Sırtını ticarete ve devlete dayayan bir sömürü ağı: Menzil Tarikatı
"Jandarmada, emniyette, TSK’de her geçen gün daha da etkili oluyor Menzilciler. Son yıllarda Menzilcinin olmadığı jandarma karakolu kalmadı sanırım."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz hayatını kaybeden Menzil Tarikatı Şeyhi Seyyid Abdulbaki Elhüseyni'nin ailesini 13 Temmuz 2023'te Menzil köyündeki Seyyid Abdulhakim El Hüseyni Külliyesi'nde ziyaret etmişti. (Fotoğraf: AA)
Hilal TOK
Milyonları aşan müritleri, fabrikaları, iş yerleri, patronları, hastaneleri, üniversiteleri var. Bugünlerde rant paylaşım kavgasına tutuşan Menzil tarikatının sırtını dayadığı ticaret ağını nasıl oluşturduğunu, nasıl holdigleştiğini, milyonlara varan kârı nasıl elde ettiğini Gazeteci-Yazar İsmail Arı “Menzil’in Kasası” çalışmasında mercek altına alıyor. Müritlerin de yarıldığı tarikatta ticaret ağları da pay edilirken, “din sömürüsü” nasıl “emek sömürüsüne”, emek sömürüsü nasıl bir sermaye gücüne dönüşüyor? İsmail Arı anlattı…
“Menzil’in Kasası” çalışmanızda tarikatın sermayeye ve iktidarın desteği ve sermaye iş birliği ile güç haline geldiklerini anlatıyorsunuz. Nasıl bir sermaye gücü var karşımızda?
Menzil tarikatı ticareti seven bir yapı. Aklınıza gelebilecek her alanda ticari faaliyet yürütüyorlar. Tarımdan hayvancılığa, özel okul zincirinden sağlık alanına kadar her alanda varlar. İnşaat şirketleri ile kamu binaları inşa ediyorlar. Sağlık alanındaki şirketlerle Sağlık Bakanlığından, Kızılay’dan ihaleler alıyorlar. Örneğin pandemi döneminde İstanbul’da kovid testleri taşeron şirkete yaptırıldı. Bu şirket Menzil’e aitti. Milyonlarca lira para akıttılar. Öncesinde de Ankara’daki hastanelerin laboratuvar hizmetleri bu şirkete verildi, Kızılay sağlık malzemelerini bu şirketten aldı.
Nakış Gıda isimli şirketleri aracılığıyla belediyelere gıda-erzak kolisi satıyorlar. Kendi markaları var… Süt, gıda ve et ürünleri üretiyorlar. Hatta birçok kentte devasa çiftlikleri var. Sakarya, Konya, İzmir’de… Buralarda hem tarım hem de hayvancılık yapıyorlar.
Bir de emek sömürüsü var; özellikle Menzil köyünde “hizmet” adı altında kurulan sömürü sistemi dikkat çekmişti…
“Hizmet” adı altında çalışanlar sevap kazandıklarını düşünüyor. Şeyhleri veya cemaatleri için çalıştıklarını düşünen Menzil müritleri cennetin kapılarının aralanacağına inanıyor. Birçok insan yıllık izinde ailesini bırakıp hizmet adı altında çalışıyor. Kimi inşaatta çalışıyor, kimi yolları süpürüp temizlik işlerinde çalışıyor, kimi getir götür işleri yapıyor… Tüm bu işleri karın tokluğuna yapıyorlar. Sadece karınlarını doyurup çalışıyorlar. İnanılmaz bir sistem yani. Hatta insanlar para almadan cemaat hizmetlerinde çalışabilmek için sıra bekliyor. Çünkü talep çok fazla. Tabii bu şekilde çalışanlar da cemaat mensupları tarafından özel olarak gözetim, takip altında tutuluyor. Yani ben bu şekilde oraya gittim ve rahat rahat dolaşabilirim gibi bir durum söz konusu olmuyor. Her yanda kamera var zaten, hizmet için gelenler; sorumlu müritler tarafından takip ediliyor.
‘ÇOCUK İŞÇİ CİNAYETİNİN ÜZERİNİ KAPADILAR’
Menzil’e ait işyerlerinde yaşanan kimi iş kazaları ve iş cinayetlerinden de söz ediyorsunuz.
Menzil köyünde ve diğer büyük yerleşkelerinde sürekli bir inşaat çalışması var. Şimdi yine Menzil köyünde bir cami inşaatı var örneğin. Köyde birçok iş kazasının yaşandığı ve bunların üzerinin kapatıldığı anlatılıyor. Tabi iş kazaları ihmal sonucu göz göre göre yaşanıyor. Kitapta da anlattım, örneğin Menzil’in Konya’daki çiftliğinde iki küçük kardeş ihmal sonucu hayatını kaybediyor ancak bu olayın üzerini kapatıyorlar. Savcı ve jandarma, çiftliğin Menzil’e ait olduğunu bile isteye kayıtlara geçirmiyor. Birçok ölümün veya yaralanmanın üzerini de tam olarak böyle kapatıyorlar.
TÜMSİAD DA MENZİL’DEN
Kitabınızda Menzil’de faal olmuş bir kaynağınız ile röportajınız da var. TÜMSİAD’ı soruyorsunuz kendisine. Siz bu araştırmanızda TÜMSİAD’a dair nasıl bir gözleme sahip oldunuz?
TÜMSİAD’ın birçok alanda faaliyet gösterip ticaret yapan üyesi var. Bazı patronlar ise üye değil ama yakın ilişki içindeler. Bu ilişkiyi de örneğin dergilere tam sayfa ilanlar vererek kuruyorlar. Yani üyeniz değilim ama ben de sizdenim, sizinleyim mesajı veriyor. TÜMSİAD’ın dergisine kamu kurumları da ilan veriyor. Bu kamu kurumlarının da TÜMSİAD’a para ödediği anlamına geliyor. Neden kamu kurumları bir iş insanları derneğine ilan verir? Çünkü burada Menzil var…
MENZİL’DEN KIZILAY’A MİLYONLARCA KÂR
Bir de Kızılay faktörü var tabii. Menzil ile iltisakına dair bir başka çalışma yayımladınız. Burası da bir kâr odağına dönmüş vaziyete. İşleyiş açısından nasıl bir kazanç kapısı burası?
Kızılay’ın birçok yöneticisi ya Menzil mensubu ya da Menzil ile yakın ilişkisi var. Önceki Başkan Kerem Kınık’ın da Menzil ile arası çok iyiydi. Şimdiki Başkan Fatma Meriç Yılmaz’ın da Menzil mensubu olduğu biliniyor. Menzil, Kızılay ile üç farklı ilişki kuruyor. Birincisi sağlık malzemeleri satıyor. Bunlar devasa, milyonlarca liralık işler. Kızılay kan bağışı ve temini konusunda ülkemizdeki tek yetkili kurum ve bu nedenle de sağlık malzemelerine ihtiyaç duyuyor.
Menzil’in Kızılay ile ikinci ilişkisi ise gıda malzemeleri alanında. Kızılay sadece ülkedeki afetlere değil dünyanın her yerindeki afetlere koştuğunu iddia eden bir kurum. Bu yüzden de deposunda gıda malzemesi stoku olmalı. Ancak 6 Şubat depreminden kısa süre sonra Menzil’in Nakış Gıda isimli milyonlarca liralık şirketinden ihalesiz gıda kolisi aldıklarını anladık. Nakış Gıda’yı aradığımda alımın ihalesiz yapıldığını da kabul ettiler.
Koca ülkede, Kızılay’ın gıda malzemesi alabileceği binlerce şirket varken neden Nakış Gıda’dan aldılar? Çünkü Kızılay yönetimi fırsat bu fırsat diyerek Menzil’e milyonlarca lira aktarmayı tercih etti. Yani depremzedeler sokaktayken, binlerce insan enkaz altındayken Kızılay’ın derdi Menzil’e para akıtmak oldu.
Cemaatin Kızılay ile olan üçüncü ilişkisi ise istihdam alanında. Birçok cemaat mensubunun son yıllarda özel olarak seçilerek Kızılay’da işe alındığını biliyoruz. Son olarak şunu söyleyeyim, Menzil’in Beşir isimli derneği ile Kızılay afetlerde iş birliği yapıyor; resmi bir anlaşma. Kızılay Menzil’in Beşir Derneği için “paydaşımız” diyor.
‘PARAMIZ ÇARÇUR OLUYOR’
Çalışmanızda altın-pırlanta ticareti yapan şeyhler, özel üniversiteler, yayınlar, bağışlar, özel hastanelerinin sağlık turizmleri, derneklere akan paralara da dikkat çekiyorsunuz…
İhale Kanunu’nun çok eleştirilen bir maddesi var. 21B denilen bu maddeye dayanılarak kamu kurumları ve belediyeler ihaleleri istediği firmaya verebiliyor. Bu şekilde Menzil’in şirketlerine ihaleler veriyorlar. Sonuç olarak rekabet olmuyor ve bizim paralarımız çarçur oluyor. Yine dediğim gibi bir Menzil mensubu bir kamu kurumda etkili bir noktaya geldiğinde hızla orada örgütleniyor, işe alımlarda yine cemaat mensupları tercih ediliyor. Yani hak, hukuk ve liyakat değil cemaat bağlantısı işe girişlerde etkili oluyor.
‘MENZİLCİNİN OLMADIĞI JANDARMA KARAKOLU KALMADI’
Peki Menzil’in devlet içindeki yapılanmalarına dair neler söylersiniz?
Kitapta da vurguladığım mesele şuydu, en kritik ve en paralı mevzileri tutuyorlar. Yıllarca Sağlık Bakanlığında örgütlendiler. Recep Akdağ baş Menzilci; bakanlığı resmen ele geçirdiler. Daha sonra buradan kendi şirketlerine işler, ihaleler verdiler. Sağlık turizmine bile Menzil’in Emsey isimli hastanesiyle başlandı bu ülkede. İlk yetki belgesi 0001 koduyla Emsey’e verildi. Bu hastanenin açılışını da Erdoğan yaptı.
Jandarmada, emniyette, TSK’de her geçen gün daha da etkili oluyor Menzil cemaati. Son yıllarda Jandarma Genel Komutanlığında çok güçlü bir noktaya geldiler. Menzilcinin olmadığı jandarma karakolu kalmadı sanırım.
Hatta Menzil’in “bürokrasi vekili” denen isim jandarma genel komutan yardımcısı ile görüşüyor. Bu anı da fotoğraf çektirerek ölümsüzleştiriyorlar. Son aylarda cemaat içerisinde de büyük bir kavga var. İkiye bölünen müritler birbirlerini hırsızlık ve FETÖ’cülükle suçluyor. Hatta geçenlerde bir grup Adıyaman Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Bu açıklamada devletin bile dolandırıldığını ancak yargının bunu izlediğini ve milyonlarca liralık vurgun yapıldığını söylediler. Fakat Adalet Bakanlığı sessiz kaldı, açıklama yapmadı.
Cemaat içerisinde bölünme olduğu için bürokrasideki müritler de tarafını seçiyor son aylarda. Kavga daha da derinleşecek.