Defne'de Harbiye deneyimi
Devlet dışında hayat kurma çabaları, sesin sese dahil olduğu, sokağın sokakla büyüdüğü, sokağın söz aldığı o an, tarihsel bütün deneyimler rehberimiz olacak.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Dolunay AKER
Eskişehir
Deneyim ıskalamaz. 6-20 Şubat depremlerinden sonra yaşanan süreç yıkımla beraber bildiğimiz her şeyin yeniden gözden geçirilmesini sağladı. Göz aynıydı belki. Fakat daha içeriden bir gözle bakmak, deneyimleyerek öğrenmek, ezilenlerin arasında gündelik hayatın bütün çıkmazlarını birlikte tanımak, aşağıdan örgütlenmelerin, sınıfsal kaygıların vücut bulduğu, herkesin her şeyi sorguladığı o an, herkesin soru sorduğu ve cevabını bildiği o an. Herkesin her şeyini kaybettiği ancak her şeyi birlikte kurmaya çalıştığı o an. Tanıdık bir kitabı okuyorduk birlikte. Gece ve ateşin tanıklığı, nöbette bekleyenlerin tanıklığı ve beklemenin huzursuzluğuyla birleşen, beklerken bir şeyler yapanların yan yana geldiği o an.
O an, uzakta olan yakındır, kapalı görünen açıklanmaz ama açık eder kendisini. Uruguaylı gazeteci Raul Zibechi'den el alarak söylersek 'yoksulların seferberliği' yıkım ve felaket anlarında püskürür, ayaklanma ve dayanışmanın açıklığı önceden bilinmeyeni açıklar. Yoksullar yukarıdan gelen talimatlarla değil dayanışarak aşağıdan örgütlenir. Birbirlerinin evinde, sokakta, mahallede, çadır kentlerde, kent komitelerinde yoksul yoksulun derdini dinler. Yoksulun devlete karşı tanıklığı, farklı farklı mekânlarda aynı dehşetin, zulmün, acının, yalnızlığın anlatısıdır. Defne, El Alto, Gazze, Chiapas, Rojava... adı değişir ama hikâyesi aynıdır.
Resmî tarihin yazamadığı, görüldüğünde gerçek büyülü gerçekliğin yanı başında olduğunu hissettiğiniz, bir tarafta yıkılmış binalar, dağılmış eşyalar, tekinsiz sokaklar... diğer tarafta doğanın gür gücüyle direnen, direten Mıkdet'i içine alan Teselya (Defne) vadisi.
Harbiye bu vadinin içinde hikâyesiyle birlikte direniyor. Bölgede dayanışma ağlarının öz örgütlenme üzerinden kurulduğu yerel dayanışma kuvvetlerinin seyrek de olsa canlı tutulmaya çalışıldığı, mitlerin gündelik hayata lehimlendiği, güzellikten yana tavır alan Harbiyelilerin birbirine baktığı, birbirleriyle hemhal olduğu o an.
Gecikmiş siyaset gelmeden önce, halk kendi siyasetini kurmuştur bile. Talepler bellidir. Yok edilmiş hayatının, hafızasının, geçmişinin hesabını sormak... arkadaşlarının, yakınlarının, dostlarının hesabını sormak... kısa, net. Mikro/makro siyasetlere indirgenemeyecek kadar gerçek.
Devlet dışında hayat kurma çabaları, sesin sese dahil olduğu, sokağın sokakla büyüdüğü, sokağın söz aldığı o an, tarihsel bütün deneyimler rehberimiz olacak. Defne/Harbiye, o sözün tarihiyle yoğrulan açık bir deneyim örneğidir.