Forum: Sandığın Ötesi | Örgütlü gücü açığa çıkarmak temel görevimiz
Bugün devrimci görev; emekçi halkın kendisinin yönetme kapasitesinin geliştiği, siyasetin toplumsallaştığı, doğrudan demokrasinin nüvelerinin geliştirildiği pratikleri çoğaltmaktır.
Fotoğraf: Evrensel
İlknur BAŞER
SOL Parti Sözcüsü
31 Mart seçimlerinin kazananı 21 yıldır siyasal İslamcı, sömürücü, rantçı tek adam rejimine teslim olmayan emekçiler, gençler, kadınlar, emekliler, halk olmuştur. Rejim, emekçi halk için eşitsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, baskı üretim merkezi haline geldi. Bir yanda ekonomik krizin derinleşen yükünü taşıyan emekçi halk kesimleri, diğer tarafta ise sermaye, Saray eşrafı, yandaşları, tarikat liderlerinin lüks, bolluk içindeki yaşamları halkın gözü önüne serildi. Çocuğunu okula aç gönderenlerle, çocuklarını yurt dışında okutup ejder meyvesi yedirenlerin çelişkileri milyonların çelişkisi haline dönüştü. Pastadan pay alamayan, geçinemeyen emekçi milyonlara iktidarın yoksulluk, enflasyon tüm dünyanın sorunu söylemleri işlemedi. Yoksulluğun sınıfsal yapısının görünmez kılınmaya çalışılmasına rağmen işçi, emekçi direnişlerinin birbiriyle bağlantılanması, dayanışması bu görünmezlik örtüsünü kaldırmaya başlamıştır. Ekonomik krizle birlikte, şeriat çağrılarının Cumhurbaşkanının şeriat seviciliği ile birleşmesi; tarikat, cemaat, Diyanetin kadın, LGBTİ düşmanı politikaları cumhuriyetin tasfiye edilen ilerici değerleri, aşındırılan laiklik karşısında 29 Ekimlerde sokakları dolduran kalabalıkların öfkesi birleşip sandığa akmıştır.
Tek adam rejiminin seçimi kaybetmesinin ardından Van’da Kürt halkının iradesi yok sayılarak, DEM Parti’nin kazandığı belediyeye kayyum atama girişimi karşısında tüm ülkede emekçilerin, halkların, sosyalistlerin sokağa akan direnişi kazanmıştır. Ve bu tek adam rejiminin karşısında direniş mevzilerinin emekçi halkla birlikte kurulacağının temel göstergesi olmuştur.
Sol-sosyalistler için özellikle deprem sonrası Hatay başta olmak üzere geliştirilen dayanışma ve kenti yeniden kurma çalışmaları seçim sürecinde ortak bir zemin oluşturma çabaları küçük iktidar alanı kapma ve ünlüler geçidi politikalarıyla zayi edilmiştir. Sosyalist solun son yıllarda içine girdiği tek başına temsiliyete indirgeyerek siyaset yapma kültürü kendi varlık temelini de zayıflatmaktadır. Faşizme karşı birleşik bir mücadelenin geniş emekçi halk kesimleriyle, sol-sosyalistlerle birlikte yürütülmesi elbet önemlidir. Ancak bugün devrimci görev; emekçi halkın kendisinin yönetme kapasitesinin geliştiği, siyasetin toplumsallaştığı, doğrudan demokrasinin nüvelerinin geliştirildiği pratikleri çoğaltmaktır. Sosyalist sol, halkın, siyasetin öznesi olduğu devrimci pratikleri geliştirmek durumundadır. Bu bugünkü siyasetsiz siyasetin, halksız siyasetin panzehridir.
Seçimin hemen ardından, Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek’in emekçi halkın kemer sıkma politikalarının devamına ilişkin açıklamalarının, sermaye örgütlerinin açıklamalarıyla birleşmesinin tesadüf olmadığını biliyoruz. Emekçi halkı ekmeksiz, nefessiz bırakacak bu politikaların karşısında halkın örgütlü gücünün açığa çıkarılması bizim temel görevlerimizdendir. Önümüz 1 Mayıs. İşçi cinayetlerinin arttığı, halkın açlık-sefalete mahkum edildiği bu sömürü düzeninin karşısına yenilmez görünen tek adam rejiminin halkın birleşik örgütlü gücüyle yenilebileceğini 1 Mayıs alanlarındaki kalabalığımızla haykırabiliriz. Sandıktan çıkan sonucun verdiği umudu büyütmek ve aslında örgütlü birleşik güç karşısında kağıttan kaplana dönüşüp yıkılacak bu rejimi yıkacak faili (emekçi halkı) örgütleyecek güç sosyalistlerin tarihi birikiminde, kendi zeminindedir. 1 Mayıs’ı bulunduğumuz her yerde yaygın olarak örgütleyerek yerellerdeki ‘tek adam’ların karşısına hep birlikte dikilebiliriz. Bu rejimi yenip eşit, özgür, laik, devrimci demokratik Cumhuriyeti kurmak devrimcilerin ellerinde.
Yarın: Sosyalist Meclisler Federasyonu MYK Üyesi Mahir Gürz’ün yazısı: Alternatif yaratılmadıkça sermayeye yarıyor