Ayhan Bora Kaplan'a 15 Temmuz'da TRT önündeki uzun namlulu silahlarla pozu soruldu: "Size özel söylerim"
Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 28'i tutuklu 61 sanık hakkında açılan davanın 2. gününde Ayhan Bora Kaplan savunmasını yaptı.
Ayhan Bora Kaplan ve adamlarının TRT önündeki pozu | Kaynak: DHA
Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin davanın duruşmasına 2. gününde Sincan Cezaevi kampüsünde devam edildi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince 28'i tutuklu 61 sanık hakkında açılan davanın duruşmasında Ayhan Bora Kaplan savunmasını yaptı.
Emniyette kendisine Süleyman Soylu ile ilgili sorular yöneltildiğini belirten Kaplan, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "7-8 aydır suçsuz yere cezaevindeyim" dedi. Kaplan'a 15 Temmuz'da TRT önünde uzun namlulu silahlarla pozu soruldu.
İddianamede "kaçarken yakalandığı"nın söylendiğini anımsatan Kaplan, "Her yerde benim kaçarken yakalandığım yazılmış. Kaçacak adam tarifeli uçakla kaçmaya çalışır mı?" dedi. Yakalandığında kötü muameleye maruz kaldığını belirten Kaplan, şunları anlattı: "Ben kendi şahsi aracımla yola çıktım. Ben aracımla havalimanına girişte yavaşladım. Bir şeylerin ters gittiğini anladım. Araçtan ellerim havada bir şekilde indim. Polisler beni direkt yere yatırdı. Nefes alamadığımı söyledim. Polis 'dur ben sana daha neler yapacağım' dedi. Ayakkabımdan 50 bin euro çıkmış. Sözde ben yurt dışına gidecektim. Ondan dolayı valizimdeydi. Ayakkabımda değil. Sırf şov yapmak için makineli silahlarla görüntü aldılar. Baştan sona yargısız infaz. Bizi adli tıpa götürdüler içeri girdiğimizde doktor 'bir şeyin var mı?' dedi. Benim yüzümden kolumdan kan akıyordu."
"SOYLU'YA DAİR BİLGİ VER DEDİLER"
Ankara Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğünü belirten Ayhan Bora Kaplan, Süleyman Soylu ve emniyet mensupları ile ilgili kendisinden bilgi alınmaya çalışıldığını iddia etti:
"Girdik ters kelepçeli halde. Odalarda kamera yok bizi secdeye yatırıp 3 saat beklettiler. Sen misin Bora Kaplan deyip gelen giden tekme attı. Bizi nezarethaneye indirdiler. Orada kamera var. Tutanağa baktım. 'Direndi' yazıyordu. Okumak istedim. Kamera olduğu için polisler bir şey diyemedi. Ben o tutanağı imzalamadım. Orada yaşanmayan şeyler yazılmıştı. Sonrasında 2 gün boyunca bürokratlarla, emniyetçilerle, Süleyman Soylu ile ilgili bilgi ver dediler. Ben hiçbir duruma şahit olmadığım için bir şey diyemedim. İkinci gün sonu bana 7-8 sayfalık kağıt getirdiler. Onu da imzalamadım. Zorladılar 'sana 3 tane cinayet yazmazsam adam değilim' dedi. İfade veremeyecek haldeydim. Uyutmuyorlardı çünkü."
TRT ÖNÜNDEKİ POZU SORULDU
15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kaplan'ın dönemin Çalışma Bakanı Süleyman Soylu tarafından TRT önüne çağrıldığı belirtilmiş, Kaplan da bunun üzerine silahlı adamlarıyla birlikte TRT Genel Müdürlüğü önüne gelmişti. Bu tarihten sonra Kaplan hakkındaki soruşturmaların Emniyet ve Adliye'de kapatıldığı iddia edilmişti. Kaplan'a 15 Temmuz'da TRT önüne gelmesi ve taşıdıkları uzun namlulu silahlar soruldu.
Kaplan ise “Burada söyleyemem. Size özel söylerim. Zaten burada söylediklerimiz anbean internete düşüyormuş. Bu da düşerse ne olur? Şu arkaya geçelim, size söyleyeyim. Yoksa her yere yayılır" yanıtını verdi.
Sorunun tekrarlanması üzerine Bora Kaplan, şöyle devam etti:
"15 Temmuz'da herkesi topladım, sokağa davet ettim. Ardından TRT'ye gittim. Tanıdık, tanımadık fotoğraf çektiriyordu, bana da gel dediler ben de çocuklarıma anı olsun diye o kareye girdim. Keşke girmeseydim. Sonra lanetlendim. Sonra muhalifler ve sözde gazeteciler hakkımda 'Soylu'nun gizli adamı' gibi şeyler söyledi. En büyük hatam o kareye girmekti." Kaplan, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile herhangi bir bağlantısının olmadığını da ifade etti.
"Ayhan Bora Kaplan" isimli bir suç örgütünün olamayacağını da savunan Kaplan, "Çevremden kimse ailem haricinde bana 'Ayhan' demez, hep 'Bora' derler. Ayhan ismini amcam koymak istemiş, olmamış. Ben sonradan Ayhan ismini kimliğime ekletmek istedim fakat avukatım sabıkam olduğu için böyle bir çelişki yaratmayalım dedi." diye konuştu.
EMNİYETTEKİ İFADESİNİ ANLATTI
Gözaltı süresinin son günü 8-10 saat ifade verdiğini kaydeden Kaplan, "Yemek ve su vermediler. Bana 40-50 kişilik liste verip 'tanıdıklarını say' dediler. Tanıdığım insanları sayınca da 'örgüt müsün?' dediler. Tamamıyla baskı altında ifade verdim. Avukat okuyalım öyle imzalayalım dedi. Polisler acele ettirdiler. Bende lanet olsun imzalayıp çıkalım dedim. Sonrasında cezaevinde okudum saçma sapan şeyler yazılmış" iddiasında bulundu.
İş yaşamını da anlatan Ayhan Bora Kaplan, 2006'da Cebeci'de kuruyemişçilik ve Kızılay'da telefonculuk işine girdiğini anlattı. Daha sonra işlettiği barların iş yapmaya başlayınca polislerin "müthiş bir baskısının" başladığını savunan Kaplan, şöyle konuştu:
"Her akşam gelip kimlikleri topluyorlar. Bu baskılar sürekli devam etti. Burnumdan getirdiler benim. Ben bu işlerden sıkıldığımı devretmek istediğimi duyurdum. Ersoy Yahya almak istediğini söyledi. Ben de tamam dedim. Anlaştık. 2017 Kasım ayında Albüm barı devrettim. Bir süre Tren bar devam etti. Bende olaylardan canım sıkılınca dükkanlara gitmemeye başladım. 2018 Ocak ayı gibi de Tren barı Yaşar Kaküllü'ye devrettim. Dükkanları devredince de oto alım satım işlerine girdim"
2019 başında İncek'te düğün salonu açtığını ifade eden Kaplan, "İşlerimiz güzeldi. Aynı polisler bu sefer bu mekanıma geldi. Ben bu işlerle olamayacağını anladım. 2019-2020 yılı gibi Alper Tansu'ya bu mekânı 3,5 milyon liraya devrettim. Sonrasında GİMAT'ta toptan gıda işine girdim. Yurt dışında arkadaşlarımda vardı. İhracat yapmak istedim. Yurt dışına gidip gelmeye başladım. Bu işi yaparken de dilim olmadığı için İngilizce dersi almaya başladım. İşlerimi ilerlettim. Eğer gözaltına alınmasaydım yurtdışında mekan açacaktım. Ben hayatım boyunca kendimi saklamadım, gizlemedim. Telefon numaramı 8-9 yıldır kullanıyorum. Ben hayatımı kamuoyunda yaşayan şeffaf bir insanım. Ben iddianamede adı geçen hiç kimseyle bir suç işlemedim" dedi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmasıyla devam etti.
İDDİANAMEDEN
İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D'nin beyanları üzerine başlatıldı.
Suç örgütünün Kaplan'ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda, farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan'ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H'nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D'nin 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E'nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S'nin 2 otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B'nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdiği bildirildi.
Bora Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu.
İddianamede, Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2'şer kez müebbet ve 169 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi.
Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi. (HABER MERKEZİ)