16 Mayıs 2024 12:53

İçimizdeki İrlandalı

Galatlar yüzlerce yıl Ankara ve Kırıkkale’nin tamamını, Çorum ve Amasya’nın güneyini ve Yozgat’ın kuzeyini kapsayan Galatya’da hüküm sürmüştür.

Ünlü Ölen Galyalı heykeli (Fotoğraf: antmoose/Wikimedia Commons CC BY 2.0)

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Her kelimenin hatta her harfin bir hikâyesi vardır.  Örneğin kelime sözcüğü dilimize Arapçadan girmiş ve “yara izi” anlamına gelen kelm sözcüğü ile aynı kökten türemiştir. Kelimenin ciğerinde yer alan yara izinin sebebini çok da uzaklarda aramaya gerek yoktur. Çünkü yanyana dizilerek kelimeyi yaralayan harf Arapça hrf kökünden türemiştir ve anlamlarından biri de mızrak veya kılıcın keskin ağzıdır. Yani bir anlamıyla kelimenin içindeki İrlandalı aslında bünyesinde barındırdığı harflerdir.

İçimizdeki İrlandalı; bizden görünüp de bizden olmayanları ya da içimizdeki düşmanları tanımlamak için kullanılan bir deyimdir. Bu deyim sanki İrlanda’yla yaşıtmış gibi görünse de aslında tevellüdü 25 yılmış.

Deyimin hikâyesi için sizi 25 yıl öncesine götüreceğim. Türkiye A Milli Futbol takımı 2000 yılında Hollanda ve Belçika’da düzenlenecek Avrupa Şampiyonasına katılabilmek için Almanya, Finlandiya, İrlanda ve Moldova ile birlikte yer aldığı eleme grubunda elinden geleni yapmış ve eleme maçlarını Almanya’nın ardından grup ikincisi olarak tamamlamıştır. Ancak bu sonuç Türkiye’nin doğrudan Avrupa Şampiyonasına finallerine katılmasına yetmemiştir. Finallere katılabilmesi için İrlanda ile bir baraj maçı oynaması gerekmiştir.

Dublin’de oynanan ilk maçın 1-1 berabere sonuçlanması ile Türkiye avantajlı bir sonuç elde etmiş olmasına karşın, dönemin teknik direktörü Mustafa Denizli eleme maçlarındaki puan kayıpları nedeniyle spor yazarlarının sert eleştirisi ile karşı karşıya kalmıştır. Rövanş Bursa’da oynanmış ve kıran kırana geçen mücadele sonucunda maç 0-0 beraberlikle sonuçlanmıştır. Böylece Türkiye 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine katılmaya hak kazanmıştır.  

Maç sonrası sevinç içerisinde sahaya giren Mustafa Denizli kendisine mikrofon uzatan muhabire şu cümleleri kurmuştur: “Yarın UEFA’ya bundan sonra Türk Milli Takımının oynadığı maçlar için 6 puan teklifinde bulunacağım. Bundan sonra kazandığımız maçlar için 6 puan versin UEFA. 3 içerideki İrlanda için, 3 rakip İrlanda için.” Bu beyanatı ile Denizli içimizdeki İrlandalı deyiminin isim babası olmuştur.

Peki ya Mustafa Denizli’nin kendisini eleştiren tüm spor yazarlarına atfen söylediği içimizdeki İrlandalılar benzetmesi sadece bir deyim değilse, ya gerçekten içimizde İrlandalılar varsa…

Anadolu toprakları binlerce yıldır sayısız medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetlerin bir kısmı Anadolu’nun kadim medeniyetleri iken, bir kısmı da göç ederek bu topraklara gelip yerleşmiştir.

İrlandalıların ataları kabul edilen Keltlerin tarihteki ayak izleri milattan önce 4000 yılından günümüze kadar takip edilmiştir. Keltler tarih boyunca anavatanları olan Orta Avrupa’dan, kıtanın dört bir köşesine göç etmiştir. Keltlerin en doğudaki kolu olan Galatlar da anavatanlarından Güney ve Doğu Avrupa’ya doğru göç etmiştir.

Galatlar iri yapılı, savaşçı, talancı karakterleri ile gittikleri yerlerde korku salmıştır. Kadınıyla erkeğiyle yirmi bin savaşçıdan oluşan Galatlar milattan önce (MÖ) 279 yılında Trakya’dan güneye doğru inmiş, bir kolu Çanakkale’ye diğer kolu da İstanbul Boğazına doğru yönelmiştir. Çanakkale Boğazına yönelen kolun yerleştiği bölgeye Galatların şehri anlamına gelen Gallipolis yani Gelibolu denilmiştir. İstanbul Boğazına yönelen kol ise Bitinya Krallığının kıyısında kamp kurmuş ve Anadolu’ya geçmek için doğru zamanı beklemiştir. Galatları, Krallığına yönelik tehdit olarak algılayan I. Nikomedes uzun pazarlıklar sonucu Galatların Anadolu’ya geçmesine ve Adapazarı civarına yerleşmesine rıza göstermiştir. Rivayet odur ki Galatların MÖ 279 yılında İstanbul Boğazı kıyısında kamp kurdukları bölgeye Galata adı verilmiştir.

Galatlar yerinde duramayan talancı ruhuyla önce Ege’nin zengin şehirlerini yağmalamış ardından da rotalarını doğuya doğru çevirmiştir. Galatların bu ilerleyişi sınırları batıda Bitinya, kuzeyde Pontus Krallığı ile belirlenmiş; Kızılırmak ve Sakarya Nehirleri arasında kalan Firigya bölgesinde durmuştur. Galatlar bu bölgeye adeta çapa atmıştır.     

Çapa atmışlar diyorum çünkü Galatların simgesi çapadır. Anadolu’nun orta yerindeki bu bozkırda çapanın ne işi var diyebilirsiniz. Bu sorunun cevabı Pontus Krallığı ile Karadeniz kıyılarına kadar gelen Mısır deniz kuvvetleri arasında yaşanan savaşta saklıdır. Galatlar bu savaşta Pontus Kralı I. Mithradates’in safında yer alarak Mısırlıların yenilmesini sağlamıştır. Zaferlerinin bir simgesi olarak da Mısır gemilerinin çapalarını beraberlerinde getirerek yeni yurtlarına isim yapmıştır. Böylece yeni yurtlarının başkenti  Ancyra yani Ankara olmuştur.

Galatlar yüzlerce yıl Ankara ve Kırıkkale’nin tamamını, Çorum ve Amasya’nın güneyini ve Yozgat’ın kuzeyini kapsayan Galatya’da hüküm sürmüştür.

Her ne kadar Mustafa Denizli içimizdeki İrlandalılara 25 yıl önce olumsuz bir atıfla işaret etmiş olsa da tarihin binlerce yıllık imbiğinden süzülerek günümüze gelmiş olan beyaz tenli, kızıl saçlı ve renkli gözlü yurttaşlarımız yani içimizdeki İrlandalılar, bu toprakların bıçkın abileri ve ablalarıdır.

Meraklısına not: Şimdi arkanıza yaslanın ve kendinizi Kelt müziğinin ağır ablası Loreena McKennit’in havalandırdığı Tango to Evora’nın esintisine bırakın.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI