Van'da verilen "onur" mücadelesi: İrademi çiğnetmem diyen sesi büyütüyoruz
EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca yazdı: "Van halkı yürüyor. Kürt halkının iradesini, onurunu, hakkını çiğnetmemek için hep birlikte gaz bombalarının patladığı sokaklarda yürüyoruz."
Sevda KARACA
EMEP Gaziantep Milletvekili
AKP hukuksuzluğunun, haksızlığının, gaspçılığının, hak tanımazlığının vuku bulduğu yeni nesil kayyım uygulamasına karşı, Van halkının iradesinin tanınması mücadelesinin yanında olmak için Van'dayız. Sabah saatlerinde şehre girer girmez adeta polis garnizonuna dönüştürülmüş olan abluka altındaki şehirde sokaklarda öbek öbek insanlar yürüyor. Ara ara sloganlar yükseliyor: "Abdullah Zeydan irademizdir..."
DEM Parti'nin MYK toplantısının bitiminde, toplantının yapıldığı Aydın Perihan AVM önünde DEM Parti yöneticileri, dayanışma için gelen siyasi parti temsilcileri, demokratik kitle örgütü yöneticileri ile birlikte, halkın akın akın yürüdüğü Feqiye Teyran Parkına doğru yürümek istiyoruz. Önümüzü kesen polis, Gülistan Koçyiğit'in ve DEM Parti Van il yöneticilerinin tepkisiyle, keyfi yasakları nedeniyle oracıkta "yargılanıyor". Heyetten "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları yükselirken, etrafımızı saran polisin ötesinde biriken halktan yanıt geliyor: "Van halkı burada, irademiz burada..."
Heyetin açıklamanın yapacağı parka gitmesine izin vermeyeceğini ifade eden polis amirine kimseden izin almayacağımızı, böyle bir engelleme yetkileri olmadığını söylüyor temsilciler. Yürüyoruz. El ele kol kola yürüyoruz. Polisin gazı ortalığı boğuyor. AVM içinde buluşup, tekrar yürüyoruz. En önde DEM Parti, EMEP, TİP, CHP, EHP, TÖP ve demokratik kitle örgütü yöneticileri, polis barikatı yarılıp geçiliyor. Cadde boyunca, sokak aralarında sabahın ilk saatlerinden bu yana öbek öbek toplanan halk caddeye sökün ediyor. Heyetle birleşiyor.
Binalardan "Bijî berxwedana Wanê" sloganları ve zılgıtlarla selam veriliyor. Parka vardığımızda kalabalıktan nefes alamıyoruz. Leyla Zana ve Başak Demirtaş da burada dahil oluyor heyete. Gözün gördüğü her yükseltide, binaların tepesinde, ağaçların dallarında, parkın isminin yazdığı tabelanın ve hatta sırtımızı dayadığımız taksi durağının çatısında insanlar var... Polis, ses sisteminin de olduğu otobüsün alana girmesine izin vermiyor. Hep birlikte bir yükseltiye konumlanıyoruz. Bir yerlerden küçük bir hoparlör, bir de mikrofon geliyor elden ele. Hoparlörden ses duyulmadığı için elden ele taksi durağının çatısına çıkarılıyor.
Tuncer Bakırhan, yaşanan gasba karşı Kürt halkının dört bir yanda süren mücadelesini selamlarken, "Yalnız değilsiniz, emekçiler, işçiler, emekçilerin hakkını savunanlar, kalbi demokrasi için atanlar burada ve her yerde Kürt halkının mücadelesinin yanında" diyor, uğulduyor ortalık. "Faşizme karşı omuz omuza" sloganı dilden dile... Tülay Hatimoğulları bu hak gasbı, bu hukuksuzluk son bulana kadar Van'da olacaklarını söylüyor. Başak Demirtaş'ın konuşması, Selahattin Demirtaş'ı selamlayan sloganlar konuşma boyunca susmadığı için duyulmuyor ama coşkuyla alkışlanıyor kitle tarafından. Leyla Zana, o ortamda ne kadar pür dikkat dinlenebilirse o kadar pür dikkat dinleniyor. CHP, TİP, EMEP, EHP, TÖP temsilcilerinin konuşması coşkuyla alkışlanıyor.
Tıklım tıkış alandan biraz soluklanmak için parkın içine geçiyorum. Orta yaşını biraz aşmış bir kadınla sohbet ediyoruz. "Ben AK Partiliyim, oyumu da yine AK Parti'ye verdim ama bu olmaz. Bu yetimin hakkına girmektir, bu günahtır, bu hainliktir" diyor. Bu yüzden gelmiş. Ama polisin bu düşmanlık güden tutumundan biraz çekindiği için erken ayrılacakmış alandan. Gençler kenarda aralarındaki genç kadınları alandan erken ayrılmaya ikna etmeye çalışıyor, genç kadınlar posta koyuyor, "Abi sen ne kadar kalacaksan ben o kadar kalacağım..." Yaşlı bir amca yaklaşıyor, "Vekilim sen hoş gelmişsin, şeref verdin" diyor.
Bugün sosyalist partilerin bu açıklamada başkanlar, vekiller düzeyinde yer almasının çok önemli olduğunu söylüyor içtenlikle. "Bizim için onur meselesidir. Kürt halkının onurunu ayağımla çiğnerim kimse bir şey yapamaz diye düşünüyor. Yok. Biz onurumuzu ayaklar altında çiğnetmeyiz. Bak şu gençlere, çocuklara. Hepsi öfkeli. Öfkeleri kime? Seni tanımıyorum diyenlere. Bu iktidar kalkıp artık Kürt lafını ağzına almasın. Benim AK Partili akrabalarım var, onlar da diyor bu ne iştir, böyle haksızlık olur mu? Bir an önce bu haksızlığa son versinler" diyor. Sohbetimize dahil oluyor bir amca daha, "CHP'nin gelmesi çok önemli. İyi bir tutum. Devamı lazım. Burada bitmemesi lazım" diyor.
Açıklama bitiminde yine büyük bir polis saldırısı oluyor. Gazdan, tazyikli sudan nefes alamıyoruz. Herkes birbirinin kolundan tutup yürüyor. Van halkı yürüyor. Kürt halkının iradesini, onurunu, hakkını çiğnetmemek için hep birlikte gaz bombalarının patladığı sokaklarda yürüyoruz. AKP'nin gasbına karşı sadece Van sokaklarında değil, Antep'te, İzmir'de, İstanbul'da, Bursa'da, işçilerin emekçilerin sofralarında, fabrikalardaki molalarda, mahallelerde sokaklarda yan yana karşı durmanın tartışmasını yapmamız gerekiyor. Tek adam rejiminin fıtratını ortaya seren bu gasp kararına karşı her yerden ses yükseltmek için yürüyoruz...
Evrensel'i Takip Et