Reyhanlı Katliamı'nın üzerinden 11 yıl geçti: Yol verenler yargılanmadı
52 kişinin hayatını kaybettiği Reyhanlı Katliamı’nın üzerinden tam 11 yıl geçti. Katliam davasında bombalı araçlara yol veren kamu görevlilerinin biri bile yargılanmadı.
Fotoğraf: AA
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Bundan tam 11 sene önce Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde PTT binası yakınlarında, biri 13.37’de; diğeri 13.40'ta iki bombalı saldırı gerçekleştirildi. Suriye’de planlanıp Türkiye’de gerçekleştirilen onlarca saldırıdan biri oldu Reyhanlı.
Katliamda 52 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’ndan sonra Türkiye’de en fazla yurttaşın hayatını kaybettiği bombalı saldırı olan Reyhanlı Katliamı, Türkiye’nin kanlı bir sürece evrildiği dönüm noktalarından biri oldu. Saldırının faili tartışmalarında el-Nusra, el-Kaide ve IŞİD’in adı geçerken; bu tartışmalarla birlikte ortaya dökülen bilgiler cihatçı terör örgütlerinin Türkiye’de cirit attığını ortaya koydu.
Katliamla ilgili tartışmalar saldırıyı gerçekleştirenlerle sınırlı kaldı; bombaların Türkiye’ye getirilmesine yol veren kamu görevlilerinin sorumluluğunun tartışmaya açılması ise özel olarak engellendi. Önce Suriyeli mülteciler, sonra Arap Alevileri suçlandı. Patlamadan hemen sonra katliam haberlerine yayın yasağı getirildi, yaralı yurttaşların kaldığı hastaneye yalnızca AA ve TRT muhabirlerinin girişine izin verildi. Duruşmalarda ise saldırının gerçekleştirildiği yerdeki güvenlik kameralarının çalışmadığı, istihbarat görevlilerinin saldırıdan 1 ay önce yaptığı uyarıların dikkate alınmadığı ortaya çıktı.
Beş yıl süren yargılama sırasında önce dosya Hatay’dan Ankara’ya nakledildi; ardından 9 sanık için 53'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi. 13 sanığa ise 15 yıl ile 22.5 yıl arasında değişen oranlarda cezalar verildi. 3 sanık beraat ederken 8 firari sanığın dosyaları ayrıldı.
‘ÖRGÜTLENMELERİNE GÖZ YUMULDU’
Suruç, 10 Ekim Katliamlarına ilişkin dava dosyalarında yapılmak istenenin somut bir örneği Reyhanlı. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı dosyasının avukatlarından İlke Işık IŞİD başta olmak üzere Türkiye’de İslami terör örgütlerinin saldırılarını, yürütülen hukuki süreçleri gazetemize değerlendirdi.
Reyhanlı katliamıyla neredeyse üç yıl sürecek bir sürece girildiğini ifade eden Işık, “O gün ülkenin bombalı saldırılarla tanıştığı; el Kaide'nin kolu ve devamı olan el Nusra gibi; IŞİD gibi İslamcı örgütlerin gerçekleştirdiği kitlesel katliamlara giden sürecin başı oldu” diyor.
AKP’nin tek başına iktidar olma gücünü kaybettiği haziran 2015 seçimlerinin ardından çok daha sistematik ve çok daha kanlı saldırıların başladığını hatırlatan Işık, “Diyarbakır HDP mitinginin bombalanması, Suruç, 10 Ekim, Gaziantep'teki kına gecesi saldırısı, Sultanahmet, İstiklal, Beyoğlu...” diye sıralayarak IŞİD’in gerçekleştirdiği saldırıları hatırlattı.
IŞİD’in bu saldırıları nasıl rahatlıkla planladığını 10 Ekim dosyasından örnek vererek anlatan Işık, “Adıyaman'da canlı bombalar örgütleniyor, İslam çay ocağı gibi açık ve yasal bir yer var. Aileler ‘Çocuklarımızı kurtarın’ diye feryat etmesine rağmen kimse bir şey yapmıyor. Adım adım örgütlenen, IŞİD'e yol verilen, tutuklanmayan, yakalanmayan, faaliyetlerine izin verilen bir IŞİD var” ifadelerini kullandı.
‘IŞİD TEHLİKESİ HALEN SÜRÜYOR’
IŞİD’e yol veren, istihbaratlara rağmen saldırıları engellemeyen, göz yuman kamu görevlilerinin Reyhanlı’da olduğu gibi diğer dava dosyalarına da dahil edilmediğini söyleyen Işık “Dosyaların hepsinde bu nokta görmezden gelindi. Hiçbir kamu görevlisi yargılanmadı” dedi.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının her duruşmasında firari sanıkları ve kamu görevlilerini gündeme getirdiklerini hatırlatan Işık, “IŞİD tehlikesi hâlâ sürüyor. Canlı, hayatını sürdüren, militanlarıyla her an eylem hazırlığı yapabilecek bir örgütten bahsediyoruz. Ama halen IŞİD'e müsamaha gösteren yargı ve devlet pratiğine şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.