Ardacam’da koşullar her gün biraz daha geriye gidiyor
"İş güvenliği malzemelerinin dahi maliyeti hesaplanıyor ve iş kazalarından sonra önleyici malzemelere ulaşabiliyoruz"
![Ardacam’da koşullar her gün biraz daha geriye gidiyor](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/181665.jpg)
Fotoğraf: Pixabay
Ardacam işçisi
İstanbul
4-5 yıldır çalıştığım bu fabrikada ilk işe girdiğim günden beri parça parça bazı ellerin boğazımızı sıktığını hissediyorum. Bütün işçi arkadaşlarımızın malumudur, pandemi dönemi annemizden emdiğimiz süt burnumuzda getirildi. Fabrika ortamımız bozulduğu gibi yıllardır uygulanagelen çalışma düzenimizde altüst oldu ve ücretlerimizin değeri gün be gün eridi. Herkes gibi biz de dişimizi sıkarak evimizi geçindirmenin yollarını bulmaya çalışıyorduk. Günden güne her şeye zam geliyor bir ay diğer ayı tutmuyordu. Çoğu zaman hafta sonu mesaileriyle ferahlıyorduk. Haftada 45 saat yerine 60-70 saat çalışarak bütçemizdeki oluşacak delikleri kapatmaya çalışıyorduk. Ardacam’da her türlü fazla mesainin karşılığının yüzde 100 olması bir nebze bizi fabrikaya bağlıyordu.
Fakat ne olduysa birkaç aydır üretim eski halinde olmasına rağmen işverenlerin müdürlerin tutumu değişti. Bizlerin fazla mesai almaması için çalışma sistemini çorbaya çevirdiler. Üretim ritmi durağana geçtiğinde ücretsiz izin dayatmaları başladı. Ücretsiz izinleri yıllık izinlere mahsuplaştırarak kural dışı uygulamalarla yıllık dinlenme izinlerinin tamamen ortadan kaldırılmasının önü açıldı. İlk başlarda ücret kaybımız olmasın diye yıllık iznimizden feragat etmemiz patronların gözlerini doyurmadığı gibi iştahlarını daha da kabarttı. Bu defa hafta tatilimizin on yıllardır oturmuş yapısını bozdular. Pazar günlerini normal çalışma günü haline getirerek dönerli bir çalışma çemberiyle hafta sonu dinlenmelerini normal hafta içi gün olarak kullandırmaya başladılar. Yani hafta içi ve hafta sonu fazla mesailerini ortadan kaldırdılar.
İşverenin bu fazla mesai saldırısı çalışan kadın-erkek tüm arkadaşların moralini bozdu. Ortalamanın üzerinde ücret alan bazı ustalar bu duruma öfkelerini bireysel olarak gösterdiler ve çıkışlarını alarak gittiler. Biz işçiler çıkış yolu bulmaya çalışıyoruz. Herkes sendikalaşmadan bahsediyor ama kimse işin önüne geçmek istemiyor. Patronlar uzun zamandır bazı ustalarla kurduğu işçi temsilciliğiyle işleri idare etmeye çalıştı. Geçmiş dönemde fabrikadaki ortamımız daha iyiydi. Sorunlarımızı işçi temsilcileriyle tartışabiliyorduk. İşçi temsilcileri bizim irademizle seçilmiyorlardı ama bizi dinlemek zorunda kalıyorlardı. Şimdiyse işçi temsilcilerinin hiçbir etkisi kalmadı ve işveren ne derse o oluyor. İş güvenliği malzemelerinin dahi maliyeti hesaplanıyor ve iş kazalarından sonra önleyici malzemelere ulaşabiliyoruz. Patronu temsil eden müdürler, şefler; işçileri rekabete teşvik eden ödüllerle bu kötüleşen koşullara bizi alıştırmaya çalışıyor. Biz bunu kabul etmeyeceğiz.
Evrensel'i Takip Et