Filistin filmleri programı: Yerinden edilmek, kültür ve hafızanın yok edilmesi
Filistin’e dair kısa ve uzun metrajlı filmleri bir araya getiren “Kırık Kameralar” gösterim programı, 4 Nisan’da Salt Beyoğlu’daki Açık Sinemada başlıyor.
Filistin’e dair kısa ve uzun metrajlı filmleri bir araya getiren “Kırık Kameralar” gösterim programı, 4 Nisan’da Salt Beyoğlu’daki Açık Sinemada başlıyor.
Salt’ın yeni gösterim programı Kırık Kameralar, 4 Nisan-5 Mayıs tarihlerinde Salt Beyoğlu’daki Açık Sinema'da ve saltonline.org’da izleyiciyle buluşacak. İsmini Emad Burnat ve Guy Davidi’nin 5 Broken Cameras [Beş Kırık Kamera] filminden alan programda, Filistin’de geçmişten bugüne yaşanan kayıplara bakan on bir film yer alıyor. Kurgu ile belgeselin sınırlarını genişleten filmlerden oluşan seçki, sömürgecilik ve tahakküm pratiklerinin toplumsal, politik, ekolojik katmanlarını irdeliyor.
Yerinden etme politikası yalnızca toprağın, yurdun veya evin kaybına değil, hafızanın silinmesine, arşivdeki boşluklara, ekolojik yıkıma, kadim bilginin yitimine de işaret ediyor: Basma Alsharif, Eric Baudelaire, CAMP, Inas Halabi, Jumana Manna, Carol Mansour ve Emad Burnat ile Guy Davidi’nin filmlerini bir araya getiren seçki, bu çok boyutlu kaybı gündeme getirirken çatışmalı bir coğrafyanın görsel kaydını tutuyor. Arşiv görüntüleri ve tanıklıklar kadar kurgusal anlatılar, tarih yazımının dışında kalan bireysel ve toplumsal hikayeleri ortak belleğe yeniden çağırıyor.
Kırık Kameralar, Salt’tan Fatma Çolakoğlu, Eylül Şenses ve Gülce Özkara tarafından hazırlandı. 4-27 Nisan tarihlerinde Açık Sinemada gerçekleştirilecek ücretsiz gösterimlerin ardından 29 Nisan’dan 5 Mayıs’a dek tüm filmler saltonline.org üzerinden çevrim içi olarak da izlenebilecek.
SÖMÜRGECİLİK VE EKOLOJİ
Foragers [Toplayıcılar], Jumana Manna, 2022, 65 dk
Yönetmen Jumanna Manna, yerleşimci sömürgeciliğin Filistin’deki politik ve ekolojik sonuçlarını irdeliyor. Golan Tepelerinden Celile ve Kudüs’e uzanan Foragers, zahter ve kenger gibi yerel bitkilerin toplanmasını yasaklayan İsrail doğa koruma kanunlarının Filistin’deki toplayıcılık kültürüne etkilerini odağına alıyor.
Kurgu, belgesel ve arşiv görüntülerini birleştiren film, bu kısıtlamaların Filistin kültürünün yok edilmesine yönelik daha geniş bir politikanın parçası olduğunu ortaya koyuyor. Foragers, doğadan mutfağa, toplayıcılar ile korucular arasındaki kovalamacadan mahkeme salonlarına bitkilerin izini sürerken, yok oluşa dair politik soruları ve hafızanın ekolojik pratiklere içkinliğini gündeme getiriyor.
ERİŞİLEMEYEN BİR YERE GERİ DÖNÜŞ
Ouroboros, Basma Alsharif, 2017, 75 dk
Kendi kuyruğunu yiyen yılanı simgeleyen “ouroboros”, yıkım ve yenilenme döngüsünün sürekliliğine atıfta bulunur. Yaşadığı kaybı ve kalp kırıklığını geride bırakmaya çalışan bir adamın yolculuğunu takip eden film, sonu bir başlangıç olarak işaretleyerek “ebedi dönüş” kavramını irdeliyor. Gazze, Los Angeles, Mojave Çölü (Kaliforniya), Matera ve Martina Franca (İtalya) ile Bretonya’dan (Fransa) manzaralar ile farklı toplulukları ve tarihleri iç içe geçirirken, artık var olmayan ya da erişilemeyen bir yere dönüşten bahsetmenin karmaşıklığını da sorguluyor.
Yıkıcı olayların sonsuz tekrarına gönderme yapan filmin deneysel kurgusu, yaşananlar karşısında insanın ancak yenilenerek ilerleyebileceğine işaret ediyor. Yönetmen Basma Alsharif’in ilk uzun metrajlı filmi Ouroboros, Gazze Şeridi’ne ve her şey kaybedildiğinde dahi beliren umuda bir saygı duruşu niteliğinde.
The Anabasis of May and Fusako Shigenobu, Masao Adachi and the 27 Years Without Images [May ve Fusako Shigenobu ile Masao Adachi’nin Seferi ve İmgesiz 27 Yıl], Eric Baudelaire, 2011, 66 dk
Eric Baudelaire’in belgesel ve deneme film türlerini birleştiren çalışması, Filistin’in tarihsel varlığını, yerleşimci sömürgeciliğin yol açtığı kayıptan yola çıkarak görselleştirmenin estetik ve kurgusal olanaklarını araştırır. Filistin’in hafızası, tarihi ve film arşivlerindeki daha geniş bir boşluğa işaret eden film, 1960’larda Masao Adachi’nin de aralarında bulunduğu bir grup Japon yönetmenin öncülük ettiği fukeiron [peyzaj teorisi] yöntemini kullanır. Günümüz Tokyo ve Beyrut’undan görüntüler, Adachi ile Japon Kızıl Ordusunun Kurucusu Fusako Shigenobu’nun kızı May Shigenobu’nun anılarıyla iç içe geçer. Süper 8 mm kamerayla çekilmiş kent manzaralarına, Adachi’nin ilk filmlerinden kesitler, Filistin Kurtuluş Örgütünün 1970’lerdeki siyasi faaliyetleri ve Fusako Shigenobu’nun tutuklanmasına ilişkin haber görüntüleri ile May Shigenobu’nun yer aldığı kayıtlar eşlik eder.
Yunanca’da hem “Yola çıkmak” hem de “Geri dönmek” anlamını taşıyan anabasis kavramı, amaçsız ve rehbersiz bir gezintiden sonra eve dönüşü ima ediyor. Bu kavramdan yola çıkan film, May ve Fusako Shigenobu ile Masao Adachi’nin Filistin direniş hareketiyle kesişen hikayesinin izini sürerken hem beklenmedik bir “Eve dönüşü” hem de bastırılanın geri dönüşünü irdeliyor.
MÜLKSÜZLEŞTİRME VE KIZ KARDEŞLİK
Stitching Palestine [Filistin’i Örmek], Carol Mansour, 2017, 77 dk
Stitching Palestine [Filistin’i Örmek], sürgünden önceki yaşamları, anıları ve kimlikleri üzerine düşünen on iki Filistinli kadını konu alıyor. Sanatçı, avukat, ev kadını, aktivist, mimar ve politikacı on iki kadın, doğup büyüdükleri yerin hikayesini ve mülksüzleştirme sürecinde yaşadıklarını aktarıyor. Farklı kuşaklardan ve farklı çevrelerden gelen kadınların yaşam öyküleri ilmek ilmek birbirine bağlanıyor.
Carol Mansour’un yönettiği Stitching Palestine [Filistin’i Örmek], kişisel olanı kolektif olanla birleştiren bir direniş, gelenek ve kız kardeşlik hikayesi.
TECRİT EDİLMİŞ BİR COĞRAFYA
We No Longer Prefer Mountains [Artık Dağları Tercih Etmiyoruz], Inas Halabi, 2023, 96 dk
Daliyat al-Karmel ve İsfiya kasabalarının bulunduğu Kermil Dağı’nda geçen We No Longer Prefer Mountains [Artık Dağları Tercih Etmiyoruz], Dürzi topluluğunun işgal altındaki Filistin topraklarında yaşamını odağına alarak insan ve insan olmayan aktörler arasındaki ilişkileri irdeliyor. Dağ, İsrail’in 1948’den beri uyguladığı sömürgeci politikaların bölge halkını nasıl etkilediğinin tanığı haline geliyor. 1960’larda Japon avangard sinemacılarının geliştirdiği fukeiron [peyzaj teorisi] formundan esinlenen film, gündelik yaşam alanlarını sosyopolitik koşulların ve iktidar yapılarının bir iz düşümü olarak ele alıyor.
Sanatçı ve Yönetmen Inas Halabi’nin ilk uzun metrajlı filmi We No Longer Prefer Mountains, baskı ve kontrolün şekillendirdiği, tecrit edilmiş bir coğrafyayı ev içi mekanlar ile kamusal alanlardaki karşılaşmalar üzerinden tasvir ediyor.
TANIKLIK: EYLEMLERDE KIRILAN KAMERALAR
5 Broken Cameras [Beş Kırık Kamera], Emad Burnat ve Guy Davidi, 2011, 94 dk
Filistinli Çiftçi Emad Burnat, 2005 yılında oğlunun doğumunu ve büyüme sürecini belgelemek için bir kamera satın alır. Aynı yıl, Burnat’ın yaşadığı Bil’in köyünü İsrailli yerleşimcilerin yaşadığı Modi’in Illit’ten ayıran Batı Şeria Duvarı’nın inşasına başlanır. İnşaat nedeniyle tarım arazileri tahrip olan yerel halk, yerleşimcilere karşı başkaldırır. Bu sırada Burnat, dünyanın farklı yerlerinden aktivistlerin de katıldığı barışçıl eylemleri belgelemeye başlar. Protestoları kayda aldığı beş yıllık süreçte, kullandığı makine hasar gördüğü için beş kez kamera değiştirir. 2009’da bu beş kırık kameraya kaydettiği görüntülerden bir belgesel yaratmak üzere İsrailli Yönetmen Guy Davidi’yle bir araya gelir.
Bil’in’deki şiddetsiz direniş hareketi sırasında Filistinli bir ailenin yaşadıklarını aktaran 5 Broken Cameras, kişisel ile kolektif olanı birleştirirken film çekmenin politik aktivizmle ilişkisini de ele alıyor. 2012 Sundance Film Festivali’nde Dünya Sineması Belgesel Yarışması bölümünde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan film, 2013 yılında 85. Akademi Ödülleri’nde en iyi belgesel film dalında aday gösterildi.
Gösterim programına buradan ulaşabilirsiniz.
(KÜLTÜR SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et