Ücret nedir?
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde ücret “Bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar” olarak ifade edilir.
Fotoğraf: Unsplash
Sinan CEVİZ
İstanbul
Emekçilerin barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi hayati ihtiyaçlarının karşılanması süreci, toplumsal üretim sürecinin bir parçası olarak gelişir. Elbette bütün emekçilerin bu üretim sürecinden ne ölçüde yararlandığı ise üretim araçlarının kimin elinde olduğu ve buna bağlı olarak yönetimde kimin olduğuyla değişir. Kapitalistlerin olduğu bir yönetimde artı değer ve emek sömürüsü sadece bir sınıfa kazandırır, sosyalist bir düzen hedefinde ise amaç sömürüyü yok etmektir. Ancak bu tartışma başka bir makalenin konusu olduğu için başlıktaki soruya şimdilik yasalarda belirlenen şekli ile yanıt vermeye çalışacağız.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde ücret “Bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar” olarak ifade edilir. Anayasa’nın 55. maddesine göre ise ücret “Emeğin karşılığıdır.” Yani üretimde kullanılan bedensel ve zihinsel insan emeğinin karşılığı olarak tanımlanır.
ÜCRET ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
En yaygın ücret biçimi ‘temel ücret’ iken tekdüze bir ücret yoktur. Ücret çeşitleri aşağıdaki gibidir:
Temel ücret: İşçinin işe başlarken patronu ile yaptığı anlaşma karşılığında genelde aylık olarak belirlenen ücrettir. Bu temel ücrete çıplak ücret, kök ücret, brüt ücret veya asıl ücret de denir.
Net ücret: İşçinin ücretinden (temel brüt ücretinden) yüzde 15’ten başlamak üzere kademeli gelir vergisi, damga vergisi, yüzde 14 SGK primi ve yüzde 1 işsizlik primi keser. Bu kesintilerden sonra işçiye kalan paraya da net ücret denir. İşçilerin ikramiye, prim, fazla mesai gibi ek ücret ve kazançlarından da aynı şekilde vergi ve SGK primleri kesilir.
Giydirilmiş ücret: Temel ücret, düzenli ödenen ücret ekleri, sosyal yardımların toplamı şeklinde tarif edilir. İşçinin kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı da giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanır.
ÜCRET EKLERİ NELERDİR?
Kimi iş kollarında ve iş yerlerinde temel ücretin yanında yapılan ek ödemelerdir. Bu şekilde yapılan en yaygın ödemeler prim ve ikramiyedir.
İkramiye: İkramiye sözleşme ile belirlenen ve yılın belirli dönemlerinde ödenen ücrettir. Genelde sendikalı iş yerlerinde, toplu iş sözleşmelerinde yer alır ve 1 aylık ücret tutarındadır. Örneğin yılda 4 ikramiyesi olan bir iş yerinde çalışan işçiler 3 ayda bir çift maaş alır. İkramiyeler toplu iş sözleşmesi ile belirlendiği zaman patronların bu hak üzerinde oynama yapma yetkisi yoktur.
Prim: Gerçekte patronların üretimi artırmak, sözde ise işçinin motivasyonunu sağlamak için yaptığı ek ödemedir. Prim genellikle konulan kota veya adet sayılarının sağlanması ile ödenir. Bazı iş yerlerinde işçinin rapor almaması, izin kullanmaması gibi şartlar da istenir. Hatta bazı durumlarda işçiyi cezalandırmanın aracına dönüştürülür. Örneğin işçi konan kotaya yaklaşmış olup tamamlayamazsa ya da bir gün bile rapor alırsa prim ödemesi yapılmaz.
Sosyal haklar/yardımlar: Yol parası, yemek parası, yakacak parası, bayram parası, kıyafet parası, eğitim parası gibi başlıklarda yapılan ödemelere sosyal hak/yardım denir. Sosyal haklar maddi ödemenin yanı sıra gıda, temizlik, kıyafet, kırtasiye malzemeleri gibi ayni olarak da verilebilir. Bu hakların ücret, ücret ekleri, fazla mesai gibi ödemelerden farkı; işçiden ayrıca belli bir iş karşılığı beklenmeksizin ödenmesidir.
BİR ÖRNEK ÜZERİNDEN ÜCRET VE EKLERİ
Bir işçinin 28 bin lira ücretle çalıştığını ve bir öğün yemek ve servis hakkının bulunduğunu varsayalım.
İşçinin temel-brüt ücreti 28 bin liradır. Devlet, bu işçiden 7 bin 982 TL kesmektedir. Bu kesintilerden sonra işçinin eline geçen net ücreti 20 bin 17 liradır. İşçinin yararlandığı sosyal haklar yemek ve servistir. Bunlar parayla ölçülebilen menfaatlerdir. Zira iş yeri yemek vermese kendi cebinden kaba hesapla günlük 100 lira yemeğe ödeyecekti. Servis olmasaydı cebindeki parayla aylık ulaşım kartı alacaktı. İşçinin haftanın 6 günü ayın 26 günü çalıştığı kabul edilirse işçiye yemek ve yol olarak sağlanan sosyal hak tutarı 3 bin 988 TL’dir. Giydirilmiş ücret, temel ücret, düzenli istikrarlı ödenen ek ücretler ve sosyal yardımların toplamından oluşmakta olup, işçinin (28 bin TL temel ücret artı 3 bin 988 80 TL) giydirilmiş ücreti 31 bin 988 TL’dir. Bu işçinin kıdem ve ihbarı izah edilen giydirilmiş ücretten hesaplanacaktır.
DİĞER ÜCRET ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Ücret her zaman temel, sabit bir ücret üzerinden belirlenmez. Kimi iş kolları yahut iş yerlerinde işçinin yaptığı işin niceliğine, ürün sayısına (akort-parça başı ücret sistemi) göre belirlenebildiği gibi işçinin verdiği hizmet sonucu kazancın belli bir yüzdesine yahut bırakılan bahşişe (yüzde-bahşiş ücret sistemleri) göre belirlenebilmektedir. Kimi işlerde özellikle kısa süreli inşaat yahut mevsimlik işlerde ücret götürü usulü de belirlenebilmektedir. Asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla ücret işçi-patron arasında başka çeşitlerde yahut karma olarak belirlenebilmektedir. Gündelik işlerde ödenen ücret üzerinde özellikle durmak gerek. Zira günlük çalışma esnek çalışma modelleri kapsamında en vahşi çalışma yöntemlerinden biridir. Belirli firmalar anlaşma yapılan iş yerlerine işin yoğunluğuna göre işçileri götürür. Bir işçi çalıştığı gün kadar para alır ve çalışmadığı günlerin ödemesi yapılmaz. Yani sözleşmeli düzenli işçi statüsünde değildir. Çalışılan gün karşılığında yapılan ödemeye gündelik ücret denir.
ÜCRET NASIL BELİRLENİR?
Asgari ücret: Asgari ücret, işçiye ödenen en düşük ücrettir. Her yıl bakanlıktan 5, patronlardan 5 ve yetkili konfederasyondan 5 kişinin katılması ile oluşturulan komisyonca görüşülür ve hükümet son noktada asgari ücreti açıklamış olur. Patronlar belirlenen bu miktarın altında ücret ödemesi yapamazlar. Belirlenme şekli işçilerin dahil olduğu bir toplu sözleşme süreci gibi işlememektedir. Bu nedenledir ki asgari ücret hiçbir zaman işçi ve emekçilerin temel ihtiyaçlarına karşılayacak düzeyde olmamıştır.
Asgari ücret 2024 yılı için brüt 20 bin 2 lira 50 kuruş belirlenmiştir. Düşük olduğu yetmezmiş gibi bu miktardan da devlet 3 bin 38 TL kesinti yapar. Sonuçta 2024 net asgari ücreti 17 bin 2 TL’dir.
Bireysel iş sözleşmesi: Yasaya göre işçi ve patron karşılıklı anlaşarak (asgari ücretten düşük olmamak üzere) ücreti belirler. Oysa gerçek hayatta bir işçi gittiği fabrikada patronun dayattığı kural ve ödeme yöntemlerini kabul ederek işe başlar. Bireysel iş sözleşmesi olarak belirtilen sözleşmeyi işçi imzalarken pazarlık yapma hakkına ne yazık ki sahip değildir. Bu nedenle ya kendisine dayatılan ücret ve çalışma koşullarını kabullenmek ya da başka iş bakmak zorunda kalır. Bireysel sözleşmelerin olduğu yerlerde işçilerin hakları giderek budanmaktadır. Bu nedenledir ki açlık sınırının altındaki asgari ücret ülkemizde temel ücret durumuna gelmiştir. Yani işçilerin sendikalı olmadıkları koşullarda imzalamak zorunda kaldıkları bireysel iş sözleşmesini imzalamaya mecbur olurlar. Bireysel iş sözleşmesinde ise işçilerin emeklerinin değerini belirlemede gücü yoktur.
Toplu iş sözleşmesi: Toplu iş sözleşmesi adından da anlaşılacağı gibi işçilerin toplu olarak taraf olduğu sözleşmedir. Toplu iş sözleşmesi yasa gereği sendikalı iş yerlerinde yapılır. Ve işçilerin emeklerinin karşılığını almak için pazarlık gücü vardır. Çünkü sendikanın, toplu sözleşmenin olduğu iş yerinde patronlar işçilere “İşine gelmiyorsa kapı orada” diyemezler. Çünkü işçilerin uyuşmazlık halinde grev yapma, yani üretimden gelen gücünü kullanma hakkı vardır.
Bireysel iş sözleşmesinin olduğu yerlerde patronlar prim gibi ek ücret verir ancak karşılığında daha ağır koşullarda ve daha fazla saatlerle çalışma ister. Dahası istediği zaman, verdiği ek ücretleri kaldırır. Oysa sendikalı iş yerlerinde işçilerin toplu iş sözleşmesi ile elde ettiği ikramiye, prim, sosyal yardımlar gibi ek ücret ve menfaatleri, patron istediğinde yok edemez. İmzalanan toplu sözleşme bu hakları güvence altına almış olur.
İNSANCA ÜCRET NASIL ELDE EDİLEBİLİR?
TÜRK-İŞ’in 2024 yılı şubat ayı verilerine göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı net 16 bin 257 TL’dir. Mart ayı verileri açıklandığında ise açlık sınırının asgari ücreti dahi geçtiği görülecektir. Yoksulluk sınırı ise 52 bin 955 TL’dir.
Olması gereken işçilerin yoksulluk sınırının üzerinde ücret almasıdır. İşçiler ancak bu ücretle birlikte ailelerinin beslenme, barınma, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabilir. Yoksulluk sınırının altındaki her ücret, işçinin temel ihtiyaçlarından mahrum kaldığını gösterir. Bu sistemde bunun olması için birincisi işçinin sendikalaşması ve ücretlerin toplu iş sözleşmesi ile belirlenmesi gerekir.
İkincisi ise insanca çalışma koşulları ve insanca yaşama yetecek bir ücretin elde edilmesinin yolu işçilerin örgütlü hareket etmesinden geçer. Günümüzde işçinin emeğinin karşılığını belirlemesinin ve alabilmesinin yolu budur. Tek tek işçilerin bu pazarlığı yapması mümkün değildir. Bu nedenle ücretlerin belirlenmesinde işçilerin örgütlü davranması çok önemlidir.