevcut gelirleriyle satın alma güçlerini koruyamayanlar kredi kartlarıyla, ihtiyaç kredileriyle bu açığı kapatmaya çalışıyorlardı. Şimdi ihtiyaç kredisi faizleri de yüzde 70’i geçti. Kredi kartları faizleri kasımdan beri ayarlanmıyor. Seçimden sonra bunların aylık faizlerinin yükseltilmesi, limitlerinin daraltılması, asgari ödeme tutarlarının yukarı çekilmesi gündemde. Yani insanların borçlanarak yaşam standartlarına sürdürme gayretlerinin önünde engel olacak. Ne yazık ki ciddi bir yoksullaşma bekliyor.”
31 Mart’ın ardından seçimlerin olmamasının sendikalara, meslek kuruluşlarına, çevre ve kadın örgütlerine, emeklilere örgütlenmeleri, haklarını aramaları ve taleplerini yükseltmeleri için fırsat yarattığını vurgulayan Kozanoğlu, "Hem de muhalefet etmenin en önemli ekseninin bu şekilde gerçekleşeceğine işaret ediyor. Onun için böyle bir döneme hazırlanmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
EMEKLİ MAAŞLARI AKP DÖNEMİNDE BAŞ AŞAĞI GİTTİ
Bir sigortalının aylık ortalama kazancının ne kadarının emekli aylığı olarak ödeneceğini belirleyen aylık bağlama oranları 2000 yılı öncesi 9 bin iş günü için yüzde 76, 7 bin 200 gün için yüzde 69.5 bin gün için ise yüzde 60’tı. 2000 yılında DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümeti aylık bağlama oranını 9 bin iş günü için yüzde 65’e, 5 bin gün için yüzde 43’e düşürdü.
Ancak asıl erime AKP döneminde yaşandı. 2006’da kabul edilen ve 2008’de önemli değişiklikler yapılan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndaki düzenlemelerle 25 yıl çalışan ve 9 bin gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı yüzde 50’ye, 7 bin 200 gün prim ödeyenlerin aylık bağlama oranı ise yüzde 40’a düşürüldü. 5 bin iş günü için aylık bağlama oranı ise yüzde 28 oldu. Sigortalının geçmişte ödediği primlerin bugünkü değerini bulma yöntemi de emekli aleyhine değiştirildi. Değer bulma yöntemi tüketici enflasyonu artı büyüme ile hesaplanırken, AKP yaptığı değişiklikle büyüme oranının yüzde 30’unun dikkate alınmasını kararlaştırdı. Hem aylık bağlama oranı hem de güncelleme katsayısı düşürülünce emekli aylıklarındaki düşüş de vahim oldu. 2002 yılında en düşük işçi emekli aylığı asgari ücretin yüzde 40 fazlası olan 257 liraydı. Bugün ise asgari ücret 17 bin TL ve en düşük emekli maaşı ise 10 bin TL, yani asgari ücretin yüzde 42’si kadar düşük.
"REFAH"TAN DİPSİZ KUYUYA
Erdoğan'ın emeklilerle ilgili ilk açıklaması “En düşük emekli maaşını 66 liradan 10 bin liraya nereden nereye… her alanda milletimizin refah seviyesini katlayarak yükseltmiş hükümet…” oldu. Ardından “Kaynak yok” dedi, sonra da “Yüksek enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali eriyip gidiyor” itirafında bulundu. Seçim mitingleri boyunca emekliler beklenti içine sokulurken, müjde olarak banka promosyonlarının artırıldığını duyurdu. Erdoğan’ın Isparta mitinginde “Emeklilikte adalet yoksa oy da yok reis” yazan tişörtle alana girmek isteyen yurttaş gözaltına alındı.