20 Nisan 2024 05:20

Kentlerin görünmezi çocuklar

Kapitalizmde kentlerin inşası çocukları da dışlıyor. Ekonomik koşullarla çocukların tek seçeneği olan parklara emekçi mahallelerinde sık rastlanmazken ebeveynler yaşamlarını önceleyen kentler istiyor.

Fotoğraf: Nisa Sude Demirel

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL

Kent planları, kentlerin inşası insanca yaşama ilişkin çoğu gerekliliği dışlıyor, elbette çocuklar da bu durumdan nasibini alıyor. “Sakarya’da oyun oynarken yola atlayan 4 yaşındaki çocuk, SUV tipi aracın çarpmasıyla yaralandı”, “Antep’te evlerinin önünde oyun oynarken arabanın çarptığı Emrah Fak (3) hayatını kaybetti”, “Bursa’da sokakta saklambaç oynarken arabanın çarptığı 11 yaşındaki Y.Ö. yaralandı”, “Gümüşhane’de yol kenarında arkadaşlarıyla oynarken yola doğru koşan 10  yaşındaki çocuğa otomobil çarptı”, “Yüreğir ilçesinde refüjde arkadaşıyla şakalaşan 15 yaşındaki Ammar el-Müheymid, minibüsün çarpmasıyla hayatını kaybetti”, “Bucak’ta 3 yaşındaki Rabia oyun oynarken sondaj kuyusuna düştü”... Tüm bu haberler yalnızca 2024 senesine ait. Emekçi mahallelerini kutu gibi evlerden ibaret kılan, sosyal konut niteliğinden her geçen gün biraz daha uzaklaştıran rant odaklı politikalar kentin her bir karışını daha tehlikeli kılıyor. Ekonomik koşullar, temel ihtiyaçların ulaşılmazlığı ise bu tehlikeye mecbur bırakıyor. Durumun sonuçları raporlara da yansıyor: FİSA Çocuk Hakları Merkezinin verilerine göre 2022’de kentsel ve kırsal açık alanda yaşanan olaylar sonucu 150 çocuk hayatını kaybetti.

"MAHALLEMİZDE NE PARK NE KREŞ VAR"

Yeşil alanlardan toplu taşımaya kadar çocuklar için de ebeveynler için de günün her saatinde yaşanan zorlukları görmek mümkün. Çocuklarını parka götüren ailelerle tüm bunları konuşmak için metrobüse bindikten sonra karmaşa başlıyor. İş çıkışı saati nedeniyle normalden de kalabalık metrobüste koltuklara oturamayan çocuklar ebeveynlerine tutunmaya çalışıyor, her dur-kalkta kalabalığın izin verdiği ölçüde savruluyor. Her gün karşılaşılan bu manzaranın ardından Okmeydanı metrobüs durağının hemen yanında, yakın zamanda yeniden bir kent planlaması yapılmak üzere kentsel dönüşüme girmiş bir semtin en büyük parkına ulaşıyoruz. Ancak bu planlamanın getirdiği ‘yeniliklerin’ neyi öncelediğini de konuştuğumuz ebeveynler anlatıyor. 
Mehmet’le 7 yaşındaki çocuğunu salıncakta sallarken konuşuyoruz. Çocuğunda otizm görüldüğünü ve çocuğuyla özel olarak ilgilenilmesi gerektiği için 3 aydır çalışmadığını anlatıyor. Evinin yakınında küçük de olsa bir park daha olduğunu ancak “Hiç tekin olmadığı için” çocuğunu götürmediği gibi kendisinin de gitmediğini anlatıyor. İkamet ettiği Mahmut Şevket Paşa Mahallesi’ne uzun süre park vadedildiğini ancak yapılmadığını anlatan Mehmet, “Ne kreş ne park... Hiçbir şey yok” diyor. Çocuğuyla toplu taşıma kullanırken zorluk yaşayıp yaşamadığını sorduğumuzda, “Her ebeveyn gibi yaşıyoruz elbette. İşe gitmediğim için en azından bineceğimiz saati kısmen seçebiliyoruz ama çoğu zaman dolu oluyor tabii. Elini tutuyorum sıkı sıkı kalabalık olduğu zaman” diye cevap veriyor. 

"İMKANLAR SEMTTEN SEMTE DEĞİŞİYOR"

Konuşurken kendisinin sokakta büyüdüğünü anlatan Mehmet, “Ama çocuğumu öyle büyütemem. Hem güvensiz hem de bir sürü şey duyuyoruz. Araba çarpandan kaybolana...” diyor. Bulunan her boş araziye ya rezidans ya alışveriş merkezi dikildiğinden yakınıyor Mehmet: “Bunların içinde oyun parkları var mesela. Saati 140 lira, benim sadece eşim çalışıyor nasıl ödeyelim? Çocuklarımızı götürebileceğimiz böyle ücretsiz yerler olsa mesela, oturamadığımız rezidanslar yerine bunlar olsa!” Sonra her şeyi ekonomiye bağladığını söyleyip gülüyor. 

Bu söylediklerinin ardından kendisine her semtte durumun aynı olup olmadığını soruyoruz, kesinlikle öyle olmadığını söylüyor. 3 ay öncesine kadar bir süre kuryelik yaptığını anlatan Mehmet, “Mesela kuryelik yaparken görüyordum. Çengelköy’de, Beykoz’da böyle değil. Oralarda betonlaşma bizimki gibi olmamış. Ama baksan Güneşli, Esenyurt, Bağcılar, Küçükçekmece harabe!” diyor.

"TEK SEÇENEK PARKLAR ÇÜNKÜ BEDAVA!"

Konuşurken Mehmet ailelerin çocuklarını telefona, tablete bıraktıklarından şikayet ederken bunlara alternatif aramaya başlıyoruz. Gidecek güvenli park olmadığını, oyun alanlarına erişemediğini, ücretsiz olanlarına ulaşmak için ise araç gerektiğini söyleyen Mehmet’e taleplerini soruyoruz. Mehmet çocuğunu ramazanda İBB’nin etkinliğine götürdüğünü anlatıyor: “Çocuğumun da benim de çok hoşumuza gitti. Sadece ramazanda olmak zorunda değil, böyle şeyler yapsalar. Çocuklara aktiviteler, tiyatro filan olsa aslında...”
Sedat da 4 ve 7 yaşındaki iki çocuğunu parka getirmiş. 15 senedir Okmeydanı’da yaşadığını söyleyen Sedat, özellikle çocuklarının vakit geçirebileceği parkların yetersiz olduğunu ifade ediyor. Durumun sebebini yanlış kentleşmeye, yapılaşma hırsına bağlayan Sedat şöyle diyor: “Bu parklardan başka bir seçenekleri de yok çocukların. Mesela geçen sene çocukları hayvanat bahçesine götürmüştük halen aklımda, çünkü çok pahalıydı. Ateş pahası olduğu için hareket edemiyoruz, maliyetten dolayı da bir yere gidemiyoruz. Burası bedava olduğu için bir buraya gelebiliyoruz!” 
 

 

ÖNCEKİ HABER

Yerlikaya, Diyarbakır ve Mardin belediyelerine müfettiş görevlendirdi, belediyeler iddiaları reddetti

SONRAKİ HABER

Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesinde bozuk yemekten 71 kişi zehirlendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa