Soma’nın 10. yıl dönümü: Hapiste sadece işçilerin avukatları var
301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçti. Davada tüm sanıklar serbest bırakılırken, işçilerin avukatları ise tutuklu.
Fotoğraf: AA
Emine UYAR
İzmir
Cumhuriyet tarihinin en büyük iş cinayeti olarak kayıtlara geçen, 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçti. Katliamın göz göre göre geldiği dava tutanaklarına yansımasına rağmen bugün yargılanan hiçbir sanık tutuklu değil. Davanın avukatlarından Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay ise çeşitli gerekçelerle tutuklu.
13 Mayıs 2014’te, Soma Kömür İşletmelerinin Eynez’deki kömür ocağında gündüz vardiyasının yerini paşa vardiyasına bıraktığı 15.10 sularında yerin altında 787 işçi varken başlamıştı ocaktaki yangın. 301 işçi karbonmonoksit zehirlenmesinden yaşamını yitirdi. 162 işçi yaralandı.
Bu katliamın öncesindeki durumu kısaca hatırlatmak gerekirse, Soma Kömürleri AŞ’nin işletmesine geçtikten sonra madendeki üretim artışından ve maliyetin düşürülmesinden bahsediliyordu. Enerji Bakanı Taner Yıldız, aynı şirketin başka bir ocağında yaptığı konuşmada ileri teknoloji kullanıldığını anlatıyordu.
Soma’da sık sık meydana gelen iş kazalarının araştırılmasını isteyen önerge ise katliamdan kısa süre önce Mecliste AKP’li vekiller tarafından reddedilmişti.
İŞÇİLER AKP MİTİNGİNE GÖTÜRÜLÜYORDU
Soma Kömürleri AŞ tarafından işçilerin mesai saatlerinde iş yerinden çıkarılıp AKP’nin Manisa’daki mitinglerine götürüldükleri, bunun karşılığında şirketin yeni ihaleler aldığı katliamın ardından ortaya çıkmıştı.
301 madencinin katledilmesi ile ilgili dava ‘Olası kastla öldürme’, ‘Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’, ‘Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçlarından 301 kez, 2 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle 8’i tutuklu toplam 51 sanık hakkında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde 13 Nisan 2015 tarihinde görülmeye başlandı.
SİYASİ YÖNETİCİLER YARGILANMADI
Sanıkların bazıları teknik ekipmanın 9 yıldır denetlenmediğini ve iş için yeterli eğitim almadıklarını belirtti. Sanık tarafı olayın ani geliştiğini iddia ederken, ailelerin avukatları düşük maliyet yüksek kâr anlayışı dolayısıyla bunun sorumlusu olan siyasi ve idari yöneticilerin de yargılanmasını istedi.
Katliamdan 1 yıl sonra açılan davada, madenin patronu Alp Gürkan ve diğer yönetim kurulu üyeleri bilirkişi raporunun ardından ve yaklaşık bir buçuk yıl sonra davaya dahil edilirken, madeni denetlemekten sorumlu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı MİGEM, Çalışma Bakanlığı Müfettişleri ile TKİ sorumluları bilirkişi raporlarına rağmen yargılamaya dahil edilmedi.
11 Temmuz 2018’de Salih Pehlivanoğlu başkanlığındaki mahkeme heyeti kararını açıkladı.
Gerekçeli kararda, “Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın, ocaktaki yangınlardan ve yapısal eksikliklerinden en baştan itibaren haberdar olduğu hususu mahkememiz tarafından kabul edilmiştir” denildi. Mahkeme bu tespite rağmen patrona sadece 15 yıl ceza verdi.
‘YÜKSEK RİSK BİLİNİYORDU’
Mahkeme, yıllık 1.5 milyon ton kömür üretimine göre planlanmış ocak altyapısına rağmen, haziran 2011 tarihli ek uygulama revize projesiyle projelendirilen S panolarına yönelik ikinci hava yolu paralel havalandırma yolunun uygulamaya geçirilmeyip, mevcut öngörülen riskli durum ile üretime devam etme ve yıllık 3.5 milyon ton olmak üzere uzun zamana yayılan hareketlerin birikimi sonucu olduğunu gerekçeli kararında açıkladı: “Özellikle, meydana gelen yangının zararlı etkilerini arttırıcı nitelikteki havalandırma sorununun uzun yıllar şirket yönetim kurulu üyeliği yapıp, kaza tarihinde ise şirket yönetim kurulu başkanı olan Can Gürkan tarafından oluşturulan mekanizasyona bağlı hızlı üretim artışı temelli üretim anlayış ve yaklaşımı doğrultusunda bu yönü ile karar alma yetkisi kapsamında işletme organizasyonunu aşan yapısal nitelikte bir kusur ve problem olduğu açıktır. Gerçekten, işletilen ocak yüksek risk içermekte olup, bu risklerle yukarıda belirtildiği üzere yüklenici şirket yönetim kurulu başkanı tarafından bizzat bilinmektedir.”
ÖDÜL GİBİ CEZALAR
Bu açık ifadelere rağmen Mahkeme Başkanı Salih Pehlivanoğlu’nun açıkladığı karara göre, Soma Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan 15 yıl, Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, Maden Mühendisi Ertan Ersoy 18 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Mahkeme ayrıca Can Gürkan’ı 3 yıl süreyle maden faaliyetlerinde bulunmaktan men etti. Davada, tutuksuz yargılanan sanıklardan Emniyet Teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’e 11 yıl 8 ay, Maden Mühendisleri Yasin Kurnaz ve Hilmi Kazık’a 10 yıl 10’ar ay, Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Sevinç, çalışanlardan Hilmi Karakoç, Mehmet Eres, Hüseyin Alkan, Fuat Ünal Aydın’a 8 yıl 4’er ay ve Murat Bodur’a 6 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Aralarında şirketin patronu (Can Gürkan’ın babası) Alp Gürkan’ın da bulunduğu 37 kişi beraat etti.
Patron Can Gürkan, 18 Nisan 2019’da yurt dışına çıkış yasağıyla tahliye edildi. Yani 301 madencinin ölümünün sanık durumundaki en üst sorumlusu sadece 5 yıl hapiste kaldı.
DAVAYA YAPILAN MÜDAHALELER
Dosyada karar aşamasına gelinmişken, son anda Manisa Cumhuriyet Savcılığı tarafından dosyada esas hakkında görüş bildirilmeyerek dosya kilitlendi. Bu arada mahkeme heyeti değiştirildi. Heyetin başkanlığına, 6 Şubat 2011’de Çöllolar Kömür Sahası’nda meydana gelen ve 9 işçinin bedeninin hâlâ göçük altında kaldığı iş cinayetini para cezasıyla kapatan Salih Pehlivanoğlu getirildi. Ailelerin avukatları, siyasi müdahale olduğuna ilişkin çok ciddi işaretler olduğunu dile getirdi.
YARGITAY ÜYELERİ DEĞİŞTİRİLDİ
Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği ve istinaf mahkemesinin onadığı kararı bozdu. Sanıkların ‘Olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama’ suçundan cezalandırılmasıistenmişti. Bu sırada 12. Ceza Dairesinin 3 üyesi değiştirildi ve sanıklar hakkında ‘Taksirle ölüme neden olmaktan’ ceza verilmesi talep edildi.
2021’in şubat ayında Ramazan Doğru, Akın Çelik, onun Yardımcısı İsmail Adalı, hapis yattıkları süre göz önünde bulundurularak Soma İnfaz Savcılığı tarafından serbest bırakıldı, böylece davada tutuklu sanık kalmadı. Dava dosyasını takip eden ailelerin avukatlarından Selçuk Kozağaçlı ve Can Atalay ise tutuklu.
KATLİAMIN NEDENLERİ
Katliam sonrasında Soma’da uygulanan ‘dayıbaşılık’ sistemiyle ‘hadi hadi’ denilerek işçilerin üretime zorlandığı, üretim arttıkça ‘dayıbaşının’ prim aldığı, işçilerin yeterli eğitim verilmeden ocağa indirildikleri, gaz maskelerinin çalışmadığı, kullanılan malzemelerin kalitesiz olduğu, kaza anında işçileri koruyacak yaşam odalarının bulunmadığı, çalıştıkları yerlerin gerektiği gibi denetlenmediği, olayın günlerce öncesinden öngörülmesine, dile getirilmesine rağmen hiçbir şey yokmuş gibi üretime devam edildiği, ocakta hazır bekletilen bir kurtarma ekibinin olmadığı ortaya çıkmıştı.
301 işçinin yaşamını yitirdiği katliama neden olan ihmaller dava tutanaklarına yansımış, planlanandan iki kat fazla üretim yapıldığı, üretim artmasına rağmen havalandırmayı sağlayan ana vantilatörün kapasitesinin değiştirilmediğinden, gaz maskelerinin işçilerin madenden kaçmasına olanak tanımamasına, maden içi etkin haberleşme ve alarm sistemi bulunmamasından, acil durumlar için bir planlama yapılmamış olmasına kadar bir dizi eksikliğe dikkat çekilmişti.
‘MÜCADELEMİZ BİR DAHA BUNLAR YAŞANMASIN DİYE’
Katliamın 10. yılında madende yaşamını yitiren madencilerin aileleri ile görüştük. Uğur Çolak’ın babası 301 Madenci Aileleri Derneği Başkanı İsmail Çolak acılarının hâlâ taze olduğunu, adaletsiz bir yargılama yaşadıklarını dile getirerek, “İstinaftan çıkan karar, Yargıtayda birtakım entrikalarla değiştirildi. Pandemiyle birlikte madenin patronu Can Gürkan’ı tahliye ettiler. Bizim avukatlarımız ise içeride” dedi.
En başından beri sorumluların tamamının yargılanmasını istediklerini hatırlatan Çolak, “Taner Yıldız benim bireysel olarak açtığım davayı reddetmişti. Sorumlular tamamen şirket yetkilileridir demişti. Şimdi ne oldu, 10 yıl sonra kamu görevlileri yargılanmaya başlandı. Ağır cezada yargılanmaları gerekiyordu, onlar da kusurlu, suçlu idi. Onların tuttuğu raporun akabinde 301 kişi hayatını kaybetti. Adalete teslim etmeleri gerekiyordu, korumaya aldılar. Görevimizi gerektiği gibi layıkıyla yaptık diyorlar. O zaman bizim çocuklarımız intihar etti” dedi. 10. yılda çeşitli anma etkinlikleri ve eylemlerin olacağını dile getiren Çolak, “Yanımızda olan herkese teşekkür ediyoruz” dedi.
Gülten Kavas da 10 yıldır aynı acıyı yaşadıklarını ifade ederek, iki çocuğunu yalnız büyütmek zorunda kaldığını dile getirdi. Evde baba kelimesinin geçmediğini anlatan Kavas, “Çocuklar konuşulmasını istemiyor, acılarını içlerinde yaşıyorlar” diye konuştu.
Eşini kaybeden Naciye Kaya da şunları söyledi: “10 yıl boyunca adaleti aradık ama bulamadık. Ölmedikçe, adaleti aramaya devam edeceğiz. Eşlerimiz, 301 kişi geri gelmeyecek ama biz bir daha bunlar yaşanmasın diye çabalıyoruz. Sadece madenlerde değil, tren kazalarında da canlar yanmasın, yurtlarda çocuklar ölmesin, mücadelemiz bunun için.” dedi.
Gülfidan Köse de yıllarca mücadele verdiklerini, sonuç alamadıklarını belirtti. Eşlerinin sürekli olarak ocaktaki sorunları dile getirdiğini anlatan Köse “Herkes suçu birbirinin üzerine attı” dedi.
DENETİMLER DEFTER KAYITLARINDAN YAPILDI
Katliamın kamudaki sorumlularının yargılanmasına, aradan geçen 10 yılın ardından, ailelerin ve avukatlarının ısrarlı takibi sonucunda ve AYM’nin kamu görevlilerinin yargılanmalarının yolunu açan kararı 2020 yılında alınmış, dört yıl sonra başlanabilmişti. 28 kamu görevlisi hakkında ‘görevi ihmal’den açılan davanın ilk duruşmasında sanıklardan Çalışma Bakanlığının iki iş müfettişi hakim karşısına çıktı.
Sanıklardan Ersin Bulut, katliamın yaşandığı ocağı 2014 yılının mart ayında yani katliamdan kısa süre önce işçi sağlığı ve iş güvenliği yönünden teftiş eden heyetin içinde yer alıyordu. Teftiş sonucu mevzuata aykırı bir durum olmadığına dair rapor tutulmuştu. Bulut o dönem müfettiş yardımcısı idi, denetimine katıldığı ve denetim sonucunda herhangi bir olumsuzluğun olmadığı belirtilen madende, 47 gün sonra 301 madenci can verdi. Bulut katliamdan sonra herhangi bir yaptırıma uğramadığı gibi halihazırda başmüfettiş olarak görevini sürdürüyor.
İş müfettişi sanıklar ifadelerinde Çalışma Bakanlığının verdiği talimatları yerine getirdiklerini, o günün mevzuatı ne ise ona göre davrandıklarını söylediler. Bir de denetimleri şirketin tuttuğu defterlerdeki kayıtlardan yaptıkları, bir işçi ile bile konuşmadıkları, soru sormadıkları anlaşıldı.