17 Mayıs 2024 04:39

Verimli ovada JES tarlası

Alaşehir Ovası’nda açılmak istenen jeotermal enerji santralleri (JES) ile ilgili mahkemenin iptal kararına rağmen JES'lerin kurulu güç kapasitesi artırılarak yeniden ÇED süreci başlatıldı.

Alaşehir'de jeotermal kuyusunun patlaması sonucu İdris Şentürk adlı çiftçinin bağları sıcak su altında kaldı | Fotoğraf: Hüseyin Şentürk

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

Alaşehir Ovası’nda açılmak istenen jeotermal enerji santralleri (JES) ile ilgili mahkemenin iptal kararına rağmen yeniden ÇED süreci başlatıldı.  Sis Enerji Üretim AŞ isimli şirket tarafından açılmak istenen JES’lere karşı Alaşehir Ziraat Odasınca açılan dava sonucu 10.09.2021 tarihinde Manisa 2. İdare Mahkemesi ÇED iptal kararı vermişti. Kararın ardından şirket, JES’lerin kurulu güç kapasitelerini artırarak proje için yeniden başvuru yaptı. Şirket Alaşehir yakınlarında işletmek istediği JES’ler için 100’e yakın kuyu açmak istiyor.

İL TARIM MÜDÜRLÜĞÜ OLUMSUZ GÖRÜŞ VERMİŞTİ 

Bilirkişi raporunu esas alarak karar veren mahkeme, bilirkişi raporunda bölgede kurulacak JES’lerin tarıma, çevreye, canlı yaşamına ve sulara çok ciddi boyutta zararlar vereceğine dikkat çekildi. Aynı şekilde Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün kurum görüşünde de, halihazırda parseller üzerinde tarımsal üretim (tarla, bağ) yapıldığı, tarım dışı görüş alınan ve alınmayan mevcut kuyular ve santral alanı bulunduğu, ‘büyük ova koruma alanı’ (Manisa Ovası) sınırları içinde kaldıkları gibi gerekçelerle olumsuz görüş belirtilmişti. 

BİLİRKİŞİ RAPORUNDA ÇARPICI TESPİTLER 

Mahkemenin iptal kararına dayanak yaptığı bilirkişi raporundan bazı bölümler;

  • Sondaj alanlarının yerlerinin tarımsal çevre açısından incelendiğinde; ÇED sürecine konu edilen tüm alanların tamamına yakını bağ dikili alan ve çok az bir bölümünde tarla vasfında, tarım dışına çıkarılması mümkün olmayan dikili veya mutlak tarım arazisi vasfında oldukları,
  • Sondaj noktalarının dava konusu Türkmen, Baklacı, Akkeçili, Selce, Tepeköy, Ilgın ve Işıklar köy arazilerinin üstünde ve birbirine çok yakın olacak şekilde tüm tarım havzasını kapladıkları, dava konusu ÇED raporunda sondaj ve enerji santral alanlarının çok yoğun olduğunun görülmesinin yanı sıra bu sondaj noktalarının yapılması ile ciddi anlamda dikili ve mutlak tarım arazisi kaybı olacağı, bu kaybın sadece bu alanlar ile sınırlı kalmayıp sondaj noktalarına ve enerji üretim tesislerine ulaşım için açılacak veya genişletilecek yollardan dolayı da ayrıca büyük tarım arazisi kaybının olacağı, asıl tehlikeli olanın bu projenin yapılması ile tarım alanlarının alansal kaybının yanı sıra proje alanının tümünde doğal tarımsal ekolojik bütünlük içeren tarımsal yapı bütünlüğünün geri dönülemez şekilde yok olacağı/zarar göreceği,
  • Yerleşim alanları ve tamamının tarım arazileri içinde kalan sondaj alanları ve enerji tesislerinin etkisinin devamlı ve çok uzun süreli olacağının görüldüğü, bunun da projenin kümülatif olumsuz etkisinin yıllar içinde katlanarak artacağını gösterdiği, bununla ilgili olarak ta ÇED raporu içinde yapılan kümülatif etki değerlendirmelerinin yerleşim ve tarımsal alanlar için kısa zaman süreçlerine yönelik olduğu, uzun soluklu bir değerlendirmenin veya değerlendirme senaryosunun bulunmadığının görüldüğü, bunun ÇED raporundaki en büyük eksiklik olduğu,
  • Dava konusu proje kapsamında açılan/açılması planlanan 91 adet sondajın hemen yanlarında veya yakın çevresinde birçok artezyen şeklinde kuyunun olduğu, sondajların açılması ile derinde bulunan jeotermal su içindeki radyoaktivite, tuzluluk, alkalilik, ağır metal ve bor gibi kirletici etmenlerin tatlı su tablasına karışabilecek olması zararlı etkinin artezyenler vasıtası ile sulama yapılması ile tüm ova topraklarını etkileyerek zarar etkisinin katlanarak artacağını gösterdiği,
  • Proje tanıtım dosyası (PTD) raporunun eklerinde verilen jeolojik ve hidrojeolojik haritalar ile raporlardaki değerlendirmelerin bölgesel düzeyde olması, jeolojik ve hidrojeolojik kesitler alınarak sahanın kavramsal modelinin açıklanmamış olmasından dolayı etkinliğin tanıtımında yetersiz olduğu,
  • Üretim testleri ve re-enjeksiyon hattının jeolojik, hidrojeolojik riskleri konularındaki açıklamaların da yetersiz olduğu,
  • Sondaj işleminde kesilebilecek jeolojik birimler hakkında yeterli jeolojik ve jeofizik veri olmadığından, sondajlar sırasında yüzey ve yer altı sularının kirlenme potansiyeli olduğu,
  • Mevcut işletme şeklinin, doğaya, toprağa veya tarıma bir yarar sağlama durumu bulunmadığı, aksine olumsuz etkilere neden olacağı,
  • Sondaj operasyonunda önemli rol oynayan sondaj çamuru havuzlarının kapasitesinin olası riskler için yetersiz olduğu,
  • Jeolojik formasyon tanımlamalarının detaylandırılmaması ve jeofizik verilerinin eksik olması da yürütülecek sondaj çalışmaları için risk teşkil ettiği,
  • PTD içeriğinde ‘Akışkan kesinlikle alıcı ortama deşarj edilmeyecektir’ taahhüdünün gerçekleştirilebilmesi için test sularının yönetimiyle ilgili mühendislik olarak uygulanabilir bir yöntemin sunulmamış olması.

YENİ ÇED DOSYASINA JES’LERİ ÖVEN RAPOR KONULDU 

Mahkemece oy birliği ile iptal edilen proje, şirketin ÇED dosyası üzerinde yaptığı revizyonlarla birlikte yeniden gündeme getirildi. Bakanlığa 2009/7 Genelgesi kapsamında sunulan ÇED dosyasında JES’lere övgüler düzen, JES projelerine karşı çıkanları “Türkiye’nin enerji bağımsızlığına karşı çıkarlar” olarak niteleyen Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Fikret Akınerdem'in “Sis Enerji, Alaşehir-Tepeköy jeotermal enerji santrallerinde çevre faktörlerinin tarımsal faaliyetlere etkisinin incelenmesi ve değerlendirilmesi raporu” da eklendi. Raporda “Çevre dostu enerji” olarak tanımlanan JES'lerle ilgili olumsuzlukları yanlış uygulamalardan kaynaklandığı ve çevresel etkilerin alınacak önlemlerle en aza indirileceği dile getiriliyor. 

9 KUYU AÇILDI 82 KUYU DAHA AÇILACAK! 

Proje konusu faaliyet; Manisa ili Alaşehir Tepeköy jeotermal enerji santralleri projesi kapsamında açılması planlanan 91 adet kuyudan 9 adeti için ÇED izni alınmış ve kuyular açılmış durumda. 26 kuyu ise ÇED izni bulunmasına rağmen açılmamış durumda. 56 adet daha kuyunun açılması ve işletilmesi planlanmakta. Proje kapsamında ÇED izni bulunan ancak açılmamış olan 26 tane kuyu ve açılması planlanan 56 adet kuyu olmak üzere toplam 82 adet jeotermal kaynak arama amaçlı sondaj kuyusunun açılması planlanmakta.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

TFF kadın hakemi hamile olduğu için FIFA listesinden çıkardı

SONRAKİ HABER

Altın madenciliği gerçeği: Doğa talan edilirken şirketlerin kasası doluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa