18 Nisan 2024 13:27

31 Mart’tan 1 Mayıs'a: Şimdi Emek ve Özgürlük İttifakı Zamanı

İktidarın etrafını halkın esas çıkarlarını sloganlaştırıp kitlelerle buluşturacak çeşitli demokratik halk eylemleri ile kuşatacak bir Emek ve Özgürlük İttifakı hattı sahada hayata geçirilmelidir.

Fotoğraf: TÖP

Paylaş

Perihan KOCA
TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi / DEM Parti Mersin Milletvekili

31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan tablo çeşitli yönleriyle tartışma konusu olmaya devam ediyor, uzun bir süre devam edecek gibi de görünüyor. Kaldı ki, sol sosyalist, yurtsever güçler olarak; açığa çıkan yeni nesnelliği her yönüyle değerlendirmeye, dersler çıkararak yönelimler belirlemeye ve o yönelimler doğrultusunda devrimci halkçı müdahalelerde bulunmaya ihtiyacımız var. Zira sürecin sorumluluğunu üstlenme gibi bir vazifemiz var.

Türkiye siyasetinde yeni bir kompozisyon oluşuyor. Oluşan bu yeni kompozisyonda salt seçim haritası ve rakamlar üzerinden değerlendirmelerde bulunan toptancı ve temelsiz yaklaşımlarla mesafe koyarak nesnelliği okumak elzem. Olasılıkları, nüansları, birbirine zıt dengelerin aynı anda hareket halinde olduğunu gören diyalektik bir kavrayış önemli.

Açığa çıkan sonuçlar CHP’yi aşıyor. CHP mayıs seçimlerinden mart seçimlerine oylarını 3,5 milyon arttırdı. Peki, bu bir yılda 3,5 milyon insan CHP'li mi oldu? Elbette hayır. Kanımca, 31 Mart seçimlerini en iyi tarifleyen ilk manşet 1 Nisan 2024 sabahı Evrensel Gazetesi’nden geldi. AKP’yi ekmek çarptı!

Şimşek programının, İsrail'in Filistin'deki soykırımında iktidarın takındığı ikiyüzlü tutumun etkisiyle halk AKP’ye tepkisini ortaya koydu. CHP'de bir çıkış yolu bulduğundan değil, AKP'ye tepkisinden ve arayış içinde olmasından dolayı bu tablo açığa çıktı. Kula kulluk düzenine mahkum edilen emekçi milyonlar ve de emekliler bu tablonun belirleyenleri oldu. Öte yandan sandığa gitmeme ve AKP dışındakilere oy verme tutumu da bu belirleyici etmenlerdendi.

Halk siyasi iktidara dur ihtarı çekti; AKP’yi ve ortaklarını sandıkta geriletti. 22 yıllık AKP iktidarında kritik bir kırılma yaşandı. Bu kırılma henüz bir kopuş değilse de iktidar açısından ciddi bir meşruiyet krizi yaratan, iktidar hegemonyasını sarsan ve kurumsallaşmakta olan faşist rejimin yürüyüşünü zorlayan bir mana taşıyor.

2024 yerel seçimi siyasal mücadelenin özel bir uğrağı olarak karakter kazanmış durumda. Faşizm zorlanıyor evet; ama devrede. Esasında faşizm olasılığı da büyük koalisyon olasılığı da erken seçim olasılığı da devrede. Halklaşma seçeneği de olasılıklar dahilinde. Olasılıkların nereye evrileceğini güç ilişkileri belirleyecek.

14-28 Mayıs seçimleriyle iktidar özel bir psikolojik savaş stratejisi izleyerek, halkın moral değerleri ile oynadı. Yaratılan umutsuzluk iklimi ile kitlelerde politik apati açığa çıktı. Yerel seçimler örgütlenirken de halkın acil gündemlerine bir türlü sıra gelmedi. Seçim gündemi sandık aritmetiğini aşamadı. Ve ama her şeye rağmen halkın tepkisi moral kazandıran ve solun önünü ve inisiyatif alanını açan bu sonuçları yarattı. O halde şimdi üzerine düşeni yapma sırası sol, sosyalist, yurtsever güçlerde.

En önemli seçenek Emek ve Özgürlük İttifakı'nın genişleyerek hayata geçmesidir. Emek ve Özgürlük İttifakı şu anda hem çok gerekli hem de çok acil bir ihtiyaç olarak belirmiştir.Van’da halkın iradesine yönelik gasbı durduran emek, özgürlük ve demokrasi ittifakı halkçı bir programla ete kemiğe bürünmek ve yeniden örgütlenmek zorundadır. Siyasi iktidarın etrafını halkın esas çıkarlarını sloganlaştırıp kitlelerle buluşturacak çeşitli meşru-demokratik halk eylemleri ile kuşatacak bir Emek ve Özgürlük İttifakı hattı sahada hayata geçirilmelidir.Seçimlere yansıyan geçim meselesinin arkasında Erdoğan-Şimşek’in uyguladığı ekonomik program var. O halde en büyük sınıfsal gündemimiz Şimşek programı olmalıdır.

Sermayenin bir bütün olarak kabul ettiği bu programa karşı durmak başta işçiler emekçiler olmak üzere yoksullaştırılan halklar için hayati önemde. Bu programın reddedilmesi ve buna karşı geniş çaplı bir mücadele örgütlenmesi halkın acil ihtiyaçları ve yakıcı sorunlarını siyasetin ana gündemine yerleştirecek, halkın özneleşme zemini kuvvetlendirecek ve oluşan yeni kompozisyondaki güç dengelerini belirleyecektir.

8 Mart ve 21 Mart’ta kazanılan mevziyi, 31 Mart yerel seçimlerinde açığa çıkan tabloyla harmanlayıp 1 Mayıs’a (kitlesel Taksim 1 Mayıs’ı da dahil) ve sonrasına taşıyacak halklaşma aşışını yürütmek ve yönetmek sorumluluğu üzerimizdedir.

ÖNCEKİ HABER

Elazığ'da devrilen forkliftin altında kalan işçi yaşamını yitirdi

SONRAKİ HABER

Sulama havuzuna düşen 7 yaşındaki Bünyamin hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa