Gençlik için gelecekte ne var?
Sincan'da liseli gençler ülke genelinde tek adam rejiminin güç kaybetmesinden büyük bir sevinç duydu, iktidarın kazandığı ilçelerden biri olan ilçedeki bu gençler aileleriyle aynı fikirde değiller.
Fotoğraf: Pexels
Ümran
Sincan/Ankara
31 Mart iktidarın aldığı en büyük seçim yenilgisi olarak kayıtlara geçti. Bu sonuçları açıklamak üzere başvurulan bir dizi sebep var: Ekonomik kriz, emeklilerin ve ücretli çalışanların tepkisi, seçimlere katılım oranındaki düşüş vb. Bu dinamiklerin hepsinin rol oynadığı muhakkak. Bu gibi nedenler iktidar belediyelerine tepkili halkın hisleriyle birbirini tamamladı ve neticede iktidar partisi, ilk kez bir seçimi kaybetti. Hâl böyle olunca, muhalif kanat da adeta “Kazanınca ne yapıyorduk?” diye birbirine sorar durumda.
Biz ise şimdikinden farklı şekillerde siyaset yapılan bir dönemi görmedik. Yani çoğumuz tarafından kazanmak ya da kaybetmek bir ölüm-kalım savaşı gibi görülüyordu. Siyaset bizim için sert ama ideolojik zemini kaygan ve lümpen bir alanda tanımlı. Dolayısıyla sevincimiz de bu bağlamda şekilleniyor. Doğduğumuz günden beri başta olan iktidar güç kaybetti, evet, Türkiye kırmızıya boyandı. Peki sırada ne var? Oy kullanmak için önümüzdeki seçime kadar bekleyecek miyiz? Gelecekteki siyasi gelişmelere karşı tavrımız ne olacak? Bu sonuçlar bize umut veriyor mu?.
Siz ülkenin geleceğisiniz, denilen genç kuşak olarak seçim sürecinde “İktidar yenilsin de ne olursa olsun” tavrına bürünmemiz (bu her ne kadar sağlıklı bir bakış açısı olmasa da) oldukça normal. Doğduğu günden beri aynı iktidarın altında yaşayan bizlerin bu sonuçları bir zafermiş gibi değerlendirmemizin altında yatan en büyük sebep de bu. Tek adam yönetiminin güç kaybetmesi aramızda olumlu bir hava estirse de iktidarın bu yenilgi hasebiyle halkın yararına uygulamalarda bulunacağını beklemek yanlış olur. Sincan'da yaşayan bir genç olarak “iktidarın kalesi” diye adlandırılan, her seçim döneminde AKP’ye rekor sayıda oy çıkan Sincan’da bu sefer durum pek de öyle olmadı… Daha önceleri “tehlike yarattığı” düşünülmeyen muhalefet oylarında büyük bir artış gerçekleşti. Halkın diline pelesenk ettiği “Olsun dış politikada tutumunu beğeniyorum” bakışı, bu sefer varlığını gösteremedi. Bu durumun gençler üzerindeki etkisini de birincil gözden değerlendirme şansım oldu.
MUHAFAZAKÂR AİLELER VE MUHALİF GENÇLER
Sincan özelinde konuşmak gerekirse, ilçemdeki Anadolu lisesindeki gençler ülke genelinde tek adam rejiminin güç kaybetmesinden büyük bir sevinç duydu. Ankara’da iktidar tarafından kazanılan sekiz ilçeden biri olan Sincan’daki gençlik de iktidar taraftarı ailelerin çocuklarından oluşmakta. Ancak o gençlerin aileleriyle aynı fikirde olmadıklarını söylemek mümkün.
İktidarın varlığının kendisine gına getirdiğini söyleyen gençler, rejim yanlısı olan daha muhafazakâr ailelerin çocukları başta olmak üzere bu seçimde sürekli ailelerini ikna etmeye çalıştıklarını söyleyip durdu. “İktidarın karşısında elde edilen zafer bizim de zaferimizdir" diyen, sonuçlardan mutluluk duyan aşırı-milliyetçi bir kesim de kendini hissettirmekte. Okullar başlı başına bu konuların tartışıldığı bir alan haline gelmiş durumda.
Bunun başlıca nedenleri arasında gösterebilecek olan, halkın ekonomik bir darboğaz içerisinde olması. Gençler sürekli olarak bu duruma yakınıyorlar. Birçok genç kantine dahi gidemediğini söylüyor. Kantini kullanamayan gençler ya evden temin ettikleri yemekleri tüketiyorlar ya da okuldaki günlerini aç geçiriyorlar.
GENÇLER NASIL KAZANÇLI ÇIKACAK BU YARIŞTA?
Gençler bir kafeye dahi oturamadıklarını, dışarıda yenilen bir öğünün götürüsünün ağır olduğunu da dillendiriyorlar. Okulumuzdaki kız öğrenciler makyaj malzemelerine erişememekten ayrıca muzdarip olduklarını söylüyorlar. Bunların yanı sıra arkadaşlarımızın birçoğu sabah okula gelirken otobüsler tıklım tıklım dolu olduğu için binemiyor, okula geç kalıyorlar. Ayrıca güvenlik eksikliği ve değersiz hissetmek gibi sorunlar da baş gösteriyor. Bunların hepsinin bir getirisi olarak, gençler ana muhalefetin çoğu kararını tasdik etmese de seçim sonuçlarını kendi adına bir zafer olarak gördüler. Seçim sonrasında da benzer eğilimler kendini göstermeye devam etti. Irkçı eğilimleri olan, hatta kendine alenen faşist diyen gençler bile iktidarın karşısında durmak adına Van halkının demokratik haklarına sahip çıkılmasının gerekli olduğunu dile getirdi. Ülke genelinde esen bu havanın Sincanlı gençler üzerindeki etkilerine dair benim ilk izlenimlerim bu şekilde. Yanı sıra, bence, bu bağlamda kendimize sormamız gereken bazı sorular da var. “Bu sonuç gerçekten bir zafer mi? Sorunlarımız çözüme kavuştu mu?” gibi sorular…
Seçim, günümüz burjuva demokrasilerinde en yaygın olarak kullanılan kavramlardan. Halkın, sembolik de olsa kendi iradesini ortaya koymasının bir yolu. Nitekim irademiz sadece seçimlere bağlı kalmamalı. Seçimler yeterli bir tepki değil çünkü biz gençler yine sorunlarımızla baş başa kalıyoruz. İktidarın bizi sonraki seçime kadar kendi kaderimize terk etmesine, aynı şekilde muhalefetin de bize “çantada keklik” gözüyle bakmasına izin veremeyiz. Çünkü kendi kaderimizi şekillendirecek olan bizden başkası değil. Muhalefetin elde ettiği bu başarı, tek adam rejimine vurulmuş büyük bir darbe olsa da, muhalefetle iktidar arasındaki bu sandalyede kapmacadan kazançlı çıkmak için kendi taleplerimizi dillendirmeli, birlikte hareket etmeli, değişimi seçimle sınırlı tutmadan mücadelemizi el birliğiyle büyütmeliyiz. Biz Emek Gençliği olarak Türkiye'nin her yerinde yürüttüğümüz faaliyetlerimizi Sincan’da da yürütüyoruz. Bu bağlamda sorunlarımızı ve çözüm yollarını konuşup netleştirmek, gençlik olarak ne yapmamız gerektiğini belirlemek ve önümüzdeki üç yılın mücadelesini planlamak adına sizleri beraber bir konferans düzenlemeye davet ediyoruz. Birlik olup mücadelemizi büyütmeliyiz gelin hep beraber geleceğimizi birlikte tayin edelim.