30 Mart 2024 04:45

LC Waikiki’de prim oyunun sonucu: Bayılana kadar çalışma fıtık ediyor

LC Waikiki Esenyurt’taki deposunda çalışan işçiler çalışma koşullarının zorluğunu hatırlatarak, "Bu sistemde çalışıp 1-2 yılı doldurup bel fıtığı olmayan yok" diyor.

Fotoğraf: Fırat Turgut - Evrensel

Paylaş

Murat UYSAL
İstanbul

LC Waikiki deposunda asgari ücret düzeyinde ücretlere çalışan işçiler, bir bayrama daha patronun “Daha fazla kazanma fırsatı”, “Çalışmaya teşvik” adı altında duyurduğu “Yoğun çalışma” döneminden geçerek gidiyor. Bu sistem LC Waikiki işçilerine; bel fıtığı, çalışma saatlerinde geçirilen baygınlıklar ve türlü meslek hastalıkları olarak dönüyor.

LC Waikiki Esenyurt’taki deposunda çalışan bir işçi “Bu sistemde çalışıp 1-2 yılı doldurup bel fıtığı olmayan yok” diyor. Tüm bunlar Emek Partisi adaylarıyla LC Waikiki depo işçilerinin bir araya geldiği seçim masasında konuşuluyor. Bir işçi o sırada aklından geçirdiklerini diline dökerek soruyor: “Tüm bunların yerel seçimle ne alakası var?​”

Milyonlarca yurttaşın yerel seçimlerde yaşadığı şehrin, ilçenin, mahallenin beş yıl boyunca kim tarafından yönetileceğini belirlemek üzere sandık başına gitmesine birkaç gün kaldı. Aday olabilmek için milyonların verildiği, aday olduktan sonra milyonların harcandığı ve çoğu zaman tüm bunların iştahları kabartan ihaleler, rant alanları, milyarlarca liralık bütçeler için yapıldığı seçimlerde açlık sınırında yaşam mücadelesi veren milyonlarca işçi emekçi de sandık başında olacak. Bu ortamda “Emek bizim kent bizim” şiarıyla birçok kentte ve ilçede kendi adaylarını çıkaran, girip çıktıkları her evde, oturdukları her masada “Nasıl bir belediyecilik?​” sorusunu önce soran sonra yanıtlayan Emek Partisi adaylarından birinin de katılımıyla LC Waikiki Esenyurt depo işçileriyle bir kıraathane masasında oturuyoruz.

"ROBOT OLMAK GEREKİYOR"

Esenyurt’ta Emek Partisinin belediye meclis üyesi adayı olan Sinan Ceviz aynı zamanda sendikacı. Masada Emek Partisi Adayı Ceviz’i bir zaman verdikleri sendikalı olma mücadelesi döneminden tanıyanlar da var, ilk defa bu masada tanışanlar da. Hal hatır sorulup tanışma faslını hızla geçtikten sonra işçiler farikadaki çalışma koşullarını anlatmaya başlıyor. İçlerinden genççe bir işçi uykulu gözleriyle prim sisteminden yakınıyor. “Yoğun çalışma dönemi” diye tanımlanan ve belli aralıklarla uygulanan bu sistemin son zamanlarda kalıcı hale getirilmeye çalışıldığından söz ederek, “Daha fazla kazanacaksınız diyorlar ama bu sistemin fazla kazanmakla alakası yok. Maksat daha fazla çalıştırdıkları, iliğine kadar kullandıkları robot işçiler yaratmak. Fazla mesaiye kalmak zorunlu fazla mesaiye kalmazsan sen bilirsin primin kesilir, o gün işe gelmedin mi sen bilirsin primin kesilir. Amcan mı öldü cenazeye mi gideceksin primin kesilir, çok mu hastasın primin kesilir, kartı bir dakika erken basıp soyunma odasına mı gittin primin kesilir. Ay sonunda o primi almak için adeta robot olmak gerekiyor, hastalanmayacaksın rapor bile kâr etmiyor, birinci derece yakınların dışında hiçbir yakının ölmeyecek özel bir günün olmayacak… Olursa bunlar tutanak yersin primin kesilir. Daha prime hak kazanmak için neler yapmamızı istediklerini anlatmadım” diyor.

"SONUÇ BEL FITIĞI, MESLEK HASTALIĞI…"

Başka bir işçi prime hak kazanabilmeleri için atmaları gereken paket sayısını söylüyor; 590. Haziran 2023’te aynı depoda çalışan işçilerle yaptığımız başka bir haberde atmaları gereken asgari paket sayısı 500’dü, yüzde 18 artmış. Nasıl arttığını işçi anlatıyor, “Market arabalarına benzeyen sepetlerimiz var, iki katlı olurlar. Her kata koliler doldururuz, 6 koli alır. Doldurunca ağırlığı katlanır, sürüklemek zorlaşır. Her koliyi aynı yerden değil farklı bölümleri dolaşarak doldururuz. Elimizdeki okuyucular neyi nereden almamız gerektiğini gösterir bize konum verir. Sonra ‘donk’ sesi duyulur, depoda bir hengame yaşanır, birbirine çarpan arabalar olur yürüyerek değil koşarak önlerinde sepet, üzerinde koliler… Ne için 590’a kavuşmak için” Kolileri ve içerisine doldurduklarını tarif eden işçi, “Mevsimlik kot montların ağırlığını siz tahmin edin bunun 7 tanesini bir koliye atıyoruz mesela bu bir ediyor. Koskoca deponun içinde farklı farklı yerlerden kolileri birbirinden farklı ürünlerle doldurmaya çalışırız. 590 tur koşturmaca içinde sonuç bel fıtığı, meslek hastalığı, tempoya dayanamayıp düşenler, bayılanlar…” diyor.

SAĞLIĞINI ELİNDEN ALANA İŞ VERDİ DİYE DUA

-Çok var mı böyle fıtığı olanlar?

-Var tabii olmaz mı genç yaşta fıtığı çıkmış hepsinin

-Ne oluyor onlara şikayet ediyorlar mı bir yere?

-Nereye şikayet edecekler, etseler ne olacak, bu halde başka yerde çalışmaya gitseler kim alır?

Daha sonra işçi LC Waikiki depolarından sağlığını kaybetmiş işçilere ne olduğunu anlatıyor, “Onları farklı bölüme alıyorlar, normalde yaptıkları işin çok daha hafifini yaptırıyorlar. Açık kolileri bantlıyorlar, yeniden koli hazırlıyorlar. Sonra da bu işi kendilerine verdiği için sağlıklarını ellerinden alan LC Waikiki patronuna dua ediyorlar. İliğine kadar sömürmek diyorlar ya işte budur iliğine kadar sömürmek. Ne pahasına asgari ücrete, asgari ücretin biraz üzerindeki ücretlere”

İSTİHDAM OFİSLERİ İŞÇİDEN ÇOK PATRONA YARIYOR

Herkes çalıştığı bölümden “İliğine kadar sömürmek” örneği verirken konu yerel seçimlere geliyor. Gerçekten işçilerin sohbetin başından beri anlattığı ağır çalışma koşullarıyla yerel seçimlerin ne alakası vardı? Bunları konuşmaya mı toplandı bunca insan zaten iş yerinde konuşulmuyor muydu bunlar? O sırada Ceviz söze giriyor, “Belediyelerin görevleri akıllara çevre düzenlemesi yapmak, kaldırım dizmek, sosyal etkinlikler düzenlemek yurttaşın sorunlarına çareler üretmek olarak kazınmış. Belediyeler bir kenti orada yaşayan yurttaşlar için yaşanabilir hale getirmekle yükümlüdür. Böyle bakınca Esenyurt bir emek kentidir. İşçiler emekçiler açısından ne gibi işlevleri olmuştur? diye sorduğumuzda istihdam ofisleri işaret ediliyor. Bir belediyenin bir emek kentinde ‘İşçiler için yapıyoruz’ dediği istihdam ofisleri iş bulma sitelerinin yaptığından çok da farklı bir şey yapmıyor. ‘Şurada iş var git çalış’ demekten başka ne deniyor orada. Patronların sayısız işçi arama bulma yoluna biri daha eklenmiş oluyor. Oysa belediyeler kendi üretim alanlarını artırarak işçi istihdamı yapabilir” diyor.

BELEDİYELERİN YÜZÜNÜ İŞÇİYE DÖNMESİ İŞÇİLERİN TALEPLERİYLE OLACAKTIR

LC Waikiki’de çalışan işçiler gibi Esenyurt’ta işçilerin meslek hastalığına yakalandığını bu nedenle hayatlarının büyük bir bölümünü iş yerinde edindikleri hastalıklarla geçirmek zorunda kaldıklarından bahseden Ceviz, “Belediyenin bütçeleri ortada ancak bu bütçelerin nereye harcandığı ne kadarının emekçilere harcandığı meçhul. Koca şehirde bir tane meslek hastalıkları hastanesi var, işçiye sorsan yerini dahi bilmez öyle bir yerde. Bugün en az bizim kadar belediyeleri yönetenler de işçilerin böylesi hastalıklarla mücadele ettiğini biliyor, bu devasa bütçelerle emek kentinde bir meslek hastalıkları hastanesi kurulamaz mı? İşçiler için ücretsiz danışma ofisleri kurulamaz mı? İşçiler fabrikada türlü hukuksuzluklarla karşılaşıyor ve danışacak bir yer arıyor belediyeler işçiler bu ihtiyaçlarını karşılayabilecek güçtedir. Daha bunun gibi birçok şey siz işçileri ilgilendirmektedir aslında, kreşlerin nereye kurulduğu, parkların, sosyal tesislerin nereye açıldığı sizinle alakalıdır. İşçilerin günlerinin büyük bir bölümünü geçirdikleri fabrikaların çevreleri yaşanmaz halde, öğle aralarında çıktıkları o yarım saat bir saatlerini geçirecekleri alanlar yok. Belediyelerin buralara bakması ve işçiler adına bir şeyler yapması işçilerin talepleri doğrultusunda olur” diye anlatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Seçil Erzan davasında sahte imza gelişmesi

SONRAKİ HABER

Yargıdan Karaayıt köylülerine meralarını koruma umudu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa