01 Nisan 2024 12:53

Hollanda’da dört aydır neden hükümet kurulamıyor?

Hollanda’da seçimden önce çıkan sağ partiler hâlâ hükümet kuramadı. Aşırı sağ ile sağ arasında rekabet olarak yansıyan sürecin arkasında sermayenin ihtiyaçlarını karşılama sorunu var.

Hollanda Meclisi fotoğrafı: Marcu Bernet CC BY-SA 2.5, Geert Wilders fotoğrafı: David Sedlecký CC BY-SA 4.0

Paylaş

Nuri KARABULUT
Amsterdam

Hollanda’da 22 Kasım 2023 tarihinde yapılan erken genel seçimlerin üzerinden dört ay geçti, ancak henüz hükümet kurulamadı. Hollanda’da hükümet kurma süreci hep uzun sürmüş olmasına rağmen yine de dört aydır hükümetin kurulamaması ülkeyi etkiliyor.

Bu dört ayda neler oldu?

Seçimlerin ardından zaferle çıkan Wilders’in liderliğindeki ırkçı PVV (Özgürlük Partisi) ile eski iktidar partisi VVD (Özgürlük ve Demokrasi Partisi), NSC (Yeni Sosyal Sözleşme) ve BBB (Çiftçi Vatandaş Hareketi) arasında hükümet kurma görüşmeleri yapıldı. Ancak daha seçimler yapılmadan önce Dilan Yeşilgöz’ün lideri olduğu VVD, Wilders’ın başbakan olacağı bir kabinede yer almayacağını açıklamıştı. Seçimlerin yapıldığı günün akşamı ise Yeşilgöz, seçim sonuçlarından hareketle “sağ bir hükümeti olanaklı kılmak için” hükümeti dışarıdan destekleyeceklerini söyledi.

Seçimlerden zaferle çıkan diğer bir parti olan NSC ve lideri Omzigt, Anayasa gibi hukuksal konularda Wilders’ı güvenilmez bulduğunu belirterek, PVV ile birlikte hükümet kurmalarının zor olacağını dile getirdi. Omzigt klasik bir azınlık ya da çoğunluk hükümetinden ziyade “Hollanda’nın sorunlarına çözüm üretecek ve parlamento ile arasında görece mesafe olacak bir “parlamento dışı” hükümetin, bir nevi teknokratlar hükümetinin kurma olanaklarının araştırılması gerektiğini söylüyordu. Wilders ise Anayasa ve diğer yasalara saygılı olduğunu savunarak sağ bir hükümetin kurulması gerektiğini ısrarla dile getiriyor ve bu dört partinin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini belirtiyordu.

İLK ÇATLAKLAR

Bu açıklamalara rağmen dört parti, hükümet kurma olanaklarını konuşmak üzere ilk tur görüşmelere yeni yılın başında bir ara bulucunun başkanlığında başladılar. Gözden ırak yerlere çekilerek yapılan görüşmelerin “iyi gittiği” yönünde bilgiler sızdırıldı. Ancak süreç ilerledikçe sorular da çoğalmaya başladı. Her şey yolunda gitmiyordu. Yaklaşık olarak şubat ayının başında NSC ve lideri Omzigt’in görüşmelerden çekildiği bilgisi paylaşıldı. Üstelik Omzigt çekilme kararını kamuoyuna ve görüştüğü diğer ortaklarına mesaj yoluyla duyurmuştu. “Kamu maliyesinin söylenenden daha kötü durumda olması (bu konuda istenilen raporların geç gönderilmesi), Anayasaya ve yasalara saygı ve dürüst yönetim” Omzigt’in görüşmelerden çekilme gerekçeleri olarak açıklandı. Omzigt ardından, kurulacak bir sağ hükümeti dışardan destekleyebileceklerini de söyledi. Omzigt çağrılara rağmen görüşmelere katılmadı.

DANİMARKA’DAN UZMANLAR GETİRİLDİ!

Ara bulucu ise son raporunu hazırlayarak parlamentoya sundu. Bu rapora göre görüşmeler yarıda kesilse de bu dört parti arasında hükümet kurulmasının olanakları hâlâ vardı. Yeni ara bulucu atandı. Ara bulucu önce konuyla ilgili uzmanlar ve bazı bilim insanlarıyla görüştü. Ayrıca örneğin Danimarka’dan uzmanlar davet edilerek onların hükümet biçimleri konusundaki deneyimleri dinlendi. Yeni ara bulucu daha sonra parlamentoda temsil edilen bütün partilerle yeniden bir görüşme yaptı. Görüşmeler sürerken Wilders bir açıklama yaparak, “Anayasaya ve hukuka aykırı bulmasına rağmen” başbakan olmaktan vazgeçtiğini açıkladı. Bu açıklama o sürede devam eden görüşmelerden bağımsız olarak düşünülemezdi.

‘PROGRAM HÜKÜMETİ’

Yeni ara bulucu ilerleyen günlerde sonuç raporunu parlamentoya sundu. Bu raporda, kurulacak hükümetin Omzigt’in “parlamento dışı” hükümet diye ifade ettiği hükümet modeline oldukça yakın bir “program hükümeti” olacağı açıklandı. Hükümetin kısa ve öz bir hükümet programı olacağı belirtildi. Dört partinin bu konuda anlaştıklarını söylüyorlar. Varılan anlaşmaya göre hiçbir partinin lideri hükümette yer almayacak. Wilders’ın bu anlaşmadan dolayı başbakan olmaktan vazgeçtiği belirtiliyor. Finansal durum ile ilgili kararlar alacaklar. İltica, göç, sera gazı salınımı gibi konularda ortak ajanda belirlenebilecek. İddiaya göre kurulacak ‘program hükümeti’ parlamentoya görece mesafeli olacak. Hatta görüşmelere katılmayan partilerden de bakan olabilecek.

SERMAYENİN BEKLENTİLERİNİ KARŞILAMA YARIŞI

İlk bakışta bu gelişmelere bakınca sanki dünyadan ve Hollanda’nın gerçekliğinden kopuk olarak dört parti kendi istediklerinin gerçekleşmesi için bir yarışa girmişler gibi görünüyor. Özellikle aşırı sağ ile sağ arasında bir mücadelenin sürdüğü bir gerçek. Ama bu gerçeğin sadece görünen yüzü. Arka planda işler biraz daha farklı gidiyor. Sermayenin hükümetten beklentileri var. Hollanda’nın en büyük işveren örgütü olan VNO-NCW daha en başta yaptığı açıklamada yeni kurulacak hükümeti demokratik hukuk devleti sınırları içerisinde hareket etmeye çağırdı. Aynı örgüt, hükümet kurulma sürecinde ara bulucuya yazdığı mektupta Hollanda’nın dünya ölçeğinde ve Avrupa Birliği düzeyindeki (ticari) pozisyonunun göz önünde bulundurulması gerektiğini önemle belirtiyordu.

Sermaye sınıfını kaygılandıran gelişmeler de var: Endüstride bir daralma yaşanıyor. Üretimde verimlilik yavaşladı. 2023 yılının bir bölümünde Hollanda ekonomisi bir resesyon süreci yaşadı. Bu gelişmeler sermayenin rekabet pozisyonunu etkiliyor. Dolayısı ile sermaye kapitalist büyümenin önünde engel gördüğü bu gelişmelere karşı hükümetin önlem almasını istiyor. Hollanda burjuvazisi altyapı, enerji, yüksek hammadde fiyatları, eğitimli ve ucuz iş gücü, çalışma yaşamının daha da esnekleştirilmesi ve ücret politikasının yanı sıra, uluslararası rekabette kendilerinin desteklenmesi gibi alanlarda hükümetten adımlar atmasını istiyor.

Bu konuda bir örnek Hollanda’nın teknoloji devi ASML şirketi. ASML bir süredir Hollanda’da yatırım ikliminin kötüye gittiğini iddia ederek hükümeti “Hollanda’dan taşınma” ile tehdit ediyordu. Bunun üzerine hükümet ASML’in bulunduğu bölgeye yatırım adı altında 2.5 milyar avroluk kaynak ayırdı.

İlk turdaki hükümet kurma görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına “kamu maliyesinin durumunun beklenilenden daha kötü olması” gerekçesi sunulmuştu. Ancak gerçekte sermayenin istediklerinin gerçekleşmesinin de bir maliyeti var ve bunun için hangi çözümlerin üretileceği meselesi görüşmelerin temel meselesi.

‘SİSTEM DIŞI’ PVV’NİN MASKESİ HIZLI DÜŞTÜ

Sonuç olarak, bu sürecin sonunda nasıl bir hükümet kurulursa kurulsun önümüzdeki dönemde Hollandalı emekçileri yeni kesintiler ve yaşam standartlarına karşı yeni saldırılar beklediği açık.

PVV ve lideri Wilders, kendilerini “sistem dışı” olarak sunmuş ve seçim programında emeklilik yaşını 65’e indireceklerini ve sağlık alanındaki katkı payını kaldıracaklarını söylüyordu. Ancak bu süreçte her iki konuda meclise sunulan önergeler yine aynı PVV’nin oylarıyla reddedildi. Sırf bu söylemlerinden dolayı yüzünü PVV’ye çevirmiş olan emekçiler önümüzdeki süreçte daha çok hayal kırıklıkları yaşayacaklar. Çünkü kamu maliyesine dair tartışmaların emekçiler açısından karşılığı her zaman “acı reçete” olmuştur.

İKİ AY SÜRE VERİLDİ

Üzerinde anlaşılmış görünen ‘program hükümeti’ için içeriksel görüşmeler geçtiğimiz hafta başladı. Bunun için iki ara bulucu görevlendirildi ve iki ay süre tanındı. Bu sürede yapılacak görüşmelerde sermaye sınıfının taleplerinin daha çok göz önüne alınacağı muhakkak. Tabii ki bu iki ayın sonunda eğer her şey “yolunda gider” ve hükümet kurma aşamasına gelinirse aynı zamanda başbakanın kim olacağını da büyük bir ihtimalle öğrenmiş olacağız.

ÖNCEKİ HABER

EMO, Sinop NGS Nazım İmar Planı için iptal davası açacak

SONRAKİ HABER

Turkey elections | The truth of life defeats the state

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa