İSİG’den çağrı: Çocuk işçiliğe karşı 1 Mayıs’a
Çocuk işçiliğe ve güvencesiz çalışma koşullarına karşı basın açıklaması düzenleyen İSİG, “Çocuk işçi cinayetlerinin olmadığı günler için 1 Mayıs’a çağırıyoruz” dedi.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
İşçi Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde, çocuk işçiliğine, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına ve iş cinayetlerine son demek için Kadıköy Süreyya Operası önünde eylem gerçekleştirdi. Açıklamaya, Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) Genel Başkanı Neslihan Acar, Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ve çok sayıda Sivil Toplum Örgütü (STÖ) katıldı.
“Çocuk işçiliğine, gençlerin güvencesiz çalıştırılmasına, iş cinayetlerine hayır” yazılı pankartının taşınan açıklamada, “Sermayeye değil eğitime bütçe”, “MESEM’de vahşete, sömürüye son” yazılı dövizler taşınırken, sık sık “Güvenceli gelecek istiyoruz”, “Katil MESEM işbirlikçi AKP” sloganları atıldı.
“EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ İÇİN YAŞASIN 1 MAYIS”
Ardından söz alan Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Sekreteri Bektaş Durmaz, Türkiye'nin yolsuzlukta birinci olduğunu belirtti. Durmaz, “Saray rejimi çocuklara ÇEDES altında din istismarı ya da MESEN adı altında emek sömürüsünü dayatmakta. Eğitime ve okula ayrılan bütçe azalırken cemaatlere kaynaklar aktarılmakta. Eşitlik, özgürlük ve barış için yaşasın 1 Mayıs. Çocuk işçi cinayetlerinin olmadığı günler için 1 Mayıs'a çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
“KÖTÜ ŞARTLARDA ÇALIŞMAK SAĞLIKSIZLIK NEDENİDİR”
İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Oruç, MESEM denen sistemin çocukların ve gençlerin patronlara ve sermayeye ucuz iç gücü olarak sömürülmesine aracılık ettiğini söyledi. "Bu çocuklar ve gençler yasal olmamasına rağmen uzun saatler çalıştırılıyor, fazla mesai yaptırılıyor ve vardiya sistemine dahil ediliyor. Bu çalışma düzeninde çocuklar yeterli mola ve izin haklarından yoksul şekilde, kötü şartlarda çalışmaya zorlanıyor" diyen Oruç, güvencesiz, kötü şartlarda düşük ücretlerle çalışmanın sağlıksızlık nedeni olduğunu söyledi.
“SÖMÜRÜLEN BİNLERCE ÇOCUĞUN VEBALİ SENİN OMUZLARINDA”
Emek Partisi Milletvekili İskender Bayhan ise şunları söyledi: "Sadece buradan burjuvazinin saraydaki yenik, yorgun, yıkılmış siyasetçilerinin başında gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iki cümle söylemek istiyorum; az önce burada isimleri okunan 18 çocuk işçinin vebali senin omuzlarındadır. Bu ülkede yüz binlerce çocuk işçinin MESEM'lerde sömürülmesinin vebali senin omuzlarındadır. Sen büyük sermayenin su katılmamış, en rafine temsilcilerinden birisin. Ve bu ülkenin işçileri, emekçileri senden bunun hesabını soracak. Biz de onlarla birlikte bu hesabın sorulması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Onun için bir kez daha 18 yaşın altındaki çocuk emeğinin ücretli emek olarak kullanılmasının yasaklanması gerektiğini, MESEM projesinin iptal edilip, Türkiye'de MESEM için ayrılmış olan kaynağın kaliteli, nitelikli bir meslek eğitimi için harcanmak üzere kullanılması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz."
“10 YILDA 925 ÇOCUK İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ”
Açıklamayı yapan Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) üyesi Nimet Erben, iktidarın, çocuk işçilerin ölümünü görmezden geldiğine dikkati çekti. Erben, “AKP'nin hükümet olup ilerleyen yıllarda hızla devletin merkezinde yer alışının 22’inci yılındayız. Bu dönemde hayata geçirilen tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikalar her geçen gün daha fazla çocuğun içleşmesini beraberinde getirdi. Diğer yandan ise sanki ‘çocuk işçilik’ yokmuş gibi bir hava verilerek bu sorun görünmez kılınmaya çalışıldı. Ancak çocuk işçilik gerçeğini örtemezsiniz. Son 10 yılda en az 689 çocuk, daha evvel devletin eksik tuttuğu verileri de eklediğimizde de AKP’li yıllarda en az 925 çocuk işçi hayatını kaybetti” dedi.
Çocukların Türkiye’de sistematik olarak kapitalizmin kölesi olmaya zorlandıklarını ifade eden Erben, “Türkiye kapitalizminin daha ilköğretim çağındayken bile acımasız üretim çarklarına soktuğu oyun alanlarından koparılan çocukluğunu, gençliğini ve sağlığını işyerlerinde bırakan bu ülkenin geleceğidir. Kesinlikle geçici bir olgu değil bilinçli sistematik bir ucuz emek sömürüsüdür” diye konuştu.
“MESEM İPTAL EDİLSİN”
MESEM uygulamasının çocukların sağlığına büyük zarar verdiğini dile getiren Erben, “Bu öğrencilerin yaklaşık 300 bini ise 18 yaş altı çocuklardan oluşuyor. Yani çocuk işçilik ‘bir gün okulda dört gün iş yerinde eğitim alma’ uygulamasıyla meşrulaştırılıyor. Tabi bu uygulamanın kökenlerinde 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesi ile hayata geçirilen neoliberal politikalar, 1990'lı yıllardan itibaren eğitimin metalaştırılması ve sanayi ve eğitim işbirliği politikaları, 2006 yılında MEB-Koç Holding işbirliği ile ‘Meslek lisesi memleket meselesidir’ şiarıyla öğrencilerin sanayi için ara eleman olarak yetiştirilmeye başlanması gibi adımlar bulunmaktadır. MESEM ile sermayeye ucuz emek sağlanırken çocuklarımız sağlıklarını ve gençliklerini işyerlerinde bırakmaktadır” ifadelerini kullandı.
“ÖRGÜTLENMEK, MÜCADELE ETMEK GEREKİYOR”
Kapitalist sisteme karşı örgütlü mücadelenin örülmesi gerektiğini vurgulayan Erben, “Türkiye sanayisinin dünya pazarlarında, özellikle AB pazarında, var olmasının yegâne yolu ucuz iş gücü ihracıdır. Bu noktada çocuk işçilik elzemdir. Çocuk işçiliğin ancak üretenlerin yönetime gelmesi durumunda önlenebileceğinin bilinciyle hareket etmek gerekiyor. Ancak bunları sistem içinde tek başına ifade etmek bir anlam getirmiyor. Örgütlenmek, mücadele etmek ve direnmek gerekiyor” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)