Tanıdık ve gösterişsiz olanın tekrar yorumlanması: Göründüğü Gibi
Heykel ve fotoğraflardan oluşan Göründüğü Gibi başlıklı Şakir Gökçebağ’ın kişisel sergisi Arter'de ziyaretçileriyle buluşuyor.
Fotoğraf: Flufoto
Şakir Gökçebağ’ın farklı zaman aralıklarında ürettiği yerleştirme, heykel ve fotoğraflarından oluşan Göründüğü Gibi başlıklı kişisel sergisi, Arter’de ziyaretçileriyle buluşmaya devam ediyor. Gökçebağ’ın sıradan nesneleri ve tanıdık görüntüleri biçimsel manipülasyonlar yoluyla sıra dışı hale getirme yöntemlerine toplu bir bakış sunan sergi, sanatçının eserlerini Arter’in 2. kat galerisine uyarlayarak bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Emre Baykal’ın yaptığı sergi 10 Kasım tarihine dek Arter’de görülebilir.
NESNELERİ BAĞLAMINDAN UZAKLAŞTIRMAK
Gündelik yaşam içinde sıkça karşılaşılan nesnelerin zihninde yarattığı çağrışımlardan ya da uyandırdıkları biçimsel benzerlikler ve zıtlıklardan yola çıkan Şakir Gökçebağ, onları yapı bozumcu bir tavırla parçalarına ayırarak, yineleyip çoğaltarak, birbirlerine iliştirerek yeniden düzenliyor. Ortaya çıkan yapıt, bir bütünün müdahale edilmiş veya ayrıştırılmış parçaları olmanın ötesine geçerek nesneleri bildik bağlamlarından uzaklaştırıyor, dünyayı ve şeylerin algılanmasına yönelik yeni ve şaşırtıcı imkanlar sunuyor. İzleyiciye tuhaf bir şekilde daha ilk bakışta tanıdık gelen ve orijinal formlarına halen soyut bir göbek bağıyla bağlı olan ögelerle kurguladığı yerleştirmelerinde gösterişsiz ve alelade olanı yaratıcı ve oyunbaz kompozisyonlar aracılığıyla tekrar yorumlayan Gökçebağ, şeylerin birincil niteliklerinden ve işlevselliklerinden özgürleştiği şiirsel bir dünya kuruyor.
GÜÇLÜ SÖYLEMLER, PRATİKTE YALINLIK
Her nesnenin içinde yaratıcılığı kışkırtan bir potansiyel olduğunu ve en güçlü söylemlerin en basit şeylerle dile getirilebileceğini düşünen Şakir Gökçebağ, pratiğini yalınlık, evrensellik ve ulaşılabilirlik gibi ilkeler üzerinde temellendirir. Sanatçının yapıtlarında sıklıkla yer verdiği şemsiye, bahçe hortumu, giysi askısı, kemer, mandal, gömlek, su terazisi, katlanır metre, halı, hatta tuvalet kağıdı ruloları ve mercimek taneleri gibi unsurlar, üç boyutlu bulmacalara ve şaşırtıcı bir mekansal etkiye sahip geometrik formlara dönüşüyor. Nesneyi sanatsal temsilin dayatmacı birer referans noktası olmaktan çıkaran bu yaklaşım, formu özerkleştirerek kendine özgü bir ikna gücüne sahip, zarif ve eğlenceli bir evren yaratıyor. Eksiltme-çoğaltma, boşaltma-doldurma, kesme-birleştirme, uzatma-kısaltma gibi karşıtlık içeren müdahaleler ve oyuncul jestler yoluyla başkalaşan nesneler, kendilerini izleyicinin yeni yorumlarına olanak tanıyacak bir şekilde, beklenmedik biçimlerde gösteriyor.
ŞAKİR GÖKÇEBAĞ HAKKINDA
Şakir Gökçebağ (1965, Denizli) 1987 yılında Marmara Üniversitesi Grafik Sanatlar Bölümünden mezun oldu. 1990 yılında yüksek lisans ve 1994 yılında sanatta yeterlilik derecelerini tamamlayarak 2001 yılına kadar aynı üniversitede öğretim üyesi olarak çalıştı. George Maciunas, Markus Lüpertz ve Leo Breuer Ödüllerinin sahibi olan sanatçı, aynı zamanda DAAD ve Stiftung Kunstfonds burslarını da almaya hak kazandı. Sanatçının yapıtları, Museum Ritter (Waldenbuch, 2022), Arp Museum (Remagen, 2014), Kunsthaus Biel (2009) ve Martin-Gropius-Bau'nun (Berlin, 2009) da aralarında yer aldığı birçok sanat kurumunda sergilendi. Gökçebağ, yaşamını ve çalışmalarını Hamburg’da sürdürüyor.
EMRE BAYKAL HAKKINDA
Emre Baykal (1965, İstanbul) Boğaziçi Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. İstanbul Bienali'nde direktör yardımcısı (1995–2000) ve direktör (2000–2005) olarak çalıştı. 2005-2008 yılları arasında santralistanbul’un sergiler direktörlüğünü üstlendi. 2013’te 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nun küratörlüğünü gerçekleştirdi. 2008 yılında sergiler direktörü ve küratör olarak çalışmaya başladığı Arter’de 2016-2023 yılları arasında başküratör olarak görev yapan Emre Baykal, Ocak 2024’te Arter direktörlüğü görevini üstlendi. Arter’deki program dahilinde Sarkis (SONSUZ, 2023-2024), Elina Brotherus (Large de Vue, 2023), Kendi Gölgesinde (Gizem Uslu Tümer’le beraber, 2023-2024), OyunBu (2022-2023), Füsun Onur: Opus II - Fantasia (2021-2022), Tedbir (2021-2022), Ayşe Erkmen (Beyazımtırak, 2019-2020), Saat Kaç? (Eda Berkmen’le beraber; 2019-2020), Ali Kazma (zamancı, 2015), Füsun Onur (Aynadan İçeri, 2014), Volkan Aslan (Hatırlamayı Unutma, 2013), Haset Husumet Rezalet (2013), Mona Hatoum (Hâlâ Buradasın, 2012), Deniz Gül (5 Kişilik Bufet, 2011), İkinci Sergi (2010-2011), Görünmezlik Taktikleri (Daniela Zyman'la beraber; 2010-2011) sergilerinin küratörlüğünü yaptı ve pek çok yayına yazılarıyla katkıda bulundu. (KÜLTÜR SERVİSİ)