Anlatılan, hepimizin hikayesi: İdük
N. Can Kantarcı, henüz yayımlanan ikinci yapıtı ile bilim kurguyu yapı bozuma uğratmadan gündelik yaşama uyarlayabilme kabiliyetini büyük bir ustalıkla kotardığını gösteriyor.
N. Can Kantarcı'nın 'İdük' adlı kitabının kapağı
Alper KAYA
İstanbul sokaklarına usulca düşen bir gölge… Şehrin yaşamını balıkların sayısından, insanların sağlığına dek pek çok farklı açıdan etkileyen enteresan bir ‘şey’… İdük, böyle tanımlanabilir elbette ama N. Can Kantarcı’nın ‘uzun öykü’ formatında okuyucuyla buluşan kitabı İdük için söylenecek daha uzun sözler gerekiyor.
İSTANBUL, FALLİK BİR UZAY NESNESİ, ÇEŞİTLİ OLAYLAR
Bilim kurgu gibi ‘Ayakları yere basmazsa bu açıdan çok da eleştirilemeyecek’ bir türü yapı bozuma uğratmadan gündelik yaşama uyarlayabilmek doğrusu büyük bir kabiliyet gerektiriyor. N. Can Kantarcı henüz yayımlanan ikinci yapıtı ile bu kabiliyeti büyük bir ustalıkla kotardığını gösteriyor. Üstelik bununla kalmıyor ve daha kıymetli bir adım atıyor.
Bilindiği üzere hiciv oldukça güçlü bir tür. Ancak iki ucu keskin bir bıçak gibi, ayarı tutturulamadığında ikinci sınıf bir komedi filminden hallice bir hale dönüşebilir. Kantarcı, İdük ile bu konuda da ayarı çok iyi tutturabildiğini gösteriyor. Elbette “R. Matin” gibi sadece onun ve onu iyi tanıyanların anlayabileceği ufak göndermeler olsa da eserin kararında nükte dozu ilk sayfadan son sayfaya kadar okuyucuya eşlik ediyor.
Bu iki unsurun yanı sıra, kitabın baştan sona ‘resmi bir ağız’ ile tutulan raporlar üzerinden ilerlemesi ayrı bir ustalığa işaret ediyor. Yerli edebiyatımızda örneğine rastlamakta zorlanabileceğimiz bir tavrı ortaya koyuyor. Adı ‘Yabancı Cisim’ olarak konulan İdük için kanun hükmünde kararname ile kurulan Yabancı Cisim Dairesi (YACİDA) raporları ile ilerleyen bu uzun öyküde ülke siyasetinin tarifi zor haleti ruhiyesini bilim kurgunun en saf hali ile buluşturuyor: Gündelik yaşamın, resmi düzeydeki iz düşümünü Boğaz’ın ortasında beliren bir fallik nesnenin gölgesinde izliyoruz.
Ve elbette ki, anlatılan aslında hepimizin hikayesi.
N. CAN KANTARCI KİMDİR?
N. Can Kantarcı, 1981 yılında Çaycuma-Zonguldak doğumlu bir çevirmen, editör ve yazardır. Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümünden mezun olan Kantarcı, yüksek lisansını University of Missouri’de “Amerikan kasabası ve grotesk” konulu teziyle tamamlamıştır.
Çevirileri arasında Philip Roth (Ölen Hayvan), Jack Kerouac (Yolda: Orijinal Rulo), Hubert Selby Jr. (Brooklyn’e Son Çıkış, Bir Düş İçin Ağıt), Nick Hornby (ed., Melekle Sohbet), Alan Moore (Watchmen, Olağanüstü Beyefendiler Cemiyeti) ve George Orwell (Hayvan Çiftliği) gibi önemli yazarların eserleri bulunmaktadır.
Ayrıca, yazdığı ilk uzun metrajlı film senaryosu olan “Son Çıkış”, dünya prömiyerini Tokyo Uluslararası Film Festivali’nin ana yarışma bölümünde yapmış ve yurt içinde ve yurt dışındaki festivallerde gösterilmiştir. İlk romanı “Tepemizdeki Gölge”, 2020 yılında basılan bir “gündelik yaşam bilim kurgusu” olarak okuyucularla buluşmuştur. Bir sanat müzesinde tam zamanlı olarak editörlük yapmakta, çeviri çalışmalarına ve yazmaya devam etmektedir.