Ormanlar şirketlere peşkeş çekildi
Doç. Dr. Cihan Erdönmez, ülkemizdeki ormanların zayıfladığını dile getirirken bu durumun karbon tutumunu yarı yarıya azalttığını söyledi.
Arşiv | Fotoğraf: DHA
Özer AKDEMİR
İzmir
Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünün verilerine göre 2014 yılından bu yana 32 hektarlık orman alanında 15 turizm tesisi için izin çıktı. 2014 yılında 15 hektarlık alanda 5 adet, 2015’te 8 hektarlık alanda 3 adet, 2016’da 7 hektarlık alanda 5 adet, 2017 ve 2019’da ise birer hektarlık alanda birer adet turizm tesisinin yapımına izin verildi. Bakanlık, bu izinlerin nerelerde verildiği ya da hangi kuruluşlara verildiği konusundaki bilgileri ise paylaşmıyor.
Sağlıklı ormanlarda turizm tesisi yapılması, 1982 yılında çıkarılan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun 8’inci maddesi doğrultusunda yıllardır yapılan bir uygulama. Bu bölgelerin içerisinde kalmak kaydıyla bu izinler veriliyor.
MADEN VE ENERJİ İÇİN BİNLERCE İZİN VERİLDİ
OGM’nin verilerine göre 2012 ila 2022 yılları arasında ormanları kapsayan alanlarda yapılacak madencilik faaliyetleri için 28 bin 355 adet izin verildi. Enerji alanında ise 2012 -2022 yılları arasında verilen izinlerin toplamı 12 bin 38.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, Ormancılık Politikası ve Yönetimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, Türkiye’nin orman varlığını ve ormanlarla ilgili son gelişmeleri değerlendirdi. Erdönmez ülkemizdeki ormanların zayıfladığını dile getirirken bu durumun karbon tutumunu yarı yarıya azalttığına dikkat çekti.
ORMAN TAHSİSLERİNİN YARISI SON ON YILDA YAPILDI
Son yıllarda, ormancılık dışı kullanımlara tahsis edilen ormanlarda kayda değer artış yaşandığını belirten Erdönmez, Türkiye tarihi boyunca yapılan tahsislerin neredeyse yarısının son 10 yılda gerçekleştiğini, bunun büyük çoğunluğunun da enerji ve madencilik şirketlerine yapıldığını kaydetti. Erdönmez, odun üretiminin, 2017’de yaklaşık 15 milyon metreküp seviyesindeyken 2023’te 25 milyon metreküpe ulaştığına dikkat çekti.
Hükümet yetkililerinin orman alanlarının arttığına dair ifadelerinin ardında, göç veren bölgelerde boşalan tarım topraklarının, otlakların ve kendiliğinden ormanlaşmanın yattığını aktaran Erdönmez, “Orman alanları, Yalova hariç Marmara’ya kıyısı olan tüm şehirlerde azalıyor. Direnci düşen ve biyoçeşitliliği azalan ormanlar, karbon tutma işlevini de yeterince yerine getiremiyor. 1990-2017 yılları arasında senede ortalama 63-67 milyon ton karbon tutan ormanlar, 2021’de yalnızca 34 milyon ton karbon tutabildi” dedi.
ODUN ÜRETİMİ DÜNYA ORTALAMASININ İKİ KATI!
Erdönmez, odun üretimindeki artış ve orman alanlarının enerji, madencilik gibi sektörlere giderek daha çok tahsis edilmesinin, Türkiye ormanlarının parçalanmasına ve zayıflamasına sebep olduğuna dikkat çekti.
Bu durumun, ormanların iklim değişikliğiyle mücadelede üstlendiği rolü de baltaladığını belirten Erdönmez, “2017’de yaklaşık 15 milyon metreküp olan odun üretimi, yalnızca birkaç sene içerisinde 25 milyon metreküpe ulaştı. Bugün gelinen noktada, Türkiye ormanlarında her 100 metreküp ağaç servetinden yıllık olarak üretilen odun miktarı, dünya ortalamasının iki katı seviyesinde. 2008 ile 2019 yılları arasında, 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısında yüzde 118’lik artış yaşandı. Direnci düşen, biyoçeşitliliği azalan ormanların karbon tutma işlevi de zayıfladı. 1990 ile 2017 yılları arasında, ormanlarda yılda 63 ila 67 milyon ton karbon tutulurken, bu miktar 2021’de neredeyse yarı yarıya azalarak 34 milyon tona geriledi.”
Türkiye ormanları üzerinde artan baskıların, odun üretimi ile sınırlı olmadığını dile getiren Erdönmez, 2022 yılı sonunda, Türkiye’de ormancılık dışı kullanıma tahsis edilmiş toplam orman alanının 810 bin hektar civarında iken bu miktarın neredeyse yarısının (382 bin hektarlık) yalnızca son 10 yılda tahsis edildiğinin altını çizdi.
TAHSİSLERİN BAŞINI ENERJİ SEKTÖRÜ ÇEKİYOR
Enerji sektörünün bu tahsislerin başını çektiğine dikkat çeken Erdönmez, “Son 10 yılda, enerji sektörünün kullanımı için yaklaşık 136 bin hektar orman alanı tahsis edildi. Onu, 105 bin hektar ile madencilik sektörü izledi. Yalnızca bu iki sektöre yapılan orman alanı tahsisleri, toplam orman alanı tahsisinin yüzde 63’üne denk geliyor” dedi.
Ormancılık dışı kullanıma tahsis edilen alanlarda yapılan işlemlerin doğrudan ‘ormansızlaşma’ olarak adlandırılabileceğini dile getiren Erdönmez, buna karşın farklı sektörel yatırımlara tahsis edilen bu alanların orman varlığı envanterinde hâlâ ‘orman alanı’ olarak görünmeye devam ettiğini vurguladı. Erdönmez, “Oysa söz konusu alanlardaki bitki örtüsü bütünüyle kaldırıldığı için hem ormanın karbon yutağı işlevi sıfırlanıyor hem de diğer ekosistem hizmetlerini yerine getiremez hale geliyor. Ayrıca bu alanların civarındaki orman ekosistemleri de parçalanma yoluyla pek çok ekolojik yıkım sürecini bir arada yaşıyor. Biyoçeşitlilik azalıyor, ormanın direnci düşüyor ve elbette karbon tutma işlevi yavaşlıyor” şeklinde konuştu.
CİDDİ BİR GERİLEME VE BAŞARISIZLIK DÖNEMİ
Orman Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, 10 hektardan küçük orman parçalarının sayısı 2008-2019 yılları arasında yüzde 118 arttığının altını çizen Erdönmez, “Türkiye’nin daha büyük ve ekolojik açıdan daha güçlü ormanları, daha küçük ve ekolojik açıdan daha güçsüz orman parçalarına doğru bir dönüşüme maruz kaldı” dedi. Erdönmez, söylemlerin aksine önceki dönemlerle kıyaslandığında günümüzde ağaçlandırma çalışmalarında ciddi bir gerileme ve başarısızlık dönemi yaşandığını kaydetti.