14 Mayıs 2024 04:15

6. Mardin Bienali daha başlarken tökezliyor…

Tepeden inmeci ve bölgeyle diyalog kuramayan, bölgenin yapısal meselelerini es geçen kolonyal bir sanatsal bakış yerine Mardin’den bölgeye yayılan, yaşanılan bugünün sorgulandığı bir etkinlik gerekli.

6. Mardin Bienali'nden | Fotoğraf: C. Alim Sarı

Paylaş

Özcan YAMAN

Bugünlerin popüler şehri Mardin. Çünkü Bienal var…

3-8 Mayıs tarihlerinde Mardin’deydim. Hem şehri gezip hem de 10 Mayıs’ta başlayıp 10 Haziran’da bitecek 6. Bienal’in yansımalarını gözlemleyeyim istedim. Yansımalarını diyorum çünkü bienale kalacak zamanım yoktu.

Mardin bol sanatçısı olan bir şehir. Şu sıralar iki farklı sanat olayı gerçekleşiyor. Birincisi 6.sı gerçekleştirilen bienal, ikincisi bağımsız sanatçıların kendi güçleriyle oluşturdukları sergiler. Sosyal medyada hangi sergi nerede başlığıyla bir dayanışma örgütlenmesi yapmışlar. Takvim ise bienal tarihleriyle neredeyse paralel.

Baştan şunu söyleyeyim, bienal hakkında bir yazı değil bu. Genel yansımalar üzerine bir yazı.

Kendi olanaklarıyla buldukları mekanlarda sergi açan bağımsız sanatçılardan Latif Sağlam’ın 4x4 poetik enstalasyon sergisinin davetlisi olarak 5 Haziran’daki açılışta şiir performansıyla yer aldım. Sonrasında Leylan Cafe’de “imgede gerçeklik” adlı bir sunu ve söyleşi yaptım.

Bienalin Mardinli sanatçılar arasındaki değerlendirilmesi şu eleştirileri kapsıyor:

  1. Bienale katılan sanatçıların seçimi (Mardinli bir sanatçı dahi yok.)
  2. Küratörlüğünü Ali Akay’ın yaptığı bienalin kavramsal çerçevesi problemli bulunuyor. “Daha Uzaklara…” neyin daha uzağına? diye soruluyor. Gündemden kaçış pembe tablolar ve hayaller alemine gidiş olarak yorumlanıyor. “Hakikat nerede?​” diye soruluyor.
  3. Çok kültürlü bir şehirde Türkçe ve İngilizce dışında diller yok. (Bu yazıyı yazarken Sanatçı Asena Hayal’in paylaşımı oldu, açılışta Kürtçe müzik okudukları için engellenmiş. Bir diğeri de Sanatçı Enver Basravi’nin eleştirel performansı. Bienalin tekçi anlayışına karşı bienal görselleri üzerinde Kürtçe Arapça yazılarla eleştirel performanslar gerçekleştirildi.)
  4. Bienalin uluslararası derken kültürel yozlaşmaya doğru gitmesi.

Daha bir sürü eleştiri... Bienal bitene kadar daha çok marazları göreceğiz gibi.

Bağımsız sanatçıların örgütlenmelerinin önünü açacak projelerin hayata geçirilmesi…

“Peki Mardinli sanatçılar ne yapmalı?​” sorusunu sorduğumda öncelikle bağımsız olarak sanatçıların gerçekleştirdikleri sergilere yaklaşıma yanıtlar geldi:

  1. Bienal takvimiyle eş zamanlı olmasının kendilerinin de görünürlüğünü arttıracağı düşüncesi hakim. Mardin dışından gelen ulusal ve uluslararası küratörlerin ve koleksiyonerlerin dikkatini çekme beklentileri var. Ya da bienal çerçevesinde yer alamasalar da paralel bienal gibi yaparak bienalin parçası olmayı ummak gibi düşünenler…
  2. Bağımsız sanatçıların eleştirel işlerle bienal eleştirisini gerçekleştirdiklerini düşünenler var.
  3. Bienal tertipçilerinin bağımsız sanatçılara çok sevecen davrandıklarını ve “Çok güzel olur sizler de sergilerinizi açın Mardin sanat ortamını yaşastın” denilmesi.
  4. Küratör Mahmut Wenda Koyuncu, bienalle eş zamanlı şekilde bağımsız sanatçılarla açılan sergilerin (dDüşünüldüğü kadar etkili olamayacağını, bienale odaklı bir izler çevrenin veya basının dikkatini çekmekte zorlanacağını, kimi sergiler eleştirel bir tutuma sahipse de genellikle toptancı bir yaklaşımla yerel sanatçıların “naif” sergileri olarak kalma riskini taşıdığını, kendi meramlarından çok bienalin reklam ve turizm pazarlamasının uzantılarına dönüştüğü, gibi karşı çıkışları var. Ne yapmalı sorusuna ise cevap: Gerçek bir Mardin sanat günleri örgütlenmeli. Kolektif sanat sergilerinin çok dilli ve kültürü kapsayacak biçimde gerçekleştirilmesini öneriyor. Tepeden inmeci ve bölgeyle diyalog kuramayan, bölgenin yapısal meselelerini es geçen kolonyal bir sanatsal bakış yerine Mardin’den bölgeye yayılan hakikatin odak olduğu yaşanılan bugünün sorgulandığı bir kolektif etkinliğin gerektiğini söylüyor. Mardinli sanatçıların bunu yapacak potansiyelinin olduğunu kendi belirleyecekleri bir tarihte örgütlü bir şekilde çalışılırsa olabileceğini belirtiyor. Özellikle kayyum döneminde her alanda olduğu gibi kültür ve sanatın da payını aldığını oysaki yerel yönetimlerin bağımsız sanatçılara destek vermesi çok şeyi değiştirecektir. Yerel yönetimin kültür politikaları üretmesi ve sanatçılarla birlikte şeffaf bir organizasyon gerçekleştirmesi imkansız değil. Yapılır hem de çok güzel yapılır/yaparız diyor.

Evet hızlıca derlediklerim bunlar oldu. Mardin ve bienalden arta kalanları ilerde çokça konuşacağız gibi…

ÖNCEKİ HABER

Cari açık martta beklentiyi aştı

SONRAKİ HABER

Bienalin duymadığı diller: ‘9. Mardin Bienali’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa