ODTÜ Haydost: Yerel yönetimler sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını karşılamıyor
EMEP Çankaya Belediye Meclis Üyesi adayı Sualp Özel, ODTÜ Hayvan Dostları’ndan (HayDost) ODTÜ Endüstriyel Tasarım öğrencisi Burcu Öznergiz ve ODTÜ İşletme mezunu Berkay Yıldırır ile online görüştü.
Ekran görüntüsü: Evrensel
Emek Partisi Çankaya Belediye Meclis Üyesi adayı Sualp Özel ve ODTÜ Hayvan Dostları’ndan (HayDost) ODTÜ Endüstriyel Tasarım öğrencisi Burcu Öznergiz ve ODTÜ İşletme mezunu Berkay Yıldırır ile online görüşme gerçekleştirdi.
Görüşmede sokak hayvanlarının güncel durumu ve ihtiyaçlarıyla birlikte yerel yönetimlerin tavır/tutum ve uygulamaları, toplumun çeşitli kesimlerinde hayvanlara karşı yükselen nefret ve şiddet ele alındı.
Hayvanları Koruma Kanunu ile birlikte nüfusu 25 binin üzerinde olan belediyelerin barınak açma zorunluluğu getirildiğini ifade eden Yıldırır, kanunun yürürlüğe girmesinden bugüne 20 yılda toplamda 1100 barınak açılması gerekirken bugün sadece 300 barınağın var olduğunu ifade ederek, "Bunların neredeyse yarısında çalışan veteriner hekim bile yok. Hasta olan hayvanlarla hasta olmayan hayvanlar aynı ortamda tutuluyor, barınaklara giriş saatleri oluyor ve her zaman hayvanseverleri içeriye alacaklarının garantisi yok. Özellikle Çubuk çöplüğü, Mamak çöplüğü dedikleri bölgelere köpekler terk ediliyor, kırsala atılıyorlar. Barınakta hastalıklı köpeklerle iç içe olan köpekler, atıldıkları bölgelerde hastalıkları yaymaya devam ediyorlar” dedi.
ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın çokça reklamını yaptığı Büyükşehir Barınağı’nın yıllardır açılması beklenen, açılsa bile Ankara’daki köpek popülasyonuna hiçbir şekilde çözüm olmayacağını ifade eden Yıldırır, bu barınağın belli bir rant uğruna yapıldığını ifade etti.
Yıldırır “Barınağın yapılışı dahi hayvanların ihtiyacını karşılayacak şekilde değil, güneşten bile koruyacak bir ortam yok. Kısırlaştırmalar düzgün yapılmıyor. Biz şu kadar hayvan kısırlaştırdık, bu kadar hayvanın tedavisini yaptırdık diye sayılar açıklıyorlar. Peki bu kadar sokak hayvanlarıyla ilgilenen insanlar ne yapıyor, nasıl yapıyorlar? Türkiye’deki belediyelerde çok ciddi barınak olayları var. Kısırlaştırdık dedikleri köpekler hamile kalıyorsa demek ki bizim ülkemizde hiçbir şekilde uygun bir barınak uygulaması yok diyebiliriz” dedi.
“BARINAKLAR ÖLÜM YUVASI”
Barınaklar bir ölüm yuvası” diyen Öznergiz ise hasta olduğu düşünülerek köpeklerin/kedilerin barınaklara götürülerek ortadan kaybolduklarını, barınaklarda hasta olarak döndükleri için HayDost olarak hayvanları mecburen tedavi amaçlı veterinerlere götürdüklerini ifade etti. Öznergiz, “Barınaklara karşın pansiyonlar daha iyi hizmet veren, köpeklerin mutlu olabileceği yerler. Sorunu daha kolay biçimde çözmeye çalışıyor belediyeler, devlet. Ama yaptıkları asla kalıcı bir çözüm değil” dedi.
Emek Partisinin sokak hayvanlarına ilişkin düşüncelerini/söylemlerini de incelediğini belirten Yıldırır, “Bence kesinlikle 6. Madde’ye uyulması gerekiyor. Hayvanlar kısırlaştırılmalı, aşılı tutulmalı. Yerinde yaşatma uygulamasının da gerçekleştirilmesi gerekiyor. Özellikle tedavi konusunda daha çok destek olunması gerekiliyor” dedi. Barınakların iç işleyişinin de önemli olduğunu vurgulayan Yıldırır, hayvanseverlerin ve uzmanların barınaklara daha çok girebilmesi gerektiğini söyleyerek, “Bunun dışında belli bir hedef konulması lazım ki bu hayvanlar aşılanmalı, kısırlaştırılmalı” dedi. Yerel yönetimlerin kırsal bölgelerde insanların gidemeyeceği bölgelerde besleme yapması gerektiğini söyleyen Yıldırır, “Merkezdeki köpeklerin toplatılması dolayısıyla kırsal bölgedeki hayvanları merkeze çekecek. O yüzden o bölgelerde de besleme çalışmasının yapılması gerekiyor” dedi.
Çankaya Belediye Meclis üyesi adayı Özel, “Barınaklara, kısırlaştırmalara, beslenmelere, yerinde bakıma bütçe ayrılmadığını görüyoruz. Bizce de sokak hayvanlarının ihtiyaçları için uzmanlarla, halkla birlikte karar verilmesi gereken noktadayız aslında ama bugün değil belediyelerin buna dair bir komisyonu, birkaç kişinin ağzından çıkan söze, ranta, ihaleye bırakılmış bir şekilde. Siz de aslında ifade ettiniz, Büyükşehir Barınağı büyük bir rant için yapılmış. Burada gerçekten hayvanların bakımı mı dert ediliyor yoksa buradan çıkarılacak rant ve kimlere ihalelerin verileceği mi” diye konuştu.
"YÖNETİM KATKIDA BULUNMUYOR"
Adalet Bakanı’nın “Biz bugüne kadar verdiğimiz en büyük cezayı Eros’un davasında verdik” deyişini hatırlatan Yıldırır, “Eros çok fazla insana dokundu. Bu da aslında tamamen Eros’un yaşadığı sitedeki insanların örgütlenmesi, eylemler yapması sayesinde oldu. Kendi sitesindeki örgütlenme Türkiye geneline yayıldı. Böyle bir örgütlenme diğer olaylar ekseninde maalesef yok” dedi. Şila davasında katilin tutuklanma sebebinin Şila’nın kafesini yaktığında mala zarar vermekten 1 yıl 3 ay hapis cezasının diğer cezalara eklenerek 3 yılı geçmesi sonucu olduğunu hatırlatan Yıldırır, “Aslında kanunda normal bir mal ile bir hayvanın değeri neredeyse tamamen aynı. Kanun değişmediği sürece burada yaşanan olaylar devam edecek. Zaten tamamen siyasetçilerin yürüttüğü bir nefret durumu var ortada.” dedi.
Öznergiz, “Kampüsteki tüm hayvanlara yalnızca 10-15 tane gönüllünün baktığını hayal edin, kocaman bir ormandan bahsediyoruz. İnsanların gördüğü genellikle merkez sürümüz oluyor, doğu yurtları ya da batı yurtlarındaki, topluluk barakalarının oradaki köpekler oluyor. Ama bunun dışında orman köpekleri de var. Şu an güncel borcumu 200 bin civarında ama biz ödedikçe elbette ki yenilenen ve çoğalan bir miktar bu. Kampüste padokumuz var ancak üstü kapalı değil, hayvanın 1-2 hafta kalabileceği bir vaziyette değil, kulübe yok. Daha yaşanabilir ve uygun bir padokumuzun olması, Rektörlüğün bir alan tahsis etmesi borçlarımızda da belli bir azalmayı sağlayabilir. Ancak böyle durumlarda hep sorun yaşıyoruz ve ODTÜ yönetimi bize herhangi bir yardımda bulunmuyor” dedi.
Yıldırır, “Topluluklar olarak biz bir şeyler yapıyoruz, ODTÜ yönetim kendi Instagram sayfalarında, maillerinde kendileri yapmış gibi lanse ederek başarıları üzerine alıyor. 2-3 yıl önce bizim gerçekleştirdiğimiz beslemeleri attığı bir mailde sanki kendileri yapıyorlarmış gibi bahsetmişti. Bunları onlar yapıyorsa, biz ne yapıyoruz? Onlar aslında yapmaları gereken hiçbir şeyi yapmıyorlar” diye konuştu.
ÖTK'LERİN ÖNEMİ
ODTÜ’de yaşanan köpek saldırılarının ardından HayDost’un söylediği iddia edilen ve “yanınızda salam taşısaydınız hocam” söylemiyle birlikte Haydost’a ve köpeklere yönelik çeşitli öğrenci kesimleri tarafından “köpek sorunu” adı altında konuşulanlara ilişkin konuşan Öznergiz, “Öncelikle hayvan sağlığı ve insan sağlığı ön planda bizim için. Mümkün mertebe her iki tarafın da yaralanmaması ya da hayvanlarımızın insana tabii ki bir zarar vermesini istemeyiz. Ama insanlar sanki biz suçluymuşuz gibi yansıtıyorlar genelde. ‘Sizin yüzünüzden, yurtlarda beslediğiniz için’ ya da ‘beslediğiniz’ için gibi suçlamalar oluyor. Ancak çoğu insan biz beslemeleri bıraktığımızda, bakımını yapmadığımızda hayvanların neler olabileceklerini bilmiyor. O yüzden biz mümkün mertebe sakinliğimizi koruyarak açıklamayı tercih ediyoruz. Herhangi bir sorun yaşandığında da hangi köpek olduğunu tespit etmeye çalışıyor, sorun yaşayan arkadaş için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını soruyor, söz konusu köpeği gözlemleyerek duruma göre pansiyona/veterinere götürüyoruz” dedi.
Özel ise şöyle konuştu: “Toplulukların yaşadığı üye ve bütçe sıkıntısından bahsetti arkadaşlar. İktidarın bir uzantısı olan Rektörlüğün eylemlerine baktığımızda, tüm toplulukların baskı, yasak, sansürle karşılaştığı bir tabloda topluluk kültürünün baltalandığı, öğrencilerin daha az topluluklara katıldığı bir süreci de gözlemliyoruz. Bir topluluk baskılanıyorsa elbette ki diğer topluluklar da bundan etkileniyor. ODTÜ’de de yerel yönetimlerde olduğu gibi bütçenin öğrenciye, hayvanlara ayrılmaması aslında ÖTK’lerin de önemi burada tekrar gözümüze çarpıyor. Birkaç üniversitede, Boğaziçi gibi, temsilciliklerin resmi olarak seçimleri gerçekleşti. ODTÜ’de 2018’den itibaren seçimleri süresiz ertelenen ÖTK’lar, 4 farklı bölümde fiili olarak öğrenciler tarafından seçimleri yapılmış olarak var oluyorlar. Kendi bulunduğumuz, yaşadığımız alanlardaki yönetimlerde, kararlarda söz sahibi olmak esasında bu temsilciliklerin var olmasını gerektiren bir durum. Bu okullarda temsilcilikler, mahallelerimizde halk meclisleri oluyor aslında. Yaşamlarımıza dair alınacak kararlar bir rektörün ağzına ya da bir belediye başkanının iki dudağının arasına sıkışmaması gerekiyor” dedi.
"DEĞİŞTİRMEK İÇİN MÜCADELE EDELİM"
Özel, yerel yönetimlerde Emek Partisinin adaylarına oy verme çağrısında bulunarak, “Biz 1 Nisan sabahı Türkiye’de bir oyla her şeyin değişeceğini elbette ki düşünmüyoruz. Bugün yerel seçimler, belediye meclisleri, belediye yönetimleri dediğimiz şey, bir iktidar var bu iktidarın altında o iktidarı kentlerde örgütleyen yönetimler şeklinde şekilleniyor. Yerel yönetimler bugün bir yolu CHP’li müteahhit mi yoksa AKP’li müteahhit mi dökecek bunların tasarlandığı bir yer olarak şekilleniyor. Biz insanları, hayvanları, doğayı önceleyen hiçbir şey yok, bunun değişmesi için birlikte mücadele edelim istiyoruz.” dedi.
Haydost üyesi Yıldırır ise son olarak, hayvanların yaşamları üzerinden de yerel yönetimlerin üzerine düşen görevleri sıraladı: “ Belediyelerin kesinlikle veterinerlerle çalışması gerekiyor, hayvansever gönüllülerle çalışması gerekiyor. Bu eksende çok fazla şey yapan tecrübesi olan dernekler var, bunlarla çalışması gerekiyor. Belediyelerin gerekirse okullarla da iletişimlere geçerek çalışmalarını artırmaları gerekiyor. Belediyelerdeki personel sayılarının artırılması gerekiyor. Aslında belediyelerin yapabileceği çok fazla şey var. Umarım belediye meclislerinde sizler olursunuz, belediyelerdeki bakış açısı da değişir.” (Ankara/EVRENSEL)