Öğrencilerin ihtiyaçları sermaye sahiplerine pay edilemez!
Savaşın vicdani yükünü hafifletmek için milli duygular sömürülmekte ve savunma sanayinin dünyanın her yerinde gerekli bir sektör olduğu yalanı ortaya atılmaktadır.
Beren ANLAŞ
Cihan SÖNMEZ
Yıldız Teknik Üniversitesi
Son zamanlarda birçok üniversitede “sanayi-devlet-üniversite” üçlemesiyle faal gösteren Teknoparkların üniversite yöneticileri tarafından öğrencilere “büyük olanak” olarak aktarıldığını gözlemliyoruz. Lanse edilenin aksine bu Teknopark veya diğer adıyla Teknokentler öğrencilerin değil Teknoparklarda yer edinen büyük şirketlerin lehine işlemektedir. Teknokentler aracılığıyla üniversitelerin bilgi ve teorik birimlerine ortak olarak öğrencilerin emeklerini gasp eden sermayedarlar devletin bu döngüye sağladığı geniş olanaklar sayesinde devasa kârlar sağlamaktadır. Öyle ki burada haksız kâr güdenler sadece büyük şirketler olmakla kalmamış zaman zaman üniversite yöneticileri de bu sömürü sisteminin bir çarkı haline gelmişlerdir. 2021 yılında iddia edilen bir bilgiye göre eski YTÜ rektörü Bahri Şahin’in Teknoparktan 19 bin lira “huzur maaşı” aldığı ortaya çıkmıştır. Bununla kalmayıp okulun tahsis ettiği aracı kullanmaya devam edip aynı zamanda rektörlük lojmanlarında kaldığı öne sürüldü.Öğrenciler için eğitim yuvası olması gereken üniversiteler patronların ve büyük şirketlerin kar alanı haline gelemez! Bugün dahi YTÜ öğrencileri laboratuvarlarda ekipman yetersizliği, nitelikli yemek gibi sıkıntılarla boğuşurken okul bütçesi öğrencilerin ihtiyaçları yerine sermaye sahiplerine pay edilemez! Eğitimin niteliğinden ödün verilemez!
SAVAŞ İÇİN MİLLİ DUYGULAR SÖMÜRÜLMEKTE
Üniversite gündemindeki bir başka konuysa “savaş-savunma-silah” üçlemesidir. Yakın zamanda pek çok okulda gerçekleştirilen savunma sanayi zirveleri bize gösterdi ki bu alan öğrenciler arasında gittikçe yaygınlaşmakta ve üniversitelere gelen şirketlerin PR ekipleri tarafından öğrencilere kazançlı bir sektör ve milli güvenlik unsuru olarak tanıtılmaktadır.Bizde YTÜ öğrencileri olarak taleplerimiz etrafında birleşmek, bu sömürü sistemine bir dur demek için 1 Mayıs’ta alanlarda haklarımızı haykıracağız!