Bir sanayi sitesinden 1 Mayıs manzarası: Mesai zorlaması, gözaltı korkusu, sendikasızlık…
İstanbul Beylikdüzü'nde bulunan çeşitli iş kollarından binlerce işçinin çalıştığı Mermerciler Sanayi sitesinde gündemin 1 Mayıs olduğunu söylemek mümkün değil.
Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel
Taylan POLAT
İstanbul
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a artık saatler kaldı. Ancak İstanbul Beylikdüzü'nde bulunan çeşitli iş kollarından binlerce işçinin çalıştığı Mermerciler Sanayi sitesinde gündemin 1 Mayıs olduğunu söylemek mümkün değil. Bunun elbette çeşitli nedenleri var. Sendikalı iş yeri sayısı yok denecek kadar az olunca, işçi sendikaları konfederasyonları da 1 Mayıs öncesi bu sanayi sitesine bir kez dahi uğramayınca, zaten 1 Mayıs’ı “Tatil günü” olarak gören işçilerin düşüncesi de pek değişmemiş.
Hal böyle olunca konuştuğumuz işçilerin kimisi zorunlu mesai koyulan 1 Mayıs gününde çalışacağını, kimisi o gün izin yapacağını, kimisi ise Taksim’e kadar gitmeye cesaret edemediğini söylüyor.
“1 MAYIS’TA MESAİYE ZORLANIYORUZ”
Bugüne dek hiç 1 Mayıs’a katılmadığını söyleyen Bimed Teknik Aletler fabrikasında çalışan bir kadın işçi, “1 Mayıs işçilerin birlikte hareket edip haklarını alabilmeleri için omuz omuza mücadele ettiği bir gün. Ayrıca 1 Mayıs resmi tatil. Fakat patronlar zorunlu mesai koyarak bizi çalıştırıyorlar, bazen biz de geçim sıkıntısı sebebiyle çalışmak zorunda kalıyoruz. Bu nedenlerle böylesi büyük bir günde taleplerimizi haykırmak için alanlarda olamıyoruz" diyor. Kadın işçi bu sene de 1 Mayıs’a hem gözaltına alınmaktan çekindiği hem de mesaiye zorlandığı için katılmayacağını söylüyor.
“ÜYE OLMAK UĞRUNA İŞTEN ATILDIĞIMIZ SENDİKA BİR KEZ GELMEDİ”
Metal iş kolunda olduklarını söyleyen işçi bir sene önce Hak-İş’e bağlı Öz Çelik-İş’te örgütlenmeye çalıştıklarını fakat başarısız olduklarını, bu süreçte onlarca işçinin işten atıldığını anlatıyor. İşçi, “Üye olmak uğruna arkadaşlarımızın işten atıldığı sendika dahi gelip 1 Mayıs hakkında tek kelime etmedi. Keşke sendikalaşabilseydik, fabrika olarak 1 Mayıs'a katılabilseydik, alanlarda ‘İnsanca yaşamak istiyoruz’ diyebilseydik ancak bugün fabrikada sendikanın adı dahi geçse kapı önüne koyuluyoruz” diye anlatıyor. Fabrikada karşılaştıkları baskıdan bahseden işçi, “Fabrikada mavi-beyaz yaka ayrımı yapılmaksızın yönetim tarafından vatan hainliğiyle suçlanıyoruz. İş saati içinde telefonuna bakan işçi arkadaşını şikayet etmeyen vatan haini oluyor. Fabrikamızda en acil talebimiz ücretlerden de önce insan değerlerine aykırı davranan yönetimin silkelenip kendine gelmesi gerektiğidir" diyor.
“HERKESİN GÖZÜNDE KARDEŞLİK DUYGUSU VARDI”
14-15 yaşından beri bir ayakkabı fabrikasında çalıştığını söyleyen katıldığı tek 1 Mayıs’ın 2012’deki Taksim 1 Mayıs’ı olduğunu anlatan bir başka işçi, “O 1 Mayıs’ı hiç unutamıyorum, yaşım küçüktü ama yüzüne baktığım herkesin gözünde kardeşlik duygusu vardı" diyor. Bugün 1 Mayıs için bir çalışmaya denk gelip gelmediğini belirterek, “Yok be abi böyle bir şeye şahit olmadım. Çalıştığım fabrika küçük ama dertlerimiz çok büyük. Mesela ücretler çok düşük. Asgari ücrete yapılan zammı bile yansıtmayan bir iş yeri burası. Mobbing çok fazla. Bir kişinin işini iki kişiye yaptırıyorlar. İşten ayrılmayı düşünüyoruz ama tazminatımızdan dolayı ayrılamıyoruz. Ben hükümete de çok kızıyorum. Kimse gelip ne halde çalıştığımızı denetlemiyor” diyor.
“SENDİKALAR İŞTEN ATILMA ARACI OLARAK KULLANILIYOR”
Yaklaşık 600 işçinin çalıştığı Alp Plas’ta çalışan bir işçi “Bu yıl Taksim'de olacak, hem izin de vermediler. Daha önce de hiç katılmadım, şimdi bu kadar borcun arasında gözaltına alınıp işten atılmayı nasıl göze alayım” diyor. Sendikacılara da eleştiren işçi, “Eskiden herkes hep birlikte kutlalardı 1 Mayıs’ı şimdi herkes ayrı yerlerde kutluyor. Ayrıca sendikalar öyle duruma geldi ki, insanlar sendikayı işten atılma aracı olarak kullanıyor. Tazminatını almak isteyen sendikaya üye oluyor ve bunu herkese duyuruyor” diye anlatıyor.
“OLAY OLUR DA İŞİMDEN OLURSAM”
BAG Ambalaj'dan aralarında mülteci işçilerin de bulunduğu bir grup işçi ile 1 Mayıs'ı konuşuyoruz. Sohbet ettiğimiz işçilerden biri “Elden para aldığımız için sigortamız düşük yatırılıyor. En acil talebimiz emekliliğimizi ve işsizlik maaşımızı etkileyen bu yasadışı durumun düzeltilmesi olacak” diyor. Mülteci işçilerse 1 Mayıs'a dair eski anılarını anlatıyorlar. Türkmenistanlı ve Özbekistanlı iki işçi eskiden kendi ülkelerinde 1 Mayıs'ın çok coşkulu ve kitlesel geçtiğini anlatıyor. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra artık mitinglerin olmadığını, yasaklandığını söylüyorlar. 40'lı yaşlarda olan Türkmenistanlı işçi "Küçükken babam bizi alıp işçi mitinglerine götürürdü. Bayram havasında geçtiği için çok eğlenirdik. O zaman ki şartlarla babam tek başına çalışarak hepimizi büyütüp evlendirdi, şimdi ise biz geçinebilmek için ailemizi bırakıp başka ülkelerde mülteci olarak çalışıyoruz” diyor. İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamalarına katılamayacağını söyleyen işçi, “Olay olur da işimden olursam bir daha zor iş bulurum" diyor.
Diğer işçi ise elini başına götürerek “Gorbaçov'u bilir misin?” diye soruyor. Başına götürdüğü eli Gorbaçov'un başındaki lekeyle aynı yerde. “Haindir o. Sistem ondan sonra yıkıldı. Lenin çok güzel şeyler yaptı ama ondan sonra devam edemediler" diyor.