18 Nisan 2024 04:15

"Orman yangınlarının çıkış nedenleri ortadan kaldırılmalı"

Türkiye Ormancılar Derneğinin verilerine göre 2011 ile 2020 yılları arasında toplam 26 bin 311 orman yangını gerçekleşti. 2022 yılında ise 12 bin 798 orman yangını meydana geldi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Türkiye Ormancılar Derneğinin verilerine göre 2011 ile 2020 yılları arasında toplam 26 bin 311 orman yangını gerçekleşti. Bu yangınların bin 468’i kasıtlı çıkarılmış yangınlardan, ihmal ve dikkatsizlik nedeniyle çıkan orman yangınlarının sayısı 8 bin 129. Bunların yanı sıra bilinmeyen nedenlerle 12 bin 368, kaza sonucu çıkan orman yangınlarının sayısı ise bin 333 olarak görülüyor. Yanan alanların boyutuna baktığımızda ise toplam  89 bin 986 hektar alanda yangın gerçekleşti. 2022 yılında ise 12 bin 798 orman yangını meydana geldi.

Yanan alanların imara açılmadığını, yeniden ormanlaştırılmasının zorunlu olduğunu söyleyen İstanbul-Cerrahpaşa Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “Yanan alanlarda bir tane kötü örnek var. Bodrum Güvercinlik’teki Titanik Otel. Ki burası yanmadan önce turizm bölgesi ilan edilip otel yapılmasına izin verilen bir alandı. Yandıktan sonra iptal edilmesi gerekirken edilmeyip otelin yapılmasına izin verilmiştir. Normal şartlarda yanan ormanlık alanlarda daha önceden verilen maden, otel gibi tüm izinler iptal edilir, Anayasa’nın 169. maddesi gereği yanan alanların yeniden ormanlaştırılması zorunludur” dedi.

"ORMAN VE İNSAN ETKİLEŞİMİNİN ARTMASI ÖNEMLİ BİR FAKTÖR"

Yangınların söndürülmesinden önce yangınların çıkmasını önleyecek tedbirler alınması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Tolunay, “Orman yangınlarıyla mücadele etmek yangınlardan çok çok önce başlar. Yangınlardan önceki tedbirler çok boyutludur. Yangınlardan sorumlu Orman genel Müdürlüğünün, belediyenin, vatandaşların, çalışanların sorumluluğunda olan çok şey var. Ayrıca son 20 yıl içerisinde orman yangını sayılarının arttığını görüyoruz. Bunun başlıca sebeplerinden biri ise orman ve insan etkileşiminin artması. Özellikle ormanlardan elektrik nakil hattı, enerji tesisleri, baz istasyonu gibi yangın çıkmasına yol açabilen faaliyetlere izin verilmesi geliyor. Dolayısıyla böyle riskli tesislerin orman içinde yapılmaması yangın çıkmasını önleyecek tedbirler arasında. Öncelikli olarak ormanlarla iç içe yaşayan tüm insanların orman yangınları konusunda eğitilmeleri ve farkındalıklarının artırılması gerekiyor. Bu da belediyelerin ve Orman Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda. Örneğin bir bölgede köylülerin yaktığı anızlardan ya da piknikten yangın çıkıyorsa köylülerin uyarılması, kontrollü alanlarda piknik yapılması gibi önlemler alınabilir. Hem OGM hem belediyeler araç kapasitelerinin yeterli olup olmadığını, araçların niteliklerini değerlendirmeleri ve buna göre hazırlık yapmaları gerekiyor. Hem yer araçları hem de hava araçları sayısı yetersizse bunlar için yeni alımlar veya kiralamalar yapılmalı. Hava araçları Orman Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda. Yine orman yangınlarıyla mücadele edecek personel sayısı yeterli olmalı. Ayrıca personelin yangınlara ilişkin eğitilmesi de yine yangın öncesi yapılması gerekenler arasında. Bu tedbirler, orman yollarının bakımının yapılması, yangın riskinin yüksek olduğu bölgelerde yangın çıkaracak maddelerin temizlenmesi gibi tedbirlerden söz edebiliriz. Bu tedbirler çıkan yangınların sayısını azaltabilir ve böylece yaz aylarında daha az yangınla mücadele etmek zorunda kalırız” diye anlattı.

‘YANGINLARA ERKEN MÜDAHALE EDİLMELİ’

Türkiye’de orman yangınlarına müdahaleyi değerlendiren Prof. Dr. Tolunay, “İklim değişikliğine bağlı olarak artan sıcaklıklar ve kuraklıklar nedeniyle başlayan yangınlar kısa sürede çok geniş alana yayılabiliyor. Bu nedenle başlayan yangınların mümkün olduğunca erken tespit edilip 10-15 dakika içerisinde müdahale edilmesi gerekiyor. Birkaç saat geç kalındığında ya da geç veya yetersiz müdahale edildiğinde yangınlar büyüyebiliyor. Bu ilk müdahalede uçak ve helikopterler son derece önemli. İlk anda uçak ve helikopterle müdahale edildiğinde daha çabuk söndürme şansı oluyor. Ancak süre uzadıktan sonra, özellikle yangın ağaçların tepesine çıktığında ve rüzgar da şiddetlendiğinde uçak ve helikopterle havadan yapılan müdahaleler yetersiz kalıyor. Alevlerin sıcaklığı nedeniyle helikopterler alevlere yaklaşamıyor veya atılan su yere düşmeden buharlaşabiliyor” dedi.

Yangınlar büyüdüğünde yerden yapılan faaliyetlerin kıymetli olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tolunay, “Ormanlar kesilerek çıplak toprak yüzeyi çıkarılır. Yangınlar oraya geldiğinde de yanacak madde kalmadığı için kendiliğinden durur” ifadelerini kullandı.

"YANAN ORMANLAR DOĞAL YAPISINA UYGUN YENİLENMELİ"

Kamuoyunda orman yangınlarına ilişkin dolaşan yanlış bilgilerin orman yangınları ile mücadeleyi zorlaştırdığını vurgulayan Prof. Dr. Tolunay, “Bu yanlış bilgilerden biri ‘Çam yerine yanmayan ağaç türleri dikelim’ gibi ifadeler kesinlikle doğru değildir. Türkiye’deki kızılçamlar doğaldır. Ege, Akdeniz bölgesinde milyona yakın yıldır kızılçam bulunuyor ve kızılçamlar yangına uyum sağlamıştır. Yangından sonra kızılçam ormanları kısa sürede kendine gelir. Yanmayan ağaç türü diye bir şey yoktur, her ağaç yanar. Önemli olan ise orman yangınının ardından yanan bölgede kendi yapısına uygun, doğal orman kurmaktır. Ege, Akdeniz bölgesinde de 1000 metreye yakın yüksekliklerde doğal ağaç türü kızılçam ve maki bitki örtüsüdür. Bunun yerine başka ağaç türü getirilmesi halinde yaşamaz veya verimli olmaz” uyarısında bulundu.

ÖNCEKİ HABER

BAİBÜ'den Tanju Özcan'a cevap: Öğrencileri hedef gösteren ifadeler iyi niyetle bağdaşmamaktadır

SONRAKİ HABER

Kadın doktoru darbetti tahliye edildi, sosyal medya üzerinden tehdit etti yeniden tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa