EMEP Yenimahalle İlçe Örgütü “Yerel Seçimlerden 1 Mayıs’a Birleşik Mücadeleye” adlı söyleşi düzenledi
EMEP Yenimahalle İlçe Örgütü “Yerel Seçimlerden 1 Mayıs’a Birleşik Mücadeleye” adlı söyleşi düzenledi. Söyleşide söz alan işçi ve emekçiler, Hep birlikte mücadele edip birleşmeliyiz” dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi Yenimahalle ilçe örgütü “Yerel Seçimlerden 1 Mayıs’a Birleşik Mücadeleye’’ başlığı altında etkinlik düzenledi. Etkinliğe konuşmacı olarak EMEP Antep Milletvekili Sevda Karaca katılırken, etkinlikte söz alan işçi ve emekçiler, yerel seçimleri ve yerel seçimlerden sonraki sürecin işçi emekçilere ne getireceğini, ekonomik gidişatı ve 1 Mayıs’ı konuştu.
İlk sözü alan sağlık çalışanı bir kadın işçi, yan yana gelmemenin sonuçlarının işçilerin açısından daha ağır olacağını söyleyerek, “Hep birlikte mücadele edip birleşmeliyiz. Bunun bir alanı olarak bütün işçileri 1 Mayıs’a ve mücadeleye çağırıyorum” dedi.
“OSTİM’DE ÇALIŞAN İŞÇİLER HAKLARINI ALAMIYOR”
MESEM’li OSTİM’de çalışan 20 yaşında bir genç, MESEM kapsamında çalışırken hayatını kaybeden 8 genci anarak konuşmasına başladı. Milli Eğitim Bakanlığı’na soruları olduğunu, hayatını kaybeden öğrencilerin çalıştıkları şirketlerle anlaşmaların sürüp sürmediğine ilişkin soruların yanıtlarını hâlâ alamadıklarını söylerken, devletin belirlediği sınırlarda çalışmadıklarını, iş kazası sayısının belirlenenlerin çok daha üstünde olduğunu da ekledi.
1986 yılından bu yana OSTİM’de çalışan bir işçi haklarını alamadıklarını vurgularken, “Biz işçiler emekçiler olarak korkularımızı yenmeliyiz, hakkımızı net bir şekilde istememiz gerektiğini düşünüyorum” dedi. İşçi, 1 Mayıs dahil tüm bayramlarda çalıştıklarını ama gönüllerinin hep 1 Mayıs’ta olduğunu ifade etti. “Biz çalıştığımız sürece patronlar zengin oluyor. Biz çalışmazsak 2 dilim ekmeğe muhtaçlar. Biz varsak onlar var biz yoksak onlar yok” diyen işçi, patronların tüm kazançlarının işçilerin emeğinin ağır sömürüsü sonucu oluştuğunu söyledi.
“Biz günde 1 motor yapıyoruz 25 bin liraya. 1 ayda 450 tane motor yapılıyor. Bize verdikleri para 1 motor bile etmiyor. Ben ilkokul mezunuyum siz hesaplayın. Maaşınızı bile zor çıkarıyoruz diyorlar, inanmıyoruz” diyen işçi şöyle devam etti; “Tek başına sen ne yaparsan yap hiçbir şey olmuyor birlik beraberlik olursa ancak o zaman sesin var. Birlikten kuvvet doğuyor kim ne derse desin.”
“İNSANCA YAŞAMAK ÖRGÜTLENME SÜRECİNE GİRDİK”
Etkinliğe katılan bir Patiswiss işçisi ise; “Haksızlığa karşı, insan haklarına aykırı yaşadıklarımıza karşı hakaretlere ve mobbinglere karşı maaşlarımızın eksik yatmasına karşı insanca yaşamak için sendika ile örgütlenme sürecine girdik. Bu süreçte sendikada örgütlendiğimiz için işten çıkarıldık. Sendika ile greve çıkmaya karar verdik ve sizin gibi arkadaşlar sayesinde sesimizi duyurduk” dedi. Firmanın usulsüzlüklerine her gün bir yenisinin eklendiğini vurgulayan Patiswiss işçisi, sendikanın bu süreçte patronun çıkarlarını korumak üzere pozisyon aldığını, bu durumun işçileri mağdur ettiğini sözlerine ekledi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİR PATRON DEVLETİDİR”
İşçilerin ardından söz alan EMEP Antep Milletvekili Sevda Karaca, 1 Mayıs’a giderken işçilerin kendi sözünü söylediği alanları yaratmanın ve büyütmenin 1 Mayıs’ın tarihsel anlamını da beslediğini söyledi. İşçilerin anlattıklarının memlekette ağır bir patron terörünün yaşandığını gösterdiğini ve yaşadığımız şeyin adını koymanın öneminden bahseden Karaca, “Bu devlet her kademesi ve her düzeyiyle patron terörüne destek olmak, onu meşru kılmak ve bu terörden mağdur olan geniş halk kesimlerine bu terörü kabul ettirmek için kurulu bir düzenek. Türkiye Cumhuriyeti bir patron devletidir. Eğer öyle olmasaydı; bir tek işçiden elde edilen kâr oranıyla 4 yıl boyunca tüm işçilerin insanca yaşayacağı bir ücret verilebilirken bir ekmek almak için düşünmek zorunda kalmazdık. Bir sınıfın içine doğduğu için 20 yaşındaki bir genç geleceğe dair güzel cümleler hayata dair neşeli sözler yerine 8 işçi kardeşinin cinayete kurban gittiğinden bahsetmezdi. Memleketin belki de en güvenli koşullarını sağlaması gereken hastanelerde sağlık çalışanlarının canlarından olduğu koşullarla karşı karşıya kalmazdık” dedi.
“ŞAPKADAN TAVŞAN DEĞİL İŞÇİLERİN MÜCADELESİ ÇIKTI”
Yerel seçim sonuçlarını ve bu sonuçlar sonrası işçi ve emekçilerin rotasını değerlendiren Karaca, “Bu kadar derin bir yoksulluğun, ağır bir baskının yaşandığı ve ekmeğin bu kadar küçüldüğü bir memleket ortamında ekmek derdinin bu kadar büyümesinin hesabının sorulması gerektiği ve halkın geniş kesimleri tarafından bu hesabın sandıkta sorulması gerektiğinin düşünüldüğü bir durum vardı” diye konuştu.
Genel seçimlerden bu yana neyin değiştiği sorusunun yanıtını vermenin öneminden bahseden Karaca, şunları söyledi; “Bu memlekette bu 10 ay içerisinde olan biten şeyleri ayakları üzerine dikmezsek bir sonraki seçime kadar bize yine bekleyin diyecekler. Bu seçim sürecinde ekmeğin küçülmesinin hesabını sormaya dair kaynama noktaları ortaya çıktı. Memleketin dört bir tarafında birçok sektörden işçiler, sağlık emekçileri, yurtlarda kalan öğrenciler, kadınlar irili ufaklı ses çıkarmanın olanaklarını ve araçlarını bulabildikleri her yerde eylemler gerçekleştirdiler. Farklı iş kollarında örgütlü işçiler platformlar oluşturdu. Şapkadan tavşan çıkmadı işçilerin, emekçilerin küçücük bir örgütlenme emaresi bile tüm sonuçları değiştirdi.”
MÜCADELEYİ BÜYÜTME ÇAĞRISI
Seçim sonrası işçi ve emekçileri bekleyenlere dair değerlendirmelerde bulunan Karaca, “Seçimsiz 5 yıl boyunca firesiz uygulanacak olan bu program bizi çok daha büyük dertler ve kitlesel işsizliklerle karşı karşıya bırakacak. Devletin kasasından patronlara teşvikler yağarken halkın geniş kesimlerinin sosyal hakları kısıtlanacak. Erdoğan-Şimşek programının sadece 10 ay içerisinde yarattığı kabus çok daha büyük bir karanlığı beraberinde getirecek. Örgütlü bir sermaye sınıfının ve onun sınıf partisinin bir programı varsa bizim de bir programımız var” diye konuştu.
“MESEM öğrencisiyle sağlık emekçisini aynı yerde buluşturacak bir talepler silsilesiyle ortak mücadele programına ihtiyacımız var. Biz Emek Partisi olarak bulunduğumuz her yerde bu programa karşı sadece sandığı bekleyerek hiçbir şey elde edemeyeceğimiz gerçeğini 1 Mayıs gibi işçinin bir bütün olarak gövdesini, gücünü, sesini ortaya çıkarabileceği günlerde ‘senin programın varsa benim de var’ diyebileceği gün olarak kutlamak üzere bütün gücümüzle seferber olmamız gerektiğini düşünüyoruz” diyen Karaca, tüm işçi ve emekçileri 1 Mayıs’a çağırdı. (Ankara/EVRENSEL)