Konteyner kentte hizmetin adı var kendisi yok
Konteyner kentlerde kalanların çoğu, sorunları kendilerince çözmeye çalışıyorlar. Bu konteyner kentlerde güvenlik kulübesi var güvenlik yok; aydınlatma var elektrik yok, çamaşır makinesi var su yok.
Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/Evrensel
Dilek OMAKLILAR
Hatay
6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen 15 ayda hâlâ barınma, sağlık ve su en önemli ve kolay erişilemeyen bir ihtiyaç. Konteyner kentlerde kalanların çoğu, sorunları kendilerince çözmeye çalışıyor ya da “komşularının” dayanışmasıyla hallediyor. Bu konteyner kentlerde hizmetlerin adı var, kendisi yok. Çocukların bir oyun alanı yok. Kütüphane var ama kitap yok, güvenlik kulübesi var güvenliği sağlayacak kimse yok; aydınlatma var elektrik yok, çamaşır makinesi var ancak su yok.
Yaz aylarının yaklaşmasıyla beraber deprem bölgelerinde sorunlar artarak devam ediyor. Seçim öncesi “bir süreliğine” hizmet gören İskenderun’da gezdiğimiz 3 konteyner kente seçim sonrası uğrayan, halkın “nerede vaatler?” sorusuna muhatap bulacakları kimse yok. “Orta hasarlı, davalı”, “yıkmayın davalı” yazan apartmanların ya da yıkıntılar arasında ulaşabildiğiniz konteyner kentler ise toz bulutlarıyla kaplı, çamurlu ve birikmiş sularla çevrili. Var olan çeşmelerinden suyun gelmediği, su bidonlarının kapı önlerine sıralandığı toz içinde asılı çamaşırları arasından bir sokağa geçiyoruz. Kadınlar toplanmış, yemekler ocakta. Tek sosyalliklerinin konteynerlerinin önlerinde -hava güzelse- oturup kahve içmek olduğunu bildiğimiz kadınlara tam da o zamanlardan birinde rastlıyoruz. Bizi gören hemen, “Seçim zamanı gelenler nerde? Hani Mehmet Dönmez?” diye soruyor.
"ARITMA VE ÇAMAŞIR MAKİNESİ VAR, SU YOK"
Konteyner kentin daracık sokağında oturuyoruz ama sokak dediğimize bakmayın, kolaylaştırıcı olsun diye sadece isim ve numara koymuşlar. O dar sokaktan da araçların geçmesine izin vermişler. Çocukların kapı önündeki oyunlarını sekteye uğratan arabalara da anne, babalar söz geçiremiyor.
Bir kadın şikayetlerini şöyle dile getiriyor, “Depremden sonra 3 ay çadırda kaldık. Bize bir konteyner geldi ama çok kötüydü. Zemini çöktü, üstü aktı. Bu ikincisi. Şükür iyi bu, ama ne yardım ne destek var. Yazın aşırı sıcak. Klima yoksa duramazsın. Sular desen yeni geldi, o da çok az parmağın yarısı kadar akıyor. Çamaşırhanesinden tutun etrafın pisliğinden, arabaların geçmesinden hepsinden şikayetçiyiz.”
Burada yaklaşık 300 konteyner var, çamaşır makineleri ise yetersiz. Olanları da çok kullanamıyorlarmış, “Acaba su sorunu var diye düzene mi koymaya çalışıyorlar” diye soruyoruz ama cevap, “Yok makineler zarar görürmüş o yüzden izin vermiyorlar” oluyor.
Kollarındaki yara izlerini gösteren kadın, “Susuzluktan oluyor, çamaşırlar da ortak yıkandığı için bir yerden mikrop kapıyorsun” diye ekliyor.
İçme suyu için de arıtma vermişler ancak arıtacak suyu akşamları verirlerse kullanabiliyorlar. Aynı zamanda henüz böceklere ve sineklere karşı da ilaçlama yapılmamış. Kadınların anlattığına göre uyuz vakaları da devam ediyormuş.
"SEÇİMDE GELENLER ŞİMDİ ORTADA YOK"
Peki konut yardımı, “Yıkılan evler yerine evinizi vereceğiz” vaatleri ne durumda, diye soruyoruz. Bir kadın, “AFAD’a başvurduk ama hiçbir şey yok. Esen kart var bizde, içinde 4 bin 500 TL var. Onunla yalnızca gıda alışverişi yapılıyor. Durumun iyiyse onu da kesiyorlar. Ellerini çektiler iyice. İlk geldiğimizde iki ay yemek verdiler sonra onu da kestiler. Ne para yardımı geldi ne başka bir şey. Seçimde uğrayan çok oldu. Herkes kendi menfaatine geldi, senin benim için değil ki” diyor.
Bir başka kadın ise, “Biz kiracıyız nasıl olacak ki. Kaynanamın yeri vardı orayı yaptırmak istiyordum ama belediye tapu tahsis belgesi var diye el koydu. Sakarya Mahallesi’nde 2 katlı tek binaya da el koydular. Bunun karşılığında da TOKİ’den yararlanabilirseniz yararlanın, burası artık devlete ait dediler. Parayla verecekler, bedava değil ki. TOKİ’ye başvuru yapıldı. Çekiliş numaraları yazıyor, ama daha çıkmadı. Oyalayıp duruyorlar, bakalım nereye kadar…”
Bir diğeri, “Mustafa Kemal Mahallesi’ni bilir misiniz? Şu ana kadar hiçbir şey yok. Rezerv alan ilan ettiler orayı, bekliyoruz. 1 yıl geçti” diye konuşuyor.
"ÇOCUKLARIMIZ HASTALANMASIN"
Diğer bir konteyner kente gidiyoruz. Yine isimlerini vermekten kaçınıyorlar, konteyner kentin isminin dahi verilmesini istemiyorlar. Zaten bir parmağın yarısı gelen suyun ellerinden alınmasından tedirginler. Önce bir kadın, “Hiçbir şey değişmedi, görüyorsunuz” diyor. Sonra eşi sözü alıyor, “Tek maaş giriyor evimize, eve çıksak kiralar arttığı için göze alamıyoruz. Burada kalmaya devam ediyoruz. Bir çadır alıp konteyner üzerine serdik, yağmur geçmiyor şükür.” Sağlık konusunda ise şunları söylüyor depremzede, “Çocuklarımız hastalanmasın diye çabalıyoruz. Hastaneyi TOKİ tarafına yaptıklarından beri her şey daha da zorlaştı. Mesafesi ayrı, dolmuş parası ayrı. Hava çok kirli ama 1 saat de olsa çocuklarımıza hava aldırıyoruz, sonra yeniden konteynere dönüyoruz. Sadece bu.”
YANMAYAN SOKAK LAMBALARI, İÇİ ÇÖP DOLU GİDERLER…
Bir başka konteyner kentin ise daha düzenli durduğunu görüyoruz. Özellikle sokak lambaları dikkatimizi çekiyor. Giderler daha düzenli, ama içi çöp dolu. Yine kapısının önünde oturan iki kadınla sohbet ediyoruz. Biri, “Aç değil açıkta değiliz şükür ama hiçbir vaatlerini de yerine getirmediler. Ortaklık bitti. Ben ne muhtar biliyorum ne belediye başkanı. İnsan bir hatır sorar, para pul istemiyoruz. Bir şofben vermişler gece ya 12’yi bekleyeceksin ya da öğlen 4’ü bekleyeceksin ki tazyikli su gelsin. Su gelmezse şofben kapanıyor” diyor.
Diğeri de, “Pazar günü elektrik yok. Saat 12’ye kadar sokak lambaları yanmıyor. Bekçiyi de kaldırdılar. Buraya geleli 1 yıl oldu, hiçbir sokak lambası yanmadı” diye ekliyor.
Bu kentten de çıkarken hiçbir şeye sağlıklı erişemeyen depremzedelerin çürük meyve ve sebze topladığına şahit oluyoruz. Pahalılıktan alınamayan sebze, meyveler market çalışanı tarafından çöpe atılırken, onun bıraktığı yere depremzedelerin elleri uzanıyor.
KONTEYNERLERDE BİNLERCE KİŞİ KALIYOR
Hatay genelinde oturuma açılan konteyner kent sayısı 209 iken bu konteyner kentlerdeki 60 bin 331 hanede 178 bin 80 kişi kalıyor. Kırsal alanlardaki konteyner sayısı ise 15 bin 78.
Hatay’daki 209 konteyner kentin 6’sı Altınözü ilçesinde, 79’u Antakya’da, 2 tanesi Arsuz’da, 5 tanesi Belen’de, 27 tanesi Defne’de, 1 tanesi Dörtyol’da, 1 tanesi Erzin’de, 8 tanesi Hassa’da, 10 tanesi İskenderun’da, 29 tanesi Kırıkhan’da, 2 tanesi Kumlu’da, 1 tanesi Payas’ta, 4 tanesi Reyhanlı’da, 19 tanesi Samandağ’da ve 1 tanesi de Yayladağı’nda bulunuyor.
Gezdiğimiz Konteyner Kentlerin bulunduğu İskenderun’da toplam 21 konteyner Kent mevcut. Bu konteyner kentlerde oturumun başladığı hane sayısı 5 bin 44 iken bu hanelerde oturmaya başlayan kişi sayısı ise 17 bin 1.
REZERV ALANA YAPILANLAR HALKA SATILACAK
Depremin ardından hızlandırılan Rezerv Alan Yasası ile birlikte yapılaşmanın bulunduğu yerlerin de rezerv alan ilan edilmesinin önü açıldı. 6 Şubat depremlerinde en fazla hasar alan illerden biri olan Hatay için de rezerv alan ilanı gecikmedi. Hatay’da rezerv alan kararı ile birlikte toplam 132 bin 360 konut, 12 bin 526 ticaret alanı olmak üzere 144 bin 886 yapı inşa edilecek. Bu yapılar Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, TOKİ, Emlak Konut, ve GEDAŞ ortaklığı ile inşa edilecek. 144 bin 886 yapının 52 bin 179’u Antakya’da, 13 bin 510’u Defne’de 4 bin 725’i İskenderun’da, 9 bin 992’si Kırıkhan’da, 52 tanesi Reyhanlı’da, 347 tanesi Samandağ’da ve 424 tanesinin de Altınözü’nde yapılması planlanıyor. Haberi yaptığımız İskenderun’da yapılması planlanan 4 bin 725 yapının 4 bin 468 tanesi konu, 257 tanesi ise ticaret alanı olarak yapılacak. Rezerv alan ilan edilen alanlara yapılan bu binalar ise halka para karşılığı verilecek.