31 Mart 2024 06:10

Göçmen emeği: Bir anlamda esir işçi

Burada da bu işlerde çalışan var ve dışarısı işsiz dolu aynı işi yapıyoruz neden onları tercih ediyorlar peki? Elbette ilk şey düşük ücret.

Göçmen emeği: Bir anlamda esir işçi

Fotoğraf: Evrensel

Kadir ULAŞ
Şantiye İşçisi

Uluslararası endüstriyel şirketler bünyesinde hemen her yoksul ülkeden işçi çalıştırır. Göçmen işçilerle ayni şirketlerde epey çalıştık, kimi zaman bizde göçmen işçi olduk. En son Aliağa’da Star Rafineride pek çok ulustan göçmen işçiyle beraberdik. Biz Türkiyeli işçiler iki defa eziliyorsak onlar dört defa eziliyor.

İzmir Aliağa Star Rafineri’sinde birlikte çalıştığımız Hindistanlı ve Filipinli işçiler memleketlerinden çok uzakta ekmek parası için geldikleri ülkemizde aradıklarını bulamadılar. Hindistanlı işçiler, kendine has yemek, kişisel bakım, alışkanlıklar açısından oldukça farklılar. Hintli olmayanlar olarak alışmakta zorlanırız ancak insancıldırlar.

Ağırlıklı olarak mavi yaka olarak çalışan Hindistanlı işçi kardeşlerimiz kaynak, boru, elektrik, makine... Ağır işlerde çalışıyor. Çok iyi zanaatkar olmalarına karşın hiçbir zaman istedikleri ücretleri alamadılar. Ücret artışı talebi ile ilgili kaç defa iş bıraktılar yine de firma bu taleplerine kulaklarını tıkadı. Şirketin işçileri Türkiye’ye getiren aracılarını çağırıp, “Hepsini geri gönderirim” tehdidinde bulunduğunu duyduk.

Kendi kültürleri yemek alışkanlıkları, damak tatları farklı olmasına rağmen, kendilerine özen gösterilmiyor.

Aynı işi yapıyoruz ama aldığı ücret bizim aldığımız maaşın dörtte biri bile değil.

Kamplarda da yine gurbetçi işçiler hak ettiği karşılığı görmedi. Her zaman ikinci sınıf muamelesi gördüler.

Kendi ibadet ve ritüellerini yapacakları alan oluşturulmadı, ayrı sosyal alanları olmadı, gazino, spor salonu... Ve benzeri temel ihtiyaçlar karşılanmadı. Sıcak su ve hijyene dair şikayetlerine rağmen sorunları çözülmedi.

Rafineri inşa edilirken mobbinge maruz kaldıklarını biliyoruz, dilimizi bilmedikleri için süpervizörlerin küfrederek başka bir işe yönlendirdiğine de şahit olduk.

Yaptığımız sohbetlerde “Sizin oralarda bu işlerde çalışma alanı yok mu? Neden buralara kadar geliyorsunuz” diye sorduğumuzda, “Var ama çok işsiz var. İş bulmak büyük mesele” diyorlar. “Peki burayı nasıl buldunuz o zaman nasıl gelebiliyorsunuz?​” dediğimizde, “Aracı şirketler ve tanıdık süpervizörler ve daha önce birlikte çalıştığımız şeflerimiz var. Bizim buradaki şirketler dünyanın birçok yerine işçi gönderiyor. Doğal olarak Türk firmalarla irtibat halindeler. Biz o şirketleri takip ediyoruz CV bırakıyoruz sonra mülakata giriyoruz öyle geliyoruz. Yada Türk firmasında çalışan süpervizörler bizi direk Türkiye’den talep ediyor öyle geliyoruz” diye anlatıyorlar.

Siz görüyorsunuz burada da bu kadar bu işlerde çalışan var ve dışarısı işsiz dolu sizinle aynı işi yapıyoruz neden onları tercih ediyorlar peki? Elbette ilk şey düşük ücret. Ancak kuralsız, hakkı hukuku olmadan kendi hükümeti ve dili olmadan adeta şirkete ya da taşerona itiraz hakkı yok en önemli başka şey de bu. Şirketler kuralsız, hukuksuz, kölece insan çalıştırmayı seviyor. Onlara da Hindistan ekonomisi üzerinden ücret ödeniyor. “Oraya göre standartlara yakın ama Türkiye’de sizden çok çok az alıyoruz. Bir de size yaptıramadıkları her şeyi bize kolayca yaptırabiliyorlar. Çünkü işin ucunda yapmadığımız taktirde geri gönderilme tehlikesi var. Bu durumu kabul etmek gelmiyor içimizden. Ama bakmakla yükümlü olduğumuz ailemiz var mecburen katlanıyoruz” derler.

Buradaki çalışma şartlarına çok büyük bir baskı olmadığı takdirde uyum sağlayıp boyun eğerler, iş kuralları açısından çok zorlanmayan bir kesimdir. Bir yandan da kurallar neredeyse her yerde aynıdır ve büyük şirketler insafsızdır. Sorunlarını bildirme, haklarını arama konusunda bir sorun olduğunda şirket dışında biriyle muhattap olamazlar. Öne çıkan en büyük kaygıları, güvenlik, ücretini alabilmek ve geri evine dönebilmektir.

Evrensel'i Takip Et