24 Nisan 2024 07:38

Bahar Şenliği Eylemleri: Round 2

Yapılan planlar ile geniş kesimler şenlik eyleminin sadece bir “katılımcısı” olmaktan çıkıp “örgütleyicisi, karar vericisi” olabildi. Bu da takibi, ısrarı da beraberinde getirdi.

Bahar Şenliği Eylemleri: Round 2

Fotoğraf: Evrensel

İrem Hazal KELLECİ

ODTÜ

Uluslararası Bahar Şenliği yeniden bir direniş gündemi olarak ODTÜ tarihine geçiyor. Bir önceki Genç Hayat sayısında sürece dair detaylı bir aktarıma yer vermiştik. Aradan geçen iki haftada, binlerce öğrenci rektörlük kapısına dayandı ve Rektörlük ile görüşmek istediler. Kapıda bekleyen binlerce öğrenciyi geri çeviren Rektörlüğün karşısında “Şenliği alana kadar buradayız!” diyen öğrenciler Genç Hayat’ın bu sayısının çıktığı gün de “Round 2” direnişi ile yeniden 15.30’da Rektörlük önünde buluşacaklar.

ODTÜ öğrencileri Bahar Şenliği için mücadele ederken, Ankara Üniversitesi öğrencileri dekanlığın İnek Bayramı’na yönelik yasakçı tutumuna karşı, Hacettepe Üniversitesi öğrencileri üniversitenin bir organizasyon şirketine kiraya açılmasının karşısında açıklamalar yapıyor. 1 Mayıs’a giderken üniversitelerdeki antidemokratik uygulamaların karşısında öğrenciler yan yana geliyor, tepeden inme kararların karşısında öğrenciler kendi sözlerinde ısrar ediyor.

KARAR VERİCİ KİM?

Üniversiteler uzun süredir rektör atamaları, YÖK düzenlemeleri vb. baskılar ile bir kuşatma altında. Boğaziçi’nde üniversite bileşenlerini tanımadan alınan fakülte açılma kararı, Yıldız Teknik’te atanmış rektörün ilk icraatının CİTÖK’ün kapatılması olması, ODTÜ’de “bir kişi daha eksilmeyeceğiz!” diyen öğrencilere onlarca soruşturma açılması, rektörlük önünde eylem yasağı, yurt yönetmelikleri ile öğrencilerin her türlü ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkının baskılanması bu kuşatmanın adımlarına birkaç örnek.

Üstüne üstlük atanmış rektörlerin hepsinin ortak bir politikası olarak toplulukların özgür üretimlerine çok yönlü bir saldırısı süregeliyor. Topluluk üretimlerinin gerçekleşebilmesi için gerekli olan bütçe desteği her geçen gün azalıyor. Etkinliklerinin önüne sürekli bürokratik engeller çıkartılıyor ya da sansürleniyor. 8. Medya Günlerinde Hayri Demir’e izin verilmemesi, AFT’nin sergisinin sansürlenmesi, Ankara Üniversitesi’nde İnek Bayramı’na yönelik yasakçı kararlar ve Bahar Şenliğinin yıllardır her türlü bahane ile engellenmeye çalışılması bunların sadece birkaç örneği. Öğrencilerin kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda üretimlerini gerçekleştirdikleri topluluklar, birbirleriyle paylaşımda bulundukları tüm alanlar antidemokratik uygulamalar ile dağıtılmaya çalışılıyor.

Bu dağıtma çabasının asıl sebebinin bu tür alanların örgütlülükleri sebebiyle kendi sözlerini söyleyebilmesidir. Rektörlük tarafından alınan bir kararın meşruiyeti, öğrenciler kendi kararını alıp onda diretince sarsılıyor. Atandığı, antidemokratik uygulamaları, baskı ve yasakları bu şekilde teşhir oluyor.  Örneğin tepeden atanan rektör “bahar şenliğini yapmayacağız” derken öğrenciler “kararı atanmışlar değil bileşenler verir” diyerek binlerce kişi rektörlüğün kapısına dayanıyor. Bu süreci de kendi karar mekanizmalarını işleterek; topluluk toplantıları, forumlar düzenleyerek veriyor. Çünkü bizi bütün karar mekanizmalarından dışlayan iktidara rağmen hala topluluklar, temsilcilikler ve forumlar kendi karar mekanizmalarımızı oluşturuyor. Baskı ve yasakların toplulukları ve ÖTK’ları hedef almasının sebebi de karar verici kim olacak meselesine yönelik bir hedef olarak karşımıza çıkıyor.

ÖNCEDEN NASIL KAZANILDI, BİZ NASIL KAZANABİLİRİZ?

ODTÜ’de gerçekleşen eylemi büyüten en büyük yanlardan biri de bu karar mekanizmasının okulun geniş kesimlerini kucaklayabilen bir yapıya kazanması oldu. Tüm okulda çeşitli özgünlüklerle farklılaşan ve zenginleşen mücadele alanları yaratıldı. Topluluklar toplantılar aldı, bölümlerde forumlar gerçekleştirildi. Her yerde öğrenciler çeşit çeşit eylem çağrıları örgütledi. Forum alan fakülteler; bölüm akademisyenleri, bölüm toplulukları gibi yerel unsurları da sürece dahil etti. Yapılan planlar ile geniş kesimler şenlik eyleminin sadece bir “katılımcısı” olmaktan çıkıp “örgütleyicisi, karar vericisi” olabildi. Bu da sadece katılımı değil takibi, ısrarı da beraberinde getirdi. Hızlıca genişleyen ve rektörün “yasağına” rağmen binleri buluşturan eylem bu şekilde oluştu.

Bu süreç ODTÜ öğrencilerinin 2019 yılında Bahar Şenliğini geri kazandıran eylem deneyimine de dayanıyor. 2019’da şenliğin iptal edilmesinin ardından bölümlerde var olan 1 Mayıs komiteleri hızlıca şenlik komitelerine dönüştürülmüştü. Bu şenlik komitelerinde de “Olanak yoksa biz varız!” sloganı etrafında her imkanını seferber eden öğrenci kitleleri buluşmuş ve bu şekilde sanatçıları da akademisyenleri de “biz varız” sloganın öznesi haline getirebilmişti. Rektörlüğe geri adım attıran da bu iddiayla hareket eden binleri görebilmek olmuştu. Bugün de eylemlerin nasıl değiştirici olabileceği, güç dengesini neyin değiştirebileceğini değerlendirirken bu deneyime daha çok yaslamak gerekiyor. Bunun sonucunda da yaratıcı, güçlendirici eylem formatları örülmesi şenliğin geri kazanılmasında önemli bir tamamlayıcı oluyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et