31 Mart 2024 05:19

Lezita patronu göçmen işçilerin çaresizliğini kullanıyor

Lezita Fabrikasında işçilerin grevi kararlı şekilde devam ederken, patron grev kırıcılığıyla göçmen işçileri sömürmeye devam ediyor.

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

Paylaş

Emirhan DURMAZ
İzmir

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yer alan Lezita Fabrikasında çalışan işçiler toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması ve işveren cephesinin işçilerin örgütlü olduğu Öz Gıda-İş Sendikası ile masaya oturmaya yanaşmaması üzerine 7 Mart itibarıyla greve çıktı.

Grevin uygulanacağı tarihten iki gün önce ise Lezita patronu Abalıoğlu, 50’ye yakın Hindistanlı işçiye iş başı yaptırarak grevi kırma girişimlerine başladı. İşçilerin grevi kararlı şekilde devam ederken, patron grev kırıcılığıyla göçmen işçileri sömürmeye devam ediyor.

Sürece dair konuştuğumuz Öz Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Daire Başkanı Göksel Şengün, “Bizim derdimiz göçmen işçi kardeşlerimizle değil. Bizim derdimiz göçmenlerin bu çaresizliklerinden beslenen ve bu açmazı kullanan patronlar iledir” dedi.

"YASALARI KILIF OLARAK KULLANDILAR"

Lezita’nın Hindistan’tan getirilen işçiler üzerine yaptığı açıklamayı değerlendiren Şengün, “Yaptıkları açıklamada Hindistan’dan getirilen işçilerin grev kırıcılık maksadıyla alınmadığını, hatta hükümetin onayı ve teşvikiyle aldıklarını dile getiriyorlar. Bunun kılıfı da ‘Yerli istihdamın yetmediği yerde yabancı çalışanların işe alınması’ olarak sunuluyor. Bulunduğumuz havzada, yani Kemalpaşa’da, Salihli’de, Turgutlu’da bir tane dahi işsiz yok muydu ki, 5 bin kilometre öteden getirdin. Kaldı ki, 250 tane işçin de anayasal haklarını kullanmak istediği için kapının önünde. Bir gün taleplerine kulak vermediniz” diye konuştu.

Uygulamanın grev kararıyla birlikte geliştiğini dile getiren Şengün, “Şubat başında grev kararı aldık ve 7 Mart itibarıyla greve çıkacağımızı duyurduk. Abalıoğlu ise grevden sadece iki gün önce, 5 Mart’ta 50’ye yakın göçmen işçiyi işe aldı” dedi.

"DERDİMİZ GÖÇMEN KARDEŞLERİMİZLE DEĞİL"

Bazı kesimlerin kendilerini Hindistan’dan gelen işçilere düşman olarak gösterdiğini belirten Şengün, “Bunu mutlak surette belirtmek istiyorum ki, bizim derdimiz göçmen işçi kardeşlerimizle değil. Bazı kesimler bizi onlara düşman gösteriyor, kesinlikle böyle bir şey yok. Onlar da topraktan yetişmediler; aileleri, sevdikleri varken 5 bin kilometre öteden buraya çalışmaya gelmek durumunda kaldılar. Bilindiği üzere Hindistan açlıktan, sefaletten kırılan bir coğrafya. Lezita’dan sonra Gedik Piliç’te de binlerce Hindistanlı başvuruda bulundu. Bizim derdimiz göçmenlerin bu çaresizliklerinden beslenen ve bu açmazı kullanan patronlar iledir” diye belirtti.

"GÖÇMEN İŞÇİLERİN KOŞULLARI DAHA DA İLKEL"

Lezita patronunun Hindistanlı işçilerin açmazlarını kullandığını dile getiren Şengün, göçmen işçilerin çalışma ve yaşam koşullarına dair ise şunları kaydetti: “Şu anda içeride 50’ye yakın Hindistanlı işçi var. İçerideki üyelerimizin belirttiği üzere bir iki kişi bırakıp kaçmış. Birisi de iş kazası geçirmiş ve istirahatteymiş. İşe alımın 500’e kadar çıkacağı duyumunu almıştık ancak konunun medyada epey yer almasıyla beraber gelen tepkiler üzerine alımları şimdilik durdurdular. Bu arkadaşlarımıza Turgutlu’da 4 katlı apart tarzı bir yer tutuldu. 3 öğün yemekleri veriliyor, servislerle işe getirilip işleri bitince yine kaldıkları yere götürülüyorlar. Aldıkları maaş ise yerli işçilerin iki katına yakın. Mesailer 12 ila 16 saat arasında değişiyor ve çalışma koşulları ise yerli işçilerinkinden bile daha ilkel durumda. Bu arkadaşlarımızda maalesef sosyal hayat yok, çay, kahve yok, çarşı, pazar yok, sevdikleri yanlarında değil, yani böyle bir şansları yok. Adeta bir sepet gibi sabah lojmandan alınıp, çalıştırılıp geri lojmana bırakılıyorlar.”

"PATRON HAYALİNDEKİ SİSTEMİ KURMAK İÇİN GÖÇMENLERİN AÇMAZLARINI KULLANIYOR"

Abalıoğlu’nun her patronun hayali olan köle-kentler kurmaya çalıştığını dile getiren Şengün, “Hatırlarsınız kovid pandemisi döneminde birçok işverenin tahayyülü olan işçi kentler projesi vardı. İşçilerin çalışma alanları civarında marketlerin yer aldığı, kalacak yerlerinin bulunduğu ve birer köle gibi çalışıp, gündelik hayatını dışarı çıkmadan idame ettireceği kapalı alanlar tasvir edildi. Abalıoğlu bunu hayata geçirmeye çalışıyor. İki lokma ekmek için 5 bin kilometre öteden ailelerini, sevdiklerini bırakıp gelmiş bu göçmen işçiler. Dil bilmez, yol bilmez, derdini anlatamaz, hakkını arayamaz. Oldukça ilkel koşullarda 14-16 saat çalışır; fazla mesaiyi sosyal hayat gibi görür. Ne iş olsa yapar, seçme lüksü olmaz, açım demez. İş bittiğinde servislerle paket gibi lojmana bırakılır, sabah yine alınır. Bir bardak çay içmeye kimsesi de yoktur. İşte Abalıoğlu’nun ve her patronun hayalindeki o sistem. Abalıoğlu hem grevimizi kırmak hem de hayalindeki çalışma sistemini hayata geçirmek için Hindistanlı işçilerin açmazlarını ve çaresizliklerini kullanıyor” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Batı Şeria'da Filistinliler, Filistin Toprak Günü'nde Gazze'ye destek için yürüdü

SONRAKİ HABER

Almanya'da Paskalya yürüyüşleri: Binlerce kişi savaşa karşı barış çağrısı yaptı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa