MEB müfredat değişikliği taslağını açıkladı | "Müfredatın ana ruhunda çocuk, insan ve evrensel değerler yok"
Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde müfredat değişikliğini açıkladı. Eğitim uzmanları müfredatın ana ruhunda çocuk, insan ve evrensel değerlerin bulunmadığını belirtti.
Fotoğraf: Vural Nasuhbeyoğlu/Evrensel
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adı verdiği yeni müfredat taslağını kamuoyuna açıkladı
Eğitimde uzun süredir gerici ve piyasacı dayatmalarda bulunan Milli Eğitim Bakanlığı müfredat değişikliğinde gerici ve piyasacı dayatmaları sürdürdü.
Yeni müfredatının ana felsefesinin toptan sakat olduğuna dikkati çeken uzmlanlar “Müfredatın ana ruhunda çocuk, insan ve evrensel değerler yok” dedi.
Müfredatla eğitimdeki dinci, gerici yaklaşımın daha da zorlayıcı hale getirildiğini dile getiren uzmanlar ‘erdem-değer-eylem’ kavramlarıyla bizzat eğilim telkini ve zorlamasının amaçlandığına işaret ederek Sunni islamcı, totaliter bir dayatmanın olduğunu söyledi
Eğitim Sen ise müfredatı “Laik ve bilimsel eğitime büyük meydan okuma” diye netilendirdi.
“MEB YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ DAVRANDI”
Müfredat değişikliğinin ilkokul, ortaokul ve lisede işlenecek derslerin içeriği ve bunlarla ilgili önemli ve tüm toplumu ilgilendiren düzenleme olduğu belirtilen açıklamada; “Normalde müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir. Oysa MEB’in sürecin başından sonuna kadar yapmaya çalıştığı şey, ülkenin bugünü ve geleceğini ilgilendiren böylesine önemli bir konuda “yangından mal kaçırır gibi” hareket etmek oldu” denildi.
Toplumsal sınıf ilişkilerinin yeniden üretiminin araçları olarak da kullanılan müfredat ve ders kitaplarının egemen sistemin kendini koruma ve kollamasında “pedagojik” bir işlev gördüğünün açık olduğu vurgulanan açıklamada; “Bu nedenle eğitim müfredatı, öğretim programları ve ders kitapları, iktidar ilişkileri dışında, basit ve teknik eğitim materyalleri olarak ele alınamaz. Eğitim ortamlarında bir yığın bilgi aktarımı, düşünce ve pratik içinde kimi zaman açık kimi zaman da gizli olarak yerine getirilmesi süreci müfredat değişiklikleri üzerinden hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bize gösterilen “açık müfredat”ın yanı sıra bir de “gizli müfredat” var ki işte orası asıl önemli olan yerdir. Irkçı, gerici, ayrımcı ve dışlayıcı değer ve pratikler, bu “gizli müfredat”la yerine getirilmektedir” denildi.
“ŞEFFAF VE AÇIK BİR TUTUM ALINMADI”
MEB’in, müfredatı yenileme sürecinde yeterince şeffaf ve açık bir tutum almadığı ifade edilen açıklamada şöyle denildi; “Eğitim müfredatının bilim ve bilimsel bilginin yanı sıra olgusal gerçeklerle (örneğin evrimle) somut bağlarını kopardı, eğitim sisteminde her türlü bilim dışı akım ve düşüncenin gelişmesi için geniş bir alan açtı. İktidarın bir yandan uzaya turist gönderip bilimsel ve teknolojik bir görüntü sunmaya çalışması, Tekno-fest ile gövde gösterisi yapması, öte yandan tarikat ve cemaatlerle MEB üzerinden protokoller yapması büyük bir çelişkidir. Hem uzaydaki astronot hem de okuldaki imamla övünen aynı iktidardır. Bilimin en temel gerçeklerinden biri olan Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarılması, başlı başına bir skandaldır. Evrim Teorisi sadece biyolojide değil, tüm doğa ve insan bilimlerinde, bilimi ve aklı yok sayan “yaradılışçı eğilimlere” karşı, bilimlerin kendilerini geliştirme ve ilerletmenin temel dayanak noktalarından olan bir teoridir. Adı üstünde, evrim bir teoridir ve bu teori pek çok kez bilimsel olarak doğrulanmıştır ama evrenin kaç günde yaratıldığı tezi bilimsel değil dini referans alan bir tezdir”
YENİ MÜFREDATIN EĞİTİM FELSEFESİ SORUNLUDUR
Müfredatın aslında resmi bir “denetim aracı” ve “eğitsel şablon” olduğuna dikkat çekilen açıklamada; “ Müfredat ve ders kitaplarıyla ilgili olarak vurgulanması gereken en önemli nokta bu kitapların özel, saf, deneyimsiz ve hassas bir kitle olan öğrenciler/çocuklar için yazılmış olduğudur. Seslendiği kesimin öğrenciler olması, ders kitaplarını özel kılar. Ders kitapları, planlanmasından yazılmasına, basılmasından sınıf içinde kullanımına kadar tüm süreçlerde kullanıcısı olan yaş kuşağı ve bu kuşağın eğitsel beklentilerini daima göz önünde bulundurmalıdır. Alana ilişkin bilginin, öğrencinin yaş kuşağına uygun beceriler üretecek bir yapıda sunulması, anlatım ve açıklamaların öğrencinin anlama düzeyine indirgenmesi, görsel araçların anlam üretecek bir şekilde ders kitabına yerleştirilmesi konusunda MEB’in nasıl uygulamalar içine gireceğini tahmin etmek zor değil” denildi.
“Bireycilikle, milliyetçilikle, dini değerler ve rekabetle yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik yönden sığ, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir olumlu şey yoktur” denilen açıklamada laik, bilimsel ve demokratik eğitimin temel işlevinin, bireylerin kendilerini çocuk yaşlardan itibaren özgürce gerçekleştirmelerine yardım etmek olduğu, eğitim programlarının, yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedeflemeesi gerektiği, öğrencilerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren bir içerikte olması gerektiği belirtildi.
MEB’in “yeni müfredatı”nın, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen ve yorumlamayan robot, ve ruhsuz nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlandığının altı çizilen açıklamada. “Mesele bilim ve demokrasi değil, çağdışı “dava”dır. Öğretim programlarında bilimsel eğitimle ilgili olan pek çok nokta özenle “ayıklama”ya tabi tutulurken, iktidarın inşa etmekte olduğu ‘yeni rejim’i ve onun “2023 vizyonu”nu merkez alıp, açık ve gizli (örtük) amaç ve değerleri programlara ustaca yerleştirerek kendilerince “dini” ve “milli” bir müfredat oluşturulmak istendiği açık. Eğitimin bütün kademeleri (okul öncesi eğitim dâhil) “dini” ve “milli” yaklaşımla yeniden düzenlenirken, okulların eğitim kurumu olmaktan çıkarılıp, öğrencilere “itaat” ve “sadakat” kültürünü aşılayan birer “terbiye ve ıslah merkezi” haline getirilmesi hedeflenmektedir” ifadeleri kullanıldı.
TÜRKİYE’NİN NASIL BİR MÜFREDATA İHTİYACI VAR?
Eğitim Sen, açıklamasında son olarak müfredat programı ile ilgili şu öneriler sunuldu
- Eğitim müfredatı hazırlanırken bilimsel, demokratik, laik, bireyin yanı sıra aynı zamanda toplumsal faydayı da gözeten, insan hak ve özgürlüklerine dayalı eğitim programlarının oluşturulması gereklidir. Bu çerçevede yaratıcı ve eleştirel düşünen, üretici, çevre bilincini kazanmış, toplumsal sorunlara duyarlı, kendine güvenen, demokrasiyi özümsemiş, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, eşitlikçi, adalet duygusu gelişmiş bireylerin yetiştirilmesini hedefleyen eğitim programları oluşturmak temel hedef olmalıdır.
- Dil bir iletişim aracı olmanın yanı sıra o dili konuşan toplumun tarihinin ve kültürünün taşıyıcısıdır. Farklı dillerin varlığını inkâr eden, onları dışlayan “tek dil-tek millet” ideolojisi terk edilerek çok dillilik temelinde anadilinde eğitim müfredat içeriklerine eklenmelidir.
- Müfredatın içeriği bilgi ve değerler, demokrasi karşıtı (dinci-gerici istismara dayanan, ırkçı, etnik ayrımcı, bölgeci, cinsiyetçi, farklı renk ve kültürleri aşağılayıcı, savaş yanlısı, çevre düşmanı, piyasacı vb.) öğeler asla olmamalı, var olanlar çıkarılmalıdır.
- Müfredatta yer alan konu, amaç, hedef, öğretim ilke ve yöntemleri ve kavramları, çocukların sosyal ve kültürel gelişim düzeylerine uygun olmalıdır.
- Müfredat, sınav ve not sistemi üzerine kurulmamalı. Çünkü sınav ve not sistemi, geliştiren değil, eleyen ve seçen bir sistemin ürünüdür. Ölçme ve değerlendirme, öğretmen-öğrenci-veli üçgeninde kurulmalı ve nicelik değil, nitelik ölçülmeli. Ölçmenin amacı, elemek değil, niteliğin yer ve düzeyini belirlemek olmalıdır.
- Ders kitaplarının sermaye çevrelerinin çıkarları ile dinsel kural ve referanslara göre hazırlanması uygulamalarına derhal son verilmeli, bilimsel ve pedagojik ilkelere uygun tarzda hazırlanması sağlanmalıdır.
- Ders kitaplarında gözlenen tekdüzelik son bulmalı, içerik bilimsel, sistematik ve öğrenciye göre olmalı. Seçilen konular ile konuların ele alınış biçimi program hedeflerine uygun ve ilgi çekici şekilde düzenlenmelidir.
- Ders kitabı uygulama aşamasında çeşitli öğretim yöntemlerini kullanmaya olanak sunmalı; öğrencinin katılımı, merak, yaratıcılık ve eleştirel düşünme yönleri ön plana çıkarılmalı. Ders kitapları, onu kullanan öğrencileri araştırma, sorgulama ve bilgilere ulaşma çabasına dahil edecek bir yapıda hazırlanmalıdır.
- Ders kitaplarında öğrencilerin okuduklarından zevk almalarını sağlama, düşünme becerilerini teşvik eden etkili sorgulama teknikleri kullanma, eleştirel düşünme ve kendi kendine öğrenmeyi teşvik etme yaklaşımı kendini göstermelidir.
- Öğrencinin ve öğretmenin kontrol edemediği hiçbir araç, eğitimin temel unsuru haline getirilmemeli. Özellikle bireyin davranış, beceri ve yetenek gelişimine odaklanan ilk ve ortaokul düzeyinde bilgi teknolojilerinin yanlış kullanımının öğrencinin gerçek hayatla bağını koparabileceği riski göz önünde bulundurulmalıdır.
- Müfredat hazırlıkları sürecinde sermaye ve iktidar odaklarının ekonomik, siyasal ve ideolojik çıkarlarına yönelik düzenlemeler yer almamalı, sendikalar, bilim çevreleri ve öğrenci-veli temsilcilerinin müfredat hazırlanmasında katılımı sağlanmalıdır. (HABER MERKEZİ)