08 Mayıs 2024 07:00

Amerika’da Filistin’e destek eylemleri

Amerikan üniversitelerini fonlayan, teknoloji şirketleriyle yakın ilişkilere sahip İsrail destekçisi sermaye, Filistin eylemlerini sonlandırmak adına ellerinden geleni yapıyor.

Fotoğraf: Erbil Başay/AA

Paylaş

Ziyad AHMED

Yıldız Teknik Üniversitesi

 

Son birkaç haftadır Siyonist İsrail Devleti’nin Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği katliam ve saldırılara karşı uluslararası çapta kamuoyu baskısı güçleniyor. Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Refah kentine yönelik büyük askeri operasyon hazırlığında olan İsrail hükümetine karşı Amerika ve İngiltere başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından üniversitelerden saldırıların durdurulması yönünde çağrı büyüyor. Geçtiğimiz günlerde Amerika’daki üniversite öğrencilerinin ve hocalarının birlikte yaptığı bu eylemlere polis sert müdahalelerde bulundu. Güney California Üniversitesi’nde mayıs ayındaki mezuniyet töreni iptal edildi ve 93 kişi gözaltına alındı. Filistin’e destek için çadır kampları kurulan Indiana Üniversitesi’nde 33 kişi sertçe gözaltına alındı. Emory Üniversitesi’ndeki protesto eylemleri Felsefe Bölüm Başkanının gözaltına alınmasıyla devam etti. Bu müdahaleler sonrası Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi gibi diğer devlet üniversiteleri de resmi sosyal medya hesaplarından açıklama yayınladılar. Medyada “Neden Türkiye’deki üniversitelerde Filistin’e destek eylemleri gerçekleşmiyor?​” sorusu yükseldi. Gelin beraber hem Amerika’da hem de Türkiye’de Filistin’e destek eylemlerini ve iktidarların bu konuya dair çelişkili pozisyonlarını inceleyelim.

AMERİKA’DA ÖZGÜRLÜKLERİN ÇÖZÜNÜMÜ

Filistin’in gündeminin Batı’da, özel olarak da Amerika’daki yansımalarının incelediğimizde, bir övünç vesilesi olarak görülen ifade özgürlüğü söyleminin oldukça çatırdadığını görmekteyiz. Polis ve okul yönetimlerinin iş birliğinde artan baskıyla gerçekleştirilen okuldan uzaklaştırmalar, gözaltılar, tutuklamalar öğrencilerin sürekli karşılaştığı bir hale büründü. Filistin’e destek veren kulüplerin sansürlenmesi ve kapatılması, Harvard’da istifaya zorlanan rektör ve diğer işini bırakmak zorunda kalan Filistin destekçisi akademisyenler gibi örneklerle Amerika’da kampüs yaşamına ve akademiye yönelik baskı politikasının yoğunlaştığını görüyoruz. Talepleri İsrail'e destek veren, İsrail'le ekonomik ilişkilere sahip tüm şirketlerin üniversiteyle bağının kesilmesi olan Filistin destekçisi öğrenciler, medya ve bazı gruplar tarafından anti-Semitik olarak lanse ediliyor. Tüm bu İsrail yanlısı tavır ve politikalar ise desteğini Amerika’da akademide, finansta ve teknolojide büyük bir lobi gücüne sahip İsrail destekçisi sermayedar Yahudilerin nüfuzundan alıyor. Amerikan üniversitelerini yüksek meblağlarla fonlayan, Amerikan teknoloji şirketleriyle Google’ın insan ayırmaya yönelik yapay zeka projesi Nimbus’u Filistin topraklarında kullanabilecek kadar yakın ilişkilere sahip İsrail destekçisi sermaye, tüm bu Filistin destekçisi eylemleri de sonlandırmak adına ellerinden geleni yapıyor.

FİLİSTİN’E KARŞI İKİ YÜZLÜ TAVIR

Türkiye’ye baktığımızda da benzer bir ikircikli durum olduğunu söyleyebiliriz. 7 Ekim’den sonra Filistin’e destek mitingleri düzenleyen, İsrail’in gerçekleştirdiği katliamı kınayan tek adam rejimi; ilk günden itibaren ticareti içerisinde dikenli tel, çelik, beton olacak şekilde devam ettirdi. Tüm “İsrail ile ticareti sonlandır” sözlerine karşı kulak tıkayıp ülkede gerçekleşen Filistin’e destek eylemlerine gözaltılarla, tutuklamalarla müdahale etti. Artan eylemler ve kamuoyunun baskının neticesinde tek adam rejimi İsrail’le ticareti * Mayıs tarihinde kesti. Bu geç gelen adımla beraber son günlerde kayyum rektörler tarafından koordineli bir biçimde Amerika’daki Filistin eylemlerine destek veren, akademik özgürlüğü savunan açıklamalar yayınlandı; iktidar yanlısı bazı kesimler tarafından Amerika’daki üniversite eylemlerini işaret ederek “Neden ülkemizdeki üniversitelerde böyle eylemler yapılmıyor?​” sorusu ortaya atıldı. Üniversite kampüslerinde baskı, sansür politikası sürdürülür, öğrencilerin en ufak hak talepleri susturulmaya çalışılırken öğrencilerin Filistin’e destek eylemleri düzenlemesini beklemek iktidarın iki yüzlü ifade özgürlüğü anlayışını tekrardan ortaya koyuyor. Bu ikiyüzlü politikasını atadığı yönetimler eliyle de okullarımızda devam ettiriyor. Filistin’de yaşanan insanlık suçuna karşı sesinin çıkaran Amerika’daki sıra arkadaşlarımıza uygulananları temel insan haklarına ve akademik özgürlüğe darbe olarak gören bu okul yönetimleri haklarımıza sahip çıkmak, öldürülen arkadaşlarımızın seslerini duyurmak, nitelikli eğitim, barınma, beslenme gibi temel hak taleplerimizi dile getirdiğimizde okul güvenlik güçleriyle bizi engellemekten başka bir şey yapmıyor.

Başta Filistin halkı olmak üzere dünyanın her yerinde halklar emperyalist savaş ve yıkım politikalarıyla göz göre göre ölüme sürükleniyor. Amerika da Türkiye rejimi de bu paylaşım savaşından kendine bir kazanım elde etmek ve sermayeyle ortaklığını büyütmek için İsrail Devleti’nin politikalarına ve yaşanan insanlık suçuna gözünü kapatıyor. Türkiye gençliği olarak bizler önümüzdeki dönemde anti-emperyalist mücadeleyi daha da büyütmeli, başta Filistin’de olmak üzere tüm emperyalist paylaşım savaşlarına tepkimizi yükseltmeliyiz.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

“Maarif Taslağı” liselerde AKP’nin “kök”ünü atıyor

SONRAKİ HABER

“1 Mayıs daha kalabalık geçmeliydi, seneye bunun için uğraşacağım”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa