06 Mayıs 2024 09:18

Prof. Dr. İlhan Uzgel: Erdoğan’ın uluslararası alanda etkisi kalmadı

CHP’nin Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Uzgel’le, “normalleşme” havasının bastırdığı dış siyasetin sıcak başlıklarını ve CHP’nin pozisyonunu konuştuk.

Fotoğraf: CHP Basın

Paylaş

 Serpil İLGÜN
İstanbul

Erdoğan-Özel görüşmesi üzerinden estirilen “normalleşme” havası ve yeni anayasa dayatması, siyaset gündemini domine etmeyi sürdürüyor. “Siyasette bahar havası” tartışmaları, İsrail katliamlarının 208. gününde gelen “Ticareti durdurduk” kararının içeriği, ABD ziyaretinin son anda iptal edilmesi ve hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğu duyurulan Irak’ta PKK’ye operasyonu da içeren Irak temasları gibi başlıkları geri plana düşürmüş durumda.

CHP’nin Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Uzgel’le, “normalleşme” havasının bastırdığı dış siyasetin sıcak başlıklarını ve CHP’nin pozisyonunu konuştuk.

Ticaret Bakanlığının “İsrail’e tüm ticareti durdurduk” açıklamasıyla başlayalım. 9 Nisan’da 54 üründe ihracat kısıtlaması kararında “İsrail Gazze’de derhal ateşkes ilan edene ve yeterli miktarda ve kesintisiz insani yardım akışına izin verinceye kadar” şartı belirtilirken, önceki günkü kararda ateşkes şartı kaldırılmış. “Kesintisiz yardım akışına izin verilmesi”yle sınırlandırılan kararı ve zamanlamasını nasıl değerlendirirsiniz?

Ticaret konusunda birkaç şey oldu, birincisi Erdoğan ABD’ye gidemeyeceğini anladı ve İsrail konusunda eli biraz daha rahatladı. İkincisi, İsrail’in Filistin’deki korkunç katliamında dünya kamuoyu, hatta bazı devletler de bir süredir İsrail karşıtlığına kaydılar. Çünkü bu katliamın hiçbir meşru tarafı yok. Üçüncüsü, büyüyen bu toplumsal tepkiye, son olarak Amerika’nın önemli üniversitelerinde, öğretim üyelerinin de destek verdiği İsrail katliamını protesto dalgaları eklendi. Batıdaki üniversitelere de yayılan bir protesto dalgası başlamış oldu. Erdoğan hükümeti bu dalgadan da etkilendi, nitekim “Amerika’daki öğrenciler kadar olamadınız” gibi eleştiriler de gelmeye başladı. Yanı sıra, 9 Nisan’daki ihracat kısıtlaması da tatmin etmemişti toplumu, biz de çok eleştirdik. Ucu açıktı, belirsizdi ve daha da önemlisi gemiler gitmeye devam etti. Bu konuda Genel Başkanımız Özgür Özel de inisiyatif aldı, oldukça aktif bir diplomasi yürüttü. Dolayısıyla Erdoğan bütün bunların önünü kesmek istedi ve böyle bir hamle yaptılar.

“Erdoğan ABD’ye gidemeyince İsrail konusunda eli rahatladı” dediniz, “Düzenli yardım akışı sağlanana kadar” ibaresi olsa da, ticareti durdurma kararı ABD’den bağımsız alınabilir mi?

Kararı ABD’den bağımsız almışlardır. Amerikalılar uygulamaya bakarlar. AKP hükümeti Gazze meselesinde ibreyi Hamas’a doğru kaydırmaya, Hamas liderleriyle daha açıktan görüşmeye başladı. O da kendi mesajını veriyor aslına bakarsanız. ABD’ye gidebilselerdi bunu yapmayacaklardı, onu söyleyeyim. Ama Beyaz Saray yolu kapanınca, Amerika’ya bu konuda kendilerini kanıtlama ihtiyaçları azaldı. Kendi tabanlarını da biraz rahatlatmak istiyorlar, çünkü oradan da bir tepki var ve belli ki bu süreç YRP’yi güçlendiriyor.

ERDOĞAN ÖNCE DAVET EDER, SONRA GÖNDERİR

2 Mayıs’ta SP Lideri Temel Karamollaoğlu ile yapılan görüşmeden anlaşıldı ki Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye Türkiye’den ayrılmamış. Hamas’ın siyasi bürosunun ve liderlerinin Doha’dan çıkarması için Katar’a baskının arttırıldığı ve Hamas’a yer arandığı şeklindeki yorumları anımsatarak soralım, o yer İstanbul mu oldu?

Hükümet tarafında bu yönde yapılmış bir resmi açıklama yok. Hamas’tan da yok ama bir süredir Haniye’yi burada ağırladıklarını tahmin ediyoruz. İstanbul’u olası mekanlardan biri olarak gördüklerini biliyoruz, çünkü belirttiğiniz gibi Katar’dan çıkarılmaları için bir baskı söz konusu. Daha önce de Suriye’den çıkarılıp, Katar’a gitmişlerdi. Umman da Hamas’ın gideceği adreslerden biri olarak düşünülüyordu, zira bölgede Hamas’a yakın duran pek fazla ülke de yok. Her iki taraftan da resmi bir açıklama olmadığı için bu konuda net bir ifade kullanamamakla birlikte, İstanbul bir araç olarak da kullanılıyor olabilir. Yarın ilişkileri düzeltmek için Hamas’ın Türkiye’den çıkarılması koşulu getirildiğinde, Erdoğan hükümeti onu da yerine getirir. AKP siyasetinin bu konularda eli rahattır. Önce davet eder, sonra gönderir, medyasına izin verir, sonra kapattırır ve meseleyi araçsallaştırır.

ABD TARAFI ‘BAKARIZ’ DEDİ

Haftalar önce 9 Mayıs olarak duyurulan Erdoğan’ın ABD ziyaretinin, 9 Mayıs’a sayılı günler kala iptal edilmesi de güncelliğini koruyor. AKP medyası “Erdoğan’ın programı uyuşmadığı için” ziyaretin ertelendiğini iddia etse de, Hamas etkisinden Erdoğan’ın Beyaz Saray’da devlet protokolü ile ağırlanma talebinin reddedilmesine kadar pek çok gerekçe yazılıp çizildi. “Ne oldu” sorusuna sizin yanıtınız ne?

Öncelikle, bu ziyaretin olacağına dair ABD tarafının hiçbir açıklaması olmadığını belirtmek gerekir. Öyle anlaşılıyor ki bir ziyaret düşünmüşler, ABD tarafına teklif gitmiş, onlar da “9 Mayıs olabilir ama bir görelim” demişler. Çünkü Erdoğan’a güvenmiyorlar. Bu nedenle ABD ucunu açık bırakmış.

Bununla birlikte, NATO’nun genişlemesi için oldukça önemli olan Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine Erdoğan’ın günün sonunda onay vermesinin Beyaz Saray yolunu açacağı çıkarımları yapılmıştı.

Evet, İsveç’e yeşil ışık yakmanın şartlarından biri buydu. Benim tahminim, ABD tarafı “Bakarız, 9 Mayıs olabilir” dedi. Fakat Erdoğan hükümeti, aceleci bir biçimde bunu “9 Mayıs’ta Biden’le görüşeceğiz” diye sundu. Fakat Amerikan tarafı memnun olmadı. En son Haniye’nin gelmesiyle birlikte de bu işten vazgeçildi. ABD’de seçim olmasa, Gazze’de yaşananlar olmasa kabul edilebilirdi ama şu anki koşullarda olmaz. O yüzden de ABD tarafı “Ziyaret gündemimizde yok” diyerek konuyu kapattı.

HAMAS’LA GÖRÜŞMENİN SOMUT BİR GETİRİSİ YOK

Erdoğan’ın 20 Nisan’da Dolmabahçe’de Haniye ile görüşmesiyle ilgili şöyle yorumlar da var; Hamas’la görüşme ABD’den habersiz olmadı. Dolayısıyla, ABD ziyareti kapısını kapatan güçlü faktörlerden biri Hamas’la görüşme değil, Hamas’ı dönüştürme ve silahları bıraktırma misyonunu Ankara’nın yerine getirmemesi. Katılır mısınız?

Evet. Şuna bakarlar, bu görüşmeden ne çıkıyor? Mesela Erdoğan, rehine bırakılmasını çok zorladı. Topluca bir rehine bıraktırabilseydi o zaman diyecekti ki “Bakın biz Hamas’la görüşüyoruz ama pozitif de bir sonuç alıyoruz!” Ama 5 İsrail vatandaşını dahi serbest bıraktıramadı Erdoğan. Dolayısıyla şu an Hamas’la görüşmesinin bir getirisi yok ve Hamas’a çok angaje olduğu için İsrailliler de Erdoğan’la görüşmüyorlar. O nedenle de ara buluculuk sürecini Mısır ve kısmen Katar yürütüyor. Burada Erdoğan’a bir rol yok çünkü Erdoğan’dan alabilecekleri fazla bir şey de yok. İstediği kadar Haniye ile görüşsün. Erdoğan iki tarafla eşit konumda görüşecek pozisyonda değil. Genel olarak zaten bölgede kimse Erdoğan’a fazla bir rol vermek istemiyor. Hamas da zaten sıkışmış durumda, bölgede de dostu kalmadı. Erdoğan’a tutunmaya çalışıyorlar.

Diğer yandan, Erdoğan’ın Hamas’ı dönüştürme kapasitesinin ne olduğunu hâlâ tam olarak bilmiyoruz, Hamas üzerinde böyle bir etkisi var mı? Tamam Haniye ile görüşüyor ama dediğim gibi buradan somut bir çıktı alabilmiş değil Erdoğan. İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik katliamı 7 aydır sürüyor ve Erdoğan’ın Hamas’a olan angajmanının ortaya çıkardığı herhangi bir somut bir sonuç yok. Türkiye’nin başında olması dışında Erdoğan’ın uluslararası alanda bir pozisyonu, etkisi ya da “Bu konuda Erdoğan ne düşünüyor” gibi bir ortam kalmadı.

ABD’de başlayıp Avustralya’dan Avrupa’ya yayılan İsrail karşıtı üniversite eylemlerine değindiniz. ’68 hareketine benzetilen eylemleri nasıl izliyorsunuz? Etkisi ne olur?

Doğrusu geç geldi ama toplumsal tepkilerin zamanlamasını ölçemezsiniz. ’68 hareketi ABD’de Vietnam ve ırk ayrımcılığı üzerinden gelişmiştir ama dünyaya yayılmıştır. Amerika’da da Batı da zaten toplumsal bir huzursuzluk vardı, kendisini Filistin meselesi üzerinden dışa vurdu.

Kampüs protestolarının ABD hükümeti üzerinde etkisi olacaktır, çünkü ses getiren eylemler bunlar. Direniş devam eder, çünkü dediğim gibi bir sürü toplumsal gerilim buradan kendisine kanal buldu ve buradan tepkisini ortaya koydu diye düşünüyorum.

HAMAS UZLAŞMAYA GİTMEK ZORUNDA

İsrail katliamlarında hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bine dayanmış durumda, ciddi manada açlık söz konusu ve Netanyahu’ya katliamlarını sürdürmesi için milyarlarca dolarlık ABD, Batı yardımı devam ediyor. Ara buluculuk görüşmelerinden sonuç çıkmıyor, bölgesel savaşa dönüşme riski sürüyor. Peki ne olacak? İsrail hangi şartlarda katliamlarını sonlandıracak?

Açıkçası bu katliam Filistinliler için çok talihsiz bir döneme de denk geldi. ABD’de seçimler var, Biden ya da herhangi bir aday Yahudi lobilerini karşısına alarak seçimlere giremiyor. ABD siyasetinin böyle bir gerçekliği var. Aslına bakarsanız ABD’de Netanyahu’nun karşılığı yok. Siyaseten de toplumsal olarak da Netanyahu sevilen biri değil. Zaten öyle bir noktaya geldi ki ABD bir taraftan el altından, bir taraftan da açıkça Netanyahu’ya savaşı durdurması için baskı yapıyor. Çünkü bu savaşın ABD’ye bir faydası yok. ABD İsrail’le Suudi Arabistan’ı barıştırmaya, diplomatik ilişki kurdurmaya çalışıyordu örneğin. O yönüyle de siyaset sıkıştı.

AB, ABD’nin arkasına takıldı ve Almanya AB yaklaşımını domine ediyor. Dolayısıyla Batı Filistin halkının yanında değil. Belçika, İrlanda, İspanya gibi ülkeler aykırı ses oldular ama genel yaklaşımı değiştiremiyorlar.

Arap ülkelerine gelince, onlar da yeterince ilgi göstermiyor. Türkiye’yi konuştuk. Erdoğan hükümeti Filistin davasının savunucusu olduğunu iddia ediyor ama somutta hiçbir şey yapmıyor ya da yapamıyor.

Dolayısıyla, Gazze meselesi çok kritik bir eşiğe geldi. Bence bu noktada Hamas geri adım atıp uzlaşmaya gitmek zorunda. Çünkü Türkiye dışında bir müttefikleri yok, Arap rejimleri karşısında karşılığı yok. Hamas siyaseti insansız bir siyasettir. Meselelere İslamcı düşünceyle, inançla yaklaşan gruplar insanı değil, inancı, şehitliği, ölümü merkeze koyuyorlar. O yüzden Hamas siyaseti ölüm getirir. Ve ölüm getirdi.

‘KALKINMA YOLUNU, ASKERİ OPERASYON İÇİN IRAK HÜKÜMETİNE SUNULMUŞ BİR RÜŞVET GİBİ DÜŞÜNMEK LAZIM’

Erdoğan’ın 12 yıl aradan sonra yaptığı Irak ziyaretini de soralım. Öncesinde kKalkınma yolu projesi ve PKK’ye operasyonla ilgili Irak’la üst düzey görüşmeler yapılmıştı. Neticede 26 başlıkta birtakım mutabakatlar imzalandı ancak gerek kalkınma yolu, gerekse PKK’ye operasyon konusunda Erdoğan istediğini alamamış görünüyor. Kalkınma yolu projesine sizin yaklaşımınız ne? Ve Irak ziyaretinden ne çıktı?

Kalkınma yoluna, proje olarak itiraz edilecek bir şey yok. Irak’ta 1200 km’lik bir demir yolu ve kara yolu hattının yapılması ve ticaretin kolaylaştırılmasına kimsenin itirazı olmaz ama fantastik bir proje. Yani şu anki koşullarda bunu kim finanse edecek, güvenliği nasıl sağlanacak? Bu iki husus kesinleşmeden kimse buraya para yatırmaz. Kalkınma yolunu, askeri operasyon yapabilmek için Irak hükümetine sunulmuş bir rüşvet gibi düşünmek lazım. Ama bir sonucu olacağını zannetmiyorum.

İkincisi, Iraklılar ülkede operasyon, savaş, çatışma, bombalama istemiyorlar. Irak başbakanı geçen ay ABD’deydi. Yatırım istiyorlar. Türkiye ise Irak’a güvenlik eksenli yaklaşıyor. Bu ikisini uyumlaştırmak bence kolay değil. Evet Türkiye’nin bir hazırlığı olduğu söyleniyor ama ne PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettirme, ne ortak operasyon yapma, ne ortak bir operasyon merkezi kurulması gibi hususlarda Irak hükümetini şimdiye kadar ikna edemediler.

Projeye ABD’nin özel bir tepkisi yok, ama şu an için böyle bir harekatın arkasında durma gibi bir niyeti de yok.

GAZZE HALKIYLA DAYANIŞMA İÇİNDEYİZ

Genel Başkan Özgür Özel’in Filistin konusunda oldukça aktif bir diplomasi yürüttüğünü belirttiniz. Özel, konuyla ilgili sert söylemlerde bulunuyor, Filistin’i de ziyaret etmek istemiş, ancak oradaki şartlar nedeniyle ziyaret ertelenmişti. Bununla birlikte “CHP neden Filistin konusunda daha etkili bir siyaset, eylem ortaya koymuyor” soruları da soruluyor. Yanıtınız ne olur?

Aslında bu konuda bir sürü şeyi yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Genel Başkan dünyadaki 120 sol, sosyalist lidere mektup yazıp, çağrıda bulundu. Sosyalist Enternasyonalin genel başkan yardımcısı seçildiği toplantıda yaptığı konuşmada, Filistin meselesini dile getirdi. Yine Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Kongresindeki konuşmada, -ki, İsrail’in güvenliğini sağlamak onların devlet politikasıdır-, bu politikaya karşı çıkarak, Filistin davasını savundu. Filistin’le sürekli temas halindeyiz elçilikle birlikte. Gazze halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu sürekli gündemde tutuyoruz. İktidarın Filistin politikasını da çok sert eleştiriyoruz. Dolayısıyla, bir muhalefet partisi olarak Filistin meselesinde insani bir tavır alma tutumumuz sürdürüyoruz.

CHP’NİN TUTUMUNU ANLATIYORUZ

Kongre öncesinde CHP’ye yapılan “Erdoğan’ın oyun alanı içinde kalma” eleştirileri, dış politika için de yöneltiliyordu. Özgür Özel, CHP’nin dış politika hattının “Yurt içinde ana muhalefet partisi, sınırların dışına çıkınca Türkiye partisi” olduğunu açıklayınca, “Yine aynı sınırlarda mı kalınacak” soruları belirdi. CHP Dış Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak, Özel’in “Yurt dışında Türkiye partisiyiz” sözünü açar mısınız, bundan ne anlayalım?

Erdoğan hükümetinden CHP’ye “Siz yurt dışına çıkınca hükümeti eleştiriyorsunuz” vs. eleştirileri yöneltiliyor. Bizim hükümeti eleştirme gibi bir derdimiz yok. İnanın ben de yurt dışı görüşmelerimde Erdoğan’dan bahsetmiyorum. Bazı konularda CHP ne yapar, onu anlatmaya çalışıyorum. Uzun yıllardır CHP çok düşük profilde gittiği için CHP’nin ne yapacağına dair fikirleri yoktu.

Sonuçta Türkiye’nin çıkarlarını savunduğumuz bazı konular var ve oralarda sırf AKP’ye muhalefet etmek için muhalefet etmeyi doğru bulmuyoruz. Yani, hükümetin her söylediğinin tersini söyleyen bir pozisyonun inandırıcılık açısından da sıkıntı yaratacağını düşünüyoruz. CHP olarak belli konularda tutumumuzu, pozisyonumuzu dile getirmeye çalışıyoruz. Derdimiz bu.

Şunu da söyleyeyim, inanın herkes Erdoğan’ı bizim kadar tanıyor. İnternet var, sosyal medya var. Türkiye ile ilgili her şey üç dakika sonra İngilizce olarak önümüze geliyor zaten. Sonuçta kime neyi anlatalım. Dışarısı Erdoğan’la 20 yıldır muhatap olmuş! 

ÖNCEKİ HABER

İsrail hükümeti, Al Jazeera televizyonunun ülkedeki yayınlarını sonlandırma kararı aldı

SONRAKİ HABER

İsrail Lübnan’ın güneyine saldırdı: 1'i çocuk 4 kişi hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa