“Mevcut durumda ‘sosyal diyalog’ işçiler için dayatma”
“Türk İş Hukuku” sempozyumu ikinci gününde sona erdi. Dava şartı olarak arabuluculuk ve sosyal diyalogun tartışıldığı ikinci günde. “Mevcut durumda ‘sosyal diyalog’ işçiler için dayatma" denildi.
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel
İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneği’nin düzenlediği “Cumhuriyet’in İkinci Yüzyılı ve İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneği’nin (Milli Komite) Ellinci Yılında Türk İş Hukuku” sempozyumu ikinci gününde sona erdi. İkinci günün ana teması dava şartı olarak arabuluculuk ve sosyal diyalogdu.
“ARABULUCULUK İŞ HUKUKUNA UYGUN DEĞİL”
İkinci günün açılış konuşmasını DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı. Çerkezoğlu, son üç güne bakıldığında iki hukuk garabetinin görüldüğünü söyledi, İstanbul 1 Mayıs’ı ve TÜİK’in açıkladığı enflasyonu örnek gösterdi. Gerçek enflasyonla TÜİK enflasyon arasındaki makasın açıldığını ifade eden Çerkezoğlu, emeklilik hakkının gasbına da dikkat çekti. Çerkezoğlu iş hukukunun pek çok eksikliği olduğunu söyledi.
Ardından program İş Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk konusunda Doç. Dr. Mert Namlı’nın sunumuyla devam etti. Zorunlu olarak ifade edilen, dava şartı olan arabuluculuğun iş hukukuna uygun olmadığını, tarafların arasında güç dengesizliği olduğuna dikkat çekti. Arabuluculuk aşaması tamamlanmadığı sürece davaların usulden reddedildiğini ifade eden Namlı, birçok sorunun arabuluculuk aşamasında ‘çözüldüğünü’ vurgulayarak bu durumun niteliğe zarar verdiğini söyledi.
Ardından Yargıtay Tetkik Hakimi İlkay Tüysüzoğlu da yargıtay kararları üzerinden iş hukukunun eksikliklerini inceledi.
SOSYAL DİYALOG, HANGİ KOŞULLARDA?
Daha sonra Kadir Has Üniversitesi’nden Hukuk Profesörü Ali Güzel işveren ve işçi arasında kurulacak sosyal diyalogun işçi haklarını büyük oranda koruyacağını iddia etti. İş hukukunun işçileri ancak yüzde 25 oranında koruduğunu ifade eden Güzel, sosyal diyalogun 4 şartının güçlü sendikal örgütler, istikrarlı bir hukuki çerçeve, uzlaşmacı bir kültür ve karşılıklı güven olduğunu söyledi. Güzel bu durumda “hiç çatışma ve grevin olmayacağını” öne sürdü.
Bir sonraki oturumun ilk konuşmacısı olan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu adına Avukat Nagehan Akan da sosyal diyalogun öneminden bahsetti. İşçi ve işveren sendikalarının bir arada pek çok iş başarabildiğini söyleyen Akan, dünyada takip edilen trendlerin “Türk çalışma hayatının uygunluğuna” dikkat edilerek ithal edilmesi gerektiğini ifade etti.
Daha sonra DİSK adına konuşan Av. Dr. Murat Özveri, işçilerin maruz kaldığı hak gasplarına bakıldığında sosyal diyalogun bir dayatmaya dönüştüğünü vurguladı. İş hukukuna bakıldığında bireysel iş sözleşmelerinin dahi işçinin iradesi dışında imzalatıldığını, fazla mesai gibi onay gerektiren kalemlerin dahi peşin onaylı geldiğini söyledi. Çoğu işyerinde asgari ücretin dahi korunmadığını ifade eden Özveri, “İşçiler çalışırken uygulanmayan iş hukuku, işten çıkartılınca da uygulanmıyor. İşçiler alacaklarını imtiyazlı alacaklardan sonra, pek çok kesintiyle alıyor” dedi. Bakanlığın yalnızca yüzde 1,2 işyerini değerlendirdiği örneğini veren Özveri, Güzel ve Akan’ın iddialarının tersine üçlü mahkemelere işverenlerin hiçbir zaman temsilci göndermediğini hatırlattı.
Ardından Hak-İş temsilcisi Oğuz Akay da arabuluculuğun çoğu zaman işveren lehine işlediğini ifade etti. Türk-İş temsilcisi Ferhan Tuncel de “Sosyal diyalog sürüyor da kimin mutfağından çıkıyor?” diye sorarak arabuluculuk uygulaması öncesinde Adalet ve Çalışma Bakanlarının katıldığı bir toplantıda ‘arabulucular en azından uzman olsun’ talebi dışında hiçbir itirazlarının dikkate alınmadığını ifade etti. (İstanbul/EVRENSEL)