07 Mayıs 2024 12:07

BM uzmanları Gazze’de ‘dehşete düştü’: İşkence, infaz, cinsel saldırı...

“Hiçbir şey kadın ve çocuklara uygulanan şiddeti, Gazze’de bir İsrail saldırısında öldürüldükten sonra annesinin rahminden kurtarılan ve bir kuvözde ölen bebeğin hikayesinden daha iyi gösteremez”

Fotoğraf: Ashraf Amra/AA

Paylaş

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanları İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere karşı son yedi aydır devam eden ve çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu sistematik şiddet saldırılarını kınadı.

Açıklamada, “Yakın zamanda Gazze Şeridi’nde ortaya çıkarılan toplu mezarlardan ortaya çıkan ayrıntılar karşısında dehşete düştük. Nasır ve El Şifa hastanelerinde, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 390’dan fazla ceset bulunmuş olup, birçoğunda işkence ve yargısız infaz izleri görüldüğü ve insanların diri diri gömülmüş olabileceği bildirilmektedir” ifadeleri kullanıldı.

14 BİN 500 ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜ, 8 BİN İNSAN KAYIP

Genel olarak kadınların, kız çocuklarının ve çocukların bu çatışmada en fazla tehlikeye maruz kalanlar arasında yer aldığını kaydeden uzmanlar, 29 Nisan 2024 itibariyle Gazze’de öldürülen 34 bin 488 Filistinlinin 14 bin 500’ünün çocuk, 9 bin 500’ünün kadın olduğunu belirtti. 77 bin 643 kişinin de yaralandığına dikkat çekilerek, bunların yüzde 75’inin kadın olduğu bildirildi.

8 binden fazla kişinin kayıp ya da enkaz altında olduğu bildirilirken, uzmanlar bunların en az yarısının kadın ve çocuk olduğunun varsayılabileceğini kaydetti. Ayrıca her gün 37’si anne olmak üzere tahminen 63 kadının öldürüldüğünü ve Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana 17 bin Filistinli çocuğun yetim kaldığına inanıldığını belirttiler.

ÜREME KLİNİĞİ VURULDU, 3 BİN EMBRİYO YOK OLDU

Gazze’de 1.7 milyon kişi ülke içinde yerinden edilmiş durumda ve 1.1 milyon kişinin de felaket boyutlarında gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor. BM raporlarına göre, İsrail’in saldırılarının başlamasından bu yana çok sayıda kadın ve kız çocuğu da İsrail ordusu tarafından zorla kaybedildi. Uzmanlar, İsrail güçlerinin Gazze’nin en büyük üreme kliniğini de tahrip ettiğini ve bu klinikte 3 bin embriyonun depolandığını belirttiler.

50 BİN HAMİLE VE 20 BİN YENİ DOĞAN RİSK ALTINDA

Açıklamada şu ifadeler kullandıldı:

“Hastanelerin doğrudan bombalanması ve İsrailli keskin nişancılar tarafından sağlık tesislerine erişimin kasıtlı olarak engellenmesi, yatak ve tıbbi kaynak eksikliği ile birleştiğinde tahmini 50 bin hamile Filistinli kadını ve 20 bin yeni doğan bebeği hayal bile edilemeyecek bir risk altına soktuğundan, hamile ve emziren kadınlara yönelik muamele dehşet verici olmaya devam etmektedir. Günde 183’ten fazla kadın ağrı kesici olmadan doğum yaparken, kuvözleri çalıştıracak elektrik olmadığı için yüzlerce bebek hayatını kaybetti. Korkunç koşullar düşüklerde yüzde 300’e varan artışlara neden oldu. Hamile ve emziren kadınların yüzde 95’i ciddi gıda yoksulluğu ile karşı karşıya”.

ÜREME SAĞLIĞINA BÜYÜK TEHDİT

Uzmanlar, doğum yapan kadınların bebeklerini korkunç koşullarda dünyaya getirdiklerini söyledi. UNFPA’ya göre yaklaşık 155 bin hamile kadın ve yeni anne hayatta kalma ve temel sağlık hizmetlerine erişim mücadelesi veriyor. Ayrıca, Gazze’de adet hijyeni malzemelerine ihtiyaç duyan tahmini 690 bin kadın ve kız çocuğu, adet döngülerini mahremiyet içinde ve onurlu bir şekilde yönetemiyor, bazı raporlar hijyenik olmayan adet koşullarından kaçınmak için doğum kontrol hapları alındığını bildirmektedir.

Öte yandan uzmanlar, daha önce benzeri görülmemiş toplu konut yıkımı ve güvencesiz çadır yaşam koşullarının, kişisel güvenlikleri ve mahremiyetleri de dahil olmak üzere kadınları ve kız çocuklarını orantısız bir şekilde etkilediğini söyleyerek, “Hiçbir şey kadınlara ve çocuklarına uygulanan sistematik şiddeti, Gazze Şeridi’ndeki bir İsrail saldırısında öldürüldükten sonra annesinin rahminden kurtarılan ve günler sonra 26 Nisan’da bir kuvözde ölen bir bebeğin hikayesinden daha iyi gösteremez” dedi.

GÖZALTINDA CİNSEL SALDIRI

Uzmanlar, İsrail işgal güçleri tarafından gözaltına alınanlar da dahil olmak üzere, kadın ve kız çocuklarına yönelik cinsel saldırı ve şiddet olaylarına ilişkin devam eden raporlar karşısında da dehşete düştüklerini aktardılar.

İsrail Hükümeti’nin rapor edilen suçlara ilişkin bağımsız, tarafsız ve etkili bir soruşturma yürütmekte sürekli olarak başarısız olduğuna da dikkat çekerek, “Kadınların İsrail tarafından böylesine acımasız, ayrım gözetmeyen ve orantısız saldırılara hedef olması, görünüşe göre hayatlarını mahvetmek ve temel insan haklarını inkar etmek için hiçbir araçtan kaçınmaması bizi dehşete düşürüyor” dediler.

İSRAİL’E TÜM SİLAH İHRACATI DERHAL DURMASI

Raporda yer alan “İsrail tüm düşmanlıklara son vermeli ve devletler tüm silahların ihracatını derhal durdurmalıdır. Bu Devletler, silahların masum kadın ve çocukları öldürmek ve sakat bırakmak için kullanıldığı gerçeğini artık görmezden gelemez. Artık hiçbir mazeret olamaz. Kadınlar ve çocuklar uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hukuku kapsamında özel koruma hakkına sahiptir” ifadeleri de dikkat çekti.

AÇIKLAMAYI YAPAN BM UZMANLARI KİMLER?

Reem Alsalem, Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet, Sebepleri ve Sonuçları Özel Raportörü; Francesca Albanese, 1967’den beri işgal altındaki Filistin Topraklarında İnsan Haklarının Durumu Özel Raportörü; Balakrishnan Rajagopal, Yeterli Barınma Hakkı Özel Raportörü; Michael Fakhri, Gıda Hakkı Özel Raportörü; Pedro Arrojo Agudo, güvenli içme suyu ve sanitasyon insan hakları Özel Raportörü; Paula Gaviria Betancur, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin insan hakları Özel Raportörü; Ben Saul, terörizmle mücadele ederken insan hakları ve temel özgürlüklerin geliştirilmesi ve korunması Özel Raportörü.

BM Uzmanları, İnsan Hakları Konseyi’nin Özel Prosedürleri olarak bilinen yapının bir parçası. BM insan hakları sistemindeki en büyük bağımsız uzmanlar organı olan Özel Prosedürler, Konsey’in bağımsız bilgi toplama ve izleme mekanizmalarının genel adı. Özel Prosedürler görev sahipleri, İnsan Hakları Konseyi tarafından belirli ülke durumlarını ya da dünyanın her yerindeki tematik konuları ele almak üzere atanan bağımsız insan hakları uzmanlarından oluşuyor. Özel Prosedür uzmanları gönüllülük esasına göre çalışıyorlar; BM personeli değiller ve çalışmaları karşılığında maaş almıyorlar. Herhangi bir hükümet ya da kuruluştan bağımsızlar ve bireysel sıfatlarıyla görev yapıyorlar. (DIŞ HABERLER)

 

ÖNCEKİ HABER

Özgür Özel ve Devlet Bahçeli görüştü

SONRAKİ HABER

Sanatçı Pınar Aydınlar’a hapis cezası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa