26 Nisan 2024 05:13

Sağlık-İş Genel Sekreteri Adem Sarıçoban: Ortak ve yaygın 1 Mayıslar mümkün

Sağlık-İş Genel Sekreteri Adem Sarıçoban, "Bugün işçiler farklı sendikalara üye olsa bile sorunları aynı. Hem iş yerlerinde hem alanlarda ortak ve yaygın kutlamaların mümkün" dedi.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Hilal TOK
İstanbul

İşçi ve emekçiler, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı, yoksulluğun derinleştiği, ücretlerin baskılandığı, çalışma koşullarının ağırlaştığı, grev ve sendikal hakların engellendiği bir süreçte karşılıyor. Emekçilerin ortak sorunları gittikçe derinleşirken, konfederasyonlar ise 1 Mayıs’ı ortak kutlamaktan uzak. Türk-İş’in Bursa’yı, Hak-İş’in Kocaeli’yi, DİSK’in ise Taksim’i adres gösterdiği bu yıl, iş yeri ve fabrikalardaki 1 Mayıs kutlamalarının azaldığı da dikkat çekiyor. Emekçilerin yaşamının giderek zorlaştığını belirten Sağlık-İş Genel Sekreteri Adem Sarıçoban, “Bugün işçiler farklı sendikalara üye olsa bile sorunları aynı. Hem iş yerlerinde hem alanlarda ortak ve yaygın kutlamaların mümkün ve gerekli olduğunu düşünüyoruz” diyor.

"EMEKÇİLERİN YAŞAMI İYİCE ZORLAŞTI"

Kamu işçilerinin ek zam eylemleri, Antep’te ek zam talebiyle yapılan direnişler, irili ufaklı sendikalaşma mücadeleleri, grevler… Bir yandan açlık sınırına denk asgari ücret, 10 bin liralık emekli aylığı, artan vergiler... İşçi ve emekçiler 1 Mayıs’ı nasıl karşılıyor?

2018 sonunda yaşanan ekonomik kriz ve ardından yaşanan pandemi sürecinin ağır ekonomik faturası işçi ve emekçilerin sırtına yıkıldı ve yıkılmaya devam ediliyor. Tepkiler de bu yüzden. Özellikle temel gıda ve kira artışları, yüksek vergi işçi emekçileri bu ülkede yaşayamaz hale getirdi. Şu an 10 bin liralık emekli maaşıyla birinin geçinmesi mümkün değil. Çünkü yaşam çok zorlaştı. Asgari ücretli için de bu böyle. Ücretlerimiz enflasyon karşısında gün geçtikçe eriyor. Enflasyon tarihi rekorlar kırıyor. Bir de bunun üzerine vergi yükü işçilerin omzuna bindirilmiş durumda. Kamuda çalışan işçilerimiz geçinemiyor. Özel sektörde çalışan işçilerin çoğu asgari ücrete mahkum ediliyor. Doğal olarak özel sektörde çalışan işçilerimiz, sendikalaşmak istiyor. Bu defa da yasal süreç ve prosedür işçiyi fazlasıyla yıpratıyor. Böyle bir tabloda 1 Mayıs’ın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. 1 Mayıs, bizler için birlik ve örgütlülüğün simgesidir. Biz de bu 1 Mayıs’ta yoksulluğa, taşeron sisteme, vergide adaletsizliğe, sendikalaşmanın önündeki engellere karşı alanlarda olacağız.

Yerel seçimlerden sonra da AKP iktidarı; Şimşek programının sonuna kadar arkasında olduğunu açıkladı. Bunun ilk yansıması da asgari ücrete ara zammın yapılmayacağı şeklinde oldu. Bu program emekçilere ne getirecek, iş yerlerinde nasıl tartışılıyor?

Nereden bakarsak bakalım ülkemizde işçilerin aldığı ortalama ücretin alım gücü çok düşük. Bugün hükümetin mali programına iyi bir gözle bakmıyorlar. Enflasyon her gün biraz daha artıyor. Aldığımız ürünlerden, ev kiralarına kadar dün ile bugün arasında bir fark oluyor. Ücretler ise her geçen gün vergi ve enflasyon ile daha da eriyor. Bugün işçiler 12 aylık maaşın yaklaşık 2 maaş tutarını vergiye veriyor. Enflasyon yükselişinin ve zamların önüne geçilemediği sürece bu karar emekçileri daha da zora sokacaktır. Emekli maaşları ve asgari ücret başta olmak üzere bütün ücretler güncellenmelidir.

 

"YAYGIN VE ORTAK KUTLAMALAR GEREKİR"

İşçi ve emekçilerin sorunlarının bu denli yoğunlaştığı bir dönemde yine 1 Mayıs’a bölünmüş şekilde gidiliyor. Türk-İş Bursa’da, Hak-İş Kocaeli’de olacağını duyurdu. DİSK ise Taksim’i adres gösterdi. Farklı konfederasyonların işçileri farklı sorunlar mı yaşıyor?

Biz yaygın ve ortak 1 Mayıs olması tarafındayız. Bugün işçiler hangi sendikaya, konfederasyona üye olursa olsun sorunları ve talepleri ortak; yoksulluk, ekonomik kriz, yüksek vergi oranı, taşeron çalışma, meslek kodları gibi pek çok sorun var. Bu sorunlar karşısında ortak 1 Mayıs gerekir. Türk-İş’in Başkanlar Kurulunda merkezi Bursa olsa bile pek çok ilde ortak kutlamaya katılma kararı alındı. Kayseri, Trabzon, Eskişehir, Adana, İzmir bu illerden bazıları. Ama tabii bizim başından beri savunduğumuz şey yaygın ve ortak 1 Mayıs. Tüm işçiler ve emekçiler açısından katılımın açık olacağı 1 Mayıs gerekir. Örneğin İzmir’de 1 Mayıs’ta tüm sendikalar, aydınlar, dernekler ortak 1 Mayıs kutlar. Biz bunun tüm Türkiye’de yaygın olmasını doğru buluyoruz.

Bir yandan da açıklamalarıyla orta vadeli programı (OVP) savunan konfederasyon temsilcileri de var. 1 Mayıs’ı bölme tutumuyla birlikte düşününce ne söylersiniz?

Bir sendikacının OVP’yi savunması bana çok doğru gelmiyor. Çünkü OVP; işçiler açısından sendikasızlaştırma, kıdem tazminatının gasbı, asgari ücretlinin ve emeklinin daha düşük ücrete mahkum olacağı bir tabloyu tarif ediyor. Bu program savunulamaz. Bu durum karşısında yaygın ve tek 1 Mayıs düşüncemizi yineliyoruz.

"TABANDA TARTIŞTIRILSAYDI ORTAK KUTLAMA SAĞLANABİLİRDİ"

Peki her şeye rağmen konfederasyonların ortak bir zeminde buluşmasının imkanı yok mu? Ya da konfederasyonların ortak tutum alması nasıl sağlanabilir?

Aslında bu ortaklaşma tabandaki birliktelikle mümkün olabilir. Ortak talepler etrafında birleşildiği sürece bir ortaklaşma olur. Hangi sendika olduğuna bakılmaksızın oradaki işçilerin sorunları ve talepleri ortak. Bu ortaklık üzerinden ortak bir ses de sağlanabilir. Bu ortak tutumun sağlanması için yol belli. İşçiden yana sendika temsilcilerinin bir araya gelerek buna öncülük etmesi gerekir. Emek platformlarında geçmişte ortak temsilciler toplantıları yapılırdı. Ortaklaşmak zorunda da kalınırdı. Buradaki tüm işçilerin, sınıftan yana olan sendikaların talepleri etrafında birleşmeyi zorlaması gerekir. Sendikal rekabet, ayrışmalar, üye kapma yarışları, işçiler arasında birlikteliği zora sokuyor. Ama tüm bunlara rağmen ortak mücadele sağlanabilir. Ben kişisel olarak artık 1 Mayıs’ın bir alan tartışmasından çıkması gerektiğini düşünüyorum. 1 Mayıs sonrası vergide adalet başlıklı konfederasyon ile bir miting planlanması bekleniyor. Memur-Sen, Kamu-Sen, KESK, Hak-İş, Türk-İş, DİSK. Bu aslında 1 Mayıs’ta da yapılabilirdi. Ama tek başına kutlama ısrarı, alan ısrarları bu ortaklaşmaya engel. Bu durumu aşmanın yolu da bunu tabanda tartıştırmak. Bu 1 Mayıs öncesinde tabanda yaygın tartışılmış olsaydı sömürünün, savaşın, Filistin’de işgalin, yoksulluğun, vergi adaletsizliğinin, ağır sömürünün karşısında ortak 1 Mayıs planlanabilirdi.

"İŞ YERLERİNDE DİĞER SENDİKALARLA ORTAK KUTLAMALAR YAPACAĞIZ"

1 Mayıs gündeminin bir diğer ayağı iş yeri kutlamaları ve hazırlıkları. İş yerlerinde bir hareketlilik görülmüyor. Pandemi sürecinde 1 Mayıs, birçok iş yeri ve fabrikada yaygın kutlanmıştı ama son dönemde çok azaldı. Neden iş yeri kutlamalarından uzak duruluyor? Sağlık-İş olarak iş yerlerinde bir hazırlığınız var mı?

Biz daha önce olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da örgütlü olduğumuz iş yerlerinde işçilerimizi ziyaret edeceğiz, 1 Mayıs’a bildiri ve broşürlerimizle çağrı yapacağız, daha sonra da alanlarda kutlayacağız. Örneğin biz uzun yıllardır İzmir’de örgütlü olduğumuz iş yerlerinde hem bu şekilde çağrı yapıyor hem de iş yerlerinde kutlamalar yapıyoruz. Bu yıl da aynısını yapacağız. Tüm hastanelerde yaygın 1 Mayıs açıklamalarının ardından alana çağrı yapacağız. İş yerindeki kutlamaların alan kutlamasından daha güçlü geçtiğine dair bir gözlemimiz var. Ayrıca iş yerinde diğer sendikalarla da ortak kutlama yapıyoruz. İş yerinde de örgütlü sendikaların birlikte kutlama yapmasından yanayız. Geçen hafta bildirilerimizi çıkardık. Her iş yerinde 1 Mayıs’a katılacağız. Bursa, İzmir, Eskişehir gibi alan kutlamalarına da katılacağız. Biz 1 Mayıs’ın özüne uygun olarak birlikte ve dayanışma ruhuyla iş yerleri başta olmak üzere işçilerin alanlarda olduğu ortak ve yaygın tek 1 Mayıs olması gerektiğini düşünüyoruz. Ortak talepler etrafında ortak 1 Mayıslar mümkündür.

"TAŞERON, VERGİ ADALETSİZLİĞİ, YOKSULLUĞA KARŞI ALANLARDAYIZ"

Sağlık işçileri bu 1 Mayıs’ta hangi sorun ve taleplerini dile getirecek?

Biz bu sene taşeron düzenine, yoksulluğa, vergi adaletsizliğine karşı alanlarda olacağız. Bu üç başlık ana taleplerimiz olsa da çalışma sürelerinin düşürülmesi, işçi ve kadın cinayetlerinin son bulması, meslek kodlarındaki adaletsizliğin giderilmesi, görev tanımlarının düzenlenmesi, sendikalaşmanın önündeki engellerin kalkması, Ortadoğu’da barışın sağlanması, sağlıkta grev yasağının kaldırılması, kadın işçilerin emzirme sürelerinin artırılması taleplerimiz de güncelliğini koruyor. Bu taleplerimiz etrafında bütün sağlık ve sosyal hizmet işçilerini sendikamızın pankartları altında alanlara davet ediyoruz.

KAMU İŞÇİLERİ İÇİN MÜCADELE ALANI DAHA ÇOK AÇILDI

Sene başında kamu işçilerinin ek zam talebiyle yaptığı eylemler vardı. Bir yandan da sendikaların ayrı sözleşme yapmasını engelleyen Kamu Çerçeve Protokolü’nün bağlayıcı olma hükmü AYM tarafından iptal edildi. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz, önümüzdeki sözleşmelere yansıması olur mu? Sağlık-İş’in bu konuda bir hazırlığı var mı?

Biz bu iptal kararının ardından bir dizi toplantı yaptık ve tartışmalara başladık. Sendika yönetim kurulunda da kararı tartışmaya devam ediyoruz ve bu kararı doğru buluyoruz. Bağlayıcı olmasına zaten itiraz ediyorduk, aslında sendikaların yapması gereken işi konfederasyonlar yapıyordu ve KÇP’de ne çıkarsa ona uymak zorunda bırakılıyorduk. Şimdi daha çok mücadele için alan açıldığını düşünüyoruz bu kararla. Kamu Çerçeve Protokolü’nün bağlayıcılığı bir anlamda sendikaları da daha atıl bırakıyordu. Bağlayıcılık hükmünün iptali ile hem işveren sendikaları ile hem de işveren ile daha doğru bir süreç işleteceğimiz kanısındayız. Şu hali ile konfederasyonların gücünden ziyade işçi sendikalarının gücü devreye girecek. Bazı sendikalar bu kararı olumlu görmese de biz bir başlangıç olarak görüyoruz. Toplu iş sözleşmesi sürecinde daha özgür bir alan oluşacak. Önümüzdeki dönem toplu iş sözleşmelerimiz için bu konuyla alakalı çalışmalarımız devam ediyor.

ÖNCEKİ HABER

TİHV: 3 haftada 456 Newroz gözaltısı

SONRAKİ HABER

Güney California Üniversitesinde İsrail'i protesto eden 93 öğrenci gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa