12 Mayıs 2024 05:46

Dr. Tuğçe Erçetin: Acı reçeteyi uygulamak için ‘yumuşamaya’ ihtiyaçları var

Dr. Tuğçe Erçetin: “İktidar önümüzdeki en az üç yıl seçim olmamasından da yararlanarak acı reçeteyi uygulamakta kararlı. Bu noktada ‘yumuşama’ siyasetine herkesten çok ihtiyacı var iktidarın.”

Dr. Tuğçe Erçetin: Acı reçeteyi uygulamak için ‘yumuşamaya’ ihtiyaçları var

Fotoğraf: Alp Eren Kaya/CHP

Şerif KARATAŞ
İstanbul

31 Mart seçimlerinde birinci parti çıkan CHP Lideri’nin Cumhur İttifakının parti lideriyle başta Erdoğan ve Bahçeli ile görüşmesi, siyasetin “yumuşama” ve “normalleşme” döneminin başladığına dair tartışmaları da beraberinde getirdi.  Egemen siyaset anlayışında öne çıkartılmak istenen “yumuşama” ve “normalleşme” tartışmasını İstanbul Bilgi Üniversitesinden Siyaset Bilimci Dr. Tuğçe Erçetin ile görüştük.

“Yumuşama-normalleşme” konusunda ilk adım CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından atılmış olsa da iktidarın, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bunu kolaylıkla ve istekle kabul etmiş olması üstüne düşünülmesi gerektiğini belirten Erçetin, “22 yıllık iktidarın özellikle son sekiz yılında muhalefetin gerek kamuoyu önünde gerek Meclis çatısı altında yaptığı öneri-taleplerin neredeyse tamamını reddetmiş bir liderden/partiden bahsediyoruz” dedi. Siyasi partilerin, liderlerinin görüşmelerinin önemli olduğunu belirten Erçetin, “Özellikle kutuplaşmış ülkelerde bir araya gelmenin, ortak sağduyu ile hareket etmenin ve demokratik bir şekilde uzlaşma kültürünün ortaya çıkarılması elzem olmakla birlikte anlamlıdır. Ancak görüşmenin şekli ve ortaya çıkacak sonuçlar da aynı derecede önem arz eder ve ‘bir araya gelmeyi’ anlamlı getiren de budur. Hele ‘Halkın sesini yansıttığını’ iddia eden ve meşruluğunu bu şekilde pekiştiren popülist iktidarların olduğu ülkelerde” ifadelerini kullandı.

"GÖRÜŞMELERİN ŞEFFAF PAYLAŞILMAMASI SAKINCALI"

İstanbul Bilgi Üniversitesinden Siyaset Bilimci Dr. Tuğçe Erçetin

Fotoğraf: Tuğçe Erçetin'nin kişisel arşivi

Medyaya yansıyan Özel-Erdoğan görüşmesi haberlerinden; Gezi tutuklularının durumu, başta 28 Şubat generalleri hasta ve yaşlı tutuklular, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmaması, belediyelerin borç yükü, emekli maaşlarının gündeme geldiğini hatırlatan Erçetin, “Bu görüşmeden siyasallaşmış yargı mekanizmasının kabulü anlamına da gelebilecek ya da ‘sınırlı sayıda isim için özgürlük çabası’ olarak anlaşılabilecek bir okuma yapanları görüyoruz. Bu bir yandan eleştirilen sistemin meşrulaştırılması öte yandan kimi mahalle seçimleri yapıldığı olarak anlaşılabilir. İktidarın da mevcut Anayasa’da değişiklik talepleri olduğu biliniyor. Özel’in hem Erdoğan ile hem Bahçeli ile yaptığı görüşmelerin konuşmalarının şeffaf bir şekilde paylaşılmamış olması da sakıncalıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Adaletin ayrımsız herkes için işlediği bir sistemi yaratmak, ekonomide yaşanan, iktidarın yarattığı krizin yoksulların sırtına daha fazla yüklenmesinin önünü kesmek, herkesin fikrini söyleyebildiği demokratik iklimi oluşturmak için muhalefetin çabasına ihtiyaç olduğunu anlatan Erçetin, “Ancak bu ortam; başta Kürt sorununa demokratik çözüm ya da gelir dağılımında zenginden yana tavır alma konuları iktidarın çizdiği kırmızı çizgiler içinde düşünülürse sorun yaşanır. Mücadele ve müzakere söylemesi kolay, bu iktidarın yarattığı ‘devletin de iktidara dahil olduğu’ sistemde uygulaması zordur” diye konuştu. 

"EKONOMİK KRİZİN FATURASI EMEK KESİMİNE"

Şimşek programı olarak anılan “kemer sıkma” programını uygulamak isteyen iktidarın bu ekonomi politikasıyla siyasetteki “yumuşama”yı nasıl sürdüreceği de merak ediliyor. İktidarın en çok övündüğü noktalardan birinin ‘Türkiye’yi IMF’den, onun politikalarından kurtarmak’ olduğunu hatırlatan Erçetin, “Ancak kısa bir süre önce IMF’nin Avrupa Direktörü Alfred Kammer’in ‘Biz de Türkiye’ye şu andaki ekonomi ekibinin programını tavsiye ederdik’ cümlesi medyaya yansıdı. IMF politikalarının başta emek kesimi için nasıl bir tahribat yarattığını deneyimlemiş ülkelerden biriyiz” dedi.  İktidarın yanlış politikalarla Türkiye’yi sürüklediği ekonomik krizden, faturayı emek kesimine çıkardığına vurgu yapan Erçetin, “2016 yılında emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 40’lardeyken şimdi 30’un altına gerilemiş durumda. Maliye Bakanı Şimşek’in uyguladığı programın enflasyonu, ekonomiyi küçülterek bitirmeyi planladığı görülüyor. Bir yandan emeğin aldığı pay düşerken diğer yandan başta asgari ücret, emekli maaşları, enflasyonun altında tutularak iç talep durdurulmaya çalışılıyor. Pazartesi günü bir tasarruf paketi açıklayacağını söyleyen Bakan Şimşek ‘Vatandaşın üzerindeki hayat pahalılığını azaltmanın en büyük hedefleri olduğunu’ söylüyor. Ancak verilerine güvenilmeyen TÜİK’in başta enflasyon rakamları ile belirlenen ücretler, gerçek hayatta gıdadan kiraya çok farklı bir yerde seyreden fiyatlarla düşünüldüğünde tüm kesimlerin çok ağır etkilendiği görülüyor” ifadelerini kullandı.

"İKTİDAR ACI REÇETEYİ UYGULAMAKTA KARARLI"

İktidar önümüzdeki en az üç yıl seçim olmamasından da yararlanarak acı reçeteyi uygulamakta kararlı olduğuna dikkat çeken Erçetin şunları söyledi: “Bu noktada ‘yumuşama’ siyasetine herkesten çok ihtiyacı var iktidarın. Başta CHP muhalefetle aranan diyalog bir şekilde ekonomik krize karşı oluşabilecek demokratik-kitlesel eylemlerin önünü kesmek için de düşünülüyor olabilir. Türkiye’de sendikal hareketin kendi iç sorunlarıyla da birlikte gücünün-etkisinin kaybolduğu süreçte ana muhalefetin eylemleri etki anlamında belki de en kritik olanlardan. Eylemin şekli, toplumda yaratacağı etki ya da iktidarda nasıl bir yankı bulacağı önemlidir. 1 Mayıs’ta sendikalar ve CHP’nin iyi bir sınav vermediği düşünüldüğünde kurulan-kurulmak istenen dilin, yumuşamanın ‘Neyin önünü açtığı’ ya da ‘Neyin önünü kapattığı-kapatacağı’ iyi düşünülmelidir.”

"BARIŞ İÇEREN BİR YOL HARİTASININ TARTIŞILMAYA AÇILMASI ÖNEMLİ"

TÜRKİYE uzunca bir süredir kuzey Irak ve kuzey Suriye’de askeri güç bulunduruyor ve ‘operasyonları’ sürekli devam ettirdiğini söyleyen Erçetin şunları söyledi: “Özellikle son dönemde Irak ile yapılan üst düzey görüşmeler önümüzdeki süreçte yapılması istenen daha geniş çaplı askeri hareketin hazırlık aşaması olarak adlandırılıyor. Türkiye’de gerek kamuoyunun gerek siyasetin en az bildiği-bilgilendirildiği konular dış politika konuları. Hatta bu konuda konuşmak-tartışmak-farklı fikir söylemek de derhal kriminalize ediliyor. Bu noktada ana muhalefetin soran-sorgulayan farklı açılımlar yapan çabası değerli olur. Ancak CHP Lideri Özgür Özel’in önce ‘Biz Türkiye’de ana muhalefet partisiyiz ama yurt dışında Türkiye’nin partisiyiz’ ardından ‘yurt dışına çıkmadan dış işlerinden brifing alma’ talebi üzerinde düşünülmeye değer. Özel’in sözleri iktidarın en tartışmalı-sarsıntılı alanlarından birinde baştan bir kabul hissi yaratıyor. İçeride de etkisi olacak ‘askeri operasyonlar’ konusunun çok boyutlu konuşulması, daha önce yapıldığı gibi barış içeren bir yol haritasının tartışılmaya açılması önemlidir.” 

                                                  

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et