Bu sistemin borçlarını torunlarımız ödeyemez
Bu yıl 14 Mart Tıp Bayramı sağlık sistemine kamu-özel ortaklığını getiren yasanın gölgesinde karşılandı. Devlet hastanelerin uluslararası tekellere 25 ile 49 yıllığına devredilmesi olarak özetlenebilecek sistemi dev bir kamu borcu yaratacağına dikkat çeken Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Osman Öztürk, “Bu sistem
Öztürk’ün yasayla ilgili temel uyarıları ise şöyle:
* Bu hastaneler artık devlet hastanesi olmaktan çıkacak
* Çalışanları artık kamu çalışanı olmayacak, taşeron artacak
* Şirketler dev karlar elde ederken, borçları ise devlete kalacak
* Sigortalı vatandaşlara ek ücretler gelecek
* Sağlık Bakanlığının hiçbir işlevi kalmayacak
Sağlıkta kamu-özel ortaklığı sistemi nedir? Biraz açabilir misiniz?
Kamu bir arazi tahsis edecek. Bu eski bir hastane de olabilir. Yeni bir arazi de. Özel şirketler hastane yapacak. Sonra Sağlık Bakanlığı orayı işletecek. Ve özel şirkete kira ödeyecek. Hastanenin bir takım hizmetlerini de özel şirketlere verebilecek. Hatta son yapılan yasal düzenlemeyle neredeyse tamamını özel şirketlere kira bedeli olarak verebilecek. Kanun 49 yıllık sözleşmeyi öngörüyor. Sözleşme süresi bittiğinde de bina Sağlık Bakanlığı’na devredilecek.
Neden bu sisteme ihtiyaç duyuldu?
Hükümet kendi açısından bu işin daha verimli olduğunu söylüyor. Kendisi bir sermaye koymadan binanın yapılacağını bunun bakım, onarım gibi işlerinin de alan şirkete ait olacağını kendisinin de oralardan kurtulacağını iddia ediyor. Ama burada kritik olan o binanın maliyeti olacak. Astarı yüzünden çok daha pahalı olacak. Tabi hükümet bunun propagandasını yapıyor. “Bu hastaneler çok iyi olacak. Eski sistem kalkacak daha modern bir yapı oluşacak. Bunun nesine karşı çıkıyorsunuz” diye. Ama burada çok büyük bir kamusal kaynağın peşkeş çekileceği görülüyor. 26.5 milyar fazla para ödenecek. Bu da kamusal kaynaktan gidecek. Hastanenin otoparkı, morgu, ambulans hizmetleri, kantini yani hastanenin tamamını 25 yıllığına verebilecek. Bu hastanenin özelleştirilmesi demektir. Hem çalışanlar açısından bir kayıp hem de vatandaşların sadece SGK’ya ödedikleri primlerle bu hastanelere gitmesi pek uygun görünmüyor.
Bu yapılanma sağlık sistemimiz açısından neyi ifade ediyor?
Esas itibariyle bir özelleştirme, devlet hastanelerinin özel sektöre devri. 25 yıldan başlayıp 49 yıla kadar “imtiyaz devri” diyor hukukçular. Yani siz kurumların işletme hakkını vermiş oluyorsunuz. Bu bir özelleştirmedir.
Hizmetlerin tamamını devrederse bir rolü gözükmüyor. Bunlar Sağlık Bakanlığı’ndan çıkacaklar. Süre bittiği zaman binalar bakanlığa kalacak ama 49 yıl sonra o bina ne kadar kullanılır kimse onu bilmiyor. Türkiye’deki hastaneler 40 yıl olunca eski diye yıkılmaya başlıyor. Güçlendirme yapılıyor. Söylendiği gibi sadece belli hizmetleri devrederse Sağlık Bakanlığı orada sığıntı gibi olacak. Yani doktor ve hemşire temini yapacak gibi gözüküyordu. Ama son düzenlemeyle sağlık bakanlığının artık rolü kalmayacak.
Bu yeni yasada özellikle altını çizdiğiniz değişiklikler nelerdir?
Burada ilk olarak çok büyük bir kaynağın özel şirketlere aktarıldığı gözüküyor. Bu finansman bedeli açısından ne olacağını bilemiyoruz. Yani bir hastanenin 25 yıllık kantin geliri nasıl hesaplanacak? Otopark geliri nasıl hesaplanacak? Buralar bizim bildiğimiz hastanelerden olmayacak. Alışveriş merkezleri olacak, oteller olacak. Bunların gelirleri nasıl hesaplanacak da kiradan düşürülecek? Bunları bilmiyoruz. Ankara Etlik’te ihaleyi Danıştay’dan durdurttuk. Mesela Etlik eski SSK hastanesidir. Sağlık Bakanlığı orayı veriyor. Ama orası yapıldığı zaman Ulus Devlet Hastanesi, Sami Ulus Çocuk hastanesi, Dış Kapı Devlet Hastanesi’de olmak üzere 8 hastane buraya taşınıyor. Taşınan hastanelerin binaları da şirketlere veriliyor. Bunlar müthiş bir rant aktarımı.
Şirketlere yüzde 70 doluluk oranı garantisi de veriyor Sağlık Bakanı...
Buraya gelen şirketler uluslararası konsorsiyumlar. Doğal olarak kendi karlarını garanti almak isteyeceklerdir. Bu yüzden tüm düzenlemelerin bu yönde yapılacağını görüyoruz.
DEV ŞİRKETLERİN GÖZÜ BİZİM HASTANELERDE
İhaleler nasıl yapılıyor?
İhaleler açık eksiltme yoluyla yapılıyor. Ön ihaleler yapılıyor. Yeterlilik mektupları alınıyor. Zaten süreç bu kanun çıkmadan önce başlamıştı. Şimdi kanunla onun kapsamını genişletiyorlar. Çok büyük ululslararası şirketler var. Aslan, Samsung, Medical Park, Simetinternatial, Ülker... Yabancı ortak bularak giriyorlar. Açık eksiltmeyle hangisinde kalırsa o giriyor. Kayseri’de İtalyan şirket YDA girdi.
Denetim altında tutulabiliyor mu bu ihaleler?
Bu ihaleler kamu ihale kanununa tabi değil. Ama devletin kendi denetim mekanizması olduğu söyleniyor. Fakat bu yeterli değil. Sağlık Bakanlığının mutlaka bir denetim mekanizması vardır ama bu yeterli değil. Toplumsal denetime de açık olması gerekir. Başta meslek örgütleri, sendikalar olmak üzere hiçbir denetim yok. Bize söylenenler yetinmek zorunda bırakılıyoruz.
ŞİRKETLER KENDİ KURALLARINI DAYATACAK
Hükümet kaynağı nereden sağlayacak?
Görünen hastanelerin döner sermayesinden elde edilen gelirlerle sağlanacak. Birkaç ay önce Çalışma Bakanı, Bakanlar Kurulu’nda Sağlık Bakanlığını eleştirmişti. Bu sistemin borcunu torunlarımız bile ödeyemez. Çünkü daha bunlar 10-12 hastane ve planlanan 35 hastane. Niyetleri varsa Türkiye’deki bütün hastaneler bu sisteme dönecek. O zaman yüzlerce katrilyonluk borcu vatandaş ödeyecek. Kamunun çok büyük bir borç yükü altına girdiği gözüküyor.
Buralara artık devlet hastanesi demek mümkün değil. Özel hastanelerdeki gibi ilave ücret alınması kaçınılmaz. Yine özel şirketler uluslararası tahkime gidebilecek. Bu durumda gelen şirketler kuralları kendisi belirlemek isteyecektir. Yani hükümetin şuanda özel hastanelere koyduğu gibi frenlemeler olmayacak. Buralara yatırımı yapan yeterli kârı elde etmediğini düşünüyorsa, verilen hizmetin SGK tarafından belirlenen bedelinin düşük olduğuna dair bir kanaati varsa, uluslararası konsorsiyumlar bunu dava edebilir. Bunların rekabete aykırı olduğunu, bütün bu sınırların kaldırılmasını gerektiğini söyleyebilir. Bu durumda vatandaşın ödeyeceği bedel çok daha yüksek olmak zorunda. Bu kadar yatırımı yapıp da, “üç kuruşluk” SGK’nın verdiği parayla buraları kimse döndüremez yani.
Kampüs içinde işletilecek diğer yerlerden gelen gelir de şirketin elinde kalıyor. Bir güzel bir kapütülasyonu hükümet de veriyor.
KAMU SAĞLIK ÇALIŞANI KALMAYACAK
Sağlık çalışanları nasıl etkilenecek?
Şirkete devrettiği zaman kamu çalışanı kalmayacak. Özel sektör elemanı olacak. Taşerona da devredebilir. Özel sektörde güvencesiz, daha düşük ücrette çalışma yaygınlaşacak. Sağlık Bakanlığıyla alakaları kesiliyor. Bununla ilgili düzenlemeleri henüz yapmadılar.
Kiralık doktorlar gelecek deniyor...
Bu hastanelerde de olabilir. Yurt dışından doktor getirmek için yasal düzenlemeyi yaptılar.
Bu yasayla sağlıkta getirilen diğer uygulamalar arasında nasıl bir ilişki var?
On yıllık uygulamalar sağlıkta hep özelleştirme perspektifiyle yapıldı. Aslında şuan birbiriyle bağlantılı iki uygulamaya geçiyor. Biri kurulmaya başlandı kamu hastane birlikleri. Diğeri bu kamu özel ortaklığı. Her ikisi de bir süre sonra birleşecek gözüküyor. Sağlık bakanlığı hastanelerinin önemli bir bölümünün bir nevi özel sektöre devri yani özelleştirme hamlesi. (İstanbul/EVRENSEL)