13 Mayıs 2024 04:52

Miçotakis'in Türkiye ziyareti: ‘Dostça düşmanlık’ politikası sürüyor

Görüşme, gerginlik süreçleri arasında izlenen geçici çıkarların ve konjonktürel durumun dayattığı yumuşamanın kalıplaşmış burjuva diplomasisiyle teyit edilmesi dışında bir gündem içermiyor.

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Paylaş

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz aralık ayındaki Atina ziyaretinin ardından Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis bugün Türkiye’ye geliyor.

Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde “İstikrar ve güvenin devam ettirilmesi” iddiasıyla sunulan Erdoğan-Miçotakis görüşmesi, iki ülke arasındaki asıl sorunları ele almayacak. Görüşme, gerginlik süreçleri arasında izlenen geçici çıkarların ve konjonktürel durumun dayattığı yumuşamanın kalıplaşmış burjuva diplomasisiyle teyit edilmesi dışında bir gündem içermiyor.

Daha dün denebilecek kadar yakın süreçte “Bir gece ansızın gelebiliriz”, “Benim için Miçotakis diye biri yok” politikasından vazgeçerek ve münhasır ekonomik bölge, kıta sahanlığı, adaların silahlandırılması vb. sorunlarını gündemden çıkararak “güven ve çıkarlara dayalı” politikalara geçiş yapılması, her iki ülke halklarının değil hükümetlerin ve temsil ettikleri hakim sınıfların ihtiyaç ve taleplerini içeren politikalardan kaynaklanıyor.

GÜNDEMİN SINIRLARI ÖN TOPLANTILARDA ÇİZİLDİ

Bugünkü görüşmede Atina’da imzalanan ve daha çok ekonomik ilişkileri kapsayan on beş maddelik anlaşmalara aynı doğrultuda bazı maddelerin daha ekleneceği söylenirken, her iki tarafın da “Anlaşamadıkları üzerinde anlaştıkları” ve belirlenen gündem dışında başka sorunların masaya getirilmemesi için bir aydan beridir teknik komiteler ve Dışişleri Bakanlıkları düzeyinde ön hazırlık yaptıkları biliniyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ve Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Londra’da, Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kostas Fragkoyannis ile Türk Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Aksapar’ın İstanbul da yaptıkları toplantılar, gündemin ve görüşmenin sınırlarının belirlenmesine yönelikti.

Yeni Osmanlıcı politikanın iflası, Suriye ve bununla bağlantılı Kürt sorunu, bölgesel dengeler ve ittifaklar, Türk-Yunan ilişkileri, Rusya-Ukrayna savaşı, NATO ve ABD’nin bölge ülkelerine yönelik baskı ve planları, Ortadoğu ülkeleriyle yaşanan sorunlar vb. Erdoğan yönetiminin dış politikalarda karşı karşıya kaldığı sorunların sadece bir bölümü. Dolayısıyla Erdoğan’ın, özellikle Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber bölgede ABD’nin ihtiyaç duyduğu “stratejik ortak” durumunda olan ve NATO’nun bölgedeki istikrarlı ortaklarından biri olarak emperyalist planlara destek veren Yunanistan’la gerilim politikalarına devam etmesi dış politikası açısından ciddi bir sorun oluşturacaktı. Ekonomik gidişatın, cari açıkların, iç borçların ve enflasyon başta olmak üzere Türkiye’de işçi ve emekçilerin her geçen gün daha da yoksullaşmasına neden olan ekonomik politikaların madalyonun diğer yüzünü oluşturduğu ise bir başka gerçek. Dolayısıyla dış politikalarda “ılımlı” bir süreç başlatmak Erdoğan yönetiminin “yeni normalleri” içinde bulunuyor. İsrail ile ilişkiler, Mısır’la yapılan görüşmeler, daha önce “düşman” ilan edilen yönetimlerle kurulan bağlar bu çerçeve içinde ele alınmalıdır. Türk-Yunan ilişkileri de bundan bağımsız değil. 

YUNAN BASINININ BEKLENTİSİ DÜŞÜK

Yunan basınında yapılan yorumlar ve analizler tam da bu sorunlara dikkat çeken bir içerikte. Yorumların tümünün ortak paydası “Erdoğan’ın değişmediği” sadece dış politikalardaki başarısızlığı tamir etmeye çalıştığı yönünde.

ANT 1 Televizyon kanalında yorumlar yapan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Konstantinos Filis, Türk dış politikasının tutarsızlığına dikkat çektiği yorumunda Erdoğan’ın geçmişte düşman ilan ettikleriyle yeniden ilişki kurmasını “Erdoğan bu. Geçmişte de komşularla sıfır sorundan bahsetmişti” biçiminde dile getirdi. Ta Nea gazetesi Miçotakis-Erdoğan görüşmesinin “kazan kazan” politikasına dayalı bir görüşme olacağını yazarken hükümet yanlısı gazeteler daha çok karşılıklı ekonomik çıkarlara ve “Ege’de suların durulmuş” olmasının önemine dikkat çeken yorumlara yer verdiler. Real News gazetesinin haber sitesi Enikos’da yer alan haberde ise 5 milyar avroluk ticaret hacminin 10 milyara çıkarılmasının planlandığı ve ticaret ve turizm alanında yeni anlaşmaların yapılacağı vurgulandı. Ancak iki ülke arasındaki temel sorunların çözülebileceği yorumunu yapan ya da çözüm adımlarının atılacağına inanan yok. Kaldı ki bu sadece siyasi yorumcuların ya da medyanın öne çıkardığı bir kanı değil. Hükümet cephesinden yapılan açıklamalar da bu yönde.

YUNAN HÜKÜMETİNİN GÖRÜŞME ÖNCESİ MESAJLARI

Görüşmeden üç gün önce Sakız Adası’nı ziyaret eden Başbakan Kiryakos Miçotakis’in yaptığı açıklamanın kendisi bile, görüşmeden rutin diplomatik açıklamalar ve gerginliğin düşürülmesine yönelik karşılıklı teyitler dışında bir beklentinin olmadığını ortaya koydu.

“Büyük bir istikrarsızlığın yaşandığı bu süreçlerde silahlı kuvvetlere yatırım yapmak tek yoldur” diyen Miçotakis’in Savunma Bakanı Nikos Dendias da Selanik’te “Yerli savaş araçları ve malzemelerinin üretilmesinin önemi” adlı konferansta “Yanı başımızdakilerin hepsi dost değil. Örnek olarak komşumuz Türkiye’nin donanma ve İHA programlarına bakın. Bizim buna cevap olacak bir yönelim içine girmemiz gerekiyor” dedi.  

Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’in açıklamaları ise net. Rizopastis gazetesinde yer alan haberde Yerapetritis’in “Gerginlikler çok insanda tedirginliğe neden oluyor. Bu gerginlikler Türkiye tarafından geliyor. Diğer yandan Yunanistan’ın olduğu kadar Türkiye’nin de temel sorunlara ilişkin tutumlarını göz ardı edemeyiz” dediğini aktardı. Yerapetritis temel sorunlara değindiğinde ise daha açık konuştu: “Kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sorunlarında, bulunduğumuz bölgede uzun sürecek bir barışçıl sürecin mümkün olabileceğini düşünmüyoruz.”

Yunan Dışişleri Bakanı ayrıca görüşmenin olumlu bir gündem üzerinde yapılacağını söylerken iyiye doğru giden ilişkilerin temel sorunların uluslararası hukuka götürülmesinin altyapısını oluşturabileceğini de belirtti ve Erdoğan ve Miçotakis’in temmuz ayında NATO zirvesinde de bir araya geleceklerini duyurdu.

MİÇOTAKİS’İN DIŞ POLİTİKASI DA SORUNSUZ DEĞİL

Yunanistan, uzun yıllardır temel sorunlarda Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanına gidilmesini savunuyor. Ancak Türkiye’nin böyle bir çözümden yana olmadığı biliniyor. Bu arada bölgeye yönelik emperyalist savaş ve müdahalelerde Yunan hükümetinin ABD ve NATO yanlısı politikalardan yana hareket etmesi Yunan kamuoyu içinde kabul gören bir dış politika değil. Ukrayna-Rusya savaşında açıkça NATO politikalarını savunarak Ukrayna’ya savaş malzemeleri gönderen, ABD’ye yeni üsler için yer veren, İsrail’in Filistin’de devam eden katliamlarını destekleyen bir tutum sergileyen Yunan hükümetine karşı oldukça yoğun bir tepki var.

Bu süreçte Kuzey Makedonya’da seçimleri sağcı partinin kazanması ve bu partinin SYRIZA döneminde, iki ülke arasında yıllarca süren sorunları gidermek için imzalanan “Prespon” Anlaşması’nı tanımayacağını açıklaması meselesine Yunan hükümetinin özellikle Arnavutluk’ta Yunan azınlığın yaşadığı Himara bölgesinde yapılan belediye seçimlerine müdahale etmesiyle Arnavutluk-Yunanistan ilişkilerinin gerilmesi eklenmiş durumda. Seçimler sırasında azınlık temsilcisi Fredi Beleri’nin oy karşılığı rüşvet dağıttığı suçlamasıyla tutuklanması ve Yunanistan’da hükümette bulunan Yeni Demokrasi Partisinin (ND) Beleri’yi AB Parlamentosu seçimlerinde aday göstermesi, oluşan krizi daha da derinleştirmiş bulunuyor.

Miçotakis Hükümeti dış politikalardaki bu sorunlar nedeniyle Türkiye ile yakınlaşmayı, Yunan diplomasisinin bir başarısı olarak gösterme tutumu içinde. Ancak çıtayı düşük tutma çabası da ortada. Bu nedenle hükümete yakın medya daha çok ticari çıkarları ve iki ülke arasında diplomatik sorun ya da krize neden olmayacak gelişmeleri ön plana çıkarıyor. Tam da bu nedenle daha çok Erdoğan yönetiminin cami yapma kararı aldığı tarihi Kariye Manastırı ya da kiliseler gündeme getiriliyor.

Bu arada daha çok Yunan gericilerinin gündeme getirdiği “Kıbrıs gündemden çıkarılıyor, Kıbrıs neden konuşulmuyor” tartışmaları da var. Bu sorunu açanlardan biri de gerici tutumlarıyla tanınan Yunanistan’ın Eski Başbakanı Andonis Samaras.

Sonuç olarak Erdoğan-Miçotakis görüşmesi temel sorunların konuşulmadığı ya da gündeme alınmadığı rutin bir diplomasi girişiminden başka bir anlam ifade etmeyecek, her iki taraf görüşmeyi diplomatik bir başarı olarak göstermeye çalışacak görünüyor.

Ancak Ege’nin iki yakasının halkları da emperyalist savaş ve müdahalelere, yayılmacılık politikalarına ABD ve NATO üslerine karşı mücadele ediyor ve eğitim, sağlık, sosyal güvence, iş güvenliği, sendikal haklar, demokratik hak ve özgürlükler talep ediyorlar. Her iki ülke halklarının, işçi ve emekçilerinin, yoksullarının, işsizlerinin, gençlerinin talepleri aynı. Türkiye ve Yunanistan halkının çıkarları hükümetlerin çıkarlarından daha ortak.

ÖNCEKİ HABER

Şırnak’ta sağlık sistemi alarm veriyor: 300 bin nüfuslu ilçede sadece 150 yataklı hastane var

SONRAKİ HABER

Savaşın ardından Suriyeli kadınların yaşam mücadelesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa