Siyaset yapma gücünü nereden alacağız?
Ardımızda bıraktığımız 1 ve 6 Mayıs Türkiye gençliğinin siyaset yapma iddiasını büyütecek iki önemli gündü.
Kaynak: Max Pixel
Çok sık kullanılan retoriklerden biridir, “Dünyayı emeğiyle var edenler.” diye işçi emekçi sınıflara seslenilir.
Emekle var etmek, dünyadaki tüm var olanları tek tek işlemek, onlardan yeni şeyler yaratmak, tüketilerek yaşamı canlılığın devamını sağlayacak materyalleri “üreten” olmak...
Bu tanımlar günlük hayatta, yaşamın ihtiyaçlarının her gün sağlanması için hareket eden milyonların somut işlerini tarif ediyor. Toplumsal yaşamın sürekliliği, onu devam ettirmek için çalışan milyonların hareketiyle gerçekleşiyor. Dolayısıyla toplumsal hayatta ortaya çıkan ortak görüşlerin, inançların, kültürün daha da temelinde, her gün benzer işleri yapmak, emeğini kullanmakla başlıyor benzerliklerimiz.
SINIFLARI YERDE GÖKTE ARAMAK
Sınıflar artık kalmadı demagojisini 90’lı yıllardan bugüne sürdüren demogogların sesleri büyük ölçüde kısıldı. Çünkü sınıfların ortadan kaldırılması işinin, kültürün, çağın, teknolojinin yapıp yapmadığı tartışması, giderek büyüyen proleteryanın saflarında, yaşamın kendisi tarafından cevaplandı. Şimdi başka tartışmalar sürmekle birlikte, temelde büyüyen yoksulluk ve savaşlar, ekolojik yıkım ve artan şiddet gibi başlıklar, yüzde 99’ün yaşamına kasteden yüzde 1’in önceye kıyasla daha kanlı canlı hale gelmesine neden oldu. Sosyal refah, demokrasi gibi popüler iddiaların yüzyılın son çeyreğinde sınıflardan ayrı düşünülemeyeceği daha da açığa çıktı. Dünyadaki tüm felaketlerin altından çıkan birkaç sayılı çok uluslu şirket, limited, anonim şirketleriyle birlikte dünyanın tüm ülkelerini pazarları haline çevirirken, dünyayı emeğiyle var eden milyonlar kapitalistlerin çıkarlarına büyük ölçüde müdehalesiz kaldı. Elbette bu bir tercih değildi. Kapitalist sınıfının siyaset araçlarını büyüten bürokratlar, demogoglar dünyanın dört bir yanında gençliği kendi yaşam kültünün bir parçası haline getirmek için var gücüyle savaştı. Sınıflar kaldı mı sorusu eğitim müfredatlarından gündelik yaşama her yerde örgütlendi.
Şimdi ise, emperyalistlerin ve onların hükümetlerinin siyaset yapma gücü azalıyor.
Güçlerini, sınıfsal egemenlik gücünü korumak için, siyaset yapmaktan, yönetmekten alıyorlar. Bütün ilişkileri kapitalist sınıfın egemenliğini devam ettirecek araçlar olarak görüp örgütlüyorlar. Yaşam tam da bu sebeple bizim için dayanılmaz, katlanılması güç zorlukların alanına dönüşüyor. Çünkü yaşam kapitalistlerin elinde kendi sınıfsal egemenliklerini korumanın “aracına” dönüştürülüyor.
Dolayısıyla şimdi, dünyayı emeğiyle var edenlerin, burjuvazini örgütlediği ve yönettiği yaşama karşı durabilmek için kendi siyaset araçlarını yaratıp yaratamadığına bakmalı. Ve yaratmak için ne kadar çabaladığımıza.
Ardımızda bıraktığımız 1 ve 6 Mayıs Türkiye gençliğinin siyaset yapma iddiasını büyütecek iki önemli gündü. Sonuçları bakımından düşünüldüğünde Türkiye gençliği OVP gibi kapitalist saldırılara, tek adamın antidemokratik yönetimine karşı saflarını büyüttü. Bunu işçi emekçilerin saflarında, kurtuluşunu Türkiye işçi ve köylülerin mücadelesiyle buluşturan gençliğin mücadele önderlerinin yeniden hatırlayarak yaptı. Çünkü dünyayı emeğiyle var edenlerin alanında güçlü hissetmek, harekete geçmenin zorluklarını aşabilir hissetmek çok daha kolay. Bu günlerden geçerken hissettiğimiz bu kolaylığı şimdi önümüzdeki günlere daha canlı bir mücadele örgütlemek için kullanmalı.