Ana dilinde eğitim şart!
Gazetemizin, Türkçe konuşamadığı için okullarda verilen eğitime adapte olmakta zorlanan Kürt çocuklarının ‘zeka geriliği’ teşhisi ile rehabilitasyon merkezlerine gönderilmesini manşetine taşımasıyla başlayan tartışmalar sürüyor. İstanbul Milletvekili Levent Tüzel’in konuyu Meclis’e taşıyarak Milli Eği
‘AYRIMCILIK VE İNSAN HAKKI İHLALİ VAR’
Ana dilinde eğitimin çocukların sağlıklı zihinsel gelişimi için en uygun yöntem olduğunu yıllardır dile getirdiklerini söyleyen Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Şebnem Korur Fincancı eğitimdeki ‘ne kadar iyi Türkçe, o kadar iyi yurttaş’ zihniyetini eleştirdi. Kürtçenin ev içinde bile konuşulmasından kaygı duyulan günler yaşandığını hatırlatan Fincancı “Bugün anadilde eğitim görmeyen çocuklar ‘yetersiz’ olarak değerlendiriliyor. Bu ayrımcılık ve insan hakkı ihlalidir” dedi.
İlkokula kadar ana dilinde konuşan bir çocuğun birden Türkçe ile karşılaşmasının adaptasyon sorunu yaratmasının çok doğal olduğunu belirten İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise “Bu sorunu çözmek için çocukların bir adaptasyon sürecinden geçmesi gerek. Fakat bizim ülkemizde bu yok” dedi. Uygulamanın haksız ve travmatik olduğunu söyleyen Türkdoğan, “O çocuklar kendi kültür ve dilinin de özgür olduğu bir ülkede yaşasaydı bu sorunları yaşamazlardı. Ayrımcılığa maruz kalmış bu çocuklara özel ilgi gösterilmeli” şeklinde konuştu.
‘HER ETAPTA KÜRTÇE EĞİTİM OLMALI’
MAZLUM-DER İstanbul Şube Yöneticisi Hasan Postacı ise çocukların ilkokuldan itibaren her kademede ana dilinde eğitim görmesi gerektiğini belirterek, “Bunun için ‘milli eğitim’ sisteminin köklü biçimde değişmesi gerek” dedi. Çocuklara zeka geriliği teşhisinin ülke gerçekleri düşünüldüğünde hiçbir bilimsel değeri olmadığını söyleyen Postacı, Kürtçe üzerindeki engeller kalkmadıkça bu tür sorunların yaşanmaya devam edeceğini dile getirdi. Postacı, ana dilinde eğitimin Kürt sorununun çözümünde de ana etkenlerden olduğunu belirtti.
‘TEK GERÇEKÇİ ÇÖZÜM ANA DİLİNDE EĞİTİM’
İHD Yönetim Kurulu Üyesi de olan Psikolog Leyla Karayay ise bu ayrımcılığın çocuklarda tramvatik bir süreç başlatacağını ve bunun da beraberinde, içe kapanma, kendini suçlu hissetme, aileyi suçlama, iletişim kurmayı reddetme, sadece kendi dilini konuşanlarla iletişime geçme ya da kendi dilini reddetme, çevresinde bulunan her şeye, her kurala karşı öfke ve bunu bazen de şiddete başvurarak yansıtma gibi sorunlara yol açabileceğini ifade etti. Bunun yaratacağı sonuçlarla mücadele etmenin çok güç ve başarı oranının da düşük olduğunu söyleyen Karayay, “Sorunun en gerçekçi çözümü çocukların ana dillerinde eğitim görebilmesidir” dedi.
ETİKTEN YOKSUN VE TAMAMEN BİLİM DIŞI
Bir çocuğa zeka geriliği teşhisi konulabilmesi için yapılan testlerin kültürel etmenlerden bağımsız olarak ele alınamayacağını söyleyen Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Gökhan Malkoç “Kürt çocuklarının Türkçeyi iyi bilmediği için ‘zihinsel becerilerden yoksunluk’ tanımı tamamen bilim dışıdır” dedi. Kürt çocukları için dil üzerinden bir değerlendirme yapıldığının anlaşıldığını söyleyen Malkoç, “Bu denetimleri psikologlar ya da psikoloji alanında eğitim almış eğitimciler yapmalıdır. Bu olayda aynı zamanda bir etik problem de yaşanmış” şeklinde konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)