Bizi bizden daha iyi kim savunur?
“Siyaset profesyonellerin işidir” diyerek göz boyayanlara karşı, MESEM’li bir genç olarak kendi siyasetimizi üretmemiz gerektiğinin farkına vardım.
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Emirhan
Lise öğrencisi
Şişli/İstanbul
2024 Yerel Seçimleri çok yoğun ve çalkantılı geçti. Özellikle yaşadığım yer İstanbul’da stant yarışları, yolları kaplayan dev flama ve aday fotoğrafları ve tabii ki mola vermeyen siyasal propaganda araçları… Bu seçimde sabit genç kitlesine ilk oyunu verecek ortalama bir milyon gencin de katılması, bütün düzen partilerini gençler adına vaatler sıralamaya itti. AKP’li Kağıthane Belediye Başkan Adayı Mevlüt Öztekin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’un birlikte olduğu pankartları “İstanbul’a İki Genç Başkan” ajitasyonuyla öne sürüldü.
Keza diğer partiler de geri durmadı. Büyük Birlik Partisi, Zafer Partisi, Yeniden Refah Partisi gibi partiler de bu ajitasyonu gençlerin en çok takip ettiği sosyal medya platformlarında kullandı. Ama biz gençlerin sorması gereken şu: Kim bizim sesimizi gerçekten duyuruyor? Kim on yedi yaşında “eğitim amaçlı” gönderildiği inşaatın sekizinci katından düşerek yaşamını yitiren Murat Can Eryılmaz’ı konuşacak? Yaşamını kaybeden MESEM’li yedi arkadaşımız için ne yapıldı? Gençleri Neo-Nazizm, faşizm ve katliam seviciliğine kadar iten bu ana akım partiler ve burjuva muhalefet, gençlere yoksulluk ve ölümden başka ne verebilir? Daha lise çağında, on dört belki on beş yaşlarındaki gençlere mülteci düşmanlığı empoze edilmeye çalışılıyor. Sözü işitmeyen gözüyle görsün diyerek okul duvarlarını ırkçı söylemlerle kaplamak da en büyük “genç projeleri” sanırım. Gençler için çözüm ırkçı, kutuplaştırıcı bir anlayış değil birleştirici, saygı ve sevginin olduğu bir anlayıştır.
Ben de bütün bu zor koşullar karşısında, bir araya gelmenin, ortak irade göstermenin, özlemini duyduğumuz değerlerin adresinde, Emek Gençliği’nde örgütlendim. Genç adaylar göstererek, “siyaset profesyonellerin işidir” diyerek göz boyayanlara karşı, MESEM’li bir genç olarak kendi siyasetimizi üretmemiz gerektiğinin farkına vardım. Ben de bu büyük toplamın bir parçasıyım. Sonuçta bizi bizden daha iyi kim savunabilir?
“YAŞAMAK İSTİYORUZ” DİYEN GENÇLERİN SESİ BİZİM SESİMİZ
10. Konferansı’na giden Emek Gençliği; eğitim adı altında cinayet işleyen MEB’in, tacizleri, mobbingleri ve okul içi şiddeti görmezden gelen öğretmen ve müdürlerin değil, lavabosu bile olmayan öğrencilerin, yoksullukla savaşan, “Yaşamak istiyoruz” diyen gençlerin sesi. Yani bizim sesimiz. Bu yüzden bütün sıra arkadaşlarımı 10. Emek Gençliği Konferansı’na doğru giderken Emek Gençliği’nde örgütlenip mücadele etmeye çağırıyorum.