04 Mayıs 2024 05:16
Son Güncellenme Tarihi: 04 Mayıs 2024 08:22

"Bu sene de Denizlerin yolunda, Filistin'in yanında"

Emek Gençliği Denizlerin idamının 52. yılında bu sene de İstanbul gençliğini Filistin’le dayanışmak, emperyalist ilişkileri teşhir etmek için Dolmabahçe’ye çağırıyor.

Fotoğraf: Onur Kavak/Evrensel

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL

Bundan 52 sene önce 6 Mayıs’ta, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan; savaşsız, sömürüsüz bir dünya, tam bağımsız bir Türkiye talepleriyle çıktıkları yolda idam edildiler. Binlerce gencin; öğrenci, işçi, işsiz, liseli gençliğin dahil olduğu; dünya ’68’inden sıyrılıp, sırtını günden güne büyüyen işçi mücadelesine dayadığı bu mücadele Türkiye gençliğinin mücadelesine ışık oldu. 6 Mayıs 1972’de ise darağacı, tarihe büyük harflerle geçen bir mücadelenin sonu değil; yalnızca bir bayrak devriydi.

Bugünse gençlik 6 Mayıs’ı işgal altında bir Filistin’le, konu Filistin’le dayanışmaya gelince hamasetten öteye gidemeyen iki yüzlü iktidarlarla karşılıyor. Bu bayrağı devralan Emek Gençliği her sene olduğu gibi bu sene de Taksim’de buluşarak Dolmabahçe’ye koşuyor, emperyalistlere ve iş birlikçilerine 6. Filo’yu hatırlatıyor. Bu sene de tüm İstanbul gençliğini saat 18.00’de Dolmabahçe’ye davet eden Emek Gençliği MYK Üyesi Zehra Özocal, sorularımızı yanıtladı.

Neden 52 sene sonra Denizler halen gençliğin gündeminde? Bu bir anma günü mü?

Uzun bir süredir gençlik mücadelesinin yoğunlaştığı dönemlerde, yakıcı hale gelen barınma talebi gibi gündemlerde mücadelenin merkezileşmesinin ihtiyaçlarını tartışıyoruz. Zeren Ertaş eylemleri, Boğaziçi süreci, yemekhane eylemleri… Verebileceğimiz pek çok örnekte taleplerin görünür olması, gençliğin özgüveni ve mücadelenin kitleselleşmesi bakımından bir yanınkini izleme, diğer üniversitelere bakma, orada da varsa heyecanlanma ve kendini güçlü hissetme duygusu belirgin. Bunlar hareketin merkezileşmesi ihtiyacının sahiplenilmesine dair cılız örnekler de olsa bu yönelime işaret ediyor.

Sayabileceğimiz pek çok sebebin yanında ardından geçen 52 yıl sonra Denizlerin, '68 hareketinin hatırlanması ve sahiplenilmesinin en önemli nedenini burada aramalı. Öyle ki gençliğin kendi mücadele tarihinin toplam birikimiyle hareket etmeden kazanmayacağı fikri, “nasıl yapabileceğinin” belirsizliği, kazanıp kazanamayacağını dair tedirginliklerinin altında yatan örtük ve haklı neden. Halihazırda üniversitenin kulübüne girdiğinde, bir dayanışma ağının parçası olduğundan, Emek Gençliği saflarında örgütlendiğinde hızlıca kavradığı ve kazanma inancının gelişmesine yol açan da budur; mücadelenin toplam birikiminin canlı bir parçası haline gelmektedir. Denizlerin bugün canlı bir mücadele yoldaşı haline getirilmesine sebep olan biçimde hareket etmek, onlar gibi yapmak, onlar kadar militan olmak, ÖTK deneyimlerinde, üniversite eylemlerinde, işçi- grev ve direnişlerinin ziyaretinde açığa çıkan ihtiyaçlara Denizler gibi pozisyon almak... Unutmak bir yana, bir hareket tarzını ifade ettiğinden hafızalarda kalıcıdır.

Buna bağlı olarak ise ikinci neden daha görünür bir biçimde göze çarpıyor. O da şudur; Denizler gibi olmak bir hareket tarzını ifade ederken en somut haliyle solcu olmayı, sosyalist olmayı ifade eder. Özgür Özel’in dahi partisini ve tabanını “sosyal demokrasi” platformu tartışmasına dahil etmek isterken 'Deniz Gezmişlerin yolundayız' demesi tesadüf değildir. Mücadeleci bir parti çizgisinin lafügüzaf olduğu İstanbul 1 Mayıs’ında yaptığı 'Taksim sözünü seçimlerle yerine getireceğim' açıklamasıyla görülse de en azından kendi siyasetini güçlendirmeyi Denizlerin mücadeleci yönünde devşirmeye çabalaması, Türkiye toplumunun hafızasından medet umma işidir. Bunun yanında Denizlere her dönem saldırılması da boşa değildir. Sosyalist hareketin mücadeleci, adını Türkiye toplumunun hafızasına geçirenlere saldırarak mücadeleye olan güveni sarmak istemek de, düşmanların bile Denizlerin dokunulmazlığını bildiklerini gösterir, Denizleri konuşmak ve itibarsızlaştırmak sosyalizmi itibarsızlaştırma girişimidir.

Oysa yukarıda da ifade etmeye çalıştığım gibi Denizler bugünün bir parçası olduklarından geçmişteki bir anıya dönüşmüyorlar, biz de onları anarken yalnızca geçmişin tozlu sayfalarını aralamayı değil, tarihte bugün yolumuzu aydınlatabilecek ayrıntıları yeniden gözden geçirmek için 6 Mayıs’ı siyaset yapma iddiamızın bir parçası olarak düşünüyoruz. Filistin’de olduğu gibi dünya haklarının barış özleminin de Siyonistlerin ve emperyalistlerin barbar savaş tamtamlığından kurtuluşun da antiemperyalizmde olduğunu bugün tüm Türkiye gençliği 6 Mayı'ın araçlarıyla, kendi gençlik mücadelesinin iddiasıyla söyleyebilir ve söylemelidir. İşte bu, mücadele birikiminin açtığı alandır. Türkiye gençliği bu alanları genişletme ve yenilerini ekleme iddiasını daha fazla yan yana gelerek büyütebilir.

Filistin meselesinde gençliğin rolü ne, nasıl müdahale edebilir veya işgali sonlandırabilir?

Toplumsal tüm mücadelelerde gençlik kesimlerinin kendine özgü bir rolü var. Toplam gidişatta rutin olan ilişkilere canlı ve dinamik bir biçimde müdahale edilmesi bunun başında geliyor. Üniversite, lise ve işçi işsiz olmak üzere yaygın bir toplumsal kesimi ifade ediyor, gücünü bir diğer yandan kitleselliğinden alıyor.

Gençlik kesimlerinin neyi sahiplenip sahiplenmediği bu bakımdan çok belirleyici. İtiraz ettiği gündemin örgütlü hareket ettiğinde değiştiği, işçi ve emekçi sınıflarının gövdesiyle büyüdüğünde gençliğin de sınıf hareketinin de karakterini şekillendirdiği sayısız örneğe sahibiz. '68 Türkiye’de antiemperyalist karakteriyle bunun örneğidir.

Filistin halkıyla dayanışmak, işgalin son bulması için Emek Gençliği olarak 6 Mayıs’la başlayan haftayı bir mücadele haftası olarak örgütlüyoruz. Bulunduğumuz her alandaki faaliyetimizi Filistin’le destek için eylem alanına çeviriyoruz. Üniversite kulüp ve topluluklarından yerel semt ağlarına kadar tüm birliktelikleri de Filistin halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz. Tek adam yönetim Türkiye ve dünyadaki eylemlerin sonucunda kademeli olarak ticareti durdurdu. Dolayısıyla hem Türkiye hem dünya gençliğin bakımından çıkan sonuç kendi emperyalistlerine karşı Filistinle dayanışma ve antiemperyalist bir mücadele hattında birleşmek gerektiğidir. Ticaret gibi emperyalistlerin çıkarlarını doğrudan hedef alan taleplerin yaygınlaşması ve çeşitlenmesi gerekir. Ticaret gibi emperyalistlerin çıkarlarını doğrudan hedef alan taleplerin yaygınlaşması ve çeşitlenmesi gerekir.

Emek Gençliği 6 Mayıs'ta ne yapıyor? Bugün neden gençler Emek Gençliğiyle 6 Mayıs'a katılmalı?

Emek gençliği mücadele saflarını '68’in mirasıyla, Denizlerden devralınan birikimle büyüttü, büyütmeye devam ediyor. Mücadelenin birikimi Emek Gençliği saflarında kesintisiz olarak bugüne ve geleceğe ulaşmak için koşusunu sürdürüyor. İşte bu koşunun en somut ve canlı hali her 6 Mayıs’ta Dolmabahçe’ye inen binlerde görülebilir. Kesintisiz ve sürekli olan mücadelenin birikimi kendi canlılığını, yenilenme kapasitesini ve güncelliğini bu koşuyla her sene ispatlıyor.

Denizlerin Amerikan askerlerini denize döktüğü yerde buluşuyoruz. Denizler gibi koşarak kat ettiğimiz yolda mekânın ve zamanın, geçmişle bugünün birleştirilmesi, yarının teminatıdır. Denizlerden devraldığımız mirasla NATO’ya, IMF’siz İMF programına, siyonizmin zulmüne, emperyalistlerin Ortadoğu ve dünyayı uçuruma sürüklemesine karşı geleceğimize sahip çıkıyoruz. Çünkü bugün bütün bir meydanda sloganlarımızla haykırılan sosyalizm özlemi yarın aynı Dolmabahçe’de kendi bayrağıyla dalgalanacak. Dünü, bugünü ve yarını bir araya getirme işini ancak istikrarlı ve kararlı bir tutumla hareketin bir parçası olarak gerçekleştirebiliriz. 6 Mayıs’ta tüm İstanbul gençliğini Dolmabahçe’ye, Türkiye gençliğini 6 Mayıs’ta alanlara, Denizlerin yolunda Filistin'in yanında olmaya çağırıyorum.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

13 yaşındaki Hanife, yatağında ölü bulundu

SONRAKİ HABER

CHP’li Ömer Fethi Gürer: 557 bin ton et nereden çıktı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa