10 Ekim Davası: Yeni delillere rağmen mahkeme davayı kapatmaya çalışıyor
10 Ekim Katliamı Davası’nda savcının yeni delillere rağmen mütalaasını açıklamasına tepki gösteren avukatlar mahkemenin davayı kapatmaya çalıştığını belirtti. Karar duruşması 26 Haziran'da görülecek.
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
10 Ekim Ankara Katliamı firari sanıklar yönünden ayrılan dosyasındaki 24'üncü duruşma Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Katliamdan önce kimliği tespit edildiği öğrenilen Yakup Şahin'in, aynı dönemde emniyet tarafından dinlendiği ortaya çıktı.
Savcılığın esas hakkında mütalaasını sunmasına tepki gösteren avukatlar, "Bu aşamada, esas hakkında karar verilecek durumda değil. Yeni deliler var, çıkmamış deliller var. Her bir talebimizin bir dayanağı var. Yargılama başından beri eksiktir ve gerçek faillerle yapılmıyor. Gerçeklere ulaşma yönünden bir yargılama borçlusunuz" diye tepki gösterdi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, EMEP Ankara İl yöneticileri, DEM Parti Urfa Milletvekili Ferit Şenyaşar; CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ve Milletvekilleri Gökçe Gökçen Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Türkan Elçi, Ayça Taşkent, Rıfat Nalbantoğlu ve Aliye Timisi Ersever ve parti yöneticileri katıldı. Davaya ana davadaki tutuklu sanıklar SEGBİS ile bağlandı.
Tanık Erol Sayanoğlu'nun duruşmada hazır bulunmaması nedeniyle bu duruşmada da dinlenilemedi.
İnsanlığa karşı suç yönünden uzman mütalaası Dr. Barış Işık'ın dinlenmesi talep edildi. Mahkemeye bir yenilik katılmayacağı gerekçesiyle talep savcı tarafından reddedildi. Mahkeme başkanı Işık'ın mütalaasını okudu. Mütalaada, "Olay örgüsü ve insanlığa karşı suçların unsurları bağlamında yapılan incelenme ışığında; Dava dosyasına konu olayda insanlığa karşı suçların bütün unsurlarıyla oluştuğu; söz konusu suça tipik bir örnek teşkil ettiği; aksi biçimde bir yorumun ulusal, uluslararası ve karşılaştırmalı hukuk düzenlemeleri ve içtihatlarına aykırı olacağı; sanıklar lehine hukuka aykırı biçimde lehe durumlara neden olacağı; firari sanıkların cezasızlığını beraberinde getirebileceği ve TCK m. 77'i, kanun koyucunun amacının aksine, hiçbir olaya uygulanamayacak kadük bir madde haline getireceği mütalaa olunur" denildi.
Savcılık esas hakkında mütalaasını sundu. Savcı, mütalaasında Erman Ekici hakkında insanlığa karşı suçtan ceza talep etmedi, anayasal düzeni ihlalden ceza istedi.
"ESKİ İDDİANAMEYLE HÜKÜM VEREMEZSİNİZ"
Duruşmada Av. Erkan Ünüvar söz aldı. Dosyaya gelen bilgi be belgelerin olduğunu ve bu nedenler esasa dair beyan sunmak durumunda olmadıklarını ifade etti. Dosyanın 8 yıldır halen delil toplama aşamasında olduğunu vurgulayan Ünüvar, "Bu aşamada, esas hakkında karar verilecek durumda değil. Yeni deliler var, çıkmamış deliller var. Savcı ısrarla eski iddianameyi esas almış. İlhami Balı'dan talimat alındı demiş. Bu mümkün değil. Yabancı birinden, Ebu Zeynep'ten talimat alınmış. Nasıl oluyorsa İlhami Balı'dan alındı diye yazıyor. Öyle ki, yargılama sürecindeki bilgi belgeler, savcılarımızı ilgilendirmemiş, okunmamış. O iddianame paramparça oldu. Aksine deliller geliyor eski iddianameye karşı. Siz de bu iddianamede mütalaa vermezsiniz, hüküm kuramazsınız. Delileri yok sayamazsınız" dedi.
"POLİS TAKİBİ DEMEK POLİS GÖZETİMİNDE YAPILDIĞI ANLAMINA GELİYOR"
Ünüvar, yeni bilgi ve belgelere ilişkin konuşmasına devam etti. Önceki celsede Yakup Şahin ile ilgili Gaziantep emniyetine yaptıkları suç duyurusunu hatırlatan Ünüvar. "İhbar dosyası var. İhbar dosyasına ilişkin bilgi sorulmasını istemiştik ama reddedilmişti. Biz sonrasında o dosyanın örneğini aldık. Dosyaya bakıldığında, 10 Ekim Katliamı'ndan önce bomba malzemesi aldığını Nizip Emniyeti tespit etmişti. Gaziantep emniyeti bir şey yapmadı demiştik. Ama yapmış. Gaziantep Emniyeti Yakup Şahin'e ilişkin iletişime müdahale tedbir kararı veriyor. Bu karar veriliyor ama bunun dışında bir şey yapmıyor. Yakup Şahin'e iletişime müdahale kararını bugüne kadar ögrenememiştik. Bunun anlamı şudur: Yakup Şahin polisin teknik takibine alınmıştır ve bu gerçek gizlenmiştir. Savcılar, emniyet, yargı tarafından gizlenmiştir hatta siyasiler tarafından gizlenmiştir. Polis takibinde olması demek esasında polis gözetimi altında yapıldığı anlamına gelir. Bu gerçek o zaman ortaya konulsaydı kamu görevlileri ve devletin sorumluluğu da tartışılacaktı. Gizleyerek, karartarak suç işlemişlerdir. 10 gün boyunca elini kolunu sallayarak katliam hazırlığı yapmasına göz yummuşsunuz" dedi.
"TALEPLERİMİZİ KABUL EDİN"
Ünüvar şöyle devam etti: "Dönemin başbakanı ‘biz canlı bombalara müdahale etmiyoruz’ demişti, gerçekten böyle olmuş. Bunu delille ortaya koyuyoruz. Katliamın yapılması beklenmiş. Karartma pratiği de devam ediyor. Artık taleplerimizi reddetmeyin. Her bir talebimizin bir dayanağı var. Bu talepler laf olsun diye istenmiyor. 8 yıl sonra gelip karşımıza çıkıyor. Bu katliamın aydınlatılması için bu taleplerimizi kabul edilmesi gerekiyor."
"MAHKEMEYE YOK DENEN BİLGİ MÜFETTİŞE VERİLMİŞ"
Müfettiş raporunda Gaziantep Emniyetinin bazı şüpheliler açısından çeşitli illerde iletişime müdahale tedbir kararı olduğu ve bunların uygulandığı bilgisinin olduğunu anlatan Ünüvar, "O zaman müdahale tespit dosyası talebimizi mahkemeniz reddetmişti. 2022'de yine bu kararları istemiştik. Haziran 2022'de Gaziantep Emniyeti TEM şube arasındaki yazışmada ‘Yakup Şahin'e uygulanan herhangi bir iletişim tedbiri bulunmamaktadır’ diyor. Emniyet ısrarla ‘tedbir kararı yok’ diyor. Yine Gaziantep emniyeti müfettiş talep edince mahkemenize verilmeyen bilgiyi veriyor. Başka bir kurum olsa diyeceğiz ki bilgileri yok veremediler diyeceğiz. Yalan beyanda bulunuyor açıkça. Bunun hakkında da suç duyurusunda bulunmasını talep ediyoruz. 3 kişi var bu teknik takipler sürdüğü. Bu 3 kişinin artık kimlerin olduğunu bildirilmesi için emniyete müzakere yazılmasını talep ediyoruz" dedi.
Emniyet ve savcılığın katliam sonrasında yapılan incelemede istihbarat bilgilerini kullandığını söyleyen Ünüvar, "O dönemde Yakup Şahin'in telefonu biliniyor. Halil İbrahim Durgun'un da biliniyor. 3 kişiden biri de o çıkacak. Bu iki tutanağa bakıldığında bile istihbarata raporu kullanıldığı görülüyor ama biz bu raporları görmüyoruz. Muhtemelen başka bilgiler de var. Bir gerçekte şu: Açık açık katliam delilleri savcılık ve emniyet tarafından gizlenmiştir. Katliamdan önce tespit edildiler ama işlem yapılmadı. Yargılama başından beri eksiktir ve gerçek faillerle yapılmıyor. Gerçeklere ulaşma yönünden bir yargılama borçlusunuz. Bunları böyle kapatırız diyemezsiniz. Tüm sanıklar hakkındaki bugüne kadarki tüm istihbaratın bu dosyaya gelmesi lazım. Bu taleplerin dikkate alınması lazım. Devlet de kamu görevlisi de suçluysa onlar da cezalarını çekecekler" dedi.
"İNSANLIĞA KARŞI SUÇTAN BERAAT VEREN İLK MAHKEME Mİ OLACAKSINIZ?"
Avukat Senem Doğanoğlu, "Tavırlarınızdan hemen davayı bitirmeye ilişkin yaklaşımınızı görüyorduk. 6 Ağustos'ta İnsanlığa Karşı Suçtan iddianame hazırlandı ve Erman Ekici bu suçtan tutuklandı fakat bugün mütalaada 'Anayasal Düzeni İhlal'den ceza isteniliyor" dedi.
ATK'nin raporunun beraata ilişkin kullanılması kabul edilebilir olmadığını söyleyen Doğanoğlu, "Talip Yıldırım ve Merve Can raporuyla bugün beraat istenilmesi anlaşılabilir değil. Merve Can 10 Ekim'den yaralandı ve Talip Yıldırım'da burada yaralandığını beyan ediyor ama Gar Katliamın'da yaralanıp yaralanmadığı anlaşılmıyor denilerek bugün ikisi için de beraat isteniliyor. İnsanlığa Karşı Suç ile ilgili tek bir beyan yer almıyor okuduğunuz mütalaada. Siz bugün beraat verirseniz 'Anayasal Düzeni İhlal' suçundan da veremezsiniz. Bu aşamada, İnsanlığa Karşı Suçtan ilk iddianame hazırlanan bu davada beraat veren heyet olarak mı geçeceksiniz tarihe yoksa 10 Ekim Gar Katliamında 'İnsanlığa Karşı İşlenen Suç'tan ceza veren ilk heyet olarak mı tarihe geçeceksiniz sorumuz budur" dedi.
"NEDEN İLHAMI BALI'YI BULMAK ISTEMIYOR MAHKEMENIZ?"
Söz alan Avukat İlke Işık, "Bu noktaya geleceğini görüyorduk davanın ama bizim taleplerimiz var. Türkiye'nin en büyük katliamından bahsediyoruz. Tüm sorumlulara, ilgili kuşkuya yer vermeden aydınlanmadığı sürece adalete denk düşecek bir sonuç olmayacağını söylemek isteriz. Firari sanıklar var ve bir kısmına dair bilgi sahibi değiliz. Biz anlamıyoruz, firari sanıklarla ilgilenmiyorsunuz. Araştırma, akıbet sorma tutanakları geliyor. Hasan Hüseyin Uğur'un araştırma tutanaklarında eşini bulmuşlar. Bedihe Uğur ‘Eşimle birlikte Suriye'ye gittim, geri döndüm’ demiş. Tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Ömer Deniz Dündar'la ilgili de bir bilgi var. IŞİD'in çok önemli bir yöneticisi olduğu ortada. Geçen yıl KAP sonucu adres değişikliği yaptığını gönderiyor emniyet. Kim yaptı bu değişikliği? Biz ilk kez sizin heyetinizde şunu gördük. Bize dosya sunmuyorsunuz. Mehmet Baraç hakkında gelen dosyayı bize göstermediniz, geri gönderdiniz. Dosyanın sanığıyla ilgili bilgiyi bizden gizliyorusunuz" dedi
Firari sanıklarla ilgili delil bulmanın mahkemenin sorumluluğu olduğunu söyleyen Işık, " İŞID’liler kol geziyor. Saldırılara devam ediyor. Bu sanıkların bir kısmına ilişkin kamp isimleri geldi. Kampları ısrarla araştırmıyorsunuz. Neden İlhamı Balı'yı bulmak istemiyor mahkemeniz? En başından beri polis memurları basit araştırmalar yapıyor. İstihbarat kayıtlarını istiyoruz, yapmıyorsunuz. Neden yapmıyorsunuz? Neden bir çaba göstermiyorsunuz? Bu katliam gerçeklerini öğrenmek istiyor insanlar. Siz suç durusunda bulunmadığınız için Gaziantep Emniyetine karşı suç duyurusunda bulunduk" ifadelerini kullandı.
"ÖLENE KADAR ELİMİZ KATİLLERİN VE CEZA VERMEYENLERİN YAKASINDA OLACAK"
Müşteki Zöhre Tedik, savcının mütalaa vermesine tepki göstererek, "Ben oğlumu kaybettim. Gerçekler hala ortadayken 8 yıldır yüreğimiz acıyor. Avukatlarımız size anlatıyor. Vicdan vicdan... Bizim ölene kadar elimiz katillerin yakasında olacak bunu böyle bilin. Ceza vermeyenlerin de yakasında olacak elimiz” diye konuştu.
"ADALET ARAMAKTAN BIKMADIK AMA BULAMIYORUZ"
Müşteki Elif Özdemir ise "Bizi öldürdüler. ‘Bu işi çözün’ diye size müracaat ettik. Biz adaleti aramaktan bıkmadık ama bulamıyoruz da. Burada görevini yerine getirmeyen bir heyet var. Bu işin aslını öğrenmek istiyoruz. Hiçbirimiz bundan mutlu değiliz. Biz gereken cevabı bulamadık. Üstünüze makam tanımıyorsunuz ama bir bilgi de öğrenmiyorsunuz" diye tepki gösterdi.
Savcı mütalaasına karşı sanıklara söz verildi.
Sanık Resul Demir, "Çok eksik iddianame. Yeni gelen delilleri söyledi avukatlar da. Karşı tarafta olmasına rağmen katılıyorum onlara. Suçlu suçsuz ayrımı yapmadan gerçek failleri getirip yargılamadığınız sürece iki tarafa da ihanet etmiş oluyorsunuz. Onların katili olmayan kişileri çıkartınız karşılarına. Ben suçum yok, katilliğim yok" dedi.
Sanıklar Erman Ekici ve Halil Alçay, mütalaa hakkında ek süre isterken Yakup Şahin'in dinlenmesini talep etti.
KARAR DURUŞMASI 26 HAZİRAN'DA GÖRÜLECEK
Beyanlardan sonra mahkeme ara kararını açıkladı. Kararda, gelecek celseye kadar mütalaaya ilişkin savunmalarını yapmak üzere sanık ve avukatlara süre verilmesine, avukatların bütün taleplerin reddine, sanıkların tutukluluğuna devam edilmesine karar verildi. Karar duruşması 26 Haziran saat 10.00'a ertelendi.
"İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ SUÇU İÇERMEYEN MÜTALAAYI KABUL ETMİYORUZ"
Duruşmanın ardından aileler ve avukatlar açıklama yaptı.
Aliler adına konuşan 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Coşgun, mütalaayı kabul etmediklerini belirterek; "Bütün taleplerimizin reddedildiği, dosyaya kazandırılan onca delilden sonra bile artık dosyanın bir an önce kapatılmaya çalışıldığı bir süreç yaşıyoruz. Biz bu mütalaayı kabul etmiyoruz. Bu aşamada asla kabul etmiyoruz. Çünkü daha hiçbir sorunun cevabı açıklanmadı. Bu gerçek adalet olamaz. Gerçek adalet gelinceye kadar bu dava, bu talepler, bu mücadele devam edecek" dedi.
Avukat İlke Işık ise 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu belirterek; “Barış için miting düzenleyen, yan yana gelenlere yapılmış bir katliamdır. İnsanlığa karşı işlenmiş suçtan yapılan tek yargılamadır. Mütalaa bugün bunu yok saydı. Bunu içermeyen mütalaayı kabul etmiyoruz. 2016'dan beri bu yargılamalar devam ediliyor. Bugün katliamdan üç gün önce bu katliamın en önemli sanıklarından birinin dinlendiğini söyledik. 7 Ekim'de Yakub Şahin'i dinleyen bir Gaziantep Emniyeti var. Ve yakalamadılar. Bu adam bombaları buraya getirdi. Neden işlem yapmadınız? Yunus Durmaz'ı neden yakalamadınız? Neden bu katliamı engellemediniz? Bu katliam önlenebilecekken önlenmemiş bir katliamdir. Devletin sorumluluğu çok açık. Biz her birini yargılamak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bütün kamuoyunu 26 Haziran'da yapılacak duruşmaya çağırıyoruz. İnsanlığa karşı suç yargılamasına gelin hep birlikte sahip çıkalım" dedi.
10 EKİM DAVASI AVUKAT KOMİSYONU: BU ACELEYİ DE İNKARI DA KABUL ETMİYORUZ!
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu dava ile ilgili yaptığı açıklamada, savcınının alelacele verdiği mütalaaya tepki göstererek yargılamanın ilk gününden bu yana görülen yargının zırhlı tavrının, bugün verilen mütalaada da tekrar ettiğini vurguladı
10 Ekim Katliamı davasının yaklaşık 9 yıldır Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde sürdüğü ifade edilen açıklamada; “Yargılamanın ilk gününden bu yana yargının zırhlı tavrı, bugün görülen 24. celsede, alelacele sunulan esas hakkında mütalaa ile tekrar etti. Yıllar içerisinde mahkeme heyetleri değişti ancak ne yazık ki tavır değişmedi” denildi.
"MAHKEME DOSYAYI KAPATMAK GERÇEKLERİ GİZLEMEK İSTİYOR"
Mahkemenin yıllardır, dosyada adı geçen birkaç kişiye ceza vererek dosyayı kapatmak, gerçekleri gizlemek istediğinin altı çizilen açıklamada şöyle denildi; “Ancak, dosyaya gelen her yeni belge, yeni sorumluluklar ve olayları açığa çıkarıyor. Daha geçtiğimiz günlerde dava dosyasına giren bir evrak; bomba malzemelerini temin eden, kimliği tespit edilen ve buna karşın hakkında işlem yapılmayan sanık Yakub Şahin’in üstüne bir de bu süre boyunca telefonlarının dinlenildiği açığa çıkardı. Bu yeni belge, yıllardır defalarca kez tecrübe ettiğimiz gibi, bu katliamın devlet gözetiminde gerçekleştiğini gözler önüne serdi.
Ancak tam da bu sebepten, bu delillerin bir adım ötesine geçmeyi, gerçeği açığa çıkarmayı hedeflediğimiz taleplerimiz ısrarla reddedildi, görmezden gelindi; dosya bir an evvel kapatılmak istendi. Bugün de aynı karartma çabasını bir kez daha yaşadık. Taleplerimizin sunulması dahi beklenmeden, dosyada hala çok sayıda eksik varken savcıdan esas hakkında mütalaa alındı. Üstelik esas hakkında mütalaanın sunulması için dosyayı incelemeden!”
"BU ACELE VE KULAK TIKAMAYI DA MÜTALAAYI DA KABUL ETMIYORUZ"
Hatalı bilgi ve değerlendirmelerden oluşan mütalaanın aynı zamanda insanlığa karşı suçu görmezden gelme ısrarını da sürdürdüğü ifade edilen açıklamada; “10 Ekim Katliamı, Türkiye’nin en kanlı katliamı olarak anılmasının yanı sıra insanlığa karşı suça ilişkin Türkiye yargı tarihinin ilk ve tek iddianamesini içeriyor. İnsanlığa karşı suç olduğu hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olmasına karşın, yargının muhtemel tavrını gözeterek ilk günden bu yana çeşitli yönleriyle anlattık. Bugün de verilecek savcılık mütalaasından habersiz bir şekilde; ikinci kere hukuki uzman mütalaası sunarak bu katliamla insanlığa suçun işlendiğini bir kez daha mahkeme nezdinde, hukuken ispat ettik” denildi.
Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi; “Failleri de fiilleri de inkar eden, adalet talebine kulak tıkayan, sorumlulukları örterek gerçek arayışını tarihin karanlığına gömmeye gayret eden yargı tavrı, mağdurlar için katliamın devamına dönüştü. Bütün bunlara rağmen yıllardır müvekkillerimizle sabırla adalet arayışı için sürdürdüğümüz bu süreç, mahkemenin aceleci kararıyla son bulmayacak elbette. Adaletin peşinde, davamızın arkasındayız!”
SEVDA KARACA: ADALETİ AYAKLAR ALTINA ALAN ŞEYLER YAŞANIYOR
10 Ekim Katliamı davasına katılan EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca savcılığın alelacele mütalaayı okumasına tepki göstererek ; “Türkiye'nin insanlığa karşı suçtan hazırlanmış ilk iddianamesi bu dava olmasına ve suçun işlendiğine dair tek bir şüphe bulunmamasına karşın savcılık insanlığa karşı suçtan ceza istemedi” dedi.
Sevda Karaca’ paylaşımında şunları söyledi;
10 Ekim Katliamı duruşmasındayız. Adaleti ayaklar altına alan şeyler yaşanıyor.
- Bu katliamın insanlığa karşı bir suç olduğunu ortaya koymak üzere mütalaa hazırlayan uzman hukukçu Dr. Barış Işık'ı dinlemeyi reddeden mahkeme heyeti, atlaya zıplaya mütalaa metnini okudu.
- Savcılık esas hakkında mütalaa sunuyor. Esasen bunu yapabilmesi için mahkemeden dava dosyasını alarak incelemesi ve mütalaa hazırlaması gerekiyordu. Üstelik avukatların tüm duruşmalar boyunca eksik belge ve bilgilerin toplanması için talepte bulunmasına, her duruşmada yeni belgeleri kendi olanaklarıyla bulup çıkarmalarına, hatta davanın seyrini değiştirecek belgeler istihbaratın, emniyetin, adliyenin tozlu raflarında bulunmasına rağmen...
- Türkiye'nin insanlığa karşı suçtan hazırlanmış ilk iddianamesi bu dava olmasına ve suçun işlendiğine dair tek bir şüphe bulunmamasına karşın savcılık insanlığa karşı suçtan ceza istemedi.
Dosyayı alelacele kapatmaya mı çalışıyorsunuz!
10 Ekim Katliamı mağdurlarının avukatları bugünkü duruşmada yeni belgeler sunacaklar..
#Buradayız adalet peşinde yan yanayız"
April 24, 202
KARACA: KATLİAM GAZİANTEP EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN İZLENMİŞ
EMEP Milletvekili Sevda Karaca 10 Ekim Ankara Gar Katliamı Davasında avukatların, katliamın dönemin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tarafından "izlendiğini" ortaya koyduğunu belirterek, "Suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
Dava ile ilgili Karaca'nın yaptığı sosyal medya paylaşımı şöyle;
"Katliam sanıklarından Yakup Şahin'in, katliam öncesinde Antep'in Nizip ilçesinden bomba malzemesi aldığı açık.
Bu zamana kadar süren 7 yıllık yargılamada avukatların Gaziantep Emniyetinden bilgi istenmesine yönelik talebi, mahkeme heyeti tarafından sürekli reddedildi.
Bugün avukatlar ulaştıkları yeni belgeleri açıkladı.
Bakın:
10 Ekim Ankara katliamından 10 gün önce Yakup Şahin'in bomba malzemeleri aldığı teyitli, Nizip Emniyeti bunu tespit ediyor, Gaziantep Emniyet müdürlüğü ne yapıyor?
2017'de soruldu avukatlar tarafından, Gaziantep Emniyeti ne yaptı diye... Araştırılması reddedildi.
2019'da ortaya çıkan 9 klasör bilgi ve belgenin içinde Yakup Şahin hakkında Nizip'te katliam öncesi "bomba malzemeleri almak istediği" için ihbar olduğu, Nizip Emniyeti'nin tespitte bulunduğu, Gaziantep Emniyeti'ne örgüt bağlantılarının araştırması için başvurduğu ortaya çıkmıştı.
Bugün ortaya çıktı ki, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, Yakup Şahin'le ilgili "iletişime müdahale tedbir kararı" ile telefon dinleme kararı almış.
Peki Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, ihbar edilen Yakup Şahin'i alıp "Sen bu bomba malzemelerini neden almak istedin, kimsin nesin?" diye soruyor mu? Hayır!
Peki bu iletişime tedbir kararına ne oluyor? Dava dosyasına bile bu zamana kadar girmeyen bu kararın gereği yerine getirildi mi? Dinliyor mu ihbar edilen kişiyi, ne elde ediyor? Bu kararın gereği sonucu ortaya çıkan bulgular hiçbir zaman dosyaya girmedi. Çünkü zaten bu zamana kadar bu karar ortaya bile çıkarılmamıştı.
Yakup Şahin'in teknik takibe alındığı; emniyet, savcılık, siyasiler tarafından gizlenmiş!
Bu gerçek neden saklandı?
Katliamda devletin sorumluluğunu gösterdiği için, kamu görevlilerinin sorumluluğunu ortaya serdiği için. İ
hbar edilmiş, teknik takibe alınmış, dinlenmiş bir kişinin 10 gün boyunca Gaziantep'te elini kolunu sallayarak katliam hazırlığı yaptığının üstü örtülmüş!
Gaziantep Emniyet Müdürlüğü bu katliamı izlemiştir.
Bu katliamı izleyen dönemin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağız!
April 24, 2024