Yeniden doğuş mu? Ölüm mü? | Leverkusen'in şampiyonluğu: Sonun başlangıcı

Volkan AĞIR

Leverkusen'in bu sezon kazandığı şampiyonluk, Bayern Münih'in 11 sezonluk serisini bitirmesi nedeniyle manşetleri süslerken, elde edilen başarının peri masalına dönüştürülerüp mucizeleştirildi. Birçokları için bu hegemonyanın sona ermesi rekabeti arttıracağı için Bundesliga'nın tekrar doğuşu anlamı taşıyor. Hayatın tam içinden güncel ve derinden mesajların yer aldığı tuvalet duvarlarındaki posterlerden bir tanesi ise bu olaya tam tersinden bakıyor. Haç şeklinde tasarlanan mezar taşının üst ucunda Bayer Leverkusen logosu, ortadan kesen paralelde de 14.04.2024 tarihi atılmış, bu posterin üstündeyse, “Alman futbolunun öldüğü gün” yazıyor.

BAYERN SEZONA BİTİK GİRDİ

Bu sezon Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nin küçük bir kimya sanayii kenti olan Leverkusen'in şampiyonluğunu konumlandırırken biraz da geçen sezonun hikayesine bakmamız gerek diye düşünüyorum. Şampiyonluğu son maça bırakmaması için eline geçen birçok fırsatı tepen Dortmund, 1. FC Köln'ün uzatma saniyelerinde gol yemesi sonrası Bayern Münih'e şampiyonluğu kaptırmıştı. Bayern Münih yönetimi bile bu şampiyonluğun hiçbir şeyi affettirmeyeceğini, kulübün ne kadar kötü yönetildiğini görmüş ve maçın hemen ardından Oliver Kahn ve Hasan Salihamidzic'i görevden almıştı. Şampiyonluk kazanıldığı için hegemonya bitmedi sanıldı. Ancak hem yönetimde hem de kadroda yapılan köklü değişim Bayern'de işlerin eskisi kadar kolay gitmeyeceğini gösteriyordu. Üstelik bu sezona da geçen sezona nazaran daha düşük bir seviyede kadroyla girildi.

HEP ÜST SIRALARDAYDI

Leverkusen ise geçen sezonu Xabi Alonso önderliğinde altıncı olarak bitirmişti. İki sezon arasındaki sıralama sıçrayışı tabii ki büyük bir başarı olarak nitelenebilir. Fakat Leverkusen, 2000'lerin başında Şampiyonlar Ligi Finali oyanmış da bir ekipti. Son 20 senede ise sürekli liginin üst sıralarında yer alan belli bir altyapı ve oyuncu üretimine sahip bir yapılanması var.

Son 20 sezonda bir çok 2'cilik ve 3'cülük elde ettiler. Toplam 20 sezonda 3'ü dışında ilk 6'dan aşağı inmemiş. Bir çoğunda Şampiyonlar Ligi sezonu da oynadılar. Dortmund'un Klopp ile şampiyon olduğu sene de Bayern Münih'i geride bırakıp ligin ikincisi olmuşlardı. Yani sürekli yukarılarda gezinme geleneği de olan bir ekipti. Bu tarihe bakınca Leverkusen için geç kalınmış bir şampiyonluk olarak bile nitelenebilir elde edilen. Xabi Alonso'nun da bu şampiyonluğu Daum, Toppmöller, Schmidt ve diğer teknik direktörlere adamasında biraz bu eski başarılı yıllar yatıyor.

KOYUNUN OLMADIĞI YERDE...

Son birkaç sezonda Bundesliga'da görmeye alışık olduğumuz takımları da göremiyoruz artık. Schalke 04, Hamburg, Hertha Berlin gibi Bundesliga'da oldukları dönemlerde şampiyonluk adayı olabilen 3 büyük köklü kulüp de uzun sezonlardır 2. ligdeler. Werder Bremen, Borussia Mönchengladbach da eski günlerini mumla arıyor birkaç sezondur. Yani Leverkusen'in yoluna Dortmund ve Bayern dışında taş koyabilecek dişli bir takım da yoktu. Nagelsmann Leipzig'de kalsaydı belki o olabilirdi ama Darmstadt, Heidenheim, Bochum gibi üst lig maceralarının uzun sürmeyeceği çıktıkları ilk günden belli olan takımların yer aldığı bir sezon yaşadı Bundesliga. Ligin uzun senelerdir bu kadar düşük bir seviyede olmasını da Leverkusen iyi değerlendirdi.

İLAÇ GİBİ TRANSFERLER

Ligdeki dengelerin ilk kez bu kadar daraldığı, üst sıraları zorlayabilecek takımların azaldığını bu sezon öncesi fark eden Kuzey Ren Vestfalya'nın küçük kimya kenti Leverkusen'in yönetim kademesi sırtını dayadığı Bayer ilaç şirketi ve son sezonlarda yaptığı transfer satışlarıyla da kesenin ağzını açarak takıma 81,8 milyon avro değerinde transfer yaptı. Sattığından gelen parayı kullandı diyebildiğimiz bir sezon da değil ne yazık ki. 12,6 milyon avro da eksideler. Yepyeni bir takım kuruldu. Bayern Münih her ne kadar tek bir oyuncu için Leverkusen'in toplam harcamasından fazlasını ödemiş olsa da çok sayıda oyuncu satarken gelen oyuncular yerlerini dolduracak kalitede de değillerdi. Dortmund ise Dortmund'du.

FUTBOLUN KATİLİ LEVERKUSEN

Genç teknik direktör Xabi Alonso'nun iki sezonda eriştiği başarı kariyer süreci açısından takdiri tabii ki hak ediyor. Oynattığı futbolu keyifle izledim bu sezon. Frimpong'dan yarattığı kanat hücumcusu, Xhaka'dan yarattığı yönetmen, Boniface'ten çıkardığı gol makinası, Grimaldo'dan yarattığı müthiş sol hücumcusu, Florian Wirtz'i parlatması heyecan yaratıyor. Yine de kırmızı siyahlı takımın şampiyonluğu Almanya'da rakip taraftarlar için futbolun öldüğü gün olarak kabul ediliyor.

Bundesliga, kulüp yapıları nedeniyle yarıştığı ligler İngiltere, İtalya, Fransa ve İspanya'ya göre daha tutucu. Kurala göre bir sermaye grubu ya da bir kişi kulübün yüzde 51'inden fazlasına sahip olamıyor. Kulüplerin yüzde 51'inin sahibi kulüp üyesi olan taraftarlar. Son 5 yıldır da Almanya futbol dünyasında özellikle taraftarların en büyük tartışması yüzde 51 kuralının değiştirilmesi. Bundesliga ve kulüp yöneticileri Paris Saint Germain, Manchester City gibi takımlarla rekabet edebilmek için bu kuralın değiştirilip kulüp sahipliğinin önünün açılması daha fazla yatırımcının lige getirilmesini arzu ediyordu. Mevcut durumda kulüplerin sahibi olan taraftarlar ise buna karşı çıkan birçok eylem yapmıştı. Son haftalarda sahalara tenis topu ya da altın para şeklinde çikolata atılarak yapılan protestoların da nedeni buydu. Protestolar sonuç verdi ve 50+1 sahiplik kuralının kalması kararlaştırıldı. Ancak bu kuralın da bir istisnası var. Eğer bir sermaye grubu ya da bir kişi 20 seneden fazla kulübün yönetiminde kalırsa kulübün sahibi olabiliyor. Bundesliga'da ise bu kuralı bozabilen üç istisna kulüp var. Wolfsburg, Hoffenheim ve Leverkusen. Sayılara baktığımızda mucize ve büyük bir başarı olarak görülebilecek bu şampiyonluk büyük bir kesim için bugüne kadar Almanya'da izlediğimiz kulüp yapılanmalarını tehdit eden 'sermaye grubu takımı' olarak kötü bir örnek oluşturuyor ve birçok kesim için Leverkusen'in şampiyonluğu sonun başlangıcı, Alman futbolunun öldüğü gün olarak görülüyor.