Adıyaman’ın depremi, şehrin dünü ve bugünü
Adıyaman’daki 115 bin 67 binadan 33 bin 112’si yıkılmış veya ağır hasar almıştır. Elbette bunun tek bir sebebi yoktu ancak yıkımın bu kadar çok olması doğru bir planlama ile önlenebilirdi.

Fotoğraf: DHA
Tuncay KAYA
İnşaat Mühendisleri Odası Adıyaman Temsilcisi
6 Şubat depremleri sonrasında Adıyaman, Hatay’dan sonra depremden en çok etkilenen 2. ildi. Adıyaman’daki 115 bin 67 binadan 33 bin 112’si yıkılmış veya ağır hasar almıştır. Bu çok ciddi bir sayı. Adıyaman’ın 3’te biri yıkılmış diyebiliriz. Elbette bunun tek bir sebebi yoktu, ancak yıkımın bu kadar çok olması doğru bir planlama ile önlenebilirdi.
Yıkımlara gelinen süreçler doğru irdelenirse bir zincirin halkalarından oluşan zincirleme hatalar görülecektir. Her büyük depremde olduğu gibi bu depremlerde de yaşanan yıkımın teknik nedenlerini 6 ana başlıkta sıralayabiliriz. Birincisi zayıf zemin koşulları, ikincisi malzeme zafiyetleri, üçüncüsü konstrüktif zafiyetler, dördüncüsü yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar, beşincisi sonradan yapılan bilinçsiz tadilat ve müdahaleler, altıncısı ise yıpranmışlık ve bakımsızlıktır. Bu sebeplerin birden fazlasının bir araya gelmesi hasar ve yıkım oranlarını artırmaktadır.
KAYNAKLARIN DOĞRU VE YERİNDE KULLANIMI İÇİN ÖNLEM ALINMALI
6 Şubat depremleri, bugüne dek yaşadığımız pek çok büyük depreme karşın merkezi yönetimin de yerel yönetimlerin de gereken dersleri almadığı; şehirlerimizin, binalarımızın, kurumlarımızın ve halkımızın depreme hazır olmadığı gerçeğini çok acı biçimde ortaya çıkarmıştır. Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalardır. Yani siyasi kadroların ihtiyaç duyduğu ve kendi dönemlerinde yapıp bitirebilecekleri gösterişli yapılar/faaliyetler olma özelliğine sahip değildir. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalıdır.
SORUNLAR BELLİYDİ, ÇÖZÜM NOKTASINDA YETERSİZ KALINDI
6 Şubat depremleri sonrasında Adıyaman’da maalesef süreç iyi yönetilemedi. Sorunlar belliydi ancak çözüm noktasında ve uygulama noktasında yetersiz kalındı. Enkazların kaldırılmasından başlayan sorunlar ağır hasarlı binaların yıkımı ile devam etti; şehri toz bulutları kaplamışken ve enkazlardan alınan numunelerde asbest tespit edilmişken binaların yıkımı sonrası yerinde ayrıştırma yapılıp yeterince sulama yapılmaması büyük bir sorun. Uzun süre gündeme getirmemize rağmen hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Buna bağlı olarak yakın gelecekte insanları bekleyen en büyük tehlike akciğer solunumuna bağlı hastalıklardır. Bugün gelinen noktada ise ağır hasarlı binaların yıkımları henüz bitmiş değil.
Ana yollardaki ağır hasarlı binaların yıkımları yapılacağı zaman sağlıklı bir bilgilendirme yapılmadığından dolayı yolların plansızca ve sürekli olarak kapatılması ciddi trafik sorunlarına ve kazalara yol açtı.
Deprem sonrası Adıyaman’da barınmanın yanı sıra en büyük sorunlardan biri de ulaşım sorunuydu. Şehir içi yollar trafik yükünü kaldırmamaktadır.
Adıyaman’ın bir başka önemli sorunu da imar planıdır. Depremden sonraki ilk 6 aylık süreç yanlış kullanıldı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının yeni İmar planı hazırladığı söylendi, 6 ayın sonrasında Bakanlığın imar planı çalışmalarını yerel yönetime devrettiği belirtildi. Gelinen noktada eski imar planının geçerli olduğu ortaya çıktı. O süreç doğru değerlendirilmedi. Şu an bir tarafta yerinde dönüşüm ile zemin+4 kat yapılırken diğer yanda eski imardan dolayı 9 katlı binalar yapılabiliyor. Böyle olmaması gerekiyordu, İmar planının şu an hazır olup şehrin ona göre inşa edilmesi gerekiyordu.
Yerinde dönüşümde açıklanan hibe ve kredi miktarları vatandaşın evini yeniden inşa etmesi için yeterli gelmemektedir. Bu konuda da sürecin doğru yönetilemediğini düşünüyoruz.
Deprem sonrasında günah keçisi olarak ne yazık ki meslektaşlarımız inşaat mühendisleri seçilmiştir. Burada yıkımların tek sorumlusu olarak inşaat mühendislerinin gösterilmesini kabul etmiyoruz. Süreç tamamen cadı avına dönmüştür.
KENTİ DOĞRU PLANLAMAK GEREKİR
Yerel seçimler bitti; Adıyaman için uzun soluklu, doğru planlamalı çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Hata yapılma şansı maalesef yoktur, 3’te 1’i yıkılmış bir kenti doğru planlayıp buna göre inşa etmek gerekir. İmar planı mutlaka değiştirilmelidir, bunun için öncelikle mikro bölgeleme zemin etüdü çalışmaları yapılmalıdır. Çünkü İmar planındaki en önemli hususlardan biri taşıma gücü yüksek zeminlerin imara açılmasıdır. Ayrıca mevcuttaki İmar planındaki arsaların geometrisi düzgün değildir, burası çok önemli bir nokta. İmar planında oluşturduğunuz arsaların geometrisi düzgün olmayınca inşa edilen binanın da geometrisi düzgün olmuyor. Bu da yapılan statik projeler sonucunda binanızın ağırlık merkezi ile rijitlik merkezinin çakışmadığı sonucunu ortaya çıkarır. Sonuç olarak binanız şiddetli bir depremde burkulmaya maruz kalabilir. Yani binanız bir yöne doğru dönme kuvvetine maruz kalıp hasar alabilir veya yıkılabilir.
BÖLGE BAZLI ÇALIŞMALAR YAPILABİLİR
İmar planı yapılırken kentin bir dokusu olmalıdır. Bölge bazlı farklı çalışmalar yapılabilir, kent estetiğine dikkat edilmelidir.
Kent içerisindeki yollar genişletilmelidir, doğu-batı ve kuzey-güney yönlerinde yeni yollar açılmalıdır ve kent içi trafiği teğet geçecek çevre yolları açılmalıdır. Taşıt trafiğini ancak bu şekilde rahatlatabilirsiniz.
Her yağan yağmurda sel riski ile karşılaşmamak için doldurulan dere yatakları açılmalıdır, yağmur suyu hattı yapılmalıdır.
Yapı envanter çalışmaları yapılıp bir başka depremde hasar alabilecek veya yıkılacak binaların tespitinin yapılıp bu binaların kentsel dönüşümle yenilenmesi sağlanmalıdır.
ELEK ARALIKLARI YETERİNCE DENETLENMİYOR
Adıyaman’da beton üretimi yapan beton santrallerinin birçoğunda betonda kullanılan agrega olarak doğal dere çakılı konkasörlerde kırılmadan kullanılıp, dere kumu da yıkanmadan kullanılmaktadır. Ayrıca dezenformasyona uğrayan elek aralıkları yeterince denetlenmemektedir. Bununla ilgili denetimlerin arttırılması gerekmektedir. Yeni inşa edilecek binalarda beton ile ilgili sıkıntıların yaşanmaması gerekiyor.TMMOB, kentlerimizde var olan sorunların aşılmasını; sağlıklı, yaşanabilir ve güvenli kentsel çevrelerin üretilmesini; kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesini; kent halkının, emek ve meslek örgütlerinin demokratik katılımı ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilmesini, öncelikli ve temel gereklilik olarak görmektedir.
Bugün, kentlerimizin ve toplumun her zamankinden daha çok “toplumcu, demokratik ve halkçı bir yerel yönetim” anlayışına ihtiyacı vardır. Bu anlayış, katılımcılığın önünü açan, toplumun değişik kesimlerine karar alma, uygulama ve denetleme süreçlerinde söz hakkı tanıyan politika ve uygulamaların hayata geçirilmesidir.
KENT HALKININ SÜRECE DEMOKRATİK KATILIMI ÖNCELİKLİDİR
TMMOB, kent yaşamını ilgilendiren kamu yönetimi, merkezi ve yerel yönetim sistemlerini düzenleyen yasaların eksiklik ve yetersizliklerinden; yerel yönetim politikalarından, anlayışından; planlama, imar, kültür, turizm, kırsal alanlar, kentsel hizmetler ve çevreden söz ederken insan sağlığı, doğal çevre, insan hakları-kentli hakları, katılım, yaşanabilirlik, toplumsal barış, birlikte yaşama; engelli, hasta, çocuk, yaşlı ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı planlama; hizmetlere eşit erişim; sağlıklı çevre; insan odaklı mekanlar gibi kavramları referans almayı ve bunları ön plana çıkarmayı amaçlar.
TMMOB, kentlerimizin yönetiminde bilimin, tekniğin, hukukun ve kamu yararının esas alınması için yerel yönetimlere ilişkin politika, düşünce, uyarı ve önerilerini kamuoyuyla paylaşmaktadır.
TMMOB, her sene hemen hemen tüm illerde kent sorunları sempozyumu düzenlemektedir. Kent sorunları sempozyumlarında kentlerin asıl sorunları tartışılıp bilimsel yaklaşımlarla çözümler üretilmektedir. Belediyeler bu sempozyumların paydaşı olup buralardan çıkacak değerlendirmeleri referans almalıdır.
TMMOB’YE BAĞLI ODALAR DİKKATE ALINMALI
Bilindiği üzere inşaat mühendisliği kurucu mühendislik alanlarının başında geliyor. Toplumun can ve mal güvenliğini yakından ilgilendiren hayati bir üretim alanının, yapı üretiminin temel taşı olan inşaat mühendislerinin önemi ve gerekliliği açıktır. Nitekim İnşaat Mühendisleri Odamızın ve mesleğimizin tarihi, küllerinden doğan bir ülkenin baştan başa imarında rol oynayan, gecesini gündüzüne katarak fedakarca çalışan, geçmişimizi geleceğe taşıyanların tarihidir. Bu tarihe bakıldığında aynı zamanda görülecektir ki ortada mesleğe tutkulu bir bağlılık, kamu yararını her şeyin önünde tutma ve emeğe saygı vardır.
Mesleki etik ilkelere bağlı, mesleğin ve meslektaşların sorunlarının çözümünü asli amaç kabul eden, kamusallıktan ve toplumsal yarar ilkesinden taviz vermeyen İnşaat Mühendisleri Odası 69 yıl boyunca ayakta kalıp, yoluna gelişerek devam etmiş, meslek alanının referans kurumu haline gelmiştir.
TMMOB’ye bağlı tüm odalar, yaşadığımız afet sonrası teknik ve bilimsel birikimleri ile birlikte insan gücüne dayalı katkılar dahil olmak üzere her türlü yardıma açık olduklarını belirtmiş ve bu konuda iş birliği tekliflerini kamuoyuyla birçok kez paylaşmıştır. Bu konuda yerel yönetimler / belediyeler, İnşaat Mühendisleri Odası ve TMMOB’ye bağlı odaları dikkate almalıdır, karar alırken odaların görüşlerine göre kararlar almalıdır ve odalarımızla birlikte çalışmalar yürütmelidir.
TMMOB’nin efsane başkanlarından Teoman ÖZTÜRK’ün şu sözüyle yazıyı sonlandırmak istiyorum: “Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği; baskı, zulüm ve engelleme yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde; bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil, halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız.”
Evrensel'i Takip Et