Bakanlık öğretmen ‘eğitecek’: Öğrencileri değil iktidarın çıkarını önceleyen öğretmen yaratılmak isteniyor
MEB'in atama öncesi öğretmenlere vereceği eğitim sonrası atama yapma kararını değerlendiren sendikalar amacın siyasi iktidarın çıkarlarını önceleyen öğretmenler yaratmak olduğunu söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
Öğretmen adayları atama beklerken, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin atamalarda yapılan değişikliği açıkladı. “Devrim niteliğinde” denilen değişiklikle KPSS puanıyla öğretmenler Bakanlık programıyla ‘eğitilecek’, başarılı bulunan öğretmenler de sözleşmeli olarak atanacak. Tekin’in açıklamasına tepki gösteren sendikalar, Bakanlığın öğretmen eğitme yetkisinin olmadığını ifade ederken, asıl amacın siyasi iktidarın çıkarlarını önceleyen öğretmenler yaratmak olduğunu ve öğretmenlerin güvencesiz istihdama mahkum edildiğini vurguladı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu’una ilişkin yapılacak yeni değişikleri açıkladı. Değişiklik ile birlikte atamalardan önce öğretmenler 550 saatlik Milli Eğitim Akademisi'nde eğitime alınacak, ‘başarılı’ görünürlerse sözleşmeli olarak atanacak. Ayrıca branş fark etmeksizin öğretmenlik meslek bilgisi, özel alan eğitimi, sanat, spor, kültürel beceriler, dil, kültür ve manevi değerler alanlarında eğitim verilecek. Değişikliği “devrim” niteliğinde olarak tarif eden Tekin, “Bizim programımız kapsamında öğretmenlerimizi eğitmiş olacağız” ifadelerini kullandı.
“DİYANET AKADEMİSİ MEB’DE DE DENENMEK İSTENİYOR”
Bakan Tekin’in açıklamasını değerlendiren Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, istihdam planının devletin temel sorumluluğu olduğunu ifade etti. Öğretmenlik mesleğinin itibarının ayaklar altına alındığını vurgulayan Özbay, “Bu süreç üniversitelere de hakarettir. Üniversitelerde öğretmen adaylarımız uzman akademisyenler tarafından uygulamalara tabi tutuluyorlar. Pedagojik eğitim alıyorlar, derslere giriyorlar, staj yapıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığının öğretmen yetiştirme yetkisi yok. Eğitim sürecini yönetmek gibi bir sorumluluğu var. ‘Sen öğretmen oldun mu, olmadın mı’ diye bakamaz. ‘Herkes öğretmenlik yapılabilir’ algısıyla tarikatlara ve cemaatlere okulları açıp adeta fiili bir işgal yaratan, öğretmenlik mesleğini değersizleştirip pedagojik bir cinayete sebep olanlar şimdi Diyanet Akademisi benzeri bir model üretiyorlar. Bunun MEB’de de denenmek istendiğini görüyoruz. Bu cumhuriyetin temel devrimlerine aykırıdır” dedi.
Mülakatın yandaş memur belirlemek için kullanıldığını söyleyen Özbay, “Şimdi ‘40-45 dakikalık referanslarla anlayamayız, 550 saatlik bir eğitime alalım, gözlemleyelim, yeni bir eleme sistemiyle yaratalım’ diyorlar. Tüm yurttaşların kamuda çalışma hakkı vardır. Ama devleti yönetenler sadakati ön planda tuttukları eleme sistemine devam ettiiyorlar. İktidar devletin, MEB okulların ve çocukların sahibi değildir” ifadelerini kullandı.
‘ATILAN ADIMLAR EMEKÇİLERE ÇÖZÜM ÜRETMEKTEN UZAK’
Eğitim Sen MYK üyesi Evrim Gülez ise AKP’nin “devrim niteliğinde” olarak tarif ettiği düzenlemelerin her defasında eğitim emekçilerinin haklarına yapılan bir saldırı niteliğinde olduğunu belirterek, “Her defasında güvencesiz istihdama mahkum edildiğimiz, ağırlaştırılan performans denetimleriyle köleleştirildiğimiz, haklarımızı kaybettiğimiz ve en önemlisi emeğimizin değersizleştirildiği bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Bugün de bunun örneğine tanıklık ediyoruz. Tek fark Milli Eğitim Bakanı’nın adı. Yapılmak istenen ise aynı. Öğretmenlerin iradesi ve ihtiyaçları yok sayılarak ama öğretmenler adına atılan adımların sorunlarımıza çözüm üretmekten ne kadar uzak olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.
“ÖĞRETMEN STATÜSÜ TAVSİYE KARARI TEMEL ALINMALI”
Gülez şöyle devam etti: “Bir taslak hazırladıklarını üzerinde görüşmelerin başlayacağını, görüş ve öneriler doğrultusunda revize edeceklerinin bilgisini de vermiş Bakanlık. Eğitim Sen olarak hazırlanma sürecinde içinde yer almadığımız bir taslağı asla kabul etmeyeceğimiz bilinmelidir. Gerçek bir meslek kanunu hazırlanmak isteniyorsa ‘Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı’ temel alınmalı; sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerini güvence altına alan yeni bir kanun yapılmalıdır.”
“İTAAT EDEN MEMURLAR OLUŞTURMAK İSTİYORLAR”
Çocukların üstün yararını gözeten öğretmenler yerine, siyasi iktidarın çıkarlarını önceleyen öğretmenlerle çalışmak istendiğini vurgulayan Gülez, “Mesleğinin gereğini yapan değil, siyasi iktidara sadakatle itaat eden hükümet memurları oluşturmak istiyorlar. Bunun içinde işe alım süreçlerinden, baskı, denetim ve işten çıkarma mekanizmalarına kadar tüm işleyişi yeniden tarif etmeyi planlıyorlar. ‘Mülakatı kaldıracağız’ diyenler ayrımcılığı her yere ve her ana yaymak istiyorlar. Ancak eğitim emekçileri bu konuda fazlasıyla deneyimli. Bu ve benzeri amaçlara geçit vermeyecek kadar da örgütlü” diye konuştu.
“FAKÜLTEDEN DİPLOMAMI ALMIŞIM, AKADEMİ BANA NE KATACAK?”
Atanmayan öğretmen, Saadet Kaleli de atama sürecinin uzatılmasına tepki gösterdi. Kaleli,“3 sene aday öğretmen bile değilsiniz. Sözleşmeli çalışacaksınız, ücretli öğretmenlikle hemen hemen aynı olacak. ‘Beğenilirse’ öğretmen olunacak. Büyük bir öğretmen yığılması var. Her sene öğretmen olabilmek için KPSS’ye girenlerin sayısı artıyor. Sadece eğitim fakültesi mezunlarına atama hakkı verilse sorun çözülür. Akademinin bunun üzerine katabileceği bir şey yok. Ben 4 yıl okuyup mezun olduktan sonra bir de akademide kendimi göstermek zorunda değilim. Ben zaten Eğitim Fakültesinden diplomamı almışım, öğretmenlik yapabilirim. Akademi bize ne katacak? Bunu akademisyen camiasının da tartışması gerekiyor. Onları da ilgilendiriyor. Artık sahaya akademisyenlerin çıkmasını istiyorum bu açıdan” dedi.
3 yıldır KPSS’ye girdiğini söyleyen Kaleli, “Tarih öğretmeniyim. Tarih öğretmenliğine çok az kontenjan verildiği için atamalara yüksek puanlarla atanabiliyoruz. Kontenjanların adil olarak dağılmaması da büyük bir sorun. Yüksek bir atama gelmezse bu yıl, yine bekleyeceğim. Bu süreçte özel okullarda çalıştım fakat çalışma koşulları çok ağır olduğu için aldığımız ücrete de değmiyordu. O yüzden tercihe etmiyorum. Benim amacım iyi koşullarda öğretmenlik yapmak” dedi.